15 Temmuz’da bağımsızlık, birlik ve güvenlik vurgusu öne çıktı

MİLLİ DEMOKRATİK DİRENİŞİN 4’ÜNCÜ YILDÖNÜMÜ

15 Temmuz Amerikancı FETÖ darbe girişiminin bastırılmasının 4’üncü yıldönümü münasebetiyle gündüz başlayan anma programı etkinlikleri akşam da sürdü.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma programı etkinlikleri kapsamında akşam Cumhuriyet Meydanı’na kurulan platformda günün anlam ve önemi üzerine siyasi parti başkanları, Belediye Başkanı, MAKÜ Rektörü, 15 Temmuz şehidi Akif Altay’ın oğlu Niyazi Altay, AK Parti İl Başkanı Volkan Mengi ve Burdur Valisi Ali Arslantaş birer konuşma yaptı.

Gece etkinliğine anlam katan en belirleyici unsur, birlik, bağımsızlık ve güvenlik vurgusunun, zincirin merkezi halkası olarak ortaya çıkması oldu. “Tiyatro” gibi FETÖ söylemlerinden vazgeçilerek, 15 Temmuz’un Türkiye’nin önünü açması, ülkedeki ABD operasyonal silahlı gücü olan Gladyo ve FETÖ’nün tasfiye edilmesi, ABD muhalifliğinin zirve yapması, 1950’lerden bu yana bağımsızlığımızın en büyük belası olan NATO’nun sorgulanmaya başlanması, Milli Savunmada büyük hamleler yapılması, ABD’nin bölgeden sökülüp atılması ve milli güvenliğimizin olmazsa olmazı Batı Asya ülkeleri Birliğinin kapısının açılması, ABD’ye ve Batı’ya Kalkan ve Barış operasyonlarıyla sahada silahlı cevap verilmesi, ABD “kara kuvveti” bölücü terör örgütü PKK’nın kazdığı hendeklere ve ilan ettiği özerklik çukuruna gömülmesi, bombalı şiddet eylemlerinin şırp diye kesilmesi, PKK-FETÖ işbirliğinin kabak gibi ortaya çıkması, Ergenekon ve Kumpas ABD-FETÖ davalarının çökmesi ve Silivri duvarlarının yıkılması gibi sonuçlarıyla geleceğimizi belirleyen bir olgu olarak tarihe geçtiğinin anlaşılması ülkede ve ilimizde önemli bir gelişme olarak dikkatlerden kaçmadı.

Gece etkinliğine Burdur Valisi Ali Arslantaş, Garnizon ve 58. Piyade Eğitim Alay Komutanı P. Alb. Cenk Baburşah, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Cumhuriyet Başsavcısı Özkan Gürdoğan, Adalet Komisyonu Başkanı Hacı Süleyman Arslan, MAKÜ Rektörü Âdem Korkmaz, İl Emniyet Müdürü Ümit Bitirik, İl Jandarma Komutan J. Alb. Orhan Kılıç,  İl Genel Meclis Başkanı Murat Akbıyık AK Parti İl Başkanı Volkan Mengi, CHP İl Başkanı İzzet Akbulut, MHP İl Başkanı Hikmet Ökte, daire müdürleri ve diğer protokol mensupları, şehit ve gazi aileleri  ve vatandaşlar katıldı.

Koronavirüs salgınının gölgesinde düzenlenen gecede ellerde Albayraklar, Cumhuriyet Meydanı’nı gelincik tarlasına döndürdü.

Etkinlik, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla sürdü.

Duaların ardından etkinlik, her milli faaliyetimizin renkli unsuru Aziziyeli Havana Koçak’ın şiiriyle ilerledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Demokrasi ve Milli Birlik Günü halka sesleniş konuşması canlı yayında dinlendi.

Sude Sıla Sakarya tarafından 15 Temmuz konulu şiiri okudu.

Program, 15 Temmuz şehidi Akif Altay’ın oğlu Niyazi Altay ve protokol üyelerinin konuşmalarıyla devam etti.

