Trump’tan Zengezur değil Atlantik koridoru çıkar

16. asır şairlerinden Hecri’nin bir beytinde dediği gibi, “Düşdügince tutuşur âteş-i ‘ışkıyla gönül/ Didiler kim basılan toymadı cânâ güreşe” (“yenilen doymaz” veya “yenilen pehlivan güreşe doymaz”) mış… Trump’ın durumu buna çok uygun. Gürcistan’dan, Afganistan’dan yüzyılın başlarında yenilip it gibi kuyruğunu kıstırıp ardına bile bakmadan kaçıp gittiği Asya’ya Azerbaycan’la Ermenistan’ın bir akıl tutulmasına uğradıkları bir anı kollayıp yeniden dönüş yapma heyecanı içinde Beyaz Saray’daki görüntüler, başta Türkiye olmak üzere Asya ve Batı Asya ülkelerinde heyecan yarattı. MAGA programıyla küresel faaliyetlerden uzak durarak içe dönme vaatleriyle Amerikalıların oylarını toplayarak Başkan olduktan sonra Amerikan “derin devleti”ne, küreselci neocon’lara teslim olan Trump’ın Pasifik cephesini terkederek Doğu Akdeniz’e odaklanmasının tezahürlerinden biri olan Zengezur Koridoru’na çökmeye çalışması başta İran ve Rusya olmak üzere ABD ile çıkarları çelişen bölge ülkelerini tedirgin etti.   

ABD, GİRDİĞİ YERE KAN VE ATEŞ, GÖZYAŞI VE ACIDAN BAŞKA BİR ŞEY GETİRMEZ

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Trump’ın arabuluculuğunda Beyaz Saray’da bir masada bir araya geldi ve barış antlaşması imzaladı. Törende iki liderin Trump’a aşırı iltifatı, bir bakıma yaltaklanmaları, hatta Trump’a Nobel önermeleri utanç verici bir görüntüye dönüştü. Hele ki Gazze’nin İsrail Siyonizmi tarafından tam işgali kararı şartlarında insanlığın düşebileceği çirkef seviyesine gösterdi. Trump da Azerbaycan ve Ermenistan arasında görüşülen Zengezur Koridoru’nu 100 yıllığına kiralayıp işletmek, dolayısıyla Kafkaslara yerleşmek amacını da açık etti. İmza töreni sırasında Zengezur Koridoru’nun adı da Trump Koridoru olarak değiştirildi. Her ne kadar İlham Aliyev sosyal medya hesabından, “Gerçekten tarihi bir gün. Dünyanın 1 numaralı ofisinde, dünyanın en güçlü başkanının katılımıyla bu barışı sağladık. Bu sadece bizim için değil bölge için de muazzam fırsatlar yaratacak. Biz savaş yoluyla hak ve adaleti geri aldık, şimdi de buna siyasi zeminde noktayı koyduk. Azerbaycan üzerinde devam eden kısıtlamaları kaldırdığı için de Trump’a teşekkür e4deriz. Bağımsız olduktan 1 yıl sonra getirilen kısıtlamaları 33 yıl sonra kaldırdı” dese de Batı Asya’nın başına küresel belayı da sarma anlaşmasını imzaladığını biraz ileriki dönemde anlayacaktır. Çünkü ABD’nin olduğu ya da girdiği yere nalıncı keseri gibi hep kendi tarafına yontması bir yana kan ve ateşten, gözyaşı ve acıdan başka bir şey getirmediği pratikle sabittir.

ALİYEV’İN ANİDEN “PAŞİNYANLAŞMASI”NDAKİ ETKEN NEDİR?

