ABD haydudunun Ali kıran baş kesenlik dönemi kapandı artık

Bombalar, uçak gemileri Ensarullah’ı durduramıyor!

Yemen operasyonunun ABD’ye maliyeti 1 trilyon doları buldu.

Husiler, Husi hareketi veya resmî adıyla Ensarullah (Anṣar Allah), 1990’larda Yemen’de ortaya çıkan Zeydi (*1) Şii İslamcı bir siyasi ve askerî örgüttür. Ağırlıklı olarak Zeydi Şiilerden oluşmakta ve lider kadrosu büyük ölçüde Husi kabilesinden gelmektedir. Husiler Yemen iç savaşında merkezi bir rol oynamıştır. İsrail’e karşı Direniş Cephesinde yer alırlar. Husiler Zeydi dinî lider Hüseyin el-Husi önderliğinde Yemen devlet başkanı Ali Abdullah Salih’e muhalefet hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Salih’in Amerikancı politikalarına tepki olarak doğmuştur.

ABD, Ensarullah’ın başarılı askeri uygulamaları karşısında tarihinde ilk defa olarak iki uçak gemisini aynı anda Kızıl Deniz’de Yemen açıklarında konuşlandırdı.

Yemen’in dünyaya açılan kapısı, petrol ticaretinin yapılabildiği Kızıldeniz’in en büyük limanı Hudeyde ile birlikte Yemen’in sivil hedeflerine geçen yıl haftalar boyunca ABD gelişmiş B-2 bombardıman uçaklarınca bomba yağdırıldı.

Yemen genelinde 800’ü aşkın hedef vuruldu.

Ama nafile çabalar…

Ensarullah ve Husiler kahramanca çarpışmayı sürdürüyor.

ABD ve İsrail, Kızıldeniz’deki hedeflerine ulaşamadı.

İsrail kamuoyu, şaşkınlık içinde “ABD bu işi başaramayacak!” nidalarıyla yankılandı.

İsrail basını, “1 trilyon dolar, sonuç yok!” yakınmalarıyla ağlaştı.

Batı Asya’daki aleti İsrail, İran’a saldırmaya kalkıştı. 12 gün boyunca cereyan eden karşılıklı bir bombalama ve füze savaşı yaşandı. İlk anın şaşkınlığı içinde İran bazı önderlerini kaybetti. Ama çabuk toparlandı. Karşı hamleye geçti. ABD tarafından da nükleer tesisleri bombalandı. Ama sonuçta İsrail harabeye döndü. Günlerce İsrail halkıyla birlikte hükümeti de toplantılarını bile sığınaklarda online yapabildi. İran halkı ise yediden yetmişe devletinin çevresinde kenetlendi. Sokaklarda milyonluk mitingler yaptı. Ve ateşkes istemek zorunda kaldılar. Kimilerinin “mollalar” diye küçümseyerek andığı İran yönetimi sözde dünya jandarması ABD ve yenilmez İsrail’i dize getirdi.

Kim olursa olsun, giyimi kuşamı nasıl olursa olsun, düşünsel ve dini inancı ne olursa olsun, kim tarafından hangi metotlarla yönetilirse yönetilsin günümüz dünya jeopolitiğinde İsrail ve ABD haydutlarına karşı savaşan herkes, her kuvvet, her düşünce devrimci, ilerici ve antiemperyalisttir.

Atlantik sistemi 50 yıldır çöküşe giden bir sistemdir.

Bu sistemin ağababası olan ABD, 50 yılı aşkın süredir gerileyen bir devlettir.

1970’lerde gerileme belirtileri görülmeye başlamıştı.

1991 yılında Sovyetler’in çökmesiyle bir ara bir hamle yaptı.

Küreselleşme adı altında tek kutuplu dünya hegemonyası peşine düştü.

Tarihin sonunun geldiği belirtildi.

Ama ölüm iyisi olduğu bir süre sonra anlaşıldı.

ABD, dünya üretim merkezi olmaktan çıkmıştır.

2021 yılında Afganistan’da kahraman Taliban karşısında kesin yenilgiye uğrayarak adeta kuyruğunu art ayakları arasına kıstırarak kaçtı. Uçak görüntüleri hala hafızalarda canlılığını korumaktadır.

İran’a diş geçiremedi.

Suriye’de yenildi.

Olağanüstü desteğine rağmen İsrail’le birlikte Gazze’de tarihin tanıdığı en kahraman, en yenilmez direnişçileri El-Kassam Tugaylarına diz çöktüremedi.

Yemen’de kahraman Husilere boyun eğdiremiyor.

Sonunda burada da havlu attı.

Ensarullah’la Kızıldeniz ve Babül Mendep Boğazı’nda saldırılara son verme konusunda ateşkes anlaşmasına varmak zorunda kaldı.

Bu sonuç, kesin bir Ensarullah zaferidir.

Bu gelişmeyi Trump Amerikan halkına, Ensarullah’ın artık “savaşmak istemediklerini açıkladığı”nı, buna “saygı duyacakları”nı, onları “bombalamayı durduracakları”nı, “teslim oldukları”nı, artık “gemileri bombalamayacaklarını söyledikleri”ni ifade ederek cevahiri kurtarmaya çalıştı.