Hikmet Ökte’nin konuşması

MHP İl Başkanı Hikmet Ökte

Sayın Valim, protokolün kıymetli üyeleri, içi vatan bayrak, Allah aşkıyla yanan hanımefendiler, Beyefendiler; Burdur Valiliğinin hazırlamış olduğu 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Programına hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Kıymetli Burdurlu hemşerilerim;

Türk Milletinin tarih sahnesinde adının anıldığı ilk günden itibaren, öne çıkan en büyük vasıflarından biri, teşkilat bilinciyle hareket etmesidir. Bu teşkilat bilincinin getirdiği neticeyle de, milletimiz tarafından kurulan devletler, yine milletimizce kutsal olarak kabul edilmiştir.

Devlet anlayışımız hiçbir zaman iki başlılığı kabul etmemiş, merkezi otoriteyi güçlü tutmak adına kurulan her Türk Devletinde, yönetim sistemi tekillik esasına binaen oluşturulmuştur. Sosyolojik, beşeri ve siyasal anlamda çıkarılan kanunlarla da ülkeyi topyekûn merkezden yönetme prensibi güdülmüştür.

  Geçmişimize dönüp bakarsak, ne vakit devlette bir ikilik oluşmaya başlasa, içimize bize benzeyip de bizden olmayan kişi veya kuruluşlarla sızmak isteyen bir dış müdahaleyi görürüz. Savaş alanlarında Müslüman Türk’ e kılıçla boyun eğdiremeyenler, bu emellerini devletin yönetim kademesine fitne sokarak başarmak istemişlerdir.

Lakin unuttukları mutlak bir gerçek var ki; Allah’ ın planı, planların en üstündedir. Ve bu planı nice kudretliler ile değil de toplum nazarında sıradan, kendi katında çelik gibi iradeye sahip kullarıyla devreye sokabilir. İşte 15 Temmuz hain darbe girişimi de tam olarak bundan ibarettir.

Cenab-ı Allah,  milletimizin içinden görevlendirdiği çelik iradeli kullarıyla darbenin püskürtülmesini sağlamıştır.

Bu yüzden 15 Temmuz hain darbe girişiminin teşebbüs aşamasında kalmasının kahramanı 251 şehidin, 2196 gazinin nezdinde aziz Türk Milleti’dir.

Milleti yaşat ki devlet yaşasın demiş şeyh Edebali. Kıymetli hemşerilerim; yaşamak sadece nefes alıp vermekten ibaret değildir. Bir millet, hürriyet sahibiyse yaşıyor demektir, bir millet geleceğe dair hayal kurabiliyorsa özgür demektir. Yıllar yılı devletin içinde kümelenmiş bu Fethullahçı Terör Örgütü bırakın yaşamayı, milletimizin aklından hayal kurma refleksini bile çalmış durumdaydı. Yakın siyasi geçmişte bunu gören Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanım Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ Beyefendi, her koşulda teşkilatları bu fitneye karşı uyarmıştı. Zamanın televizyon kanallarından FETÖ fitnesini yayan, Samanyolu TV ise, Sn. Genel Başkanımızın adını pek çok kere haberlerinde ‘’ ülkücü irade Bahçeli’ ye karşı’’ olarak densiz bir şekilde kullanmıştı. Bugün geldiğimiz noktaya bakarsak diyebileceğimiz tek şey: güneş balçıkla sıvanmaz olacaktır. Doğrular er ya da geç ortaya çıkar ve kahramanları o günün siyaseti değilse bile tarih mutlaka haklı çıkarır. Çünkü Sn. Genel Başkanım Ömrünü Türk- İslam davasına adayacak kadar idealist, karşısında duran bir kişi için ceketini ilikleyecek kadar nezaket sahibi, makam mevki için ülkesinin temellerini baltalayanlara göz yummayacak kadar tok, önce ülkem, sonra partim ve ben diyecek kadar memleket sevdalısı bir liderdir. Bugün Genel Başkanımızı devlet yanı tutumuyla eleştirip eksen kayması yaşayanlara da bu vesileyle seslenmek istiyorum: Geçmişini okumayan geleceğini yorumlayamaz. Yıllar önce Genel Başkanımın söyledikleri bugün teker teker çıkmaktadır. Doğruları görmeniz için bi on yıl daha geçmesini beklemeyin.

