
‘Devrimin neferiyiz!’ ana fikrinin damga vurduğu ve Türkiye’nin ve kadınların yaşadığı sorunların sistem kaynaklı olduğu vurgulanan Öncü Kadın Kurultayı’yla Öncü Kadınlar, yeni döneme hazırlandı
Vatan Partisi Öncü Kadın, Türkiye’nin devrim sürecine girdiği dönemde 12. Olağan Genel Kurultayı’nı topladı. Milli Kadın Hareketi’ni yükselten öncüler hem kadınların hem Türkiye’nin sorunlarının kaynağı olan çürümüş sistemi değiştirme, devrim yapma kararlığını kurultay salonunda haykırdı. Öncü Kadın yönetiminde bayrak değişimi de yaşandı. Yeni süreçte kadın mücadelesine önderlik görevi Avukat Nuriye Kadan’a verildi. Yeni Genel Yönetim Kurulu oy birliğiyle seçildi.
Video: Müsellim Pesen
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı ve Vatan Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Şule Perinçek de kurultaya katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından divan üyeleri belirlendi. Oy birliğiyle Divan Başkanı olan Tülin Oygür, salonu selamladı.
‘DEVRİMLERDEN GELDİK DEVRİMLERE GİDİYORUZ’

Aydınlık haberine göre, Öncü Kadın Genel Başkanlık görevini Nuriye Kadan’a devreden Meltem Ayvalı, hem geçmiş yıllarda kazanılan başarıları anlattı hem de önlerindeki görevlere işaret etti. “Biz Türk kadınıyız. Biz Öncü Kadın’ız. Devrimlerden geldik. Devrime gidiyoruz.” diyerek konuşmasına başlayan Ayvalı, şöyle sürdürdü: “Bizim bilincimize 1908 Devrimi’nde ‘hürriyet, eşitlik, adalet’ diyerek sokağa dökülen kadınların sloganları işledi. Bizim kişiliğimizi, bize insan ve vatandaş olarak hak ettiğimizi kazandıran Cumhuriyet kültürü şekillendirdi. Bizler, devrimlerden geldik. Bugün yine tarih tekrar ediyor. Öncü Kadın’ın önünde devrimin neferi olma gururu duruyor. Türk kadınının önünde devrimle yeniden büyük bir sıçrama yaşama fırsatı beliriyor.”
Mevcut sistemin insanımıza, ülkemize verecek bir şeyi olmadığını vurgulayan Ayvalı, kadına yönelik saldırıları şu ifadelerle belirtti:
‘SİSTEM BEDENİNLE UĞRAŞ DİYOR’
“Bu sistem kadına, ‘Sen bedeninden ibaretsin, bedeninle uğraş, ben de seni nesneleştirebileyim!’ diyor. Bunu kabul etmiyoruz. Biz kadınız; aklımızla, yüreğimizle, emeğimizle, erdemlerimizle varız.
“Bu sistem, üretmek isteyen kadının önüne türlü türlü engeller çıkarıyor. Ya annelikten ya işinden vazgeç diyor. Bunu kabul etmiyoruz. Biz kadınız; üreticiyiz, çalışkanız, kendi önümüzdeki engelleri temizlemesini biliriz.
“Bu sistem kadına; bireyciliği, yalnızlığı, sevgisizliği dayatıyor, bu sistem aileyi kadın için pranga olarak gösteriyor, bu sistem kadınla erkeği birbirine düşman ediyor. Bunu kabul etmiyoruz. Biz kadınız, ailemizle güçlüyüz. Biz Türkiye’yiz, kadın ve erkek aynı gemideyiz.
‘SİSTEM ŞİDDETİ KIŞKIRTIYOR NORMALLEŞTİRİYOR’
“Bu sistem, kadına yönetme diyor. Yönetmek senin işin değil, elinin hamuruyla erkek işine bulaşma diyor, madem bulaştın dayan bakalım dayanabilirsen diyor. Kotan var işte, yetin diyor. Kabul etmiyoruz, yetinmiyoruz. Yönetmek için buradayız. Biz bu hakkı kolay kazanmadık, bu hakka sahip olabilmek için bedeller ödedik. Şimdi bu hakkı kullanmak için işte bu salondayız.”
Öncü Kadın’ın geride bıraktığımız dönemde kadın hareketini mor zehirlerden, neoliberal etkilerden kurtardığını vurgulayan Ayvalı “Yani, kadın hareketini devrimcileştirdik.” dedi.
