
Bir senede bu kadar cürmü nasıl işlediler bunlar diye düşünmeden edemiyor insan. Yılların verdiği iştiyakla mı böylesine yumuldular işin içine yoksa halkın söylemiyle belirtirsek gözlerine bir görünecek mi vardı diye düşündürtüyor insanı. Olmaz olmaz demeyin, CHP’liler yapmaz demeyin; geçmişte örnekleri var, 1994 meşhur İSKİ skandalı bütün canlılığı ile bir utanç duvarı gibi duruyor CHP’nin karşısında. Hadi İmamoğlu’na siyasi operasyon çekildi diyelim; hepsine de mi çekildi kardeşim? O kadar suç isnadını Akın Gürlek de beceremezdi doğrusu. Öte yandan Akın Gürlek durup dururken dava açmadı. CHP’liler birbirlerini şikayet ettiler. Birçoğu alınınca yelkenleri suya indirenler oldu. İtiraflar başladı. Böyle bir yasamız da var. Antalya, Manavgat, Adana, Adıyaman’a bu itiraflar sonucu sıçradı davalar. Daha neye itiraz ediyorsunuz Ayrıca şimdilik henüz masuniyet karinesi koruması altında şüpheliler. Peki, ilerde mahkemeden mahkumiyet kararı çıkarsa utanmayacak mısınız, yıllarca bir “hırsız”ı savunmuş durmuşuz, “Cumhurbaşkanı adayı” göstermişiz diye? Bu yaman bir çelişki ve aynı9 zamanda çatal çıkmaz! KıvılcımHaber okuyucu ve izleyicileri için Fuat Uğur’un zihin açıcı bir makalesini buraya alıyoruz. |
Pabuçların efendisi Aziz İhsan Aktaş ile basıldı
Fuat Uğur
Isparta Belediyesi’nin, noter satışıyla edinilmiş ve envantere kayıtlı aracın fotoğrafını göstererek “Aziz İhsan Aktaş’a ait bu araçla belediye başkanın fink atıyor, namusun, şerefin ve ahlakın varsa bunu izah et” diye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a galiz sözlerle saldıran CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Aziz İhsan Aktaş ile basılmasından söz ediyorum.
Basılmak kelimesi metafor tabii. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptığı densizliğin dışında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a “Pabucumun kenarı, pabucumun atanmışı” gibi hafif ve hoppa bir üslupla ettiği sözlere uygun düştüğü için yazdım.
Çünkü o aracın fotoğrafını şedit bir dille gösteren Özgür Özel’in Aziz İhsan Aktaş’a ait 34 AKT 500 plakalı, zırhlı ve bomba koruma battaniyesi olan VİP aracı kullandığı ortaya çıktı. Özgür Özel’in bu araçtan yararlanırken görüntülerinin yanısıra, aracın Aktaş’a ait olduğunu ispatlayan ruhsat da yayınlandı tabii. Sözcüsü hemen bir açıklama yaparak “Bu araç partimizin envanterinde yok” dedi hemen, bu rezaleti ortaya çıkaran Nuray Başaran’a “tetikçi” diye hakaret ederek.
Hakaret ilk başvurdukları yöntem.
Yok tabii partinizin envanterinde. Zaten gayri resmi kullandınız.
Aracın tahsis edildiği söylenen bir isim daha vardı önceki akşamki yayında; yıllarca CHP’nin eski Genel Başkan Yardımcılığını yapmış olan iş insanı Erdoğan Toprak. Ama Erdoğan Bey bu konudaki tweetimi görmüş, beni aradı ve kesinlikle bunun doğru olmadığını, bu tür araçları zaten kullanmadığını söyledi. Kendisini eskiden beri; ta Bülent Ecevit ile birlikte siyasete atıldığı tarihten bu yana tanırım. Kibar ve nazik biridir. Bu nedenle de tweetimi sildim sözlerinin doğru olduğunu kabul ederek.
Erdoğan Toprak çok önemli ve güçlü bir siyasi figür. Şu anki yönetim içinde bir görevi yok. Düzenli olarak da Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü söylüyor ve doğal olarak bu da bize Ekrem İmamoğlu-Özgür Özel ittifakının dışında konumlandığını düşündürtüyor.
Zaten bana “Size bu kadarını söyleyeyim gerisini anlayın” dedi.
Peki gerçekten öyle mi?
Erdoğan Toprak konusu aşağıda devam edecek ama önce işin Aziz İhsan Aktaş kısmına bir bakalım.