Devlet neredeyse Milliyetçi Hareket Partisi oradadır. Rahmetli Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ Beyefendi’nin yolunda, genel Başkanımız Sn. Dr. Devlet Bahçeli Beyefendi’nin izindeyiz. Duruşumuzdan taviz vermeyiz. Bu işin lamı cimi yoktur!

Az önce de dediğim gibi bize benzediği halde bizden olmayan dış odaklı bir yapılanmanın adıdır FETÖ. Ne vakit bu yapılanmanın asıl niyeti anlaşıldı Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ da devletin kademelerinden bu sızmaların temizlenmesi için gerekli talimatlarını vermiştir. Bu yapıyla mücadele hususunda bir tarih belirlenmiş, 17-25 Aralık sonrası bu hain yapılanmaya destek verenler tespit edilmiştir. Darbe teşebbüsünde bulunulduğu gece; Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendi, idaresindeki Türk Milletini sosyal medya aracılığıyla teşkilatçılığa davet edip, bu girişimin önlenmesinde, bir devlet adamına yakışır nitelikte ilk girişimi yapmıştır. Sosyal medya ile lider getirip, lider devirenler belki de ilk defa bu sosyal medya furyasını Dünyanın başına bela ettiklerine pişman olmuşlardır. Çünkü 15 Temmuz gecesi kendi silahlarıyla kendileri vurulmuştur.

Küreselci bu güruh, yenidünya düzeninde yerleşmiş otoriteleri istememektedir. Arap Baharı her ne kadar yakın geçmişte gerçekleşse de planlamaları yıllar öncesine dayanmaktadır. Arap baharı ile sözde demokrasi getirilen ülkelerin meclisleri incelendiğinde, vekillerin ülkelerinin haricinde bağlı bulundukları vatandaşlıklar, iş kolları ve pazarlama alanları aslında kimlere hizmet ettiklerini göstermektedir.

En son bu planı Türkiye’ de uygulamaya kalktıklarında ise milletinin başında dimdik duran Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendiyle birlikte genel merkezinin tüm ışıklarını yakan, adeta biz buradayız diyen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanım Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ Beyefendiyi hesaba katmamışlardır.

Yani koskoca Türk Milleti’ni hesaba katmamışlardır.

Buradan haykırarak söylüyorum ki; kol kırılır yen içinde kalır, ülkücüler Türkiye Cumhuriyeti’ni emperyalizme yargılatmayacaktır.

Bir kez daha Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendiye, Sn. Genel Başkanımız Dr. Devlet BAHÇELİ beyefendiye ve aziz Türk Milletine şükranlarımı sunuyorum.

15 Temmuz Şehitlerimizden başta Burdurlu Hemşerimiz Akif ALTAY olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sıhhatler diliyorum. Allah kendilerinden razı olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Ne Mutlu Türküm Diyene!

İzzet Akbulut’un konuşması

CHP İl Başkanı İzzet Akbulut

Anadolu topraklarının Türklere ait olduğu günden beri bu topraklar üzerinde gözü olan tüm dış güçlerin, iş birlikçi iç mihraklarla birlikte bozguna uğratıldığı tarih boyunca hep görülmüştür. Bunlardan en büyüğü olan Kurtuluş Savaşı mücadelesinde yedi düvele karşı savaşan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile birlikte aziz milletin ta kendisidir.

“Vatan mevzu bahis ise gerisi teferruattır.” diyebilecek kadar canından vazgeçen bir milletin evlatları olarak bizler, ne zaman vatan toprağının bir karışı dahi tehdit altında olsa yine tüm varlığımızla, tüm canımızla, kanımızla bu vatan topraklarını savunmak için bir araya gelip kol kola gireriz.

Bugün, 15 Temmuz 2016 tarihinde Aziz Milletimizin iradesine yönelik Fethullahçı Terör Örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen hain silahlı darbe girişiminin bozguna uğratılmasının ve dolayısıyla tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birisinin yıldönümündür.