ÖNCÜ KADIN’IN ÜLKEMİZE VE İNSANLIĞA ARMAĞANI
Video: Müsellim Pesen
Ayvalı şu vurguları yaptı:
“Kadın mücadelesinin bağımsızlık ve vatan mücadelesiyle beraber yürütülmesi gerektiğini gösterdik. Devlet düşmanlığının kadınların sorunlarına çözüm üretemediğini, aksine bu sorunları derinleştirdiğini, çözümün zaaflarından arınmış güçlü devlette olduğunu gösterdik.
“Kadının erkekle değil sistemle savaşarak kazanacağını, şiddet başta olmak üzere pek çok sorunun çözümünün cezaları artırmak ya da linç kültürü yaratmak değil toplumsal dönüşümü sağlamak olduğunu benimsettik.
“Kadın hareketini LGBT hareketinin paravanı olmaktan kurtararak özgürleştirdik. En önemlisi, Anadolu’dan yükselen üretici kadın hareketine kulak verdik. Batı’nın dayattığı kadın gündemine odaklanmak yerine Türk kadının gerçek sorunlarına odaklandık. Kadın mücadelesi, dünyanın en haklı davalarından biridir. Bu davayı başarılar kazanacak bir rotada ilerletebilmek hepimizin için gurur kaynağıdır, Öncü Kadın’ın ülkemize ve insanlığa armağanıdır.”
Ayvalı 6 yıl önce böylesine genç bir isme bu görevi verdiği için Partisine teşekkür etti ve sözlerini şöyle tamamladı: “Kadınları yükseltenler onlarla beraber yükselirler.”
KARARGAHTA TOPLANDIK

Nuriye Kadan, konuşmasında “devrim” vurgusu yaparak “Şimdi yeniden Atatürk Devrimi’ni tamamlama mücadelesinin karargâhında, Ankara’da, Türkiye’nin kalbinde toplandık.” dedi.
Türkiye’nin büyük sorunları olduğunu vurgulayan Kadan, şunları söyledi:
“İktidarı da muhalefeti de hiçbir soruna köklü çözüm bulamıyor. Büyük sorunlar, devrimci çözümler gerektiriyor. Milli Kadın Hareketi artık bir zorunluluktur.
“Derinleşen ekonomik kriz var. Avrupa ve Amerika emperyalizminde bu krize çözüm yok. Bu dönem milli unsurlar ile birlikte Milli Demokratik Devrimimizi kesin sonuçlarına ulaştırma dönemidir. Biz Öncü Kadınlar Türk Devrimi’nin yarattığı kuvvetlerle büyüyerek Milli Kadın Hareketi’ne önderlik edeceğiz. Şimdi atılım zamanı. Partimizin önderliğinde milli kuvvetlerle Üreticilerin Millî Hükûmeti’ni kuracağız.
Video: Müsellim Pesen
‘YASA YETMEZ DÖNÜŞÜM GEREKLİ’
“Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri yalnızca ülkemizin değil tüm dünyanın sorunu. Tüm toplumu etkileyen ağır sonuçları da beraberinde getiriyor. Yasalarla olumlu yönde düzenlemeler yapılsa da bunların amaca ulaşabilmesi için toplumsal zihniyet dönüşümüne ihtiyaç var. Yasanın varlığı tek başına kadın şiddetten ve ölümden korumuyor. Kadın ve erkeği eşit görmeyen, kadını zayıf, ikincil ya da bağımlı varlık olarak algılayan çağdışı anlayış şiddetin sürüp gitmesine neden olmakta.
“Üretim içinde olmayan kadını şiddetten korumamız mümkün değildir. Kadını erkeği kamusal alandan ayrıştırmakla da şiddete çare olunamayacağı açıktır. Bunun yanı sıra kadın ve erkeği birbirine yabancılaştıran, birbirine karşı konuma getiren düşüncenin şiddeti daha da körüklediği de bir gerçeklik. Kadın ve erkeğin birlikte feodal sisteme karşı mücadelesiyle şiddetin karanlığı aralayıp ışığın girmesini sağlayabiliriz.
‘İNSANIMIZI ÇÜRÜTMEK İSTİYORLAR’
“Sistem partilerinin, sistemleriyle birlikte çürüdüğü bu dönemde, halkımıza yönelik emperyalist kültürün ağır bir saldırısını görüyoruz. İnsanımızı çürütmek istiyorlar. LGBT örgütlenme ve propagandası ile, insanı cinsiyetsizleştirip, kendi bedenine yabancılaştırıp, kadını da yok sayıyorlar. LGBT dayatması insanlarımızı ve toplumumuzu tehdit ediyor. Aileyi parçalıyor, gençlerimizi bütün aidiyet ve değerlerinden kopartarak yozlaştırıyor, kadını değersizleştiriyor, çocuklarımızı cinsiyetsizleştiriyor.
