
Neoliberal sıcak para ekonomisi uygulamaları şartlarında şimdi de, 14 milyonunun aylığının asgari ücretin altında kaldığı, enflasyon rakamlarını 6 ay geriden takip eden ve sefilleri oynayan emeklilerin aybaşını zor getirdikleri, üç kuruş artırarak torunlarına küçük bir hediye bile alamadıkları, pazara bile akşamüzeri çıkmayı adet edindikleri maaşlarına göz dikildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “30 yıl prim ödüyorsunuz, 20 yıl maaş alıyorsunuz. SGK bütçesinin yüzde 67’si emekli maaşlarına gidiyor. Emekliden kesmeyeceksek nereden keseceğiz?” dedi.
Bakan Işıkhan’ın maaşlarından kesinti ihtimalinden sözetmesi emekli kamuoyuna bomba gibi düştü.
Çalışırken emekliler yasal hizmet ve primlerini ödediler.
Prim ödenirken emeklilere alacağınız maaşlardan “muayene katkı payı”, “ilaç peşin ödemesi” gibi kesintiler yapılacağına dair herhangi bir uyarıda bulunulmadı. Ama emekli olanların sağlık harcamalarından hesapta olmayan ve prim ödeme sürecinde esamisi bile bulunmayan kesintiler dayatıldı.
Bu kapsamda emekliler, “maaşlardan daha neyi keseceksiniz?” diyerek isyan ettiler.
Ve büyük Atatürk’ün, “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.” sözlerini hatırlattılar.


Ulusal Kanal’a konuşan Tüm Emekliler Derneği Başkanı Satılmış Çalışkan, “Bu kesinti ihtimali açıkçası bizi korkuttu. Bakanın neden böyle bir şey söylediğini anlayamadık. Biz ülkenin yasalarına göre emekli edildik. Kimse kendi kafasına göre ‘Ben şu zamanda emekli oluyorum’ demedi. Primler zamanında, sosyal sigortacılık çerçevesinde ölçülü şekilde yatırıldı. Bizim anladığımıza göre bunlar planlı ve ölçülü bir biçimde yapılmadı mı? 1995–1996 yıllarında resen emeklilik yaşandı. Başlangıçla bitiş arasında 20–25 yılını dolduranı, istemese de emekli ettiler. O zaman bakmadılar mı kimin ne kadar hizmeti var? Biz vergimizi de primimizi de ödedik. Kişi 38–40 yaşında emekli olduysa bu yasalar çerçevesinde oldu. 25 yıl prim ödediyse emekliliğe hak kazanıyor. O yaşta emekli ettiyseniz hata bizim değil.” dedi.
‘SGK bütçesinin yüzde 67’si emekli maaşlarına gidiyor’ sözleri, zaten zor geçinirken kesinti olacak anlamına geliyorsa bunun çok kötü olduğunun altını çizen Çalışkan, “Bağ-Kur’lunun ve SSK’lının ortalama maaşı 20 bin lirayı bulmuyor. Bunun neresinden kesecekler? Asıl gelirdeki eksikler açıklanmalı. Sağlıktaki çetelerin götürdükleri geri tahsil ediliyor mu, yoksa alan yanına mı kalıyor? Bizim ne kadar alacağımız var, o söylenmeli. Sanki gelirimiz tam geliyormuş gibi davranılıyor.
“Emeklilik yaşa ya da başka bir şeye göre değil, hizmet ve prime dayalı olmalı. Bunun için acilen bir yasal düzenleme istiyoruz. Bugün emeklileri konuşurken sağlık alanındaki sorunları da ele almak lazım. İlaç tekelleri, ‘yenidoğan çeteleri’ gibi durumların götürdükleri de tartışılmalı. Emeklilik yasalar çerçevesinde, hizmet ve prime dayalı bir sisteme oturtulmalı. Sağlıktaki kontrolsüz giderler bize geri döndü mü? Bugün prim alacakları gündeme geliyor. Demek ki zamanında primler tahsil edilmemiş. Ankara’dan gelen açıklamalara göre bu primlerin ödenmemesi Melih Gökçek döneminden kalma. Eğer o gün bu primler alınsaydı, bugün emekliler zor durumda kalmazdı. Biz çok büyük artışlar beklemiyoruz. Sadece emeklinin kimseye muhtaç olmadan geçinebileceği bir maaş istiyoruz. Huzurla alabileceğimiz bir sağlık hizmeti istiyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Çalışkan açıklamasının devamında şunları ifade etti:“Bazı vergiler kaldırılıyor, primler affediliyor… Oysa sağlık en çok yaşlılıkta gerekli bir hizmettir. Emekli çalışırken ve prim öderken yılda birkaç kez sağlık hizmetine ihtiyaç duyarken, yaşlanınca ayda 3–5 kez doktora gitmek zorunda kalıyor.