“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” sözleriyle neredeyse tam 100 yıl önce Ulu Önder Atatürk’ün uyarılarına rağmen, cumhuriyet tarihinin en kanlı eylemlerini gerçekleştirmek üzere olan bu hain örgüt, devletin tüm kadrolarına sızmış ve süreç içerisinde devleti ele geçirmeye çalışmış ve bunun için gözünü kırpmadan milletimize kurşun sıkabilmiştir. Ele geçirilen hainler hesap vermeye başladığı gibi; bu hainlerle birlikte hareket edenler, kol kanat gerenler, gerek imtiyaz gerekse kaynak sağlayanlar Türk Milletine ve Türk Adaletine eninde sonunda mutlaka hesap vereceklerdir.

Devletin; şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ile yönetilemeyeceğini söyleyen Gazi Mustafa Atatürk’ün her sözünde olduğu gibi bu sözünde de ne kadar haklı olduğunu görüp, devletin yönetiminin cumhuriyet olduğunu  “hâkimiyet bila kaydü şart milletin” “Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir.” diyerek, milletten daha yüce idare olmadığına bir kere daha tanıklık etmiş olduk.

Bu duygu ve düşüncelerle,15 Temmuz’un yıldönümünde bizlere istiklalimizi ve istikbalimizi sağlayan Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk ve O’nun kahraman silah arkadaşları ile Bugüne kadar vatan topraklarının savunmasında iç güvenlik ve sınır ötesi harekâtları ile 15 Temmuz şehitleri başta olmak üzere bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi ve aramızdan ayrılan kahraman gazilerimizi bir kez daha sonsuz minnet, şükran, rahmet ve saygıyla yâd ediyorum.

Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği, istiklali ve istikbali uğruna en değerli varlıkları olan eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini, babalarını ve annelerini şehit veren Aziz Şehitlerimizin saygıdeğer ailelerine sonsuz minnetle şükranlarımı sunuyorum.

AK Parti İl Başkanı Volkan Mengi’nin konuşması

MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz’ın konuşması

Niyazi Altay’ın konuşması

Başkan Ercengiz’in konuşması

Burdur Belediye Bşk. Ali Orkun Ercengiz

Anadolu topraklarının Türklere ait olduğu günden beri bu topraklar üzerinde gözü olan tüm dış güçlerin, iş birlikçi iç mihraklarla birlikte bozguna uğratıldığı tarih boyunca hep görülmüştür. Bunlardan en büyüğü olan Kurtuluş Savaşı mücadelesinde yedi düvele karşı savaşan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile birlikte aziz milletin ta kendisidir.

“Vatan mevzu bahis ise gerisi teferruattır” diyebilecek kadar canından vazgeçen bir milletin evlatları olarak bizler, ne zaman vatan toprağının bir karışı dahi tehdit altında olsa yine tüm varlığımızla, tüm canımızla, kanımızla bu vatan topraklarını savunmak için bir araya gelip kol kola gireriz.

Bugün, 15 Temmuz 2016 tarihinde Aziz Milletimizin iradesine yönelik Fethullahçı Terör Örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen hain silahlı darbe girişiminin bozguna uğratılmasının ve dolayısıyla tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birisinin yıldönümündür.

“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” sözleriyle neredeyse tam 100 yıl önce Ulu Önder Atatürk’ün uyarılarına rağmen, cumhuriyet tarihinin en kanlı eylemlerini gerçekleştirmek üzere olan bu hain örgüt, devletin tüm kadrolarına sızmış ve süreç içerisinde devleti ele geçirmeye çalışmış ve bunun için gözünü kırpmadan milletimize kurşun sıkabilmiştir. Ele geçirilen hainler hesap vermeye başladığı gibi; bu hainlerle birlikte hareket edenler, kol kanat gerenler, gerek imtiyaz gerekse kaynak sağlayanlar Türk Milletine ve Türk Adaletine eninde sonunda mutlaka hesap vereceklerdir.

Devletin; şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ile yönetilemeyeceğini söyleyen Gazi Mustafa Atatürk’ün her sözünde olduğu gibi bu sözünde de ne kadar haklı olduğunu görüp, devletin yönetiminin cumhuriyet olduğunu  “hâkimiyet bila kaydü şart milletin”  “Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir.” diyerek, milletten daha yüce idare olmadığına bir kere daha tanıklık etmiş olduk.