“Saldırılara yanıt elbette Vatan Partisi Öncü Kadın örgütümüzden gelmiştir. Vatan Partisi’nin kanunu hazırdır. Kanunun amacı, LGBT propaganda ve örgütlenmesini ceza yaptırımına bağlayarak, devletimizi, toplumumuzu, aileyi ve insanımızı korumaktır.
“İnsanlığı yok eden diğer önemli bir sorun da uyuşturucu konusu… Uyuşturucuyla gençlerimizi zehirliyorlar, milletin geleceğini boğmak istiyorlar. Uyuşturucuya Karşı Anneler Hareketi”yle Türkiye’nin pek çok yerinde CKD şubeleri anneleri bilinçlendirmek için çeşitli çalışmalar yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Uyuşturucunun kökünü kazıyana kadar mücadelemiz devam edecek.
“Sanal bahis ve kumarla toplumu esir almak istiyorlar. Ekonomik krizin derinleştiği, geçim derdinin ağırlaştığı, çürümenin geleceğimizi tehdit ettiği koşullarda, toplum içinde hoşnutsuzluk büyüyor. Sistem gençlerimizi kolay yoldan para kazandırmaya sürüklüyor. Partimizin çözüm kanunu hazır. Kumar ve bahis yasaklanmalıdır. Kumar ve bahsi örgütleyerek bu milletin milyarlarca liralık emeğini gasp edenler hakkında ceza yaptırımı uygulanmalıdır.
MEDYADA İNSANLIK AYAKLAR ALTINDA!
“Çürüme medyayı sarmış. İnsan haysiyeti, kültürümüz, değerlerimiz ekranlarda ayaklar altında. Sabah programlarıyla, dizileriyle, müzikleriyle kadın, erkek, aile, çocuklarımızı zehirliyorlar. Onlarla mücadeleye devam edeceğiz.
“Örgütlenmenin bir ayağı da sanat! Arkadaşlar sanat bütün bu çalışmalarımız ve eylemlerimizle birlikte yaşamımızın bir parçası olmalıdır. Çünkü, kadın ve sanat arasındaki ilişki hem bireysel hem de toplumsal dönüşümleri etkileyen güçlü bir bağa dayanır.
‘ÖRGÜTÜMÜZÜ BÜYÜTECEĞİZ’
“Ayağa kalktığımız bu yeni dönemde, Türk Devriminin yarattığı milli unsurlarla birleşeceğiz. Büyük bir atılım içerisindeyiz, örgütümüzü büyüteceğiz. Devrimle kurulan Cumhuriyetimiz 102 yıl olduğu gibi, yeniden devrimci görevlerle bütün milletimizi birleştiren bütünleştiren görevlerle karşı karşıyadır.
“Emek mücadelesinin önder partisiyiz, üretici kadınların bayrağını en önde taşıyoruz. Şimdi bu birikimle temel görev; Parti’yi örgütlemektir. Kitle örgütlerinin içinde, hayatın içinde olacağız, Öncü Kadın’ı devrimci geçmişimizden gelen bilinçle büyüteceğiz. Gençliğimizle, kadın örgütümüzle, medya organlarımızla birlikte örgütlenmeye devam edeceğiz. Partimize güveniyoruz! Öncü Kadınlarımıza güveniyoruz. Türk kadını Üretim Devrimi’nin, siyasetin, kültürün ve toplum hayatının en önünde olacak.
‘DEVRİME İHTİYACIMIZ VAR AYAĞA KALKIYORUZ’
“Kendimize güveniyoruz! Vatanımızı bütünleştirecek ve Üretim Ekonomisi’ni kuracak bir Üreticilerin Milli Hükûmeti kurulacaktır. Vatan Partisi Öncü Kadın örgütümüz, bu sorumluluk ve bilinçle görevlere hazırdır. Devrime en çok kadınların ihtiyacı var. Üretime katılma olanağı elinden alınan kadınların devrime ihtiyacı var, şiddete uğrayan ezilen kadınların devrime ihtiyacı var. Kadınlar ayağa kalkıyor. Eşitlik ve özgürlük istiyor, üretmek istiyor. Milli Kadın Hareketi’yle kadını mor zehirlerden kurtarıp devrime doğru gidiyoruz. Örgütsel atılımla ayaktayız! Hazırız; üretmeye, yönetmeye, devrime!”