Dünya halkları karşısında erkekliğe b.k sürmemeye çalışıyor.

İsrail’de bu gelişme “bomba” ve “şok” etkisi yarattı.

Devlet televizyonu KAN’da bu durum açık açık kendini belli ediyor.

Son olarak Batı Asya’daki en önemli aparatlarından biri olan, “kara kuvvetim” dediği -Mehmetçiğin 8-9 yıllık başarılı mücadelesinin bir zaferi olarak- PKK’yı da kaybetti.

Trump, 1970’lerden bu yana gerileme süreci içinde bulunan, bu sürecin en belirgin hallerini 21. yüzyılda yaşayan, en son olarak Afganistan’da Taliban’ın karşısında ve bizde 15 Temmuz darbe girişimi sırasında rastladığımız çöküş emareleri gösteren iki bölünmüş Amerikan tekelci sermayesinin içe dönük politikalar uygulanmasını isteyen kesimlerinin temsilcisidir. Kabuğuna çekilme yanlısı, emperyalist yayılma politikalarını reddeden bir çizgi takip ederek ikinci kez iktidara gelmiştir. Temel sloganı MAGA (“Make America Great Again”, Amerika’yı Yeniden Büyük Yap). Seçim vaatleri önemli olan ABD Başkanı Trump, “Dünya jandarmalığından vazgeçeceğim.”, “Savaşları bitireceğim.”, “Gazze’ye barış getireceğim.”, “ABD’yi içe döndüreceğim.”, küresel saldırganlar olan “ABD derin devletini tasfiye edeceğim.” Sloganlarıyla halkın oyunu toplamıştı.

Ama Trump’ın yumuşak karnı Epstein dosyası…

Epstein Adası’nda küçük kız çocuklarıyla fuhuş…

MOSSAD video çekimleri yapmış.

Tıpkı FETÖ’vari yöntemler.

Trump’ın video kayıtlarının da olduğu söyleniyor.

Ancak Trump son zamanlarda içe dönme ve yayılmaktan geri durma içerikli “Make America Great Again” (MAGA) planından vazgeçmeye başladığı izlenimi veren gelişmelere imza atmaya başladı. “Önce Amerika” çizgisinden sapma emareleri göstermektedir. Küreselcilerin rotasına girdiğinin işaretleri vermektedir. “Derin devlet”e esir mi düştü?

Ama hızla gerilemekte ve çökmekte olan Amerikan’ın yeniden büyük ve kuvvetli olması mümkün gözükmemektedir; bu sadece Amerikan “derin devleti”nin hayali dünyasında mümkündür.

Avrasya’ya karşı Doğu Akdeniz’e odaklanma ve Türkiye’yi İsrail’le birlikte muhasara altına alma çizgisi, özellikle Almanya sanayici ve iş insanları ile yükselen milliyetçi partileri Çin’le yakın ilişkide ısrar eden AB’yi Çin’e karşı konumlandırma çabaları seçim vaatleriyle çelişmektedir.

Gelecek Avrasya’nındır.

Gelecek, yeni Avrasya medeniyetinindir.

ABD ve Atlantik’in tek kutuplu hegemonyacı dünyası artık batıyor.

Dolar saltanatı çöküyor.

Gelecek çok kutuplu dünyanındır.

Gelecek, gelişmekte olan ülkelerindir.

Gelecek, bağımsızlık isteyen devletlerin, kurtuluş isteyen milletlerin, devrim isteyen halklarındır.

Bu önüne geçilemez kaçınılmaz nesnel bir süreçtir.

Kaynaklar:
(*1) Şiilik-Zeydilik
TDV İslam Ansiklopedisi’ne göre, Şiilik ya da Şia, Hz. Muhammed’den sonra Arap devlet yönetiminin Peygamberin damadı Hz. Ali’ye ve onun soyundan gelenlere ait olduğu fikrini savunan siyasi ve mezhebi akımdır. Şiiler, Ali ile birlikte onun soyundan gelen imamların “günahsızlığı”na, “yanılmazlığı”na ve bizzat “Allah tarafından imam olarak seçildikleri”ne inanırlar. İslam dünyası içerisinde Müslüman nüfusun yüzde 10-15’lik kısmını oluşturur. Siyasi sebeplerle ortaya çıkan bu cereyan, zaman içinde mezhepleşmiştir.
Şia’nın tarihi kullanımı Şiât-u Ali (Ali’nin takipçileri) anlamına gelen ifadenin kısaltılmış hâlidir.
Şiilik, kendi içinde çeşitli hiziplere bölünmüştür.
Bu hiziplerden biri de Zeydiliktir.
Zeydilik (az-Zaydiyya, Zeydîyye), Beşçiler olarak da bilinir. Zeyd bin Ali’nin tâkipçisi olan Şiâ mezhebidir. Zeydîyye düşüncesini tâkibeden kişiler Zeydî olarak adlandırılırlar.
Zeydîler, Muhammed’den sonra imamların sıralamasının Ali, Hasan, Hüseyin, Zeynelâbidîn, Zeyd bin Ali şeklinde olduğu inancındadırlar.
Günümüzde Zeydiler yoğun olarak Yemen’de yaşamakta, ABD ve İsrail haydutluğuna kök söktürmektedirler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.