Bu duygu ve düşüncelerle,15 Temmuz’un yıldönümünde bizlere istiklalimizi ve istikbalimizi sağlayan Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk ve O’nun kahraman silah arkadaşları ile Bugüne kadar vatan topraklarının savunmasında iç güvenlik ve sınır ötesi harekatları ile 15 Temmuz şehitleri başta olmak üzere bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi ve aramızdan ayrılan kahraman gazilerimizi bir kez daha sonsuz minnet, şükran, rahmet ve saygıyla yâd ediyorum.

Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği, istiklali ve istikbali uğruna en değerli varlıkları olan eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini, babalarını ve annelerini şehit veren Aziz Şehitlerimizin saygıdeğer ailelerine sonsuz minnetle şükranlarımı sunuyorum.

15 Temmuz Gençlik Koşusu ödül töreni yapıldı. Vali Arslantaş, yarışmacılar bayrak tevdi etti; Vali Arslantaş da albayrağı 15 Temmuz şehidi Akif Altay’ın eşi Gülsüm Altay’a takdim etti. Vali Arslantaş, yarışmacı gençlere ödüllerini verdi.

Vali Arslantaş’ın konuşması

Burdur Valisi Ali Arslantaş

Kıymetli Misafirler,

Zulmün, Haksızlığın Karşısında Sıra Dağlar Gibi Duran Hamiyetli Kardeşlerim,

İstiklal Uğruna, Canı Pahasına Şehrini, Ülkesini Koruyan Aziz Hemşerilerim,

Milletlerin özgürlük uğruna kendine has direnişleri vardır. Tarih, milletler mücadelesinden ibarettir. Bizler, vatan uğruna bu zorlu sınavlardan her zaman alnımızın akıyla çıktık.

Hürriyet ve zafer kervanının son halkası olan, demokrasi tarihimizde görülmemiş bir kahramanlıkla milletimizin vatanına, bayrağına, demokrasisine canı pahasına sahip çıktığı 15 Temmuz Destanı’nı unutmayacağız, unutturmayacağız.

15 Temmuz’da Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak giren ve milletimizin istikbalini karartmak isteyen hainlerin, bağımsızlığımızı elimizden alma girişimine karşı millet olma şuurunun, bilincinin bir kez daha farkına vardık.

15 Temmuz, bin yıldır yaşadığımız bu mukaddes topraklarda millet olma şuurunun oluşmasında Çanakkale gibi Kurtuluş Savaşı gibi en önemli kilometre taşlarından birinin döşendiği gün olmuştur.

15 Temmuz, bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen ama düşmanın bile yapmayacağını yapacak kadar iğrenç ve kanlı hain darbe girişimini gerçekleştiren alçaklara karşı halkımızın demokrasiye ve ülkesine sahip çıkma iradesini gösterdiği gün olmuştur.

Bugün, ülkeye sadakatle bağlı, kardeşliğe, ahlaka, ortak değerlerimize inanan herkes FETÖ’yü ve darbeci zihniyeti lanetliyor, telin ediyor.

15 Temmuz gecesinde, gece kadar karanlık yüzlü vahşi bir çete, en az yüzleri kadar kararmış ruhlarıyla harekete geçmişti. Tasmalarını ellerinde tutan gayrimeşru karanlık eller, binlerce yıldır hariçten girişimlerle beceremediklerini dâhilden yapacak, kin tohumlarıyla besledikleri çakallarına bu asil halkı boğduracaklardı.

Milletimizin, ülke savunmasında kullanılsın diye aşından, ekmeğinden kısarak aldığı uçaklara, tanklara binip yollara düştüler. Her şeyin ve herkesin yerini biliyor ve büyük bir güvenle atıyorlardı adımlarını. Planları basitti.

Yolların, limanların, köprülerin tutulduğunu gören halk evlerine kapanacak, onlar da milletin iradesine ve çocuklarımızın geleceğine el koyacaklardı.  Fakat öyle olmadı.

Bin yıldır yaşadığı bu kutsal toprakları her türlü hile, desise ve melanetten koruyarak ümmete hamilik etmiş kahraman milletimiz, mazisindeki bin yılı bir geceye sığdırmaya kararlıydı. Yediden yetmişe bir halk ayağa kalktı.