KADAN’DAN DESTİCİ’YE YANIT: İZİN VERMEYECEĞİZ
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin yeniden gündeme getirdiği “kadın hastaneleri ve kadın üniversiteleri” talebine yanıt, yeni Öncü Kadın Genel Başkanı Nuriye Kadan’dan geldi. Daha önce kadın üniversitesi ve kız ortaokulları girişimlerinin gündeme geldiğini hatırlatan Kadan, “Hemen sahalara çıktık, masalar açtık, imzalar topladık. Öncü Kadınlar olarak, mücadele ettik.” dedi. Gerici merkezlerin kadını toplumdan ayrıştırmak istediğine dikkat çeken Kadan, “Gerekçeleri kadının rahat etmesi… Ama bu girişim tamamen kadını kafese kapatmaktır. Bugüne kadar hayata geçirilmemesi için mücadele verdik. Bugün hala isteyen varsa da bilsin ki asla izin vermeyeceğiz.” diye konuştu.
Öncü Kadın yeni Genel Başkan adayı Nuriye Kadan: Türk kadını en önde olacak

Türkiye’nin ağır bir döneme girdiği açık. Ekonomiden güvenliğe, eğitimden toplumsal yapıya uzanan her alanda derinleşen sorunlar, düzenin çözülüşünü ve yeni bir yolun kaçınılmazlığını gösteriyor. İşte tam da bu tarihsel eşikte, devrimin yolu açılıyor. Avukat Nuriye Kadan da işte o mevzinin insanı…

İzmir Barosu Yönetimi’nde, Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Yürütme Kurulu’nda, kadın mücadelesinin en sert sahalarında görev yaparken hiçbir zaman vitrinde durmadı. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin sonuçlarıyla uğraşıp durmak yerine, onu üreten siyasal, kültürel ve ekonomik etkenlere yöneldi. Sistem mağdurları ile doğrudan temas eden bir avukat olarak, sisteme karşı duruşu somut bir örgütlü mücadele meselesi olarak gördü.
TARAFSIZ İZLEYİCİ KONUMUNU REDDETTİ
Nuriye Kadan 2007’de, ABD merkezli Ergenekon tertiplerinin ülkeye yöneldiği günlerde “tarafsız izleyici” konumunu reddetti. Sorgulayan, hesap soran, bağımsızlık çizgisinde duran Vatan Partisi’ne katılması, kişisel bir tercihten öte, çok sevdiği yurdunun varlık yokluk davası oldu onun için. Ardından Vatan Partisi’nde MKK üyeliği, İzmir İl Yönetim Kurulu üyeliği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüttü.
Üretimden kopmuş, dışa bağımlı, dağınık toplumsal yapıyı, çürüyen sistemi yeniden inşa edecek irade; sahada sınanmış, ideolojisi berrak ve kararlılığı tartışmasız örgütlü güçten doğar. Bu gerçeğin ışığında ilerledi.
Kendi sözleriyle, “Öncü bir parti içinde bilinç netleşir, ufuk belirir.”
Bakışı ufuklarda, başı dik Türk kadınının tarih yapacağı günün pususundadır o, tüm öncü kadınlar gibi.
Nuriye Kadan, mücadelede geri adım atmayan, kavganın ağırlığını omuzlamaktan kaçınmayan, üretim ve paylaşım geleneğini atalarından miras almış, sert rüzgârlara dayanıklı bir vatansever.
Turnaların menzile kanat çırptığı bu dönemde, katarın en önünde rüzgârı karşılamaya hazırlanan bir telli turna. Yurdunun kadasına belasına partisinden aldığı güçle kalkan kesilmeye hazır bir savaşçı.
ÜRETEREK PAYLAŞMAK

1966 yılının sıcak ağustos ayında Söke Ovası’nda, evin altıncı ve son çocuğu olarak dünyaya geldi
Nuriye Kadan. Anadolu’daki tabirle tekne kazıntısıydı. Çok kardeşli büyük bir ailede büyümek, ruhunu
şekillendirdi, mutlu anılarla dolu bir çocukluk geçirdi.
Babası mübadele yıllarında Selanik’ten, annesi de Girit’ten göç ederek Söke’ye yerleşmişlerdi. Koşulların zorlu olduğu Cumhuriyet’in ilk yıllarında küçük yaşta öksüz ve yetim kalmış, okula bile gidememiş ama toprağın dilini iyi bilen, eli nasırlı bir anne-baba; o toprak ki, 6 çocuğu da en iyi üniversitelerde okuttu. Çocuklarına verdikleri ilk ve en önemli ders, üreterek paylaşmak oldu. “Daha küçük yaşlarda çalışmayı, paylaşmayı, dayanışmayı, üretmeyi öğrendik.” diye anlatıyor o günleri, gururla.