Aliyev, Karabağ’ı, Ermenistan’ın Atlantik cephesine eğilim gösterdiği, Rusya’yı Atlantik ve NATO kuşatması tehlikesi nedeniyle arkasına aldığı, o günkü şartlarda Atlantik ve NATO aleyhtarı politikalar izleyen Türkiye’nin desteğini de aldığı için kurtarabildiğini unutmuşa benzer. Rusya göz yumma politikası izlemese, Türkiye’nin de fiili desteği olmasa Azerbaycan’ın Karabağ’daki savaşta başarı kazanması mümkün müydü? Aliyev’in, son haftalarda Rusya’yla ilişkileri gerginleşti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan tekrar Atlantik rüzgarlarına açıldı. Bu süreçte Aliyev’in aniden “paşinyanlaşması”nda, ailenin Atlantik dünyasında (İngiltere’de) sahip olduğu büyük yatırımların ve ülkesinin enerji sektöründeki British Petrol varlığının etkisinin ne olduğu araştırılmaya değer bir hakikattir.

“BARIŞI SATIN ALMA TUTUMU”

Türkiye’de gelişmenin “Kafkaslar’da barış süreci” olarak değerlendirilen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Zengezur Koridoru’nun, Avrupa’dan Asya’nın derinliklerine kadar kesintisiz gidecek bir ulaştırma koridorunun önemli bir ayağı olacağı”nı, bunun Türkiye’yi Kafkaslar üzerinden Türk dünyasına bağlayacağını, Türk dünyasını Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacağını, bu nedenle Beyaz Saray’da atılan imzaların “çok hayırlı bir gelişme olacağı”nı düşündüğünü belirtmektedir. Bu tutum, seçimlerden bu yana rotayı Atlantik’e kıran, bölgede meselelerini, silahlarının namlularını Türkiye’ye çevirmiş olan ABD ile çözme sürecine giren, ekonomisi batmak üzere olduğu halde Atlantik kan emicilerini memnun etmek için faizleri düşürmeye yanaşmayan Türkiye hakikatine uygun bir turumdur. Bu tutum, deyim yerindeyse Çin’in uzun yıllar ekonomik büyüme dinamiğini ABD ile boy ölçüşmeye yetecek seviyeye gelene kadar uyuyan aslanı uyandırmama stratejisi izlemesi, Merkez Bankasının kasalarını ABD doları ve tahvilleriyle doldurarak bir bakıma “barışı satın alması” gibi bir tutumdur.   

TRUMP ULUSLARARASI BARIŞ VE REFAH GÜZERGAHI-TRUMP KORİDORU

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış görüşmelerinde tıkanıklıklara yol açan 32 km’lik stratejik Zengezur Koridoru, Beyaz Saray’daki barış görüşmelerinde, “Trump Uluslararası Barış ve Refah Güzergahı (TRIPP)-Trump Koridoru” şeklinde adlandırıldı ve transit koridorunun uzun vadeli münhasır geliştirme hakkının ABD’ye verildiği belirtildi.

ATLANTİK KÖPRÜSÜ

“Kıtaalararası.org.tr”de yaptığı değerlendirmede, “Trump’tan Zengezur Koridoru çıkmaz, Atlantik Köprüsü çıkar.” diyen Moskova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Perinçek gelişmenin sinyallerinin, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın göreve geldiği sırada Senato’da yaptığı konuşmada verildiğine işaret etti. Barrack’ın Senato’daki konuşmasında dört temel hedefini açıkladığını, bu dört temel görevin, “Türkiye ve İran’ın frenlenmesi, Rusya’nın sınırlandırılması, Güney Kafkasya’da Ermenistan ile Azerbaycan’a rol verilmesi ve Suriye meselesinin çözülmesi” olduğunun altını çizdi.

Bu hedeflerin hepsinde somut adımların atılmaya devam edildiğini, Suriye’de Şara ile SDG arasında görüşmelerin sürdürüldüğünü, Şara’ya İbrahim Anlaşması’na katılması yönündeki telkinlerde olduğu gibi İsrail ile Şara’nın arasını bulmaya çabaladıklarını, Güney Kafkaslara el atıldığını, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki barış görüşmelerini kontrol altına aldıklarını ve Zengezur Koridoru’nu Trump Koridoru’na çevirmeye çabaladıklarını vurguladı.    