Aziz İhsan Aktaş kim?
Bir müteahhit, gıda sektöründe, LPG’de; kısaca pek çok sahada tezgâh açan bir iş insanı.
CHP’nin altından girip üstünden çıkan iş insanı da diyebiliriz ona. CHP’li belediye başkanlarıyla son derece başarılı ilişkileri var. Her şeyi o başkanlarla, yardımcılarıyla ve altındaki elemanlarla kotarmış.
Ama gün oldu, devran döndü. Kuşlar ona haber verdi.
Aziz İhsan Aktaş baktı ki devletin nefesi ensesinde ve boza pişirecek, derhal itirafçı oldu. Sonra pek çok CHP’li Belediye Başkanı Beşiktaş’tan Rıza Akpolat başta olmak üzere sapır sapır toplandı. O zamandan beri itiraflar bizzat başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere bu belediye başkanlarının birlikte çalıştıkları adamlardan geldi. Etkin pişmanlıktan faydalananların sayısı 75’i buldu. Ahtapotun kolları gibi 16 milyon İstanbulluyu “kucaklayıp öpen” Ekrem İmamoğlu da dâhil olmak üzere nasıl bir bataklığın içinde olduklarını her gün şaşırarak izliyoruz. Pandora’nın kutusu mu diyelim Matruşka bebeği mi bilemiyorum, açtıkça açılıyor battıkça batıyor…
BİZ ERDOĞAN TOPRAK’A DÖNELİM.
Ekrem İmamoğlu 2023 genel seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu kaybettikten sonra malum kendini artık Cumhurbaşkanı adayı olarak konumlandırmaya başladı. Her şey, içinde Özgür Özel’in de yer aldığı o meşhur zoom toplantısıyla start aldı. İmamoğlu yeniden belediye başkanı olacak ve 2028 seçimlerine güçlü bir destekle girecekti aklına sokulan “fikir”lere göre. Bunun için önce yerel seçimleri kazanması, ardından da CHP’yi ele geçirmesi gerekiyordu. Ancak bir Alevi olan Cemal Canbolat’ın başkanı olduğu Alevi ağırlıklı İstanbul il teşkilatı ve delege tabanını kendisine çekmeliydi.
Siyasi kulislerde konuşulanlara göre Ekrem İmamoğlu bunun için Erdoğan Toprak ile buluştu. Toprak destek vermeyi kabul etti ve İstanbul’daki Alevi delege tabanını ikna edeceklerini söyledi. Ama bir şartı vardı. Kendisinin “Manevi oğlu” olarak nitelendirilen (Bunu da ilk kez işittim) çok sevdiği Rıza Akpolat’a Beşiktaş Belediyesini verecekti. Yanısıra Avcılar için Utku Caner’i, Beyoğlu için İnan Güney’i, Gaziosmanpaşa için Hakan Bahçetepe’yi, Kartal için Gökhan Yüksel’i istedi.
Ekrem İmamoğlu hepsini kabul etti. Nitekim Özgür Çelik’in CHP İstanbul İl Başkanlığı için iyi bir isim olduğuna Kemal beyi ikna eden isim de Erdoğan Toprak’tı.
Kılıçdaroğlu bu yüzden“Özgür çelik iyi bir isim onu destekleyelim” diye konuşuyor, etrafındakiler argo tabirle kafayı yiyorlardı. Kemal beye bir türlü anlatamamışlardı Özgür Çelik’in Ekrem İmamoğlu’nun has adamı olduğunu. Kemal bey bunu idrak ettiğinde hemen Cemal Canpolat aday oldu ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti.
Sonra da SİSTEM işletilmeye başlandı. İtirafçı ve Ekrem İmamoğlu’nun sağ kolu Ertan Yıldız bu paraların hortumlanıp yığıldığı soygun batağına SİSTEM adı verildiğini söyledi hatırlarsınız. Muhtarlar ziyaret edildi, ilçelere yardımlar yapıldı. Bu arada Aziz İhsan Aktaş devreye girdi ve araçlar tahsis edildi. Ödemelerin dijital sistem üzerinden Aziz İhsan Aktaş’a yaptırıldığı belirtiliyor. Bilmeyenler için yazalım, şirketinin adı BARKA Ltd. şti. Aziz İhsan Aktaş bu paraları meccanen (Para ödemeden, karşılıksız) yapmıyordu tahmin edeceğiniz üzere. Bu harcamalar esnasında Aziz İhsan Aktaş’a “SEÇİM SONRASI TÜM BELEDİYELER SENİN” sözü verdiler.