ÜRETİMİN İÇİNDE OLMAK BAMBAŞKA BİR DUYGU
Karneler alınır; Nuriye ve kardeşleri pamuk tarlasına çapaya koşar, ara tatiller pamuk ve zeytin hasadında geçer. Gün doğumundan gün batımına üretimde geçirdiği her gün, onun yılmaz kişiliğinin yapı taşı oldu. Okul sıralarında öğretilmeyen her şeyi, topraktan öğrendi Nuriye Kadan.
“Bugün eğer zorlukları mücadeleci bir ruhla aşmaya çalışıyorsam, paylaşmayı dayanışmayı önemsiyor, insancıllığı benimsiyorsam, bunda ailemin katkısı çok büyüktür. Belki okuldaki arkadaşlarımız gibi tatile gidemiyorduk. Ancak ailecek üretimin içinde olmak, evin geçimine destek olmak bambaşka güzel bir duyguydu.”
O zaten hiçbir şeyi okuldaki arkadaşları gibi yapmıyordu. Arkadaşları da onu lise yıllarında, elinde gazete, toplumsal sorunlara duyarlı, yaşıtlarının eğlence tarzından farklı uğraşıları olan, olgun ve vakur bir kişi olarak tarif ediyor.
1983 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazandığında Söke’den büyük şehre gitmek başlangıçta onu korkuttu. Ancak kararlıydı; ailesinin umudunu, emeğini boşa çıkarmamak için var gücüyle çalıştı. Öğrenimini başarıyla tamamladı.
Nuriye Kadan 37 yıl önce mesleğe atıldığı ilk günün heyecanıyla İzmir’de avukatlığa devam ediyor.
1990 yılında meslektaşı Çetin Kadan ile evlendi. 2 çocuğu oldu. Her ikisi de mesleklerinde başarılı, vatanını, milletini seven bireyler. “Her zaman her yerde önce Vatan Partiliyim.” diyor; “Diğer sıfatlarımı ondan sonraya bırakıyorum. Şunu çok iyi biliyorum ki örgütlü mücadele içinde olmazsan tek başına bir güç olamazsın. Hele ki Vatan Partisi içinde o mücadelenin içinde olmak çok büyük ayrıcalık.” diye de ekliyor.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KALBİ ANKARA’DAYIZ

Söke’nin akça pamuk tarlalarından, duruşma salonlarından, devrim karargâhına uzanan bir uzun yürüyüş. Nuriye Kadan, birikimini, erdemlerini ve tam bağımsız Türkiye inancının su gibi durulduğu, çelikleştiği yerde, Vatan Partisi’nin Öncü Kadın Kurultayı’nda, Öncü Kadın Genel Başkanlığı’na adaylığını böyle ilan etti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kalbi Ankara’dayız; İstiklal Savaşımızın karargâhında, yeniden bir devrim sürecine giren ülkemizin öncü kadınları olarak toplandık. Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya uzanan mirası omuzlayarak, sahada mücadele edecek, bilim yolunda çalışacak, örgütlenerek büyüyecek ve Üretim Devrimi’yle tam bağımsızlığımızı kazanacağız. Türkiye büyük bir karara gidiyor; Atlantik Sistemi’nin sonuna gelindi, borçlanma ekonomisi tükendi. Çiftçi üretimden kopuyor, işçi düşük ücretlerle eziliyor, kadın emeği ucuzlatılıyor; halkımız, emekçiler, gençler ağır bir kuşatma altında. Üretimi dışlayan düzen çökmüş durumda; büyük sorunlar devrimci çözümleri dayatıyor.
MİLLİ KADIN HAREKETİ
“Milli Kadın Hareketi artık bir zorunluluktur. Kadın emeğinin güvencesiz bırakıldığı, denetimsiz çalışma koşullarında genç kadınların can verdiği bu düzende çözüm, örgütlü mücadelededir. Kadına yönelik şiddeti, çağdışı zihniyeti ve kadın–erkeği karşı karşıya getiren anlayışı ancak üretim içinde eşitlik ve toplumsal dönüşümle aşabiliriz. Emperyalist kültür saldırısının uzantısı olan LGBT propaganda dayatması da aileyi, toplumu ve gençliği hedef alıyor; Vatan Partisi’nin hazırladığı yasa teklifi bu tehdide karşı devletimizi ve toplumumuzu koruma görevi taşımaktadır.
