
Kimileri mevcut hükümet karşıtlığı nedeniyle ülkesinin potansiyellerine inanmasa da Türkiye 5 yıl sonra Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SAGP) göre dünya beşincisi seviyesine ulaşacak.
Düşünebiliyor musunuz Çin, Hindistan, ABD ve Endonezya’nın arkasından dünya beşincisi bir ülke durumuna yükseleceğiz.
Bu fikir ya da iddia benim değil.
Londra Standart Chartered Bankası, OECD, Dünya Bankası ve IMF’nin yansıtması…
Emperyalist-Kapitalist Merkezlerin Satın Alma Gücü Paritesine (SAGP) göre gerçekleştirdiği yansıtma…
Bu yansıtma 2030 yılında dünyanın ilk 10 ülkesini belirledi.
1. Çin | 64,2 |
2. Hindistan | 46,3 |
3. ABD | 31,0 |
4. Endonezya | 10,1 |
5. Türkiye | 9,1 |
6. Brezilya | 8,6 |
7. Mısır | 8,2 |
8. Rusya | 7,9 |
9. Japonya | 7,2 |
10. Almanya | 6,9 |
ABD, dünya birinciliğini en geç 2030 yılına kadar bir daha ele geçirememek üzere kaybetmektedir. Hem de açık arayla…
Birinci sırada hiç kuşkusuz dünya üretimindeki payı 64,2 trilyon dolar olan Çin gelmektedir.
İkinci sıraya 46,3 trilyon dolar değer üretimiyle Hindistan oturmaktadır.
ABD ise üçüncü sıraya düşmektedir ve dünya ekonomisine katkısı 31,0 trilyon dolara düşmektedir.
Dördüncü sırada 10,1 triyon dolarla Endonezya yer almaktadır.
Beşinci sırayı bize ayırmışlar. 2030 yılında 9,1 trilyon dolarlık değer üretimimizle dünya beşincisi bir kuvvet olacağız.
Altıncı sırada Brezilya var, 8,6 trilyon dolarla.
Yedinci sırayı 8,2 trilyon dolarlık üretimiyle Mısır işgal etmektedir.
Dünya sekizincisi ise Rusya olmaktadır, 7,9 trilyonluk üretimiyle.
Dokuzuncu sırada G7’nin Japonya’sı yer almaktadır. Değer üretimi 7,2 trilyon dolar.
Onuncu sıraya tek bir Avrupa devleti, Almanya yerleşebilmiş, 6,9 trilyon dolarla.
Bu durumda ilk 10’a ya da G10 denebilecek dünya grubuna AB ya da Avrupa’dan sadece Almanya girebilmiş. Ne Fransa’sı var ne de İtalya’sı… Atlantik içindeki Japonya’yı da sayarsak G10’nun 8 ülkesi de yükselen Asya’dan, Avrasya’dan… Batan ve çöken Atlantik’ten sadece Almanya ve ABD yer alabilmektedir ilk 10 içinde. Bu çok kutuplu dünyanın dinamizmidir. Bu dinamizmi saptayamayanların gelecek vizyonları ve bilimsel analizleri de bulunmamaktadır. Onların bütün sermayeleri “Tayyip düşmanlığı” ya da iç mücadelede Atlantik emperyalistlerinden siyasi rol talep etmek ya da ülkesine müdahale ve yardım çağrısı yapmaktır.
İnsana hayal gibi geliyor; ülkemizin bu potansiyeli, Tanzimat’tan beri insanımızın zihnine emperyalizm ve yerli işbirlikçilerince yerleştirilmiş olan “biz yapamayız”, “biz beceremeyiz”, “bu halk adam olmaz” saplantısı ve kompleksi nedeniyle inanılması güç bir hedef olarak düşünmeye sevkediyor.
Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi Atlantik merkezlerinin yaptıkları analizler bunu doğrulamaktadır. Bu merkezler, küresel ekonomik kuvvetin Avrasya’ya kaydığını, Asya’nın geçen yüzyılın son çeyreğinden bu yana 50 yıllık süreçte oldukça büyük ekonomik başarılara imza attığını, başta Çin olmak üzere yüz milyonlarca insanı mutlak fakirlikten kurtardığını belirtmekte, Avrasya’nın dünyanın en dinamik bölgesi haline geldiğinin, bilim ve teknolojinin zemini olduğunun altını çizmektedirler.
Aslına bakarsanız Türkiye olarak daha şimdiden Savunma Sanayi alanında bazı ürünlerde dünya birincisi, ikincisi konumuna bile yükselmiş haldeyiz.
Nedir bu Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP)?
SAGP, “farklı yerlerdeki fiyatları ölçmek için kullanılan ekonomik bir terim…”
Başka bir ifadeyle, “…farklı ülkelerdeki belirli ürünlerin fiyatlarını ölçmek ve ülkelerin para birimlerinin satın alma gücünü karşılaştırmak için kullanılan bir ölçüt”tür. Ya da şöyle de ifade etmek mümkündür: “…Bir yerdeki belirli bir ürün sepetinin fiyatının, başka bir yerdeki aynı sepetin fiyatına oranını ifade eder.” OECD’ye göre, SAGP hesaplaması, “…yaklaşık 3 bin tüketim malı ve hizmeti, 30 kamu sektörü mesleği, 200 çeşit ekipman ve yaklaşık 15 inşaat projesini içeren bir ürün sepetine dayanılarak yapılır.”
Küresel kapitalist-emperyalist ekonomiye ve hakimiyetini yönlendirmeye çalışan bu kuruluşların yaptıkları yansıtma (projeksiyon) çalışmasında öngörülerinde ortak olan iki nokta bulunmaktadır:
Dünya ülkelerinin en büyükleri sıralamasında Almanya, ABD, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7 ile Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Endonezya, Meksika ve Türkiye’den oluşan E7 (Emerging-yükselen) ülkeleri yer değiştirmektedir. Atlantik liderleri ABD ve AB inişe geçen ve çöken ülkeler… 50 yıldır ilerleyen bir sürecin tepe noktalarında debelenmektedirler. Küresel ekonominin ağırlık merkezi Asya’dadır ve gidişat bu gelişmenin ivmelenmesi yönündedir.
İkinci ortak nokta, ilk ona giren ülkeler -ister küresek ekonomiye katkı değerleri, yoksullukla mücadele başarıları, çelik üretimleri vs.- hangi ekonomik veriyle yapılırsa yapılsın her değerlendirmede değişmemektedir.
“Türk, Öğün, Çalış, Güven.”

- Atatürk, mason ve Siyonist işbirlikçisi miydi?
- TGB’den Türk Gençliğine çağrı: “Birinci vazifeye atıl TGB’ye katıl!”
- Antalya Vatan Partisi’nden Trump ve Barrack’ın küstahlığına sert tepki
- BM’de dünyaya KKTC’yi tanıma çağrısı
- En iyisi Eskimolar gibi emeklileri beyaz ayılara ikram edin!