Nitekim seçimden sonra Aziz İhsan Aktaş da söz verilen tüm belediyelere adeta züccaciye dükkanına giren fil gibi daldı. O da benim, bu da benim diyordu. Beşiktaş, Avcılar, Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa vs. her yerde her istediği kabul ediliyordu.
Ancak bir yerde ARIZA çıktı.
“AHMET ÖZER BANA DOLANDIRICI MUAMELESİ YAPIYOR”
Esenyurt Belediyesi’nde.
Aslında diğer belediyeler epey borçlu oldukları için onu Esenyurt’a yönlendirmişlerdi. Aziz İhsan Aktaş buraya gözünü dikmişti. Orada zaten eski Başkan Kemal Deniz Bozkurt’tan bir okul kampüsü ve Cemevi inşaatı almıştı. Eski başkandan alacağı vardı. Ama Belediye Başkanı Ahmet Özer ödemeye yanaşmıyordu. Gerekçesi de Aziz İhsan Aktaş’ın işi maliyetinin yüzde 20 üstünde bir bedelle almasıydı. Bundan dolayı da Aziz İhsan Aktaş ile başka işlerde çalışmak istemiyordu. Aktaş, Rıza Akpolat’ı sıkıştırarak “Ahmet Özer bana dolandırıcı muamelesi yapıyor” diye şikâyette bulundu. Sonunda Ekrem İmamoğlu devreye girdi, Ahmet Özer “kolayca” ikna edildi. Böylece Aziz İhsan Aktaş oraya da yerleşti.
Tabii hepsi gemi azıya almıştı. Diğer belediyelerle de görüşülüyor, projeler konuşuluyor, planlar yapılıyordu. Seçimlerin üzerinden 6 ay geçmiş, eski belediye başkanlarının yapmış olduğu ihaleler sonlanıyor, yeni ihaleler hazırlanıyordu.
Sonunda Akın Gürlek İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak göreve başladı ve iyi bir hazırlığın ardından SİSTEM’in içine daldı.
Erdoğan Toprak ne oldu diyeceksiniz.
Şu sıralar biraz endişeli. Bu yüzden Cumhur İttifakı partilerinden önde gelen bazı isimlerle görüşerek kendini korumaya almak istediği söyleniyor. Yukarıda aktardığım gibi Kemal Kılıçdaroğlu ziyaretlerini de aksatmıyor. Ancak bana aktarılan bazı bilgiler kendisinin Kılıçdaroğlu’nun etrafında pek de hoş karşılanmadığı yönünde. Çünkü Kılıçdaroğlu seçimleri kaybettikten sonra “değişim” ekibiyle girdiği örtülü ittifak biliniyor.
Kendisine dün konuşurken “Kurultay davasının Eylül ayındaki duruşmasında BUTLAN KARARI çıkarsa ne yapacaksınız?” diye sorduğumda bana pek çok şey söyledi ama sorumun cevabını vermedi.
PABUÇLARIN EFENDİSİ ise zorda. Daha neleri çıkacak ortaya kimbilir. Bu daha fragman. Aziz İhsan Aktaş’ın VİP aracını kullandığını unutturmak için, yine savcılar hakkında akıl almaz iddialarda bulundu. Elinde ses kayıtları olduğunu söyledi “İBB BORSASI KURULDU” diyerek.
Manavgat’taki 32 saatlik görüntüyü hâlâ beklerken şimdi de ses kaydı bekleyeceğiz. Yayınlasa da dinlesek. Bakalım tutuklu aileleri avukatlarına ne kadar para veriyorlar, avukatlar ne diyor…
Yalancı çobana döndü.
Bence ruh sağlığını bir kontrol ettirsin çünkü hiç iyi değil. Koruma amirini azarlayacak kadar deliryum (Akıl sağlığına etki eden ani zihinsel değişim) emareleri gösteriyorsa bu gerekli bence.

- BİR DİPLOMA NE KADAR?
- Özgür Özel, AK Parti Kuruluş Yıldönümü hediyesini açıkladı
- Vatan Partisi Aydın İl Başkanı Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişini değerlendirdi
- Memurlar pazartesi 81 ilde iş bırakıyor
- İMO: “Depreme Hazırlıkta 26 Yıl Kaybettik”
