Hangi renkte doğduğunuzun, Kürt, Ermeni, Yahudi, Türk, İtalyan, Fransız, Lübnanlı, Arap, Pers, Çinli, Taylandlı, Siyahi, Hintli olmanızın önemi yok bizim için. Herkes benim kardeşimdir bu dünyada. Dünyayı kana bulayan Siyonist projelere karşıysanız ki birçok Yahudi de karşı; başımızın üstünde yeri var. Bunun ırkçılıkla ilgisi yok. İnsanlıkla, gerçek demokrasi ve barışla ilgisi var. Hepsinin rengi, kültürü, müziğini de alkışlarız, saygıyla dinleriz.
Bayramdan önce kuzenim ve arkadaşlarıyla birlikte Sancak Mahallesi’nde bir meyhanede buluştuk. Aramızda değerli doktorlar, bir hâkim arkadaş, birkaç önemli gazeteci, yazar, şair, ses sanatçısı, editör olan kalabalık bir grup uzun bir masa yaptık. Bizden başka da masa yoktu zaten. Hâkim arkadaşımız sazını, doktor arkadaşımız da gitarını getirmişti. Amaç hep beraber şarkılar, türküler söyleyip güzel bir akşam geçirmek ve günlük yoğun stresimizi atmaktı. Onlar türkülerini söylemeye başladılar, bizde eşlik ettik. Malum ben de koroya gidiyorum, şarkılara eşlik ettim. Güzel bir akşamdı. Nerden geldiğini anlamadığımız bir grup birden masamıza oturdular ve aşırı yüksek sesle söylediğimiz şarkıları bastırarak kendi Kürtçe türkülerini söylemeye başladılar. Güzel buraya kadar hiçbir sorun yoktu. Yadırgamadık ve onları susarak dinledik. Arkadaşlarımız tekrar gitarla şarkı söylemek istedi. “Hayır, siz burada şarkı söyleyemezsiniz, sadece biz söyleriz” dedi içlerinden biri. Yüksek tonda müzik sesiyle bize zorla Kürtçe türküler söylemeye başladılar. Herkes rahatsız olmaya başladı. Hiç anlamadığımız şekilde Kürtçe sloganlar atıp, sesi daha da yükselterek provokasyon yapmaya başladılar. Daha sonra davul getirdiler. Zorla ‘bizi dinleyeceksiniz ve alkışlayacaksınız’ demeye başladılar. Sonra aramızdan bir hanım arkadaşımız masanın yanından geçerken belinden tutup onu taciz etmeye başladılar. “Gel güzelim ne kadar güzelsin sen ama şimdi git otur şarkıyı biz söyleyeceğiz siz söylemeyeceksiniz. Restoranın sahibi izin vermiyor.” dedi. Ben anlam veremedim. Gidip bir arkadaşa “neler oluyor?” dedim. Burada “bir tek bizim masamız var ve bizim eğlenmemize müsaade etmeyen bir grup var” dedim. Gruptan bazılarını izlemeye başladım. Gruptaki kadın arkadaşlara rahatsız edici tacizler, dokunmalar ve sırnaşmalar başladı. Her söylediğimiz şarkıda bizi susturarak mikrofonun sesini kulakları sağır edecek şekilde açıp sinirleri iyice gerdiler. Bütün arkadaşlarımız ki yirmi kişiyi geçiyorduk, herkes bu seslerden ve engellemelerden aşırı rahatsız oldu. Dayanamadım durumu restoranın sahibi Selma hanıma sordum. “Selma Hanım nedir bu, neler oluyor? Biz çok rahatsız olduk.” dedim. Restoran sahibi “Haklısınız ben de çok rahatsızım ama beni dinlemiyorlar onlara engel olamıyorum.” dedi. “Olur mu öyle şey!” dedim ve provokasyonu başlatan genç adamın yanına gidip “geldiğimden beri izliyorum seni. Sen neden bizi bu kadar rahatsız ediyorsun, kadınları taciz ediyorsun ayıp değil mi?” dedim. Bana sırıtarak cevap verince “hadi basın gidin insanları rahatsız edemezsiniz.” dedim. Yanındaki genç kadın “hey dur bakalım haddini bil!” diye üstüme yürüdü. Ortalık karıştı. Herkesin ve restoran sahibinin müdahalesiyle mekândan çıkarıldılar. Fakat restoran sahibi mimar hanımı da yarın dükkânı basmakla ve dükkânı yakıp yıkacakları tehdit ettiler. Bir müddet çete şeklinde hesaplaşmak üzere dışarda beklediler. Biz oturmaya devam ettik. Ben ortamı yumuşatmak için “hadi sazlar çalınsın, moraller düzelsin” dedim. Başladık çalmaya ve söylemeye. Sinirler yatıştı. Huzur geldi. Eski nostaljik şarkılarımızı hep bir ağızdan gitar ve sazla beraber söyledik. Harika bir geceydi. Müdahale etmeseydim çok büyük bir olayla bitebilirdi. Bu gençlerin madde kullandığı da söylendi. Restoran sahibi bana çok teşekkür etti ve “sayenizde onları durdurduk, resmen mekânımı bastılar” dedi. Her neyse biz geceyi olaysız sonlandırdık şükür ama “bu seçimlerden sonra bu tür provokasyonlara, kışkırtmalara çok dikkat edin” diyorum. Bu bir Türkiye baharı olabilir ama Türkler için değil. Düğmeye basıldı. Kazandığını düşünmek mutluluktur fakat bizi kazandı zannettiren saklı seçilmişleri iyi izleyin. Birgün Filistinliler gibi kendi mekânlarımızda kendi şarkılarımızı söyleyememek de acı verici olabilir gözlerimizin açılması için. Huzurlu ve iyi bayramlar diliyorum.
TÜRK KÜRT KARDEŞTİR. AMERİKA KALLEŞTİR.