GÖREVE HAZIRIZ
“Uyuşturucu ve sanal bahis bataklığı gençlerimizi esir alıyor; CKD’nin Anneler Hareketi’yle yürüttüğü çalışmalar bu mücadeleyi büyütüyor. Kumar ve bahsin yasaklanması, milletin emeğinin yağmalanmasına son verilmesi zorunluluktur. Gerici merkezlerin kız çocuklarını eğitimden koparma girişimlerine karşı Öncü Kadın örgütü her alanda mücadele yürütmektedir.

“Sanatın ışığını da yanımıza alarak, kadınların kültürde ve toplumsal yaşamda öncülüğünü büyüteceğiz. Türk Devrimi’nin yarattığı milli unsurlarla birleşerek Üreticilerin Milli Hükûmeti’ni kurma hedefi bugün görevin özüdür. Emek mücadelesinin, üretici kadınların önder partisiyiz; temel görev partiyi örgütlemek, hayatın her alanında var olmak, gençliğimizle ve kadın örgütümüzle büyümektir. Öncü Kadın örgütü bu sorumlulukla göreve hazırdır; Türk kadını Üretim Devrimi’nin, siyasetin, kültürün ve toplum hayatının en önünde olacaktır.”
Üretim Devrimi ufukta Öncü Kadın ayakta
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı: Öncü Kadın ve CKD, Türkiye’yi ayağa kaldıracak

Vatan Partisi Öncü Kadın Kurultayı’nda konuşan Özgür Bursalı, ‘Öncü Kadın ve CKD, Türkiye’yi ayağa kaldıracak’ ifadelerini kullandı. Bütünleşen Türkiye sürecinin köklü çözümünün ‘af kanunu’ önerisi olduğunu da ifade eden Bursalı, ‘Vatan Partisi’nin günleri geldi’ dedi.
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı: Öncü Kadın ve CKD, Türkiye’yi ayağa kaldıracak
Doğan Özkan
Vatan Partisi Öncü Kadın 12 Olağan Genel Kurultayı, bugün Ankara Akar Otel’de toplandı. Kurultayda, geçmiş dönem değerlendirildi ve önümüzdeki dönemin yol haritası çizildi. Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, kurultayda açış konuşması yaptı.
Bursalı şunları kaydetti:
Hep feryatlar var kadınlara, sistemi vadettiği Zorluklar var, çığlıklar var, kafesler var. Kaygılar, korkular var. Genel Başkanımızın yazdığı “Üç Feryadı” hatırlatalım:
– Diyarbakır analarımızın feryadı, hala kulaklarımızda. Vatan için destan yazan, Amerikasına İsrailine meydan okuyan, kandırılıp kaçırılan çocuklarına hasret kalan, aslan yürekli kadınların feryadı…
– Evladını uyuşturucu belasına kaptırmış, yaşadığı her an ızdırap çeken, yüreği dağlanan çaresiz anaların feryadı…
– Canice katledilen, kurşunlar sıkılan, bıçaklanan, yerlerde sürüklenen, şiddet gören Emine Bulutların, Özgecanların, Narinlerin, Rojinlerin uykularımızı kaçıran feryatları…
Türkiye feryatlar ülkesi olmuş. Kadınların türküsü feryat olmuş. Ama yine o Türkiye’nin kadınları büyük zorlukların içinden doğurmuş güneşi. Türk Devriminin yarattığı teslim alınamayan kadın kalkmış ayağa, Türkiye devrime giderken en önde, Öncü Kadın olmuş, Cumhuriyet Kadını olmuş, Üreten Kadın olmuş, Türkiye’nin büyük kararına önderlik etmeye hazırlanıyor. İşte o büyük mirasın öncüleri bu salondadır. Tarihten gelen gururlu kadınların 21. Yüzyıldaki temsilcileri, bugünün ve yarının yaratıcıları, Öncü Kadın’ın önderleri hepiniz hoş geldiniz!
