CHP’nin Avrupa’nın Çöküşüyle Bütünleşme Programı-4

CHP Yönetimi’ne geçmişten kalan biricik miras: Atatürk Maskesi

Doğu Perinçek

-Delegelerin ve kongrelerin pazara düştüğü bir partinin ne kadar parti olduğu, artık duruşma salonlarında tartışılmaktadır. Partinin yöneticilerinin ve belediye başkanlarının suçlarına tanıklık edenler, yine Partinin yöneticileri ve üyeleridir. Parti, etkin pişmanlar partisine dönüşmüş ve mahkeme kapılarına düşürülmüştür.

-CHP lideri, her fırsatta Atlantik emperyalistlerine dâvetlerde bulunuyordu. Artık o dâvetler, televizyon programlarında ve posta üzerinden değil, CHP Programı’yla yapılmıştır.

YİTİRİLEN KİMLİK

Devrimci kimliğini yitiren CHP, Parti kimliğini de yitirdi. Devrime önderlik yapan öncü partiler için, devrimci olarak yaşamak, Parti olarak yaşamanın da şartıymış. Yüzyıllık CHP dersi budur.

CHP, bugünkü yönetimiyle Parti Hukuku’nu da dağıtmış, kargaşalığa yuvarlanmıştır. Delegelerin ve kongrelerin pazara düştüğü bir partinin ne kadar parti olduğu, artık duruşma salonlarında tartışılmaktadır. Partinin en yüksek yöneticilerinin ve belediye başkanlarının suçlarına tanıklık edenler, yine Partinin yöneticileri ve üyeleridir. Parti, etkin pişmanlar partisine dönüşmüş ve mahkeme kapılarına düşürülmüştür.

CHP’yi Türkiye’nin yarınları ile buluşturacak biricik çözüm, Kemalist Devrim mirasıydı. O mirasın son 39. Kongre’de bütünüyle tasfiye edilmesinden sonra, CHP’yi Türkiye’nin yarınlarına taşıyacak hangi kuvvet kalmıştır, soru budur. Bu soru, yalnız CHP yönetici ve üyelerini değil, Türkiye’nin bütün kurumlarını ve vatandaşlarını ilgilendiriyor.

CHP HANGİ DÜNYA TARİHİYLE BULUŞTU

Mustafa Kemal Atatürk’ün yönetimindeki CHP, İstiklâl Savaşı’na önderlik etti ve 1930’larda dünya ekonomisinin en hızlı gelişen iki ülkesinden birini yönetti. O dönemde CHP, Çin ve Hindistan’dan Cezayir ve Meksika’ya kadar bütün halkların devrimciliğini ateşliyordu. Nehru şöyle diyordu: “Biz, Mustafa Kemal’in zaferine kadar İngiltere’yi Tanrı sanıyorduk.”

Atatürk’ün önderliğindeki Parti, insanlık tarihine adını yazdırmıştı. CHP, devrimci çağında Türkiye’nin dünya sahnesinde konumlanmasına önderlik etti. Böylece yalnız kendi ülkesinin devrim tarihiyle değil, dünya tarihiyle de buluştu.

CHP PROGRAMI’NIN DÂVETLERİ VE DÂVETLİLERİ

Günümüzde CHP, yine dünya tarihiyle buluşmuştur, ancak tarihi yapan milletler ve emekçi sınıflarla değil, tarihin karşısına dikilen Avrupa ve ABD emperyalistleriyle! Bu yargıda herhangi bir iftira veya haksızlık var mı?

CHP Lideri’nin kendisi, her fırsatta Atlantik emperyalistlerine dâvetlerde bulunuyordu. Artık o dâvetler, televizyon programlarında ve posta üzerinden değil, CHP Programı’yla yapılmıştır.

