
Türkiye’nin birçok kentinde olduğu gibi Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu, Attalos Heykeli önünde yaptığı basın açıklamasıyla, terör örgütü PKK’nın alt yapılanması olan DTK’nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle sınırlı kalması, eylem ve etkinliklerinde yeterli halk desteğini alamaması nedeniyle Türkiye geneline hitap edecek yeni bir yapılanma oluşturma amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne alternatif bir çatı meclis olmak üzere “il-ilçe-mahalle” yapısını esas alan, sosyokültürel ve azınlıklara hitap eden meclisler oluşturmak amacıyla kurulduğu belirtilen HDK operasyonuna ve gözaltılara tepki gösterdi. Açıklamada “İktidarın baskı ve zorbalık uygulamalarına teslim olmayacağız” denildi.
Terör örgütü PKK’nın alt yapılanması olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle sınırlı kaldı. Eylem ve etkinliklerinde yeterli halk desteğini alamadı. Bundan dolayı Türkiye geneline hitap edecek yeni bir yapılanma oluşturma gereği duyuldu.
Savcılığın tespitlerine göre Türkiye’deki çok sayıda sözde “”sol” görüşlü siyasi hareket, örgüt ve partinin bir araya geldiği Halkların Demokratik Kongresi (HDK’nın) amacı ‘özerkliği’ Türkiye geneline yaymak. HDK, terör örgütü için TBMM gibi bir anlam taşıyor.
Savcılığın saptamasına göre, “tepeden tabana yayılan strateji” ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne alternatif bir çatı meclis olmak üzere “il-ilçe-mahalle” yapısını esas alan, sosyokültürel ve azınlıklara hitap eden meclisler oluşturmanın amaçlanmaktadır.
Terör örgütü PKK/KCK’nın HDK yapılanmasında faaliyet gösterdikleri iddiasıyla gözaltına alınanlardan 30 şüphelinin tutuklanması Antalya Attalos Heykeli önünde toplanan Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu üyelerince eleştirildi.
Platform sözcüsünün açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

İktidarın baskı ve zorbalık uygulamalarına teslim olmayacağız Saray iktidarı ve tek adam rejimi her alanda yargı sopasını, devlet gücünü kullanarak muhalefeti zayıflatmaya, işçi ve emekçileri sömürü düzenine mahkûm etmeye, faşist bir rejimi inşa etmeye çalışıyor, faşizan uygulamaları devreye sokuyor. Bu uygulamalar ve saldırılar yargı eliyle HDK soruşturması adı altında bir kumpasla devam eden iktidar, 18 Şubat 2025 günü aralarında gazeteci, siyasetçi, sanatçıların olduğu 50 kişiyi gözaltına almış, onlarca muhalif hakkında tutuklama, ev hapsi kararı vermiştir. Kamuoyunda yer alan bilgiler, binlerce kişi hakkında aynı kumpas dosyasında soruşturma yürütüldüğünü göstermektedir. Son günlerde DEM Parti ve CHP yönetimindeki belediyelerin kayyım cenderesi altına sokulması, işçi ve emekçilerin grev ve direnişlerinin Cumhurbaşkanlığı kararı ile yasaklanması, valilikler eliyle yasakların devreye sokulması birbirini izliyor. Açlık ve sefalete karşı mücadele eden, insanca ücret ve yaşam talep eden işçilerle birlikte mücadele eden sendikacılar tutuklanıyor. Söz konusu haksız gözaltı ve tutuklamalar, ağır bir sömürü programı uygulayan ancak gün geçtikçe kitle desteğini kaybeden tek adam iktidarı, baskı ve zor yoluyla ayakta kalabilmek için yürüttüğü korku ve sindirme politikasının bir parçasıdır. Ancak tek adam iktidarı bilmelidir ki, kumpas operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar, yasaklar, emeğine, alın terine, demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkan, ezilen, sömürülen emekçi halk kitlelerini korkutamayacak, susturamayacaktır. Bunu yasağı tanımayarak grevlerine devam eden metal işçileri, Antep Valiliğinin eylem yasağına karşı emeğine ve alın terine sahip çıkarak birleşen Antep işçileri ve yabancı tekeller ile yerli işbirlikçilerinin sömürüsüne karşı haklarını savunan işçilerin mücadelesi açıkça göstermektedir. Emek ve Demokrasi Güçleri olarak tüm işçi ve emekçileri, sendikaları, meslek örgütlerini, demokrasi güçlerini ve emekten, özgürlükten yana olan siyasi partileri, demokrasiyi, barışı, iş ve emek mücadelesini büyütmek üzere birlikte mücadeleye çağırıyoruz. |
Ne olmuştu?
18 Şubat’ta İstanbul merkezli 9 ilde düzenlenen operasyonda 50 şüpheli yakalanmıştı. Savcılıkta ifadeleri alınan şüphelilerden 35’i tutuklama, 13’ü “konutu terk etmeme”, 2’si ise haklarında “karakolda imza atma” ve “yurt dışına çıkma yasağı” şeklinde adli kontrol tedbirleri uygulanması istemiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edilmişti.
Nöbetçi sulh ceza hâkimliği de 30 şüphelinin tutuklanmasına, 13 şüpheliye “konutu terk etmeme” şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermişti.
Hâkimlik, 7 şüphelinin “karakolda imza atma” ve “yurt dışına çıkma yasağı” şeklinde adli kontrol tedbirleri uygulanarak serbest bırakılmasına hükmetmişti.