
Filistinlilere en hora geçecek yardım Türkiye-Suriye silahlı normalleşmesi
Millî Savunma Bakanlığı’mızın “tabii ki bir ihtimal” dediği, Dış İşleri Bakanı’mızın tehlikenin göz ardı edilmemesine dikkat çektiği, tüm dünya ülkelerinin hazırlıksız yakalanmamak için çalışmalar yaptığı, sadece Dr. Doğu Perinçek’in “çok gerçekçi görmediği”ni belirttiği 3. Dünya Savaşı değilse bile bölgesel bir savaş tehlikesi henüz daha bir hafta önce yazdığımız “3. Dünya Savaşı Ne Kadar Gerçekçi?” başlıklı Selenga köşe yazımızdan beri tehdit halini aldı. Olaylar bölgemizde çok hızlı ve baş döndürücü bir şekilde gelişmektedir. Yazdığımız bir olgunun mürekkebi kurumadan bir üst düzeyde yenisi cereyan ediveriyor.
Çocuk katili, Filistinli soykırımcısı Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde ayakta 72 kez alkışlanmasının ardından henüz bir hafta geçmeden HAMAS siyasi önderi İsmail Heniyye’nin Tahran’da İsrail suikastına uğrayarak hayatını kaybetmesi, savaş kıvılcımlarının bölgeselleşmesinin önemli bir adımı oldu. 7 Ekim’den bu yana neredeyse bir yıla yakın bir süredir herhangi bir somut kazanım elde edemeyen Netanyahu’nun itibar ve imajını zedeleyen ve yerlere seren Heniyye’nin katledilmesi, bölgesel dengelerde çok büyük bir olay olarak görülmektedir.

Netanyahu, Gazze olaylarında somut bir kazanım elde edemeyince prestijini kurtarmak amacıyla savaşı bölgeselleştirme sürecini başlattı. Süreci incelersek şu somut olaylar ve gelişmeleri izleriz:
01 Ekim 2023 tarihinde PKK, İçişleri Bakanlığı’na saldırı girişiminde bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü giriş kapısı önünde bir terörist kendini patlattı, diğer polisle girdiği silahlı çatışmada öldürüldü.
05 Ekim 2023 tarihinde Suriye’nin kuzeyinde ABD F-35’lerle bir SİHA’mızı düşürdü. Bu ilk kez olarak ABD’nin açık açık silah göstermesi anlamına geliyordu ve ABD ile Türkiye silahlı olarak cephe cepheye gelmişti.
PKK’nın, 22-23 Aralık 2023 gecesi Irak kuzeyinde CIA-MOSSAD kılavuzluğunda Mehmetçiğe saldırmasıyla 6 Mehmetçiğin şehit olması, ardından 20 gün sonra 12 Ocak 2024 tarihinde gene Irak’ın kuzeyinde Mehmetçiğe düzenlenen saldırılar aynı merkezden gelen tertipler zincirinin halkaları olarak tarihe geçmiştir.
25 Aralık 2023’te İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi İsrail’in düzenlediği saldırıda öldürüldü.
2 Ocak 2024 tarihinde Beyrut’ta İsrail, İHA saldırısıyla HAMAS Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih Aruri’yi katletti.
3 Ocak 2024 tarihinde İran/Kirman’da Kasım Süleymani’yi anma törenlerinde yapılan terör saldırısında 100 civarında İranlının katledilmişti.
22 Mart 2024 tarihinde Rusya’nın başkenti Moskova Oblastı’nda bulunan Krasnogorsk kentindeki Crocus City Hall müzik mekanındaki terörist saldırında 140’a yakın insan katledilmişti.
01 Nisan 2024 tarihinde Suriye’nin başkenti Şam’daki İran Büyükelçiliğinin yanındaki ve Büyükelçilik kompleksine dahil bir binayı savaş uçaklarıyla vurdu; üçü general olmak üzere 7 İranlı katledildi. İran bu saldırıya 13 Nisan’da İsrail’in üs ve tesislerini geniş kapsamlı bir saldırıyla cevap verdi.
İşte bu tertip ve kışkırtma zincirinin son halkası olan Heniyye’nin katledilmesi olayı savaşı genişletme, bölgeselleştirme ve ABD’yi de içine çekme anlamında önemli bir ataktır. Uzmanların belirttiği gibi, Heniyye’nin Tahran’da katledilmesi doğrudan İran’ı kışkırtma amacına yöneliktir. ABD Derin devleti denilen musibetin (Neocon/Siyonist çetenin) çizdiği stratejinin son hamlesidir. Fikret Akfırat’ın ifadeleriyle, “İsmail Heniyye’yi hem de Tahran’da bir suikastla katlederek, direniş ekseninin çeşitli kollarıyla birlikte farklı cephelerde adım adım sabırlı bir strateji izleyen İran’ı hesapsız bir adım atmaya zorlayan bir eylem düzenledi. Amaç, İran’ı doğrudan savaşa çekmek, böylece ABD’yi İsrail’in yanında savaşa sokmak ve mümkün olan en fazla sayıda ülkeyi tarafsızlığa zorlamak. Biden’ın şahsında büyük güç kaybına uğrayan ABD’deki neocon/siyonist takımın yönettiği bu strateji, Kasım ayında kim başkan seçilirse seçilsin Batı Asya’da askeri varlığını kalıcı hale getirecek bir zemini oluşturmayı hedefliyor.
HAMAS Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye hiç umulmayan bir yerde ve beklenmedik bir zamanda şehit edildi. Tahran’da yaşanan acı olaydan saatler önce İsrail, Hizbullah’ın Genelkurmay Başkanı Fuad Şükür’ü Beyrut’a düzenlediği saldırıda şehit etti. Ardından Irak’ta, direniş gücü Haşdi Şabi karargahını bombaladı. On gün kadar önce de Yemen’in Hudeyde Limanı’na F-35’lerle saldırı düzenlemişti. Böylece Direniş Ekseni’nin tamamına kısa bir zaman dilimi içinde saldırmış oldu.” (*1)
Akfırat’ın yukarıdaki yorumunun bir benzerini ülkemizdeki en önemli Orta Doğu uzmanlarından Yakın Doğu Haber’in Genel Yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu
İpin ucunu kaçırmış olan Neocon’ları ve deli danaya dönmüş Netanyahu’yu, hedeflerindeki Batı Asya kuvvetlerinin birleşmesi, ortak bir strateji oluşturarak bertaraf etmesinden başka çare yoktur. Çare, Astana sürecinin canlandırmak, hedefteki Türkiye, Suriye, Irak, Rusya ve İran’ın birliğidir. Bu zeminde Türkiye-Suriye silahlı işbirliğidir. En etkili panzehir budur.
Kaynaklar: (*1) Fikret Akfırat, Aydınlık |
- Kifayetsiz muhteris yöneticinin ülkesine ve halkına verdiği zarar
- Jandarma yangına yönelik devriye atıyor
- Erdoğan’dan çiftçiye yeni kredi paketi müjdesi
- Cuma’da ders gibi hutbe: “Kamu hakkı dokunulmazdır”
- Yazarımız, Sagalassos’ta tarihi dokudaki tahribatı altı maddede gösterdi
- Hükümet krizin yükünü emekçinin sırtına yükleme kararından vazgeçmiyor
- GÜNAH HARİTAMIZ
- Antalya Valiliği Mermerli Plajı Restorasyon İhalesinde skandallar bitmek bilmiyor