Hainlerin ihanet ikliminde çoraklaşan vicdanları, bağrında büyüdükleri bu asil millete kurşun sıkmalarına engel olmuyordu. Ardına saklandıkları çelik zırhın verdiği güvenle ağabey, kardeş veya komşularının üzerine yürüyor, ölüm saçan tetiklere aldırmadan basıyorlardı. Ama nafile.

Namlusundan fırlayan her kurşun vatanı ve namusu uğruna siper edilmiş bir göğüste sönüyor, ihanet çetesi amacına ulaşamıyordu.

FETÖ’cü hainlerin giriştikleri bu ihanet ve işgal hareketi, rahat yataklarını, güven dolu evlerini terk edip şenliğe koşarcasına ölüme koşan ve şehadet şerbetinden içmek için yarışan kahramanlar tarafından hamdolsun akamete uğratıldı.

O gece dünya; Aziz milletimizin, üzerine yürüyen tanklara, atılan bombalara, helikopterlerden fırlatılan top mermilerine ve üstüne sıkılan kurşunlara rağmen vatanı, bayrağı, demokrasisi ve kutsal değerleri için meydanlara koştuğuna şahitlik etti.

Ülküsüne inanmış bir yüreğin, koca bir zırhlı birliği durduruşuna şahitlik etti.

 Ülkesine adanmış bir hayatın, tastamam bir ülkeyi kurtarışına şahitlik etti.

Bizlere bu destanı yazdıran, yaşatan Yüce Rabbime hamdüsenalar olsun. Rabbim; devletimizin bekası, milletimizin istiklali ve istikbali için mücadele eden güvenlik güçlerimizden, askerlerimizden, polislerimizden razı olsun.

Bizlerin dirayetini, ferasetini artırsın. Tüm şehitlerimizden, gazilerimizden Allah razı olsun. Bizleri hak yolundan ayırmasın.

Gezi olayları ile başlayan ekonomik saldırılar, Hendek savaşı ile devam eden fiziksel güç testi, başarısız bir işgalvâri 15 Temmuz darbe girişimi ve önümüzde son iç kargaşa ile tetiklemeye çalıştıkları ekonomik savaş; yani gezinin kaos, kargaşa ve iç savaş ile güncellenmiş bir üst versiyonu… Mısır’ın firavunları, FETÖ’nün vampirleri ile dolu bir Türkiye hayali kuran fâsıklar ve karşısında sizler, bizler, Türk Milleti… Kürt olan alınmasın, Çerkez olan alınmasın. Laz olan, alınmasın. Bu toprağın ekmeği ile büyüyen, bu toprağın suyu ile yıkanan, bu bayrağın aşkı ile yanan her ruh bu coğrafyada Türk ismi ile anılmaktan, asimile olmaktan korkmasın. Bu bir şereftir. Bu şeref Allah’tan bir hediyedir. Bu sözlerimin delilini soranlar İstanbul’un fethine baksın. Delil arayanlar Malazgirt’e baksın. Delil arayanlar Türkiye’siz kalmış coğrafyalarda inim inim adalet diye inleyen yetimlerin gözyaşlarına baksın.

Orta Asya’dan Afrika’ya kadar mazlumların çığlıkları toprağa gömüldü. O toprakta büyüyen çiçekler hikâyelerini anlatamadı kimseye. Çünkü bu hikâyeleri diyardan diyara taşıyacak olan Türkler sindirilmişti. İçeride darbe ile ihanet ile uğraşıyordu.

Ey 15 Temmuzda Şeytanın piyonlarını alt eden kardeşlerim, bu sefer Şeytanı karanlığın kucağına geri göndermeye, yeryüzünü adalete, vicdana ve kâlu belada söz verdiğimiz gibi emaneti Allah’a teslim etmeye hazır mısınız?

Ölmekten veya ağır imtihanlardan geçmekten sadece mukallit iman sahipleri korkar. Ey tek korkusu son nefeste iman kaygısı olanlar. Muhatabım sizlersiniz. Bunun dışında olanlar şimdiden kapıyı dışarıdan kapatsınlar.

