Kifayetsiz muhteris yöneticinin ülkesine ve halkına verdiği zarar

Netanyahu, kifayetsiz bir muhteristir.

Bütün emperyalist aparatları öyledir

Ama İsrail’in başındakinin durumu hakikaten bunun fevkinde…

Ağababaları arkalarında durmasa aslında bir hiç hükmünde…

İran hamlelerini biraz zamana yaymış olsa “demir” dedikleri ama “hamur” çıkan kubbelerinin devamını sağlayacak mühimmatları bitecek.

Yıpratma savaşına dayanacak mecalleri yok!

Savaşı korkaklar kazanamaz; istedikleri kadar kudretli olsunlar!

İsrail askeri ve halkı bir fare kadar korkak!

İsrail askeri, korkak, bir serçe ürkek, cesaretsiz…

Sosyal medyada dolaşan videoda, askerin, durumun kontrol altında olduğu mesajı verirken bile patlama sesiyle birlikte girecek delik arar duruma gelmesi görülüyor.

Halk, 13 Haziran’dan bu yana sığınaklardan başını dışarı çıkaramıyor.

Netanyahu, kabine toplantısını, kabineyi üçe bölerek üç farklı yerdeki sığınaklarda online yapabiliyor.

Netanyahu’nun korkaklığı, sosyal medyada dolaşan videoda, vurulan askeri binanın bir hastane olduğunu iddia etme propagandası için sığınaktan çıkıp geldiği ve açıklama yaptığı sırada arkadaki vurulan binanın çökmesi üzerine gösterdiği tedirginlik ve şaşkınlıkta görülüyor.

ZAFER İRAN HALKI VE DEVLETİNİNDİR

Ama İran halkının, 13 Haziran’ın ilk anlarındaki şaşkınlığı atıp atağa geçince gösterdiği kahramanlık övgüye şayandır.

1979’dan beri yıllarca süren kuşatma ve uluslararası yaptırımın (ambargonun) yarattığı onca sıkıntıya, buhrana rağmen,

Onca etnik, dini (etnisite, mezhep) fay hatlarına rağmen

İsrail füze, bomba tehlikesine aldırış etmeden meydanları doldurdu.

“Amerika’ya ölüm!”, “İsrail’e ölüm!” sloganlarıyla gökkubbeyi inletti.

Devletinin ve hükümetinin etrafında kenetlendi.

İran iç cephesi, görülmedik oranda konsolide oldu.

SÖZKONUSU VATANSA GERİSİ DETAYDIR

Eğer ekmeğini yediğin ülkeye ve milli devlete bağlı isen hangi etnik kökenden olursan ol,

Hangi dini fraksiyona mensup olursan ol ülke ve devlete yapılan dış saldırı karşısında etle tırnak olmak milli zarurettir.

Biz buna “söz konusu vatansa gerisi detaydır” diyoruz.

Bu nedenle zafer İran ve halkınındır.

Kifayetsiz muhteris Netanyahu, ilk kez 1992 yılında başlattığı ve sık sık papağan gibi tekrar ettiği İran’ın 3-5 yıl içinde nükleer silaha ulaşacağı iddiasının derin amacı ABD’yi Batı Asya’da savaşın içine çekmek ve İran’ın bombalanmasını sağlamaktır. En sonunda Amerikan derin devleti küreselcilerin Trump’ı tuzağa düşürmesi sonucu amacına ulaştı.

Ancak stratejik hedefi kukla bir Kürdistan adı altında 2. İsrail devletini kurmak olan İsrail ülkesinin yıkımına yol açtı.

İsrail medyasından itiraf gibi bir açıklama: İran’ın saldırılarından sonra Tel Aviv hayalet kente dönüştü. Yerleşimciler kitleler halinde toz oldular.

Kanal12 Televizyonu, canlılığı ve hareketliliği ile “Hiç uyumayan kent” namıyla tanınan Tel Aviv’in adeta tamamen “durduğu” ve “sustuğu”nu belirtiyor. Ramat Aviv bölgesindeki yıkımın, deprem sonrası harabeye dönmüş alanları andırdığı ifade ediliyor.

İRAN’LA SAVAŞMANIN, GAZZE’DE

ÇOR ÇOCUK KATLETMEYE BENZEMEDİĞİNİ ANLADILAR

İç Cephe Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada, 13 Haziran’da başlayan İsrail-İran savaşı süresince, ülke genelinde 240 bina ciddi şekilde yıkıldı veya ağır hasar aldı. Bu binalarda toplam 2 binden fazla konut bulunuyordu. Komutanlık, yaklaşık 9 bin kişinin evsiz kaldığını duyurdu. İsrail Yerel Yönetimler Birliği ise bu kişilerin bir kısmının otellere yerleştirildiğini, diğerlerinin ise akraba veya arkadaşlarının evlerine sığındığını belirtti.

İsrail’in ekonomi gazetesi Calcalist’in haberine göre füzelerin isabet ettiği bölgelerde 5 bin kişi tahliye edildi. İsrail’in köklü yayın organı Haaretz’ten Yitzhak Brick, “İsrail, iç cephede düzinelerce ölü, yüzlerce yaralı ve tahrip edilmiş yerlerle ciddi şekilde hasar gördü.” dedi.

Böylece İran’la savaşmanın, Gazze’de çor çocuk katletmeye benzemediğini anladılar.

Bir de İran nükleer programının yok edilemeyeceği kafasına dank etti.

