
2026 yılı bütçesi TBMM’de görüşülmeye başlandı.
18,9 trilyon liralık gidere karşılık 16,2 trilyon liralık gelir beklentisi üzerine kurulan bir bütçemiz var.
Bu bütçede ne emekliler var ne de çiftçiler, asgari ücretliler, esnaf, kısacası halk…
2026 bütçesinde halk olmadığına göre kim var?
Bu bütçede “Teşvik ve vergi muafiyetleri var.”
3,6 trilyon liralık vergi muafiyeti var.
Kısacası sermayeye kıyak var.
Yerli ve yabancı tefecilere 3 trilyon liraya yakın haraç var.
Bütçenin yüzde 15-17’sine tekabül ediyor.
Bu bütçede emekli ve emekçilere yüzde 15-20 arası zam hedefleniyor.
Sermayeye, tefecilere kaynak var.
Halka geldi mi sıra, ‘kaynak yok’ deniyor.
Bu koca bir yalandır.
Burada mesele sadece bir tercih meselesidir.
Emeklilerin geçim sıkıntısı gündemdeki yerini muhafaza etmektedir.
Emeklilerin büyük çoğunluğu 15-16 bin lira ile geçinmeye çalışmaktadır.
Adeta sefilleri oynuyorlar.
Ne demek Türkiye’nin mevcut sosyoekonomik şartlarında 15-16 bin lirayla geçinmek?
Bu emeklilere karşı korkunç bir insafsızlık örneğidir.
EMEKLİ SAYISININ FAZLALIĞI VE AKTİF/
PASİF ORANININ DÜŞÜKLÜĞÜ KUYRUKLU BİR YALANDIR

Emekliler üzerine büyük spekülasyonlar üretiliyor.
Deniyor ki, “Türkiye’de emekli sayısı çok fazla, aktif/pasif oranı çok düşük.”
Yani az sayıdaki aktif çalışan (emekçi) çok sayıdaki pasif çalışana (emekliye) baktığı iddiası kuyruklu bir yalandır.
DİSK-AR’ın konuyla ilgili araştırma raporuna göre, 2023 yılında EYT’lerin emekli olmasıyla birlikte aktif/pasif oranı düşse de birçok Avrupa ülkesinden iyi durumdayız; Avrupa ortalamasının üzerindeyiz.
Toplam emekli sayımız 16 milyon 858 bin 758’dir.
Buna “pasif sigortalılar” deniyor mevzuatta.
Bunların içinde yaşlılık aylığı alanların sayısı 12 milyon 171 bin 739’dur. Pasif sigortalıların yüzde 72,2’sine tekabül etmektedir.
Ölen emelinin hak sahipleri (ölüm aylığı alan dul ve yetimler) ise 4 milyon 351 bin 616’dır. Bu da emeklilerin yüzde 25,8’ine tekabül etmektedir.
Diğer kalem olan iş kazası, meslek hastalığı ölümleri hak sahipleri, iş göremezlik hak sahipleri, vazife malulü hak sahipleri birkaç yüz bin kişiyle önemsiz kalmaktadır. (Tablo-1)
Emeklilerin ve hak sahiplerinin toplam nüfustaki oranı yüzde 18,5’e tırmandı.
Aktif/pasif oranı, kaç aktif çalışanın, kaç pasif çalışana baktığını ifade etmektedir. İşte bu oran Türkiye’de 1,6-1,7 civarındadır. Yani 1,6 çalışan 1 emekliye bakıyor demektir. Bu oran yukarıda da belirttiğimiz gibi Avrupa ortalamasının üzerindedir. (Tablo-2)