Gururlu kadınlardan bahsettik;
11. Yüzyılda Gazneli Mahmut’un gönderdiği bir kervan dolusu hediyeyi elinin tersiyle iten, bana erdemler yeter diyen Firdevsi’nin kızı burada, 12. Yüzyılda Bamsı Beyreğe kafa tutup güreşen, yamanlığı destanlara işlenmiş Banu Çiçekler burada, 13. Yüzyılda Memlüklerin başına geçip Turan Şah’ı deviren kadın sultan Şecerüdür burada, 18. Yüzyılda Fransız İhtilali’nde idam kürsülerinden “madem giyotine çıkabiliyoruz, halka hitap eden kürsülere neden çıkamıyoruz” diye haykıran kadınlar burada, 20. Yüzyılda Mustafa Kemal’in cephesine kara gecelerde kağnısıyla mermi taşıyan Elifler burada.

Devrime giden Türkiye’nin kadınları burada. Türk Devriminin zincirlerini kırdığı kadınlar, Avrupa şampiyonları, voleybolcularımız, yüzücülerimiz, boksörlerimiz bugün tarih yazıyor. Şimdi kadınlarımız siyasette yeniden tarih yazacak. Yine kendi birikimleriyle, yetenekleriyle… Kadınlar sistem siyasetinin çıkardığı gibi “kotalara” sığdırılamaz. Listelere “ayıp olmasın” diye serpiştirilmez. Yönetici görevler kadınlara verilecek bir lütuf olamaz. Kadın zaten hak ettiğini alır. Kadın, Üretim Devriminin lideridir. En öndedir.
Şimdi yine Meltem Ayvalıların, Nuriye Kadanların liderliğinde Vatan Partisi Öncü Kadın ve Tülin Oygürlerin liderliğinde Cumhuriyet Kadınları Derneği hem kadınları hem Türkiye’yi ayağa kaldıracak.
Buna başladınız. Batı’dan gelen mor zehirlenmeyi püskürttünüz. Sözde kadını savunan İstanbul Sözleşmesi’ni iptal ettirdiniz. LGBT propagandasına karşı göğsünüzü siper ettiniz. Kadını kendi bedenine, erkeğe, topluma, devrime düşman eden bu iklimi yırtıp attınız. Bunu da bütün nezaketinizle, ideolojik birikiminizle, tarihsel haklılığınızla, vatanımıza, bağımsızlığımıza, milli devletimize ve kadın haklarına olan sarsılmaz bağlılığınızla yaptığınız. 8 Martlara bakın, kadın hakları adına kadını aşağılayan o LGBT yürüyüşleri, mor yürüyüşler yerle bir oldu, bir avuç kaldılar.
Bu sizin başarınızdır. Metropol adı verilen çöplüklerde “Kadın Haklarcılık” oynamadınız. Diyarbakır Anasının yanındaydınız, şiddet gören kadının yanındaydınız, üreten kadının yanındaydınız, uyuşturucuyla mücadele eden anaların yanındaydınız. Şimdi önümüzde görevlerin en büyüğü, işlerin en çoğu var. Yine büyük başarılar sizindir.
BÜTÜNLEŞEN TÜRKİYE’DE AL-VER YOK!

Türkiye çok önemli bir kavşakta ve yükselen Asya Uygarlığının bağrında, köklü çözümler sürecine girmiştir. Bu bağlamda “Bütünleşme” adını verdiğimiz “PKK’nın feshedilmesi ve silah bırakması” sürecinin geldiği dair de görüşlerimizi açıklamak isterim. Başından itibaren, devlet tarafından konulan “Terörsüz Türkiye” hedefinin, taktik bir ifade olduğunu ve bu süreci kesin sonuçlarına ulaştırma ufkunun olmadığını belirttik.
Vatan Partisi olarak bu sürecin adını “Bütünleşme” olarak belirledik. 27 Şubat çağrısında da yazdığı üzere, PKK’nın silah bırakması ve feshedilmesi stratejik bir amaca bağlanıyordu: “devletle ve toplumla bütünleşme”. Federasyon yok, idari özerklik yok, kültüralist çözümler yok. Al-ver yok, muhataplık yok, sözleşme yok, masa yok ve olamaz. Bunun altını önemle çiziyoruz.
ABD-İSRAİL GÜDÜMLÜ SABOTAJLAR
Terör bitebilir, silahlar bırakılabilir ama önemli olanın zihinlerdeki silahları bırakmak olduğunu, bilinçlerdeki ayrılıkçılığı bitirmek olduğunu hep ifade ettik. Şimdi Abdullah Öcalan’ın da bunu söylediğini görüyoruz. Bu sürece ABD-İsrail güdümlü unsurlar başından beri karşı çıktı. ABD-İsrail güdümündekiler süreci zehirlemeye ve sabote etmeye çalıştı ve halen de devam ediyorlar.
