
5 Haziran Dünya çevre Günü ülke çapında ve ilimizde çeşitli etkinlikle kutlandı. İlimizde de, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yaptırdığı baraj ve göletlerle, kurallı kuralsız kontrolden uzak 2 bin 950 sondajla ve bunlara ek olarak doğal etkenlerle Burdur Gölü’nün kuruduğu, Havzayı çevreleyen dağların mermercilerce hallaç pamuğu gibi atıldığı şartlarda, Öğretmenevi Nurcihan Velicangil Konferans Salonu’nda düzenlenen programla kutlanan Dünya çevre Günü renkli görüntülere sahne oldu.
SON YILLARDA MADEN VE TURZİM
UĞRUNA 5,5 MİLYAR M2 ORMAN ÖRTÜSÜ HEDER EDİLDİ
15 yıldır yanlış uygulama ve rant ekonomisi sebebiyle ülke tabiatı sos veriyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı BM Küresel Çevre Programı Küresel Orman Tahrip ve Uyarı Sistemi’nin bilimsel çalışmalarına dayanılarak hazırlanan Türkiye Ormanlar Derneği raporuna göre, son yıllarda maden ve turizm sebebiyle yaklaşık 550 bin hektar (5,5 milyar m2 /İstanbul’un yüzölçümünden daha fazla bir alanda) orman örtüsü yok edildi.
ORMAN ALANLARINDA 55 MİLYON AĞAÇ KESİLDİ
Ayrıca orman alanlarında ormancılık dışı kullanım sebebiyle 55 milyon ağaç yok edildi.
Orman alanlarının kaybedilmesinin bedeli, dolu afetleri, seller, toprak kaymaları ve uzun kuraklıklarla ve can kayıplarıyla, milyarlarca dolar hasarla yaşanıyor.
TATLISU ALANLARININ YÜZDE 79’U KİRLENDİ
Çevre Mühendisleri Odası raporuna göre, Tatlısu kaynaklarının yüzde 79’u kirlendi. Ege, Marmara ve İç Anadolu’daki dere ve göllerimiz, “mevzuatımızda belirtilen birinci sınıf temiz yüzey suyu özelliği”ni yitirdi. Arıtma tesisleri yeterince kontrol altında tutulmuyor.
BURDUR GÖLÜ KURUMAYA
DEVAM EDİYOR; HAVZA DAĞLARI MERMERCİLERE KURBAN!
Küresel ısınma sebebiyle kuraklık Burdur tabiatını da kasıp kavuruyor. Buna ek olarak Burdur Gölü’nü besleyen dere ve nehirler Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca baraj ve göletlerle gemlendi. Göl’ün yeraltı suyu, kontrol altında tutulmayan ruhsatlı ruhsatsız 3 bine yakın sondajla çekilmeyse devam ediliyor. Göl havzasını çevreleyen dağlar, özellikle Yeşilova ve Tefenni istikametindeki dağlar mermer ve taşocaklarıyla hallaç pamuğu gibi atılarak doğal bitki örtüsü ve ekosistemi tahrip edildi.
Türkiye toplumu biryandan bu işleri görürken diğer yandan da timsahın gözyaşları gibi Dünya Çevre Günü programlarında ağlaşıyor.
Öğretmenevi Nurcihan Velicangil Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Vali Şıldak, Vali Yardımcısı Hayri Sandıkçı, İl Emniyet Müdürü Arif Çankal, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Orhan Kılıç, Karamanlı Belediye Başkanı Fatih Selimoğlu, Tefenni Belediye Başkanı Ümit Alagöz, Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Başgül, daire müdürleri, öğretmen ve öğrenciler katıldı.
Program, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Programın devamında Vali Şıldak bir konuşma yaptı. Konuşma sonrası çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik yaptıkları çalışmalardan dolayı Tefenni Belediye Başkanı Alagöz, Karamanlı Belediye Başkanı Selimoğlu ve iş adamı Ercan Akın ve Sakarya İlkokulu 1’nci Sınıf öğrencisi Şakir Baltacı’ya Vali Hasan Şıldak tarafından plaket verildi.
Daha sonra Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tanıtım filmi gösterimi izlendi.
Sakarya İlkokulu öğrencileri şiirler okudu.
Halk oyunu gösterisi sunuldu.
Program sonunda öğrenciler tarafından hazırlanan resim sergisini gezildi.
