Korunamayan korunan alanlar…

Antalya kent merkezinde bulunan Düden Çayındaki balık ölümlerinin ardından yapılan denetimlerde 3 tesisin daha yeraltı sularına atık su deşarj ettiği tespit edildi. Daha önce de Düden Çayı çevresindeki 4 atık geri dönüşüm tesisinin yıkama sularını yeraltı sularına bıraktığı tespit edilmişti.

Antalya Valiliği bugün yeni bir açıklama yaparak toplam 10 tesisin kapatıldığını duyurdu. Açıklamada ayrıca söz konusu tesislere idari para cezası uygulandığı da belirtiliyor…

Düden Şelalelerinin de kaynağı olan Düden Çayı, Eylül 2020’de Cumhurbaşkanı Kararı ile Kesin Korunacak Alan ilan edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasını taşıyan karar, 3 Eylül 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Bu kararın üzerinden 4 ay sonra Düden Çayı balık ölümleriyle gündemde. Binlerce balık ağır kirlilik yüzünden katledildi. Düden Çayının denize döküldüğü Düden 2 Şelalesinden ölü balıklar aktı. Suyun biriktiği yüzeylerde ağır koku yayan bir leş gibi bir tabaka oluşurken akan yüzeyler ise köpük köpük zehir kustu…

Düden Çayının koruma statüsünü kesin korunacak alan ilan etmekle koruma sağlanamadığını böylece bir kez daha görmüş olduk. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Emine Erdoğan’ın himayesinde yaklaşık 2 yıldır sürdürdüğü “Sıfır Atık” projesi için devletin bütün kurumları seferber ediliyor ancak bu çabalar “önemli günler ve haftalar” anlayışıyla dilek ve temennilerden öteye geçemiyor ne yazık ki.

Özellikle su kaynaklarıyla ilgili Türkiye’de farklı kurumların sorumluluğunda olan 50’den fazla yasa ve yönetmelik var. Ancak denetim yok veya yetersiz.

Bütüncül arazi planı yapmadan, nerenin tarım, nerenin turizm, nerenin maden ya da enerji alanı, nerenin su koruma alanı, nerenin sanayi olacağı; nerede kentleşme yapılacağı kesin çizgilerle birbirinden ayrılmadan korunan alanları koruyabilmek mümkün değil.

Örneğin bir haftadır balıkların öldüğü Düden Çayı’nın kuzeyinde, nehrin hemen dibinde Hurdacılar Sitesi kurulmuş. Belediyeler, ilgili bakanlıkların il müdürlüğü buna nasıl izin veriyor? Üstelik de bir kısmı koruma sahası içerisinde kalan bu sitede onlarca geri dönüşüm ve hurda depolama tesisi var. Dere yatağı boyunca sağlı sollu sıralanan onlarca başka tesis de cabası…

Antalya bir karstik coğrafya. Bir nevi toprağın altındaki kayaçlar sünger gibi ve yüzeydeki sıvı neyse onu emerek kilometrelerce ötelere taşıyabiliyor. Burdur ya da Isparta sınırındaki düdenlerden bir sıvı bırakılsa Antalya’nın herhangi bir noktasından çıkar. Bu nedenle Konya’daki Beyşehir Gölü Manavgat’taki dumanlı kaynağı ile İbradı’daki Altınbeşik Mağarası kaynağını, Burdur Bucak’taki Kestel Gölü (bugün kurudu) Döşemealtı’ndaki Kırkgöz kaynağını (Düden Çayı’nın da kaynağı) beslemiştir.

Bu nedenle karstik coğrafyalardaki kirlilik kontrolleri ve alınacak önlemler coğrafyanın niteliği göz önüne alınarak uygulanmalı. Özetle Toroslar öyle bir coğrafya ki, Isparta’ya kar yağsa Antalya’nın dereleri beslenir, Seydişehir ovasının midesi bulansa Manavgat hastalanır….

Bugün balık ölümleriyle ilgili yapılan denetimler ve ardından uygulanan yaptırımlar elbette yerinde ve idarenin sorumluluğunu yerine getirmesi. Ancak bu denetimler ölümler yaşanınca değil, yaşamın her döneminde uygulanmalı ki artık her gün yeni bir yıkımla güne başlamaktan yorulan kamuoyu biraz da bu coğrafyanın güzelliklerini yaşasın.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.