Yeni bir oyun kuracaklar. Yeniden saldıracaklar. Yeniden bozacağız. Hâbil’den Kerbela ’ya, Malazgirt’ten Kosova’ya ve 15 Temmuz’dan kıyamete kadar. Her zaman karşılarında bu ruh ile kaynamış bu milleti bulacaklar. Ve evet, Başkomutanın dediği gibi cihat meydanları asla pehlivansız kalmayacak.

Kıymetli Hemşerilerim,

Hakikat şudur ki; bizler 15 Temmuz’da canını, kanını, malını gözünü kırpmadan feda edenleri anlatmak zorundayız. Ömer Halis Demirleri, Erol Olçakları anlatmak zorundayız. Boğaz Köprüsünde darbecilerin üstüne korkmadan yürüyen kızımızı, tankları durdurmak için bedenini siper eden kahramanları, elinde bayrak yüreğinde imanla meydanlara çıkan yaşlı dedelerimizi ve ninelerimizi, şehit olma arzusuyla belediyenin süs havuzunda abdest alıp adeta yağmur gibi yağan kurşunlara karşı yürüyen gençlerimizi, ailesiyle helalleşip meydanlara koşan yiğitlerimizi anlatmak zorundayız. Anlatmalıyız ki gelecek nesiller bastığı yerleri toprak diyerek geçmesin. Anlatmalıyız ki bu vatanın en son ocak sönene kadar yıkılmayacağını herkes bilsin.

Birinci Dünya Savaşı’nda yedi düvelle boğuşan, Çanakkale’de insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir destan yazan, tüm yokluklara ve imkânsızlıklara rağmen Kurtuluş Savaşı’yla vatanını kurtaran şanlı milletimiz, toprağın bağrına Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Sünni-alevi olarak değil aynı hedefe kenetlenmiş kardeşler olarak düştüler.

15 Temmuz gecesi de hep birlikte böyle bir ruhun dirilişine yeniden şahitlik ettik. Etnik kökenleri, mezhepleri, ideolojileri ve hayat görüşleri farklı olan milyonlarca vatandaşımızın bu ihanet girişimi karşısında nasıl da kenetlenebildiğini gördük. Topraklarımız üzerinde asırlarca sinsi oyunlar oynayan ve içimizdeki hainleri emelleri uğrunda kullanan mihraklara karşı, hamdolsun bir kez daha necip bir millet olduğumuzu ispatladık.

Sizlerde bu vatan sevgisi, bu milli şuur, bu birlik ve beraberlik oldukça bizi hiçbir güç yıkamayacaktır. Mazlum milletlerin hamisi olmaya, diriliş destanı yazmaya devam edeceğiz.

Bu diriliş inanıyorum ki çok yakın. Türk Milleti, mefkûresi olan bir millet. Bu aziz milletin sancaktarlığında Anadolu’dan başlayan diriliş hareketi bilimde, fende, kültürde tüm dünyayı tüm gönülleri fethedecektir.

Yakıp yıkmadan millet şuuruyla iyiyi, doğruyu anlatmaya, savunmaya devam edeceğiz. Bundan sonra da istiklali muhafaza edecek, büyük Türkiye olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Rabbim birliğimizi ve beraberliğimizi daim kılsın.

15 Temmuz hain darbe girişiminin unutulmasına, unutturulmasına ve bu ihanetin üzerinin örtülmesine asla izin vermeyeceğiz.

Ben bu duygu ve düşünceler içinde, 15 Temmuz gecesi vatanımızın bağımsızlığı, milletimizin birlik ve beraberliği, bayrağımızın inmemesi ve ezanımızın dinmemesi için hainlere karşı direnirken mücadele ederken canını veren tüm kahraman vatan evlatlarımızı rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Bizlere emanet olan şehit ailelerimize baş sağlığı diliyorum. Gazi olan tüm vatandaşlarımıza sağlıklı, huzurlu bir ömür diliyorum. Sizleri saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Konuşmalardan sonra Burdur Mehteran Bölüğü gösterisi izlendi. Ardından da ikramlar yapıldı.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.