Vali Şıldak programda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
ÇEVRESEL DEĞERLER TÜM DÜNYANIN
ÜZERİNDE ÖNEMLE DURDUĞU BİR KONU HALİNE GELMİŞ DURUMDA
“Günümüzde çevre denince artık 10-20 yıl öncesine göre ülke ve dünya olarak son derece bilinçlenmiş ve aşama kaydetmiş durumdayız. Çünkü biliyoruz ki birlikte yaşadığımız iç içe yaşadığımız bu çevre sadece bize ait değil, çevremizi gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarmak zorundayız.
Bakıldığı zaman günümüzde insanlar ve tüm canlılar için hayati öneme sahip olan çevresel değerler yalnız bizim ülkemizde değil dünyada bütün devletlerin üzerinde önemle durduğu bir konu haline gelmiş durumda. Çevre sorunlarından kaynaklanan kuraklık, çölleşme, küresel ısınma ve içme suyu kaynaklarında yaşanan azalmalar bütün dünyada ortak çözümler geliştirmesini gerekli kılmaktadır.
İşte Burdur’da da yakından gözlemlediğimiz, hemen hemen herkesin gündeminde olan göldeki su seviyesindeki azalmada bu kapsamda bir çevre sorunu olarak değerlendirilebilir. İşte bu nedenle bütün insanlık bu sorunla ortaya çıkan problemlerle baş etmek için birlikte mücadele etmeyi başarmalıdır.
Ülkemizde çevre sorunları konusunda önemli çalışmalar yapıldığı ve güzel aşamalar kaydedildiği bilinmektedir. Tabiat varlıklarının korunmasına yönelik çalışmalar, planlı şehirleşme çalışmaları kentsel yenilemeler, orman alanlarımızın korunması ve ağaçlandırma çalışmaları ve çevre kirliliğinin önüne geçilmesine yönelik yapılan proje ve çeşitli çalışmalar gerçekten takdire değer seviyede.
VATANDAŞLARIMIZIN ÇEVRE VE ÇEVRENİN
KORUNMASIYLA İLGİLİ GEREKLİ HASSASİYETLERİ ARTMIŞ DURUMUNDA
Konuşmamın başında da belirttiğim gibi bir 10-20 yıl öncesine gittiğimizde bu tür bir bilinçlenme olmadığı gibi çalışmalarda bir yoğunluk görememekteydik. Pek çok kurum kuruluşumuz el birliği ile gerek kamu gerekse özel sektör ve sivil toplum bu konuda çok ilerleme kaydetti. Özellikle sivil toplumdaki ve gençlerimizdeki, çocuklarımızdaki bilinçlenmeyi çok önemsemek durumundayız. Çünkü pek çok motive edecek ilk hareket bu kesimlerden gelmektedir.
İlimizde de gerek hava gerekse su kirliliğinin giderilmesine yönelik ve atıkların geri dönüşümünde olumlu mesafeler alındığını da söylemek istiyorum. Vatandaşlarımızın çevre ve çevrenin korunmasıyla ilgili gerekli hassasiyetleri artmış, belirttiğim gibi çevrenin sadece kendilerine ait olmadığı ve diğer insanlarında çevresi olduğu, hatta gelecek nesillerden ödünç alınmış emanet olduğu bilinci yerleşmiş durumda. Ama bütün bunların yeterli olduğunu da söylemek ne yazık ki mümkün değil. Bunun için aramızda bulunan öğrenci kardeşlerimizin ve gençlerimizin bu konuda daha da bilinçlendirilmesi ve meseleye sahip çıkmaları büyük önem taşımaktadır.
GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN HERKES ÇEVREYİ TEMİZ TUTMALI VE KORUMALIDIR.
Anayasamızın 56. Maddesinde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir denilmektedir. Bu hüküm zaten her şeyi özetliyor. 2. Mevzuat dediğimiz yönetmelik, yönerge düzenlemeleriyle gerçekten bu alan kuşatılmış durumda. Aslında bu manada bir eksiğimiz olduğunu düşünmüyorum. Sadece toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz, eksik olarak gördüğümüz husus; bilinç düzeyinin daha da geliştirilmesi ve mevcut mevzuat hükümlerinin tamamen uygulanır hale getirilmiş olmasıdır, bu aşamaya gelinmesidir.
Şunu da ifade ediyoruz. Geleceğini düşünen herkes çevreyi temiz tutmalı ve korumalıdır. Tüm dünyada gelişen bu trendin, ülkemizde de daha da yerleşmiş olması ve gelecek nesillerimize tertemiz, pırıl pırıl bir çevre bırakmak arzusu hepimizin içinde bir umut olarak yeşermelidir diye düşünüyorum. Bu duygu ve düşüncelerle bu etkinliğin ve çevre gününün ilimizde de bu bilincin arttırılması ve güzel faaliyetlerin devamı sağlanması konusunda bir vesile olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu.