Milli Kurtuluş Savaşı’mızın ateşlendiği, Samsun-Havza-Amasya-Erzurum-Sivas duraklarından geçerek Ankara’da merkezleşen teşkilat (devrimci milli hükümet) kurma sürecinin başladığı 1919’un 19 Mayıs ruhunun yeniden canlandığı zaman dilimi içinde bulunmaktayız.

Bugün, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı…

19 Mayıs ruhu, bir bağımsızlık, hürriyet ruhudur.

19 Mayıs 1919 neslinden bize kalan miras, “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!” ruhudur.

Genellikle 19 Mayıs, Atatürk’ün Millî Mücadeleyi başlatmak için Samsun’a çıkışı olarak değerlendirmektedir. Bu değerlendirme muğlaktır, yüzeyseldir.

Millî Mücadele nasıl başlatılacaktır?

Millî Mücadeleyi başlatmak için ilk adım ne olacaktır?

Her şeyden önce Millî Mücadele nasıl ve hangi araçla yönetilecektir?

Yıllardır 19 Mayıs konuşmalarında bu konulara değinildiğine rastlamadım.

Oysa düşman somut durumu hemen saptamıştır o dönemde.

Mustafa Kemal Paşa, İngiliz Generali Milne’nin İstanbul İngiliz Komiserliğine gönderdiği raporda belirttiği gibi, “Samsun’a milli teşkilât yapmaya geldi.”

Türk aydını teşkilata sıcak bakmaz.

Türk aydını, teşkilatsızlığı kutsar.

Kitlelere nutuk atarken konuşmasını genellikle “ayağa kalkın”, “isyan edin” şeklindeki çağrılarla bitirir. Teşkilatsız kitle eylemlerini göklere çıkarır. Ama her seferinde de teşkilatsız kitle hareketi bir avuç sabun köpüğü gibi hedefine ulaşamadan söner gider, hayal kırıklığına uğrar. 2007’lerdeki muhtemel bir Millî Görüş kökenli siyasetçinin Cumhurbaşkanı adaylığına karşı yapılan milyonların katıldığı Cumhuriyet mitingleri hedefine ulaşabildi mi? AK Parti kökenlilerin Cumhurbaşkanlığını önleyebildi mi? Niçin? Çünkü teşkilatsızdı, başsızdı. 27 Mayıs 2013 tarihinde Gezi Parkı Olayı ile başlayan ve bir anda hükümetin sert tutumuyla alevlenerek büyüyen Haziran isyanında da günlerce ülke çapında bütün önemli kentler milyonların ayağa kalktığı eylemlere sahne oldu. 22 kişi öldü, çoğu ağır 8 bin vatandaş yaralandı. Gezi eylemleri zemininde mayalanan Silivri eylemlerinin esaslı bir kurmay heyeti vardır. FETÖ ile AK Parti Hükümeti’nin çelişkilerinin şiddetlenmesi ve çatışmaya dönüşmesi, özel görevli mahkemeleri kaldıran yasa çıkarmasını mümkün kılan kitle eylemleridir. Bu kitle hareketler Silivri duvarlarının yıkılmasını, Ergenekon’dan çıkışı sağlamıştır. Bu nasıl mümkün olmuştur? Başından sonuna teşkilatlanmış olması, bilimle mücehhez bir öncüsünün olması sayesinde mümkün olmuştur.

Ama bildiğinden de şaşmaz Türk aydını. Şaşkınlığı ve hayal kırıklığı davranış değişikliğine ulaşmaz. Çünkü meselenin özünü kavramamıştır. Meseleyi kavramak, davranış değişliğidir. Böylece tarih tekerrür eder durur.

Oysa Mustafa Kemal tepeden tırnağa teşkilatlıdır.

Harp Akademisinden mezun olur olmaz, istibdat aleyhtarı faaliyet ve düşüncelerinden dolayı bir süre tutuklu kaldıktan sonra 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine sürgün gibi tayin edildiğinde Şam’a varır varmaz ilk yaptığı iş teşkilat kurmak olmuştur; Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni…

Makedonya, Manastır’a vardığında da hemen herkesin İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde teşkilatlandığını öğrenince Vatan ve Hürriyet’i feshederek kendisi de İttihat ve Terakki’ye üye olmuştur.

İstanbul’dan 15 Mayıs’ta Bandırma vapuruyla çıktığı, Pontusçu Rumları Topal Osman’ın önderliğindeki Türk çetelerinin pençesinden kurtarma resmi görevi için, ancak beyninin kıvrımları arasında ve vicdanında saklı tuttuğu doğuda bir “dayanak noktası”, bir direniş üssü yaratarak batıda düşmanı Akdeniz’e dökme, yani Millî Mücadele amacı için çıktığı yolculukta ilk hamlenin milli bir teşkilat yaratmak olduğunun bilincindeydi. Milli bir teşkilat kurulacak, milleti seferber ederek milli orduyu örgütleyecek ve kurtuluşu gerçekleştirecektir. İlk gizli Komutanlar toplantısında bu stratejiyi Mustafa Kemal’den başkası kavrayamamış, komutanların çoğunluğu önce ordunun inşa edilmesinin zorunluluğunu savunmuştu. Ancak zaman Mustafa Kemal’i haklı çıkardı. Heyeti Temsiliye adıyla İkinci Komutanlar toplantısında Mustafa Kemal’in haklılığı teslim edilir. Heyeti Temsiliye, milli teşkilatın, milli hükümetin çekirdeğidir. Mustafa Kemal bu stratejik menzile ulaşabilmek için Samsun, Havza, Amasya, Erzurum, Sivas rotasını izlemiş, rotadaki her mevzide menzilin stratejisini ilmek ilmek örmüştür.

Bugün 19 Mayıs, vatanımızı üzerindeki silahların namlularının üzerimize çevrildiği askeri üslerle kuşatan ABD, İsrail ve Yunanistan üçlüsüne karşı cephe tutma ruhudur.

19 Mayıs ruhu, bugün bütün meselelerimizin çözümünde karşı karşıya olduğumuz ABD emperyalizmi ve İsrail Siyonizm’ine karşı mücadele ruhudur.

19 Mayıs ruhu, bugün Dedeağaç’ta sınırımıza yürüme mesafesinde askeri tatbikat başlatan NATO’ya karşı Ya İstiklal Ya Ölüm şiarıyla mücadele ruhudur.

106’ıncı yıldönümünü yaşadığımız 19 Mayıs Atatürk Anma ve Gençlik Bayramımız kutlu olsun!

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.