Ama her seferinde en az 100–200 lira katkı payı ödüyor. İlaç, muayene, reçete katkı paylarını da ödüyor. Oysa biz sigortalı olurken bunlar yoktu.
“Bugüne kadar olan eksiklikler ve yanlışlar görülmeli, çağdaş bir emeklilik yasası hazırlanmalıdır. Bugün sağlık primini Çalışma Bakanlığı alıyor. Tek elden yönetim denildi ama maalesef faturalar ödenemiyor. Emekliler hiçbir zaman yük değildir. Emeklilerin yüzde 80’i açlık sınırının çok altında maaş alıyor. Çocuğunun, ailesinin desteğiyle ayakta durmaya çalışanlar var. Bu mu emeklilik?
14–15 bin ya da 20 bin lira maaş alan SSK emeklisi gündeme getiriliyor ama kendileri az maaş mı alıyor? Sadece biz mi SSK’yı bitiriyoruz? Bizim primlerimizi zamanında tahsil etsinler. Bu kurumun görevi budur, benim görevim değil. Piyasayı düzeltmeden emekliye, çalışana yüklenmek kimseye bir şey kazandırmaz.”
‘BEDAVADAN GEÇİNİYOR MUAMELESİ YAPILIYOR’
“BUGÜN övündükleri sanayiyi bu hale getiren, bugünün emeklileridir.” diyen Satılmış Çalışkan, “Bugün orada çalışan ustaları, çırakları yetiştiren bizleriz. Bize ‘bedavadan geçiniyorlar’ muamelesi yapılması zorumuza gidiyor. Ben 10 bin 800 gün prim ödedim, ama maaşım asgari ücretin altında. Emekliyle uğraşarak bir şey elde edemezsiniz. ‘Emekli maaş alabiliyorsa şükretsin’ diyorlar. Bir de kesinti ihtimali gündeme geliyor. Daha neyimizi keseceksiniz? Devlet TÜFE’ye göre zam veriyor. Peki TÜFE neye göre belirleniyor? Açıklayamıyorlar. Çünkü TÜFE, bizim pazardaki, marketteki fiyatları yansıtmıyor. Ben hizmetimi yaptım, primimi, vergimi ödedim. O halde maaşımı alamama ihtimalim neden var?” şeklinde konuştu.
Çalışkan emeklinin talebini de açıkladı. Emeklinin zor durumda olduğunu vurgulayan Çalışkan, “daha önce çalışanlara verildiği gibi emekliye de seyyanen zam verilmelidir. Talebimizi ilettik, bekliyoruz. Bugün maaş 11 bin lira civarında. 17 bin liraya kadar destek veriliyor. Peki bu 17 bin lira alan kişi neden destek alamıyor? Adaletli bir sistemin acilen kurulması lazım. Yüksek prim ödeyen resmen- cezalandırılıyor. Derneklerimize gelsinler, sorunlarımızı dinlesinler. Bakan’ın söylediği gibi, 2002’de 163 TL maaş alıyorken en düşük emekli maaşı 216 TL idi. Yani asgari ücretin kat kat üstündeydi. Bugün ise en düşük emekli maaşı, devletin belirlediği asgari ücretin yarısı kadar.” değerlendirmesinde bulundu.

- Atatürk, mason ve Siyonist işbirlikçisi miydi?
- TGB’den Türk Gençliğine çağrı: “Birinci vazifeye atıl TGB’ye katıl!”
- Antalya Vatan Partisi’nden Trump ve Barrack’ın küstahlığına sert tepki
- BM’de dünyaya KKTC’yi tanıma çağrısı
- En iyisi Eskimolar gibi emeklileri beyaz ayılara ikram edin!