KAFKASLAR’DA ABD’NİN YENİDEN İNİSİYATİF ALMASI

ABD, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında planlandığı gibi Zengezur Koridoru’na ortak olarak, “Karabağ Savaşı sonrası oyun dışı kalan, Minsk Grubu’nun tasfiyesiyle bölgeye müdahale araçlarından en önemlisi kaybeden ABD’nin böylece inisiyatifi yeniden ele almak istediği”ni ifade eden Perinçek, “Gürcistan’da da istediğini elde edemeyen Washington, bu hamleyle Güney Kafkasya’da yeniden etkin olmayı hedefliyor.” dedi.

ABD’NİN TÜRKİYE’Yİ KOLAY LOKMA HALİNE GETİRMESİ VE YUTMASI

İran’la Rusya arasındaki kara bağlantısını kesen Zengezur Koridoru’nun kritik bir sorun olduğunu, faydalı olması için Rusya, İran, Azerbaycan ve Ermenistan’ın kontrolünde olması gerektiğini, ABD’nin kontrolüne geçmesi halinde, Rusya ile İran’ın arasını kesen, Rusya’yı, İran’ı ve Türkiye’yi kuşatma altına alan ve Çin’in İpek Yolu projesini kesen bir işleve sahip olacağını belirtti.

Ve Perinçek ilerleyen süreç içinde Koridordaki ABD kontrolünün, “Bu durum ABD’nin Çin karşısında elini güçlendirir. Ayrıca Türkiye ile Azerbaycan’ı yalnızlaştırır. Onları Amerikan projelerine dahil ederek Rusya ve İran’la düşman hale getirir. Böylece Türkiye gerçek müttefiklerinden kopar ve ABD’ye bağımlı hale gelir. Yalnızlaştıkça da ABD’nin uygun bir zamanda kolayca yutabileceği bir lokma olur.” şeklinde sonuçlar doğuracağını açıkladı.

ABD’NİN RUSYA VE İRAN’I KUŞATMA AMACI

Hem kendi halkı hem de dünya için faydalı bir yol olan MAGA Projesinden vazgeçen, küreselci Amerikan “derin devlet”e teslim olan Trump koridor meselesini, Karadeniz’den Doğu Akdeniz’e, oradan Suriye ve Irak’ın kuzeyinden Umman Denizi’ne ulaşan savaş cephesinin bir parçası olarak cephe hattının diğer unsurlarıyla bağlantılı bir plan dahilinde çalıştırmayı amaçlamaktadır. Perinçek bu amaçla Ukrayna cephesinde bu projeyle Rusya’yı kuşatma altına almayı, Ukrayna konusunda kendi şartlarını dayatmayı, öte yandan İran’ı çevrelemeyi amaçladığını belirtti.

TÜRKİYE’NİN DENGE POLİTİKASININ VARDIĞI NOKTA: İKİ CAMİ ARASINDA BEYNAMAZLIK!

Koridordaki Amerikan kontrolünün Türkiye’ye etkisini şu sözlerle belirtti Perinçek:

 “Türkiye ise gözünü hâlâ bu işi Amerika ile çözme seçeneğine dikmiş durumda. Fakat ne ‘Türkiye himayesinde Kürdistan’ projesine tam olarak girebiliyor ne de Rusya-İran ittifakı çizgisine oturabiliyor. Türkiye, Suriye içinde de İran’la sağlam bir ittifak kurma kapasitesini büyük ölçüde kaybetti. Suriye’nin toprak bütünlüğü İransız, Rusyasız ve Hizbullahsız sağlanamaz. İsrail ve ABD’ye karşı bu güçlerle birlikte direnmeden ne toprak bütünlüğü korunabilir ne de gerçek bağımsızlık elde edilebilir.”

