
ABD Başkanı Trump, bir Gazze planı açıkladı.
Tüm dünya onu tartışıyor.
Her kesim kendi sınıfsal konumuna göre tutum alıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu hemen kabul etti.
Zaten ikisinin ortak planı; danışıklı dövüş tezgahı!
İsrail ve Netanyahu, ABD’nin Batı Asya’daki hegemonya aparatıdır. Onun varlığının önemi buradan gelmektedir. ABD olmasa İsrail Orta Doğu denizinde boğulur.
Trump-Netanyahu Gazze planına göre, Hamas ve askeri kanadı El-Kassam Tugayları Filistin’den, Gazze dışına çıkartılıyor, sürgüne gönderiliyor. Filistin halkı silahlı kuvvetinden mahrum bırakılıyor. Hamas ve El Kassam’ın tasfiyesi Filistin halkının köleleşmesi, İsrail’in kölesi olması, İsrail’in kanlı dişli insafına bırakılması anlamına gelir. Hamas ve El Kassam yoksa Filistin devleti de olmaz. Hamas ve El Kassam, Filistin devletinin yaptırım kuvvetidir. Yaptırım kuvveti bulunmayan kuruma devlet denmez.

Amerikancılar ve Siyonist yanlıları planı derhal kabullendiler.
Dengeciler, tıpkı bizim Açılım politikaları dönemindeki tutumları gibi katliam ve terör bitecekse neden olmasın pozisyonu aldılar. Katliamcıların, bebek katillerinin, soykırımcıların planının dümenine geldiler.
Çuvaldızı başkalarına batırmazdan önce iğneyi kendimize batıralım.
Ordusuz halk Orta Doğu’da ayak altında kalır. Sadece Orta Doğu’da değil dünyanın her yerinde ordusuz halk önüne gelenin teptiği futbol topuna döner. Hamas’sız ve El Kassam’sız Gazze ve Filistin, Mehmetçik’siz (TSK’sız) Türkiye’ye benzer.
İnsanlık tarihinde toplumsal gelişmenin belli bir aşamasında devlet ortaya çıktı. Devletin yaptırım kuvveti onun temelidir ve silahlı kuvvetleridir. Devletin silahı yoksa ona devlet denmez. Devleti diğer toplumsal örgütlerden ve müesseselerden ayırdeden silahlı kuvvetlere sahip olmasıdır. Silah hakimiyet aracıdır. Devlet, içeride asayişi, can ve mal güvenliğini, sulh ve sükunu silahlı kuvvetlere dayanarak sağlar. Dışarıda ülke, devlet ve milletin güvenliğini gene silahlı kuvvetlere yaslanarak gerçekleştirir.
Trump planının esası, Filistin’in silahsızlandırılmasıdır.
Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı Devleti yenilince imzalanan Mondros Mütarekenamesi’nde en önemli hükümlerden biri Osmanlı ordusunun dağıtılması ve silahlarının toplanması maddesiydi. Yani Osmanlı Devleti silahsızlandırılıyordu. Sonuç herkesin malumu. Padişah ve İstanbul Hükümetlerinin akıbetleri de malumdur herkesin. İşgal kuvvetlerinin aparatı, oyuncağı haline gelmişlerdi bildiğiniz gibi. Mustafa Kemal’in Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas, Ankara eylem güzergahında ilk hamlesinin örgüt, yani hükümet inşa etmek, müteakiben dağıtılmış Türk ordusunu yeniden kurmak olduğu da herkesin malumudur. Büyük Millet Meclisi Orduları olmasaydı BMM Hükümeti o koskoca Kurtuluş Savaşı’nı yöneterek zafere ulaşabilir miydi?
Evet işte böyle bir şey!
Çuvaldızı başkalarına, Filistinlilere batırmadan önce iğneyi kendimize batıralım ve uyanalım o derin gaflet uygulardan.
Hamas’ın tasfiyesi, Filistin devletinin silahsızlandırılması demektir. Silahsız devlet olur mu? Bu emperyalist-faşist hamle Filistin’in devletsizleştirilmesidir.
Hoca Nasreddin demiş ya; “parayı veren düdüğü çalar” diye!
Bir plan vardı ortada.
Ancak silahı olan planı uygular.
İnsanlık tarihine baktığımız zaman herdaim planı uygulayan, icraata damgasını vuran, hükmeden silahın sahibiydi.
Büyük Millet Meclisi’nin orduları olmasaydı Yunan Ankara’ya varmış, Meclis’i dağıtmıştı.
Filistin halkı 1948 yılından beri bu haydut sürüsüyle savaşmaktadır.
Filistin halkı bugüne kadar ne elde ettiyse silahlı mücadeleyle elde etmiştir. Yıllardır İsrail Siyonizmi sadece 74 km2’lik Gazze’yi, halkına boyun eğdirip ele geçiremediyse Filistin halkının kahraman ölümü göz almış Hamas ve askeri kanadı El Kassam’ın silahlı mücadelesine borçludur.
Filistin Devleti’ni İngiltere, İspanya, İtalya başta olmak üzere bütün dünya ülkeleri arasında bir tanıma fırtınası esmeye başladıysa bu gelişme silahlı mücadelenin sonucudur. Silahı olmayan, mücadele etmeyen, karşı tarafın lütfunu bekleyen miskin bir halkı kimse benimsemez. Önüne gelen iter kakar, futbol topu gibi önüne gelen tekme atar. Hele Batı Asya gibi dünya çelişmesinin odağı, düğümü haline gelen bir bölgede nal altında kalır. Filistin halkına dünya milletlerinin itibar göstermesi silahlı mücadeledir, ölümü göz alan kahramanlığıdır.