İRAN HALKININ VE ORDUSUNUN

KAHRAMAN BİRLİĞİ VE HÜRMÜZ’ÜN KAPATILMA İHTRİMALİ

İran halkının ve ordusunun kahramanlığı ile deniz yoluyla taşınan dünya petrolünün üçte birinin iletim güzergahı olan Hürmüz Boğazı’nın kapatılma ihtimali ateşkes istemeye iten bütün etkenlerin temelinde yer alan esas amillerdir.

İsrailli askeri analist Alon Ben-David, Kanal 13’e yaptığı açıklamada, “İran’ın nükleer programını bombalarla yok etmenin mümkün olmadığını (…) ABD’nin katılımıyla saldırıya bir yıl daha devam etsek bile durumun değişmeyeceği”ni belirtti.

“ÇİĞNEYEBİLECKELRİNDEN ÇOK DAHA FAZLASINI ISIRDILAR”

Fox News’e ateşkes hakkında açıklamada bulunan eski Beyaz Saray Baş Strateji Uzmanı ve Başkanın Kıdemli Danışmanı Steve Bannon, özetle, bunun bir “diplomasi hamlesi” olmadığını, bunun “İsrail’in hayatta kalması” için yapıldığını, ateşkesin “İsrail’i kurtarmak için yapıldığı”nı belirterek, “çiğneyebileceklerinden çok daha fazlasını ısırdılar. Ateşkese ihtiyaçları vardı. Çünkü savunma mühimmatları tükeniyordu. Demir Kubbe sınıra kadar gerildi. Mücadeleyi sürdüremediler” dedi.

ABD, biraz da “…mış” gibi yaparak İran’ın nükleer tesislerini vurdu.

Tesisler yerle bir edildi denildi ama işin aslının öyle olmadığı kısa zamanda anlaşıldı.

Ateşken önerisi İsrail’den geldi.

İran, Katar aracılığı ile ikna edildi.

Trump buna “zafer” dedi.

Ama Pentegon’dan sızdırılan gizli istihbarat raporu tersini işaret ederek, “Tesislere fazla zarar verilmedi.” dedi. Trump’ın muhalifi televizyonlar ve gazeteler ön raporu manşetlerine taşıdılar.

Ortalık savaş alanına döndü. İran’a atılan bombalar sanki ABD’de Trump’ın kafasına düştü. Trump ağzını bir bozdu, pir bozdu. Raporu sızdıranlara ve yayınlayanlara ağza alınamayacak küfürleri bastı: “Alçaklar, pislikler, köpekler.”

SAVAŞIN MALİYETİ 12 milyar dolar

İSRAİL Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, İran ile yaşanan savaşın toplam faturasının 12 milyar dolara kadar çıkabileceğini ifade etti.

İsrail’de de durum karışık ama somut bir gelişme görülmüyor.

Eskiden böyle hezimetler koca koca hükümetlerin çatır çatır yıkılmasına neden olurdu.

Ecevit’in Kıbrıs Barış Harekâtı Yunanistan’da Albaylar cuntası hükümetinin yıkılmasına yol açtı.

Milli Kurtuluş Savaşımızın zaferi, sadece Yunanların başında patlamadı; İngiliz Hükümetini de yıktı, İstanbul Hükümeti’nin yurt dışına firarına neden oldu.

Örnek çok tarihte.

Ama Netanyahu da Trump da çok pişkinler.

Sadece küfrediyorlar.

NİHAİ HEDEF TÜRKİYE’YDİ AMA İRAN-İSRAİL SAVAŞI BUNU BOZDU

Nihai hedeflerini gizlemeye ihtiyaç duymadan gösteriyorlar.

Kariyerine İsrail Savunma Kuvvetlerindeki İstihbarat Birimi’nde başlayan ve sonraki yıllarda gazetecilik maskesiyle Siyonist rejime hizmete devam eden Yoni Ben-Menachem, saldıracakları sonraki hedefin Türkiye olduğunu belirterek, ‘İran’ı yendikten sonra Türkiye’ye odaklanacağız!’ İfadelerini kullandı.

İsrail’in Kanal 13 televizyondaki bir programa katılan eski futbolcu ve sunucu Eyal Berkovic, benzer ifadeler kullanmıştı. Berkovic, “Çeyrek finalde HAMAS’la berabere kaldık, penaltılarda yendik. Yarı finalde İran’ı yendik. Finalde Türkiye var!” demişti. Ve daha 2020 yılında dönemin- MOSSAD Başkanı Yossi Cohen, ülkeleri için Türkiye’yi İran’dan daha büyük bir tehdit olarak gördüklerini itiraf etmişti.

7 Ekim 2023’te İsrail-Filistin Savaşını müteakiben Türkiye-İsrail ilişkileri tamamen koptu. Bu tarihten itibaren yukarıda belirtilerde de görüldüğü gibi İsrail’den gelen tehditler giderek açık açık ifade edilmeye başlandı. Netanyahu, bir yandan ABD, Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile tatbikatlar yaparak Türkiye’ye silah gösteriyor, diğer yandan da Suriye’nin kuzeydoğusundaki YPG-SDG terörist yapılanmayı devletleştirme hamlelerine hız verdi.

Ancak Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in belirttiği gibi, İran silahlı direnişi bir yandan 3. Dünya savaşını belirsiz bir tarihe ertelettiği gibi, “ABD ve İsrail’in bölgemizdeki stratejik hedefi, Kürdistan adı altında ikinci İsrail’i kurmaktı. O plan da bozuldu. Bu planın bozulmasında Türkiye’nin kararlı mücadelesi, Suriye’nin mücadelesi, Filistin halkının kahramanlığı var.”


 

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.