Bu projenin tek başına hayata geçmesinin mümkün olmadığını belirten Perinçek, “Karadeniz, Suriye ve Doğu Akdeniz’deki diğer Amerikan planlarının başarısına bağlıdır. Bu pakete girerseniz, bu bölgelerde de Amerikan planlarına teslim olmak zorunda kalırsınız.” dedi.

TÜRKİYE’NİN BÖLGEDE YALNIZLAŞMASI

ABD’nin Zengezur hamlesi, Batı Asya’ya ve Güney Kafkasya’ya bölücü, parçalayıcı bir hançerdir. Türkiye’nin denge politikası çerçevesinde ve özel olarak iki yıldır girdiği Atlantik rotasında sıcak para arayışlarında ısrar etmesinin bir sonucu olarak gündeme gelen ABD Zengezur hamlesi, Türkiye’nin elzem ve hayati olan Batı Asya birliğinden tecrit olmasını, komşuları İran, Rusya ve Avrasya ülkelerinden uzaklaşmasını, yalnızlaşmasını hızlandıran bir işleve sahiptir. Oysa Türkiye yeni dünya düzeni ve medeniyeti sürecinde ön cephe ülkesi olarak şerefli, başı dik, bağımsız bir işleve sahip olacak bir konuma sahiptir.

İRAN İÇİN DOĞRUDAN DOĞRUYA MİLLİ GÜVENLİK MESELEDİR

Türkiye’nin Atlantik yolculuğu sürecinde kotarılabilen bu ABD Zengezur Koridoru hamlesi, İran için doğrudan doğruya milli güvenlik meseledir. Daha geçtiğimiz haftalarda ülkesini bombalayan ABD’nin gelip sınırına yerleşmesi İran’ın kabullenebileceği bir oldubitti değildir. İran bu gelişmeye şiddetle karşı çıkacak, gerekirse fiilen müdahale yollarına başvuracaktır.

Öte yandan Gazze çıkışı nedeniyle İsrail Siyonizminin İran’a karşı ikinci bir saldırı ihtimalinin gündeme geldiği şartlarda İran daha da teyakkuza geçmiş durumdadır. 

ÇÖZÜM: TÜRKİYE’NİN 3+3 GÜNEY KAFKASYA PLATFORMU’NU CANLANDIRMASI

Azerbaycan, Ermenistan’ın Atlantik’e meyletmesiyle girdiği tecrit sürecinde Rusya’nın göz yumması ve Türkiye’nin aktif ve fiili desteğiyle vatan topraklarını kurtarmasını müteakiben (Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’dan oluşan) üç bölge ülkesi ve (Türkiye, Rusya ve İran’dan oluşan) üç komşu ülkeyi içeren platform hayata geçirildi. Bu platformla bölgenin birçok sorununun Batı’nın ya da bölge dışı ülkelerin müdahalesine gerek kalmadan çözüme kavuşabileceği anlaşıldı. Çözüm için Türkiye’nin 3+3 Güney Kafkasya Platformu’nu yeniden canlandırmasının önemini vurgulayan Doç. Dr. Perinçek, “Bu hem Türkiye’nin kendi milli çıkarları hem de bölge barışı, refahı ve kalkınması açısından büyük önem taşıyor. Batı’nın Atlantik planları artık bölgede kolay kolay yer bulamıyor; bu projeye karşı bölge inisiyatifiyle hareket etmek gerekiyor.” dedi. Perinçek, “Barrack’ın Zengezur üzerinden çizdiği tablo, ‘Türkiye himayesinde Kürdistan’ olmadan hayata geçirilebilecek bir plan değil. Bu plan çerçevesinde Zengezur, Büyük Kürdistan’a bağlanmaktadır. Aslında İbrahim Anlaşmaları’nı genişletme söylemleriyle Kafkaslar’a kadar uzatılan ittifak, ikinci bir İsrail’in komşularını ve enerji hatlarını besleyecek şekilde kurgulanıyor.” uyarısında bulundu.

‘İKTİDARINI KAYBEDEBİLİR’

Akılı bir lider olan Aliyev’in ABD’nin bölgede kuvvetinin, etkisinin azaldığı şartlarda İran ve Rusya ile kavga etme pahasına Washington’u denkleme katmaya çalışmasının başarı getirmeyeceğini belirten Doç. Dr. Perinçek, “Karabağ’ı geri aldı ama aynı hatalar devam ederse gelecekte iktidarını kaybedebilir. Rusya, Ukrayna savaşı boyunca Aliyev’in Ukrayna’daki petrol tesislerine dokunmadı. Şimdi Moskova’yı karşısına alırsa, bu tesisler hedef haline gelir ki bu kendi eliyle intihar olur. Üstelik karşısında sadece Rusya değil, İran gibi güçlü aktörler de var. Amerika’yı bölgeye sokmak, Çin’in Kuşak-Yol Projesi için kritik olan köprü başını ABD’nin eline vermek demektir.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD, RUSYA İLE İRAN, AZERBAYCAN VE

ERMENİSTAN ARASINDAKİ BAĞLANTIYI KESMEYİ HEDEFLİYOR

Zengezur Koridoru’nun Trump Koridoru’na dönüştürülmesi ve 99 yıllığına işletilmesinin ABD’ye verilmesi durumu, Türkiye, İran ve Rusya için çok ciddi jeopolitik risk oluşturmaktadır. Her ne kadar Türkiye’yi ve bölgeyi Orta Asya’ya ve Türk dünyasına doğrudan bağlasa da ABD’nin bölgeye yerleşmesi yeni gelişmenin kritik ve esas belirleyici noktasıdır ve 1. Cihan Harbi’ndeki İngiliz emperyalizminin Kafkas Seddi işlevini görür. ABD bu hamlesiyle Rusya, İran, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bağlantıyı kesmeyi düşünmektedir. Azerbaycan’la Türkiye’yi de kendine bağlamayı hesabetmektedir.

İRAN BARIŞA MEMNUNİYETİNİ, ZENGEZUR KAMASINA KAYGILARINI BELİRTTİ

İran yaptığı açıklamada, İran İslam Cumhuriyeti’nin iki ülkenin barış anlaşması metnini nihai hale getirmesinden memnuniyet duyduğu ve bu gelişmenin bölgede kalıcı barışın tesisi için önemli bir adım olarak değerlendirildiği ifade edildi.

Bununla birlikte, ortak sınırlar başta olmak üzere her türlü dış müdahalenin kalıcı güvenlik ve istikrara zarar verebilecek olumsuz sonuçlarına yönelik kaygılar da vurgulandı.

Tahran yönetimi ayrıca, 3+3 mekanizması gibi karşılıklı çıkar esaslı yapıcı iş birliği modellerini sürdürmeye hazır olduğunu açıkladı.

Yapılan anlaşmada ileride herhangi bir kriz durumunda ya da kriz çıkarmak istendiği şartlarda kullanılmak üzerine basılacak düğme misali kasten muğlak bırakılan “koridorun statüsü” meselesinin (yani hakimiyet devri, geçiş hakkı, güvenliği sağlayacak kuvvet meselelerinin) tehlikeli bir nokta olduğu, bu nedenle barışı değil, ileriki dönemlerde bir müdahalenin hukuki zeminini oluşturduğu değerlendirmeleri de bulunmaktadır.  

İRAN’A YÖNELİK BİR OPERASYONDA LOJİSTİK BİR ARTER

Aynı değerlendirmenin devamında herkesin koridorun ticari boyutuna odaklandığı, ama gerçek amacı kavramak için forma değil fonksiyona bakılmak gerektiği, koridorun asıl işlevinin ne olduğu sorusuna cevap aramanın gerektiği, bu yolun sadece Nahçıvan’a çıkmadığı, aynı zamanda ileriki dönemlerde İran’a yönelik bir operasyonda “lojistik arter” olarak tasarlanmış olduğu ileri sürülüyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.