MİLLETLERİN KENDİ KADERİNİ BELİRLEME HAKKI
Filistin’in kaderini ABD ve İsrail belirliyor palan göre.
Netanyahu ile eşgüdüm halinde planı yapan Trump.
Planın hedefi kim?
Filistin milleti.
Filistin devleti planın neresinde?
Filistin milleti, planın neresinde?
Gazzeliler, Batı Şerialılar da görünmüyor planın içinde.
Gazzelilerin, Batı Şerialıların, Filistin milletinin kaderini baş düşmanları olan, soykırımı yapan, 70 bine yakın Gazzeliyi katleden, on binlerce Gazzeli bebeği ve anneyi şehit eden İsrail ile ABD tarafından belirlenecek.
Nerede milletlerin kendi kaderini belirleme kutsal hakkı?
Trump planının hukukla ilgisi yoktur.
Trump planının insaniyetle, insanlıkla, insancıllıkla alakası yoktur.
Trump planının insan ahlakıyla da ilgisi yoktur.
Hukuksuzluğun, ahlaksızlığın, insaniyetsizliğin planıdır Trump planı.
HAMAS’IN STRATEJİK CEVABI
On bin km öteden geliyor dünyanın haydudu, çoban köpeğini saldığı Batı Asya’da racon kesiyor. Bölgenin kadim milletleri için plan yapıyor. Uymayanları tehdit ediyor. Hamas’ı tehdidine bakın!
“HAMAS’tan kalanlar çevrilmiş halde. Benim vur emrimle öldürülecekler. HAMAS’a da barış için son bir şans… Orta Doğu ve çevresindeki büyük, güçlü ve zengin ülkeler… ABD’nin de katılımıyla İsrail ile anlaştı.”
Bak sen hayduda!
Kendisinin “vur emriyle öldürüleceklermiş!”
Merdi-i Kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş.
Katliama ortak olduğunu nasıl da ikrar ediyor.
Hamas’ın cevabı ise ikisini de dünyada boşa düşürdü.
İkisinin de taktiğini, “dünya kamuoyuna yönelik hamle”lerini boşa çıkardı.
TRUMP’IN GAZZE PLANI TÜRKİYE İÇİN DE TEHDİT
21. yüzyılın en çarpıcı ve yakıcı hakikatlerinden biri de ülkemizin emperyalist kuşatmaya alındığı hakikatidir. ABD ve İsrail, Türkiye’yi İran’dan daha tehlikeli görmektedirler. Bu nedenle dört bir yanından askeri üs ve tesislerle kuşatma altına almaktadır. Türkiye’ye gelinen son aşamada tehdit Suriye’nin kuzey doğusunda, Doğu Akdeniz ve GKRY’den gelmektedir. Türkiye’ye ABD emperyalizmi ve İsrail Siyonizm’inden bir saldırı gelecekse, bu üç merkez üzerinden gelecektir. Bu nedenle ittifak potansiyellerimizi doğru ve akılcı değerlendirmek zorundayız. Cephe ülkelerinin güvenini kazanmak Türkiye için hayati önemdedir. Bu kapsamda Türkiye’nin ABGK’nin İran’a yaptırımlarına uyum sağlanması stratejik bir hatadır. Hiçbir kuvvet, bu coğrafyada tarafsız ya da dengede duramaz. Ya İran, Filistin dostusunuzdur ya da Trump ve Netanyahu’nun; orta yoluna hayatın hakikatleri ve eşyanın tabiatı müsaade etmez.
Bölgenin jeopolitiği, KKTC ve Türkiye ile Gazze’nin kaderine birbirine sımsıkı bağlamıştır. Taraflardaki herhangi bir zafiyet birini derinden tetikleyecek karakterdedir. Gazze, Türkiye ve KKTC’nin ön cephesidir. Gazze’nin düşmesi KKTC’nin düşmesi, KKTC’nin düşmesi Gazze’nin düşmesini getirir. Gazze’yi ve Filistinlileri devletsiz bırakmayı amaçlayan Trump’ın bu uğursuz planı, aynı zamanda KKTC’nin de devletsiz bırakılmasını amaçlamaktadır. GKRY’deki İsrail ve ABD’nin askeri girişimlerinin temel amacı budur. KKTC’yi tasfiye etmek, KKTC’deki Mehmetçiği adadan çıkarmak, bunun üzerinden Türkiye’ye saldırmak esas amaçlarıdır.
Ancak Filistin’in silahlı kuvveti Hamas’ı tasfiye etmek kağıt üstünde bir planla mümkün değildir. Hamas’ı yıllardır tasfiye edemiyorlar. Hamas, efsaneler yaratıyor. Hamas’ı asla tasfiye edemeyeceklerdir. Hamas, Filisitn halkının kahramanlığının ve cesaretinin eseri ve ürünüdür.
Bugün hemen hemen herkes Filistin’e yapılan saldırıyı kınamakla ve şiddetle protesto etmekle meşgul. Ama Filistin’e destek lafla olmamaktadır. Kınamalar ve şiddetli protestolar, hatta ateş püskürmeler İsrail’in saldırılarını durduramamaktadır.
Suriye’nin Kuzeydoğusunda ABD-İsrail güdümlü teröre karşı askeri operasyon, KKTC’nin devlet olarak tanıtılmasına kararlı tavır, İncirlik ve Kürecik üslerine el konması şeklinde üç adımda Filistin’e en büyük destek, İsrail’in saldırılarını durduracak en kesin hamle gerçekleştirilir.