“Emekliyi bankalara teslim ediyorsunuz”

Yargıtay’ın emekli maaşlarına bloke kararına karşı çıkan Tüketici Birliği, ‘Bu karar, ekonomik sıkıntı içindeki milyonlarca emekliyi bankaların eline bırakıyor. Hukuka ve Anayasa’ya aykırı, kabul edilemez. Rıza adı altında mecburiyet yaratılıyor, yaşam hakkı tehdit altında.’ dedi.

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun emekli maaşlarına bloke konulabilmesinin önünü açarak zor durumdaki emekliyi bankaların insafına terkeden kararı, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, alınan karara tepki göstererek, “Bu karar hukuka ve Anayasa’nın temel ilkelerine aykırıdır.” dedi.

“16 milyon emekli ve aileleri ile birlikte en az 35 milyon kişi”nin, “açlık sınırının altındaki emekli maaşıyla yaşam mücadelesi verdiği”ni, “5510 Sayılı Kanun gereğince, nafaka veya prim borcu dışındaki borçlar için emekli maaşı üzerinde haciz uygulanması yasak olduğu”nu belirten Deniz, “Emekli bir yurttaşın borcu nedeniyle hakkında icra takibi yapılması durumunda, borç kesinleşmiş olsa bile emekli maaşı, borçlunun açık onayı olmadan haczedilemez. Bankalar, kredi kullandıracakları emekli yurttaşlardan alacağını teminat altına almak amacıyla, kredi sözleşmelerine ek madde koymakta; bu yolla, emeklinin kredi borcunu icra takibi dahi yapmaya gerek kalmadan maaşından doğrudan kesmektedir.” dedi.

Bu uygulamaların dava konusu olduğunu ve mahkemelerden farklı kararlar çıktığını hatırlatan Deniz, son olarak içtihatların birleştirilmesi yoluna gidildiğini vurguladı.

‘YAŞAM HAKKI TEHLİKEYE DÜŞMEKTEDİR’ Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 17 Temmuz 2025’te aldığı kararla, bankaların kredi kullandırdıkları emeklilerin maaşlarından kredi taksitlerini bloke edebilme hakkı kazandığını söyleyen Deniz, “Bu karar hukuki ve anayasal açıdan büyük sakıncalar taşıyor. Türkiye gerçeklerinden, emeklinin içinde bulunduğu koşullardan uzak ve daha da önemlisi Anayasa’nın temel ilkelerine açıkça

aykırı. Bu karar ile zayıf durumda olan emekli güçlü konumdaki bankalara teslim edilmekte, emeklinin yaşam hakkı tehlikeye düşmektedir. Ekonomik özgürlüğü yok olma tehdidi ile karşı karşıyadır.” değerlendirmesinde bulundu.

‘RIZA ADI ALTINDA MECBURİYET’

Deniz açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:

“Emeklinin kredi sözleşmesine rıza göstermek dışında seçeneği kalmıyor. Bu karar ile bankalar; ayakta kalma çabası içinde olan, yüksek faize razı gelmek zorunda kalan emeklilere verecekleri kredi karşılığında, sözleşmeye ekledikleri bir madde ile kredinin taksitini maaş hesaba yatar yatmaz tahsil edebileceklerdir.”

‘BANKALARA İHKAKI HAK YETKİSİ TANINAMAZ’

“İhkakı hak” tanımının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını belirten Deniz sözlerini, “Alacağını alamayan alacaklının icra dairelerine başvurarak hakkını araması gerekirken, bu kararla bankalara alacağını ‘kendiliğinden tahsil etmesi’, yani ‘ihkakı hak’ tanınmış olmaktadır. Bu, herkesin yasa önünde eşit olduğu temel ilkesinin ‘bazıları daha eşit’ ilkesine dönüştürülmesidir. Emekliyi açlık sınırının altında maaşa mahkûm edip bankalara teslim eden ilgili/ilgisiz, yetkili/yetkisizlere sesleniyoruz; artık yeter.” diye sonlardır.

DİSK-AR’ın geçen hafta yayınladığı Türkiye’de emeklilerin durumuna ilişkin rapor
■ Türkiye’de ortalama emekli aylığı 2003’te asgari ücretin yüzde 36 üzerinde iken günümüzde asgari ücretin yüzde 22 altına geriledi.
■ 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2025’te bu oran yüzde 29.
■ 2024 itibarıyla emekli ve hak sahipleri Türkiye nüfusunun yüzde 18,5’ini oluşturuyor.
■ Sosyal Güvenlik Destek Primi kapsamında çalışanlar aktif sigortalılara dahil edildiğinde aktif -pasif oranı 2024 yıl sonu itibarıyla 1,75. Bu oran Avrupa ülkelerinde ortalama 1,5.
■ 2002 yılında yüzde 36,6 olan çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı Aralık 2024’te yüzde
65,7’ye yükseldi.

MELİKE GÜLER KADAN: “NE GÜZEL ADALET!”

“Karar Anayasa’nın 48. maddesine, yani sözleşme yapma özgürlüğüne dayandırılıyor. Ancak açıkça Anayasa’nın sosyal devlet, eşitlik ve yaşam hakkı gibi diğer temel ilkeleriyle çelişiyor. Ekonomik

koşullar dikkate alındığında bu uygulama, emekliyi borçlandırmakla kalmayıp zaten olmayan geçim güvencesini de riske atıyor.

Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’na göre nafaka veya prim borcu dışındaki borçlar için emekli maaşı üzerinde haciz uygulanması yasak. Ancak ülkemizde kanunların etrafından dolanarak gideceğiniz yere varmak adeta bir spor haline geldiği için, bankaların sözleşmeye ekledikleri bir madde ile kredinin taksitini emeklinin maaşı hesaba yatar yatmaz tahsil edebilme hakkı da doğuyor.

Özetle, önce başarısız ekonomi politikaları nedeniyle açlık sınırı altında yaşamaya mahkûm edilen emekliler banka kapılarında yüksek faizli ihtiyaç kredilerine mahkûm ediliyor; sonra da emeklilerin ek bir maddeye vermek zorunda kaldıkları “açık rıza” ileri sürülerek bankalara, borcunu ödeyemeyenin canını alma hakkı veriliyor. Ne güzel adalet!”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.