OHAL’a karşı CHP sahaya indi

“OHAL değil, demokrasi istiyoruz!”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Burdur il teşkilatı, ülke çapında 81 il merkezinde eş zamanlı gerçekleştirilen OHAL’e karşı Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması ve oturma eylemi yaptı.

15 Temmuz 2016 tarihinde, 24 Temmuz 2015 tarihinde Mehmetçiğin bölücü terör örgütü ABD kara gücü PKK’yi kazdığı hendeklere gömmesi üzerine, PKK’yi Türk ordusunun demir pençesinden kurtarmak amacıyla ve hizaya getiremediği Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı FETHULLAHÇI Terör Örgütü (FETÖ) aracılığı ile bir darbe girişiminde bulunmuştu. Türkiye olağanüstü şartlardan geçmekteydi. Olağanüstü şartlarda olağanüstü yöntemler uygulanabilirdi ancak. Bu sebeple Meclis OHAL ilan etti. 2 yıla yakın zamandır OHAL’le idare edilen ülkede Hükümet gerekli olmadığı halde OHAL’i uzatmayı sürdürmekte, OHAL’i bir baskı aracı haline dönüştürmüş durumdadır. Bunun üzerine CHP ülke çapında OHAL’e karşı mücadele bayrağını kaldırdı. Bugün (16 Nisan 2018 günü) ülke çapında 81 il merkezinde olduğu gibi eş zamanlı olarak Burdur CHP il örgütü meydanlara indi. Cumhuriyet Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması yaparak oturma eyleminde bulundu.

OHAL değil demokrasi istiyoruz pankartları taşınan eyleme İl Başkanı iş insanı Osman Gök, Belediye Başkanı Ecz. Ali Orkun Ercengiz, Yeşilova İlçe Başkanı Ferdi Ay ve kalabalık bir partili grup katıldı.

Basın metnini İl Başkanı Osman Gök okudu.

Türkiye’yi “tek adam rejimi”ne dönüştürme amacıyla hazırlandığını ve “tarihe mühürsüz seçim” olarak geçtiğini belirttiği 16 Nisan Referandumu’nun üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlatarak konuşmasına başlayan Gök, 15 Temmuz ABD/ FETÖ darbesini müteakiben 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL şartlarında gidilen halk oylamasının “meşruiyeti olmayan bir rejim değişikliği dayattığı”nı belirtti.

Osman Gök konuşmasını şöyle sürdürdü:

Sivil darbe ortamında, “Evet” demenin devletin tüm kurumlarıyla desteklendiği, “Hayır” demenin ise adeta yasaklandığı bir dönem yaşanmıştır.

21 aydır süren OHAL ile ülkemizdeki baskı rejimi kurumsallaşmıştır. Demokrasiye ve hukuk sistemine yönelik bir saldırı halini alan OHAL rejimi, insan haklarını, ifade özgürlüğünü ve her türlü protesto

eylemini baskılamanın da aracı olmuştur. KHK’lar eliyle parlamento,

yani halkın iradesi gasp edilmiştir. Türkiye’yi tek tipe sokmak için sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara,     meslek oda ve birliklerine yönelik operasyonların ardı arkası kesilmemiştir.AKP iktidarının muhaliflerine bir sopa olarak kullandığı OHAL, bu faşizan sınırlarını bile aşmış; sağcı solcu, muhafazakâr sosyal demokrat, kimseyi ayırmadan tüm topluma karşı işlenen bir suç haline gelmiştir. OHAL ile ülkemizde hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmamıştır.

OHAL nedir?

OHAL, 10 Ekim’de katledilen çocuklarını anmak isteyen anne ve babalara sıkılan biber gazıdır.

OHAL, ekmeğinin peşindeki tütün üreticisine vurulan coptur.

OHAL, hayatını FETÖ ile mücadeleye adamış Ahmet Şık başta olmak üzere gazetecileri zindanlara atmaktır.

OHAL, işçi grevlerini ertelemek, grev çadırlarına müdahale etmektir.

OHAL, işlerini geri isteyerek bedenini açlığa yatıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı öldürmeye ant içmiş hükümet inadıdır.

OHAL, dünyaca ünlü akademisyenleri FETÖ yalanıyla üniversitelerden atmaktır.

OHAL, tiyatro oyunlarını yasaklamaktır.

OHAL, tüm muhaliflerini “terörist” ilan edebilme cüretidir.

OHAL, Ankara Kızılay’da İnsan Hakları Anıtı’nı gözaltına almaktır.

OHAL, madende oğlu 4 yıldır yatan anaya, artık yürüyemezsin yasak artık, demektir.

OHAL, on binlerce taşeron işçiyi haksızlıkla kadro dışı bırakmaktır.

OHAL, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencilere “okuma hakkı” vermediğini deklare edebilmek ve öğrencileri cezaevine attırmaktır.

OHAL, milli iradeyi yok sayarak, belediye başkanlarını görevden uzaklaştırmak, belediyelere kayyım atamaktır.

OHAL, laik eğitim bildirisi dağıtmak isteyen öğrencinin gözaltına alınması, 16 Nisan referandumunda “hayır” propagandası yapan vatandaşın kolunun kırılmasıdır.

OHAL, seçilmiş milletvekillerini esaret altında tutmaktır.

OHAL, hakimlerin, savcıların bir parti genel başkanı önünde iliklediği cübbelerdir.

OHAL, yasamayı, yürütmeyi, yargıyı bir tek adamın iki dudağının arasına hapsetmektir.OHAL, doların 4 TL’yi, avronun 5 TL’yi aşmasıdır, Türk Lirası’nın kaybettiği değerdir.

OHAL, satılan şeker fabrikası, açlık sınırı altındaki asgari ücret, artan enflasyondur.

OHAL, Twitter’daki 280 karakterden, Facebook’taki “beğen” butonundan korkmaktır.

OHAL, 12 Eylül cuntasına özenenlerin, askeri darbe dönemlerine rahmet okuttuğu bir düzenin adıdır.

İlan ederken 1 buçuk ay bile sürmeyecek dedikleri, milleti etkilemeyecek dedikleri OHAL, bardağı çoktan taşırmıştır. Sabır testisi kırılmış, toplumun büyük çoğunluğu OHAL rejimine artık yeter demeye başlamıştır.

Bugün iktidar partisi ve yeni ortakları, Türkiye’yi uçuruma adım adım yaklaştıran OHAL’i bir kez daha uzatmanın peşindedir. Postallı darbelerle mücadele etme vaadiyle gelenler, gelinen noktada takım elbiseli darbeciler haline gelmiştir.

Bizim talebimiz kesindir;

Halkın iradesine karşı işlenen bir suç haline gelen OHAL rejimine DERHAL son verilmelidir.

Hukukun askıya alındığı, parlamentonun yok sayıldığı, milli iradenin tanınmadığı, milletvekillerinin rehin alındığı faşizm düzeni ortadan kalkmalıdır.

Sivil toplum örgütlerine, sendikalara, meslek odalarına ve birliklerine yönelik iktidar gücü ile açılan savaş son bulmalıdır.

Sivil darbe ile tek koltukta birleştirilen yasama, yürütme ve yargı erkleri, yeniden, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi kendi koltuklarına geçmelidir.

Sadece bu meydandan değil, Türkiye’nin 81 ilindeki meydanlardan Ankara’daki Saraylıları uyarıyoruz.

Bizler OHAL DEĞİL DEMOKRASİ İSTİYORUZ!                                                            

 

 

 

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.