
ANTALYA, BURDUR VE ISPARTA’DA SU KRİZİ
22 Mart Dünya Su Günü münasebetiyle yazılı bir açıklama yapan Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği Çevre Mühendisleri Odası (TMMOBÇMO), buzulların eridiği, bundan dolayı su döngüsünün belirsizliğine bağlı olarak taşkınların, kuraklığın, heyelanların ve deniz seviyesinin yükseldiği şartlarda toplumun bütün bileşenlerinin sorumluluklarını alt alta sıraladı.
Kapitalizm, Sanayi Devrimi’nden bu yana 300 yıldır dünyamızı kirletmektedir.
Bu kapsamda sera gazları salımı nedeniyle dünyanın damını bile delmiştir.
Atmosferdeki ısı miktarı her yıl artmaktadır.
Buna bağlı olarak dünyamızın iklimi değişikliğe uğramaktadır.
Kuraklık ve su kıtlığı kritik boyutlara ulaşmıştır.
Bu gelişme, dünyanın en önemli tatlı su rezervlerinden biri olan buzulların hızla erimesine yol açmaktadır.
Bu sebeple BM, 22 Mart Dünya Su Günü’nün 2025 yılı temasını “Buzul koruma” olarak belirlemiştir.
Bu kapsamda TMMOB Antalya Çevre Mühendisleri Odası yazılı bir açıklama yaparak, Antalya, Isparta ve Burdur illerindeki kapıya dayanan kritik su krizine dikkat çekerek beş maddede yapılması gereken altını çizdi.
- Sera gazı emisyonlarını azaltmak
- Suyu daha sürdürülebilir yönetmek
- Zirai, sınai üretimle kentsel kullanım arasındaki su kullanımını bütünsel olarak değerlendirmek
- Ekosistemlerin korunmasını sağlamak
“Başkasından adım atmasını beklemeyin; adımı siz atın!” başlıklı açıklamasında ÇMO şu görüşlere yer verdi:

“Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen 22 Mart Dünya Su Günü’nün bu yıldaki temalarından biri ‘Buzul Koruma’ olarak açıklanmıştır. Buzullar, dünyanın en önemli tatlı su rezervlerinden birini oluşturmakta olup, erime oranları iklim değişikliğine bağlı olarak hızlanmaktadır. Bu durum, su döngüsünü belirsiz hale getirerek taşkınlara, kuraklıklara, heyelanlara ve deniz seviyesinin yükselmesine yol açmaktadır. NASA tarafından yapılan son açıklamaya göre deniz seviyesi 2024 yılında 0,59 cm artmış ve bu artış beklentileri %50 oranında aşmıştır.
Taşkınlardan, kuraklıklardan, heyelanlardan ve deniz seviyesindeki artıştan Antalya, Isparta ve Burdur illeri de payını almaktadır.
Akdeniz Havzası’nda yaşanan iklim değişikliği, su kaynaklarının azalmasına ve sonu ön görülemeyen kurak periyotların yaşanmasına neden olmaktadır. Bölgemiz, Toros Dağları’ndaki kar miktarının az olması, her yıl yağışsız geçen sürelerin uzamasına bağlı olarak beslenen akarsularıyla su ihtiyacını karşılamakta zorlanmaktadır.
ANTALYA, ISPARTA VE BURDUR SU KRİZİ
Antalya, Isparta ve Burdur illeri, su kaynaklarının azalmasından en çok etkilenen bölgeler arasındadır. İklim değişikliğine bağlı olarak yağış desenlerinde değişiklikler yaşanmakta, göller ve akarsular kuruma tehdidi altına girmektedir. Burdur Gölü ve Eğirdir Gölü gibi bölgenin önemli su kaynakları, su seviyelerinin düşmesi nedeniyle alarm vermektedir. Yeraltı su seviyelerindeki azalma, tarımsal üretimi, sanayi faaliyetlerini ve kentsel su kullanımını tehdit etmektedir.
TMMOB ÇMO Antalya Şubesi olarak endüstriyel su yönetimi konusunda yerel yönetimlerle işbirliği içerisindeyiz. Uzmanlık alanımız çerçevesinde bu kapsamı genişletmek arzusundayız. Ancak bu yeterli değildir. Toplumun tüm bileşenleri olarak aşağıdaki hususlara odaklanmamız gerekmektedir:
Sera gazı emisyonlarını azaltmak hepimizin görevi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak, karbon salımını azaltmak ve küresel ısınmayı durdurucu faaliyetler kritik adımlardır.