DEVLET SİGORTA KATKISI ÇAĞDAŞ MECBURİYETTİR
DİSK-AR raporunu hazırlayan uzmanlara göre nüfusun yapısal özelliklerinin değişmesi nedeniyle sadece pirime dayalı güvenlik sistemleri olanaksızdır. Anlamlı bir devlet katkısının mecburiyet olduğunu hayat bize göstermiştir. Bundan dolayı babasının malıymış gibi devlet katısının durmadan arttığından yakınılsa da eski sistemlere göre aktif/pasif dengesinden söz edemeyiz. Avrupa ülkeleri arasında aktif/pasif dengesi oldukça düşmüştür. Tablodan anlaşıldığına göre birçoğunda aktif/pasif oranı Türkiye’den düşüktür. Bizde 2024 yılı itibariyle aktif/pasif oranı SGK verilerine göre 1,6’dır. Emeklilikten sonra tekrar çalışanların ödedikleri Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyenler dikkate alındığında bu oran 1,75’e ulaştığı hesabedilmiştir. Avrupa ülkelerinde ise yapılan hesaplamaya göre 1,5’tir.
EMEKLİNİN HALİ PERİŞANININ TEZAHÜRÜ
Hükümet, iktidara geldiği tarihten bu yana emekli aylıklarında 285 kat artış yapmış olmakla övünmektedir. Bir başka açıdan bakarsak 2003 yılında ortalama emekli aylıkları asgari ücretin yüzde 36 üzerindeyken 2024 yılında yüzde 22’nin altına düştü. 2003 yılında asgari ücretle 8,6 çeyrek altın alınabilirken bugün 2,3 çeyrek altın, emekli maaşıyla ise 2003 yılında 12,7 çeyrek altın alınabilirken bugün 1,7 çeyrek altın alınabiliyor. 285 kat artış yapılmış ama ücret ve maaşın reel alım kuvveti 7,5 kat değer yitirmiş.

Emeklinin hali perişanının tezahürü!
2002 yılında ortalama emekli aylığının kişi başına Gayri safi Yurtiçi Hasıla (GSYH’ye) oranı yüzde 46,4 iken 2025 yılında bu oran yüzde 29’a gerilemiştir. Emeklinin burada kaybı yüzde 17,4’tür.
Emekli aylığı ve hak sahiplerine yapılan ödemelerin GSYH’ye oranı AB-27 ülkelerinde ortalama yüzde 9,8 iken Türkiye’de sadece yüzde 3,7’dir.
AK PARTİ HÜKÜMETLERİ İÇİN EMEKLİ TUFEYLİ BİR KAMBURDUR
2009-2024 arasında Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan bütçe transferlerinin Bütçe ve GSYH’ye oranı ciddi biçimde düştü. Çünkü Hükümet emekliye yapılan ödemeleri yük görmektedir. AK Parti Hükümetleri için emekli tufeyli bir kamburdur. Eskimolar gibi beyaz ayılara ikram edilecek bir varlıktır.
2025 yılının ilk yarısında ortalama emekli aylığı 17.252 TL ortalama işçi emekli aylığı ise 17.089 TL’dir! Buna karşın en düşük emekli aylığı 14.469 TL’dir.
Düşük emekli aylıkları sebebiyle milyonlarca emekli tekrar çalışıyor veya iş arıyor: 2002 yılında yüzde 36,6 olan çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı Aralık 2024’te yüzde 65,7’ye yükseldi.
Yaşlı ve emekli vatandaşlarını rahat ettiremeyen bir iktidarın istikbali karanlıktır. Ruhen geleceğe gönül rahatlığı ile bakamaz. Milletimizin “yaşama kudreti”ni karartmaktadırlar. Bugünlerini borçlu olduklarına “minnet hissi duymayanlar”ın “istikbale güvenle bakamazlar.”
Yazımızı Mustafa Kemal Atatürk’ün emekli ve yaşlılarla ilgili sözleriyle noktalayalım.
“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.”

- Emekliler lütuf değil, haklarını talep ediyorlar
- Emekli bir öğretmenin başarı hikayesi
- MAKÜ’de Öğretmenler Günü kutlaması
- TDV’den Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere ve öğrencilere anlamlı hediye
- Papa ve Bartholomeos’un ‘ekümenik’ toplantısına tepki