DEVRİMCİ KÖKLERDEN KOPANLARIN ELLERİNDE KALAN BİRİCİK TARİHSEL MİRAS

Kemalist Devrim öyle inkâr edilemez bir tarihsel gerçektir ki, CHP’nin Kemalist Devrimci köklerden kopuşu, Devrimin önderine yaslanan söylemlerle yürütülmüştür. Dikkat edilirse, Kemalist Devrimci kimlik, 1950’lerden başlayarak, “Atatürk Yolu” “Atatürkçülük”, “Ortanın Solu”, “Sosyal Demokrasi” gibi “Sol” görüntülü sahte söylemlerle terk edildi. ABD emperyalizminin 1945’teki “Kemalist Devrimden vazgeçin” dayatması ve 1980’lerde CIA Ajanı Paul Henze’nin “Kemalizmin Sonu geldi” fermanı, sahte sol söylemlerle hayata geçirildi. Tıpkı Hazreti Muhammed’e karşı Hazreti Muhammed bayrağının, Marx’a karşı Marx bayrağının açılması gibi, Mustafa Kemal’e karşı da “Atatürk” bayrağı kullanıldı.

Özgür Özel yönetimi ve Kurultay’ın Sonuç Bildirgesi’ni yazanlar beyhude dil dökmesinler. Herkes biliyor ki, bugün CHP Yönetimi Atatürk’ten miras kapsamında hiçbir ilke ve kuruma sahip değildir. Geçmişten ellerinde bir tek miras kalmıştır, o da Atatürk’ten vazgeçenlerin kullandığı Atatürk maskesi!

KENDİ PARTİSİNDE BİLE BİRLİK KURAMAYANLAR

CHP, devrimci köklerini yitirerek, birlik temelini de yitirdi

Devrimci kökleri terk ettikten sonra CHP tarihi, hizip savaşları tarihi oldu.

Son manzaraları Türkiye kamuoyu hüzünle seyrediyor: CHP’nin “Yol arkadaşları” birbirine yumruk sıkıyor. Havada sandalyeler uçuşuyor. “Yol arkadaşlığı” meğerse belediye kaynaklarını yağma etme arkadaşlığı imiş.

İki gün önce Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu birlikteydi. İki gün sonra onlar da CHP’nin makûs talihinin kurbanları oldular. 39. Kurultay, Ekrem İmamoğlu’ndan arınma kurultayı oldu. Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “arınma” mesajı verdi ama daha önce İmamoğlu’ndan arındı.

CHP, Batı’nın bencillik kültürünün oluşturduğu ortamda, arkadaşlık, sadakat, vefa, disiplin, saygı, nezâket, edep ve erkân gibi erdemlerden arınır hale gelmiştir.

Kendi partisini bile yönetemeyenler, nasıl olacak da Türkiye’yi yönetecekler?

Kendi partilerinde bile birlik kuramayanlar, Türkiye’ye mi birlik getirecekler?

Kendi partilerinde hukuk uygulamayanlar, Türkiye’de mi hukuk devleti kuracaklar?

Yönettikleri belediyeleri yolsuzluğa batıranlar, nasıl olacak da Türkiye’yi yolsuzluktan ve yoksulluktan kurtaracaklar?

Bu gerçekler karşısında kimse karamsarlığa kapılmasın! CHP’deki çürüme Türk Devriminin ve Türk Devrimciliğinin çürümesi değildir.

Hele Atlantik Sistemi’nin dayattığı programın çıkmaza girdiği günümüz Türkiye’sinde, bir tek geçerli gündem vardır, o da Bağımsızlık ve Üretim Devrimi gündemidir. Bu nesnel koşullar, Türkiye’yi Atlantik Sistemi’nden, ABD ve Avrupa muhipliğinden, Kemalist Devrim’e ihanetten arındırmaktadır.

Avrupa’nın çürümesiyle bütünleşmek, bir iktidar yürüyüşü değil, çürümeye ve dağılmaya yürüyüştür.

Bugün Türkiye’nin yok edilemeyen Millî Devrimciliği, bu kez emekçi sınıfların önderliğinde Karar Makamına yürümektedir. Önümüzdeki birkaç yılın yürüyüşünden söz ediyoruz. Yürüyenlerin yolu yürüyecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir