
LGS, şaibe iddiaları ekseninde tartışılıyor. Peki 719 ‘şampiyon’ eğitim sistemimizin iyiye gittiğini, geliştiğini, ilerlediğini mi gösteriyor yoksa bir soruna mı işaret ediyor? Eğitim-İş Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak, sınav sisteminin tamamen kaldırılması gerektiğini söyledi

Z. Ruhsar Şenoğlu/ AYDINLIK
Lise Giriş Sınavları (LGS’de) 544 okuldan 719 öğrenci tüm soruları doğru yanıtlayarak ‘şampiyon’ oldu. Birinciler arasında Diyarbakır’dan 300 öğrencinin yer aldığı iddiası ortaya atıldı. İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez, Bursa Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulu’ndan 36 öğrencinin birinci olduğunu öne sürdü. Bu iddialar asılsız çıktı.
719 ‘şampiyon’ çıkması iyi bir şey mi? Bu durum eğitim sistemimizin iyiye gittiğini, geliştiğini, ilerlediğini mi gösteriyor yoksa bir soruna mı işaret ediyor? Bu tartışmalarla gözden kaçırdığımız şey nedir?
Eğitim-İş Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak sorularımızı yanıtladı.
PLANLAMA YAP SINAVI KALDIR Sınavda soru çalınması tartışmalarıyla esas tartışmamız gereken şeyi ıskalıyor muyuz? |
Sınavda soruların çalındığına dair herhangi net bir bulgu elimizde yok. Sınavların, öğrencilerin geleceğini belirlemesi, geçmişte sınav sorularının çalınması olaylarının yaşanması nedeniyle bu tartışmalar bitmiyor, güvensizlik yaratıldı. Öğrencilerde, velilerde ve kamuoyunda oluşan kaygıların giderilmesi için MEB sınavla ilgili istatistikî verileri açıklamalıdır. Sınavda tam puan alan öğrencilerin okulları ile kaç ikinci, üçüncü olduğu, doğru yanlış sayıları ile açıklanmalı, son üç yılın ders bazında başarı oranları ortaya konulmalıdır.
Esas meselemiz sınav odaklı sistem. Öğrencilerin geleceğinin, yerleştirilecekleri üst eğitim basamağının sınav yoluyla belirlenmesi. Biz Hepimizin Sendikası Grubu olarak yıllardır bunun yanlış olduğunu, sınav sisteminin tamamen kaldırılması gerektiğini söylüyoruz.

İkincisi, sınavların planlama temelinde kaldırılması gerekir. Temel eğitimden yüksek öğretime kadar eğitimin tüm aşamalarını planlamamız gerekiyor. İyi bir planlama yaparsak sınava ihtiyaç kalmayacak.
Eğitimin bu mevcut yapısı aynı zamanda eğitimin ticarileşmesini de doğuruyor veya pekiştiriyor. Veliler çocuklarını özel okula gönderiyor, özel ders aldırıyor. Eğitim bir hak olmaktan, kamusal hak olmaktan çıkıp bir ticari meta haline geldi bu süreçte.
719 şampiyon çıkması iyi bir şey mi? Bu durum eğitim sistemimizin iyiye gittiğini, ilerlediğini mi gösteriyor yoksa sorunlara mı işaret ediyor?
Sınavın, üst düzey akademik ya da bilişsel becerileri olan öğrenciler arasında ayırt ediciliğinin düşük olduğunu gösteriyor. Buradan bakarak eğitim iyiye gidiyor veya eğitim kötüye gidiyor gibi genel bir değerlendirme yapılamaz.
SOSYOEKONOMİK AYRIMLARI DERİNLEŞTİRİYOR Şampiyonların illere göre dağılımına baktığımız zaman da esas olarak İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya öne çıkıyor. Bu sosyoekonomik bir refah haritası mı? |
Bu saydığınız iller nüfus bakımından da kalabalık. 15 milyonluk bir ilde, birkaç yüz bin nüfus olana göre daha fazla birinci çıkması aslında oransal olarak normaldir. Elbette büyük şehirlerde imkanlara erişim biraz daha fazla olabiliyor.
MEB, 500 tam puan alan öğrencilerin yüzde 57’sinin özel okullardan olduğunu açıkladı. Beş özel okulun açıkladığı rakamlara göre 209 birinci beş okuldan çıktı. Birincilerin üçte birden fazlası…

Bu önemli bir veri. Eğitimin metalaşmasının bir yansıması. Sosyoekonomik ve sınıfsal bir ayrıma işaret ediyor. Özel okulların sınavlarda, kamu okullarına göre daha öne çıktığı bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Bu sınav sistemlerinin ciddi bir soruna yol açtığını, sosyoekonomik ayrımları derinleştirdiğini gösteriyor. Özel okulların açıkladığı veri doğruysa bu, üzerinde ciddi ciddi düşünülmesi gereken bir durum.
EĞİTİM HAKKINI BALTALIYOR Eğitimde fırsat eşitliği giderek bozuluyor gibi bir sonuca varabilir miyiz? |
Bizim fırsat eşitliğinden anladığımız, herkesin eşit olarak eğitim hakkından yararlanmasıdır. Ama öğrencilerin bir üst eğitim basamağına sınavla yerleştirilmesi yani sınav sistemi, eğitim hakkını ortadan kaldırıyor.
Hepimizin Sendikası Grubu olarak, fırsat eşitliğinden ziyade eğitim hakkını öne çıkarıyoruz. Eğitim bir haktır, öğrenci, ilgi ve yeteneklerine göre bir üst eğitim basamağına yerleştirilmelidir. LGS gibi sınavlar, öğrencilerin tamamını tek kategoriye yani bilişsel becerilere göre değerlendiren, ölçen ve yerleştiren bir sistem. Bu sistem hem eğitim hakkını hem fırsat eşitliğini baltalıyor. Bu sistemin yanı sıra özel okullar yaygınlaştığı ve eğitimde belli bir orana ulaştığı zaman fırsat eşitliği, eğitim hakkı tahribatı daha fazla oluyor.
ARTIK BU BİR SINAV PİYASASIDIR Türkiye’nin öne çıkan Galatasaray Lisesi’nden bir hocamız, “500 tam puan alarak geliyorlar ama Türkçeyi bilmiyorlar.” demişti. Özel okullar, özel eğitim kurumları, dershaneler, acaba öğrenciyi gerçek anlamda eğitip yetiştiriyor mu yoksa bir sınav taktiği başarısı mı bu? |
Hocamızın dediğini çok doğru buluyorum. Artık sınav piyasası diyelim biz buna. Özel okul, özel kurslar, dershaneler veya özel dersler, buralarda sınava yönelik hazırlıklar yapılır. Türkçeyi veya matematiği, diğer dersleri, muhakemeyi geliştirmekten çok sınava odaklanılıyor.

Milli Eğitim Temel Kanunu’nda ‘öğrencileri hayata hazırlamak ve milli manevi değerlerimizi kazandırmak’ hedefi yazar. Ama maalesef bu sınav sistemleri nedeniyle temel amaç, öğrencileri sınavlara hazırlamak haline geldi. Sınav taktikleri, dört seçenekten doğruya en kısa yoldan nasıl ulaşılacak, ona yönelik pratik birtakım taktikler, yöntemler üzerine duruluyor. Dolayısıyla öğrenci bir üst eğitim basamağına gittiğinde, hazır bulunmuşluklar açısından olması gerekenden geri seviyelerde oluyor.
BALIĞI UÇMA YETENEĞİYLE SINAMAK Çoğu zaman doğru sonuç vermeyen bir eleme-seçme sistemi, her çocuğun yeteneğine göre hayatta başarılı olabileceğini gözden kaçırmıyor mu? |
Evet, kesinlikle çok doğru. Burada iki türlü ziyan var. Bir, o çocukları ziyan ediyoruz. Farklı bir alanda çok farklı bir yeteneği var. Hem kendisini geliştirip geleceğini kurabilecekken hem de ülkemize katkı sunabilecekken, biz onun yeteneklerini köreltmiş oluyoruz, çok da başarılı olamayacağı veya yaparken mutlu olamayacağı bir alana zorla yönlendiriyoruz. O gençlerimizi aslında bir anlamda kaybetmiş oluyoruz.
Çok yazık ediliyor. Planlama da yok, diplomalı işsizler ordusu böylelikle ortaya çıkıyor. Eğitim aldıkları alanda iş bulamıyorlar, ilgisiz yerlerde çalışmak durumunda kalıyorlar. Hem mutlu olamıyor gençlerimiz hem de ilgi ve yetenekleri doğrultusuna kendilerinin geliştirme olanağını kaybetmiş oluyorlar.

Einstein’in güzel bir sözü var: ‘Bir balığı uçma yeteneğine göre sınarsanız kendini aptal zanneder. Çünkü bir balık yüzmeyi iyi başarır, bir kuş da uçmayı iyi başarır.’ Öğrencilerimizin de farklı farklı yetenekleri var. Öğrencilerin yeteneklerini temel eğitimden başlayarak keşfederek, lisede ona göre yerleştirerek gelişmelerine olanak sağlamamız ve ülkeye katkı sağlamalarını beklememiz gerekiyor. Olması gereken model bu. Maalesef mevcut sınav sistemleriyle bunu yapamıyoruz. Çocuklarımızı köreltiyoruz.
Çok teşekkür ederiz.
‘SÖZEL SORULAR SINAVDAN BİR SAAT SONRA PAYLAŞILDI’ |
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TRT televizyonunda yaptığı açıklamada, saat 10.45’te biten sözel oturumun sorularının, soruşturma açılan birisi tarafından fotoğraflanarak saat 11.57’de paylaşıldığını söyledi.
Sözel sınav sorularının bazı sosyal medya gruplarında paylaşıldığı iddiası, 14 Temmuz’da Meclis’te, CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Gültekin tarafından gündeme getirilmişti.
LGS kapsamındaki merkezi sınavda soru kitapçıklarının önceden paylaşılıp paylaşılmadığına ilişkin soru üzerine Tekin, sınavın yapıldığı gün hemen gerekli inceleme ve araştırmaları yaptıklarını, soruların çalınmasının söz konusu olmadığını belirtti. Tekin, “O okuldaki 29 kişiyle ilgili soruşturma açıldı. Yayınlanan PDF görüntüsü. Sınav saat 10.45’te bitiyor, saat 11.57’de yayınlanmış. Çocuklarımızın sınav güvenliğini risk altına atacak, onları rahatsız edecek herhangi bir çalınma ya da benzeri şeyin olmadığını açıkladık.” dedi.
Soru kitapçıklarının ertesi gün okullarda öğrencilere dağıtıldığını anlatan Tekin, şöyle sürdürdü: “Sadece istediğimiz saatten biraz erken sosyal medyada paylaşılmış oldu bu. Ama, sınavın bitmesinden bir saatten daha fazla bir zaman sonra bu olmuş. Dolayısıyla bu sınavın güvenliğiyle ilgili bir durum kesinlikle söz konusu değil.”
