Türk dış politikasında Perinçek etkisi

Etkili ve yaygın İspanyol yayın organı El Pais İnternet Gazetesinde Türkiye ile ilgili yayınlanan bir analiz yazısında, Türkiye Cumhuriyeti dış politikasında Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in yönlendirmesinin ağır bastığı yazıldı. Yazıda, “Atlantik’ten Avrasya’ya yönelimde belirleyici lider: Doğu Perinçek” başlığı atıldı.

İspanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi El Pais’de, 13 Aralık 2020 günü, “Türkiye nasıl Batı karşıtı oldu” başlıklı bir makale yayımlandı. Makalede, Atlantik’ten uzaklaşan Türkiye’nin, iç ve dış siyasetinde Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in strateji ve siyasetlerinin etkili olduğu belirtildi.

Makalede özetle şu fikirler yansıtıldı:

1) Türkiye’nin yeni rotası Avrasya oldu. Bu yönelimde Doğu Perinçek’in Rusya, Çin ve İran siyaseti etkili oldu.

2) 2014 sonrasında İktidar FETÖ ve PKK’yla savaş başlattı; yeni bir Türkiye doğdu.

3) Tayyip Erdoğan ve Doğu Perinçek’in aynı cephede buluşması, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşındaki milli – antiemperyalist cephe siyasetiyle açıklanıyor.

TÜRKİYE’NİN ASYA’DAKİ DOSTLARIYLA BULUŞMASI VE PERİNÇEK’İN ROLÜ

Makalenin giriş kısmında Türkiye’nin giderek Batı’dan uzaklaştığı ve Asya ülkelerine yaklaştığı, özellikle Rusya ve Çin ile ilişkilerin tarihte olmadığı kadar iyi ilişkiler kurduğu vurgulandı.

Türkiye’nin Rusya ve Çin dostluğunda ve Şanghay İşbirliği Örgütü’yle kurduğu ilişkilerde

Perinçek’in siyasetlerinin belirleyici olduğu ifade edildi. 2015 yılı sonunda Rus uçağının düşürülmesinden sonraki krizin de Perinçek’in, Rusya’ya gönderilen bir heyet ile aşıldığı kaydedildi.

Ankara -Tahran dostluğunun da gelişmesine değinilen yazıda yine Perinçek’le ilgili olarak “İran’ın da bölgede yaşanan emperyalist saldırı altında olduğu ve yapılacak güç birliğinde yer alması gerektiği, Perinçek’in savunduğu bir tez ve işe yarıyor gibi görünüyor” saptaması yapıldı.

FETÖ KUMPASLARININ ÇÖKMESİYLE DEĞİŞEN TÜRKİYE

Türkiye’nin 2014’de Silivri duvarlarının yıkılarak FETÖ kumpaslarının çökmesinden 15 Temmuz’a giden süreç, makalede “Yeni bir Türkiye’nin doğuşu” olarak nitelendirilerek, devamında

“Perinçek, 2009 (Doğrusu 2008) yılında henüz Gülen’le arası iyi olan Erdoğan hükümeti tarafından tutuklandı. O yıllarda henüz Atlantik cephesinde olan Erdoğan, ülkeyi birlikte yönettiği Gülen ile birlikte bugün ezmekte olduğu PKK‘yla pazarlıklar yürütüyordu. Ancak belki de çıkar çatışması nedeniyle, Gülen’le olan işbirliğinin bozulmaya başlaması sonucu Perinçek ve ekibi serbest kaldı. Temmuz darbe girişimi, Erdoğan için acı bir tecrübe oldu. Atlantik ötesinden yapıldığı düşünülen darbe girişimi sonrası, Gülen’e bağlı 25 bin civarı asker tutuklandı ve yine Atlantik ötesinden beslenen terör örgütü PKK’ya karşı mücadele başlatıldı. Bu süreçten sonra ‘yeni bir Türkiye doğdu’ ve Türk devleti, İslamcı sağcılar ile Avrasyacıların koalisyonuyla yönetilmeye başlandı. Belirtmek gerekir ki, Avrasyacılar düşündüğümüzden daha fazla bir güce sahipler” ifadeleri kullanıldı.

ERDOĞAN VE PERİNÇEK’İ BİRLEŞTİREN

ÇİZGİ: “ATATÜRK’ÜN ANTİ-EMPERYALİST CEPHE SİYASETİ”

El Pais’in analizindeki ifadeyle “Sosyalist ideolojideki Doğu Perinçek ile İslamist ideolojideki

Tayyip Erdoğan’ın nasıl aynı çizgide buluştukları” sorusuna yanıt, Perinçek’in anlatımları üzerinden verildi. Bu anlatımlarda Kurtuluş Savaşı’ndaki Atatürk’ün milli cephe siyaseti için, “Doğu Perinçek’in çıktığı programlar ve yaptığı basın açıklamalarında, Türkiye’nin İstiklâl Savaşı’nda verdiği mücadele, Atatürk’ün içeride oluşturduğu milli cephe öne çıkıyor. O dönemde de Atatürk’ün, vatanı kurtarmak için, içeride farklı ideolojik görüşlere sahip insanları bir araya getirdiği ve İstiklâl Savaşı’nı da bu cephe ile kazandığı, Perinçek tarafından sık sık vurgulanıyor” ifadeleri kullanıldı.

“2. İSTİKLÂL SAVAŞI” MESAJI

“Milli cephe” tanımı, “bugün uygulanmaya çalışan politikaların, geçmişteki bu tecrübeler ışığında, emperyalizme karşı verilen mücadelede etkili olacağı, Perinçek tarafından gösterilmeye çalışılmakta. Erdoğan, İslami bir rejim ve diğer hükümet ortağı da Osmanlı İmparatorluğu sevdasında olsa da Perinçek tarafında, 1919 yılında Atatürk tarafından başlatılan İstiklâl Savaşı’nın henüz bitmediği görüşü daha ağır basıyor. Çünkü Perinçek’e göre, emperyalist sistem, Atatürk’ün ölümünden sonra tekrar ülkede hâkim oldu. Ancak, 15 Temmuz’dan sonra artık Türk halkı, Batı’nın emperyalist amaçlarını gördü. Perinçek, 1920’lerde düşmanın vatan toprağından sökülüp atılması gibi, el ele verilerek, emperyalizmle mücadele edilmesi gerektiği fikrini, topluma aşılamış görünüyor” şeklinde sürdürüldü. (Kaynak: www.vatanpartisi.org.tr)

Not: El Pais’in internet sitesindeki yazının bağlantısı 

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.