ZORLA AF YOK
En son feshedilen PKK’nın bazı yöneticilerinden sesler yükseldi; “Af istemiyoruz, suç işlemedik” diye. Bir kez daha ifade ediyoruz: Af istemiyoruz diyene af yok. Kimse zorla affedilemeyecek. Af istemeyen ne istiyor, Türk askerinin silahını istiyor. Önlerindeki tercih budur. Açıkladığımız Af Kanununun 5. Maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletiyle bütünleşmek isteyen kişiler ancak bu aftan yararlanabilecekler. Kimseyi zorla affetmeyeceğiz. Herkes de tercihlerinin sonuçlarına katlanacaktır.

PKK FESHEDİLMEDİ Mİ?
Daha birkaç ay önce “silah bıraktıktan sonra ben ne olacağım diye” kamuoyuna açıklama yapanlar bugün af istemiyoruz diyor. Soruyoruz, siz feshetmediniz mi PKK’yı? Silahları yakmadınız mı? PKK feshedildiyse bu açıklamalar nedir? KCK adına açıklamalar yapılıyor, KCK nedir? Ayrıca PKK ile ilgili olan her şey de feshedilecektir. DEM Parti de kapatılacaktır. Türkiye’de etnik-bölücü programa sahip olan, kimlik temelinde örgütleme yapan bir siyasi parti var olamaz. PKK feshedildiyse, Partisi de kapatılacaktır.
KANUN TARTIŞMALARI
Bir diğer konu, Meclis Komisyonu rapor aşamasına geçti ve bir hukuki düzenleme bekleniyor. Şimdi Hükümet Partisinin bazı mensupları; 200’ün üzerinde PKK yöneticisinin ne olacağı, örgüt üyelerinin, yardım yataklık yapanların, propaganda suçu işleyenlerin vs. suçlarının ortadan kalkacağı, diğerlerine dair yargılama yapılacağı gibi konulardan bahsediyor. Vatan Partisi olarak bu görüşleri hayretle izliyoruz.
YÖNETİCİ-ÜYE SUÇLU-SUÇSUZ AYRIMINI YARGI YAPAR
Yönetici kimdir, üye kimdir, yardım yataklık yapan kimdir, propaganda yapan kimdir… Bunlar nasıl saptanacak? Suça bulaşan, suça bulaşmayanlar deniyor. Bunlar nasıl ayırılacak? Bunları ancak ve ancak Mahkemeler saptayabilir. Bu ayrımı yapacak olan Yargı kurumudur. Hukuk budur. Şimdi bu hukuki gerçek ortadayken, yargılama yapmadan 15 bin kişinin durumunu nasıl saptayacaksınız? 200’ün üzerinde yönetici olduğunu yargılama yapmadan nasıl ayıracaksınız?
Bunlar MİT raporuyla olmaz. Yargılamaya kalktığınız zaman o yargılama ne kadar zaman alacak? Bu işin içinden nasıl çıkılacak? Şimdi hep sabotajlardan bahsediyoruz, bu da sürece bir sabotajdır.
KÖKLÜ ÇÖZÜM

“Feshedilen PKK Terör Örgütü Mensuplarının Devletle ve Toplumla Bütünleşmelerine İlişkin Af Kanunu” Önerisidir
Kanunun amacı, PKK Terör Örgütünün kendisini feshetmesi ve silah bırakma kararı alması nedeniyle örgütle bağı sona ermiş olan ve silah bırakan kurucu, yönetici, üye ve silahlı unsurlarının Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ve Türk Milletiyle bütünleşmelerini sağlamaktır.
Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak altı ay içinde, “Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ve Türk Milletiyle bütünleşme” talebiyle Güvenlik Makamlarına, bulundukları Ceza İnfaz Kurumuna ya da yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine dilekçe vererek ya da sözlü olarak başvuranlar aftan yararlanır. Yargının yapacağı işte budur. Cesur olalım. Atatürk gibi yapalım. İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet dönemi uygulamalarını hatırlayalım. Bu süreci kesin sonuçlarına ulaştırmanın başka yolu yoktur ve bu son şanstır.
TÜRKİYE ÜRETİM DEVRİMİNE GİDİYOR
Türkiye’nin önündeki bütün sorunlar, devrimcilik istiyor, cesaret istiyor. Sıradan çözümlerin, sıradan yöntemlerin geçersiz olduğu bir döneme girdik. Vatanımızı çevreleyen ABD-İsrail merkezli tehditler, Doğu
Akdeniz’de yapılan silahlı yığınak, iç cephede her gün derinleşen ekonomik bunalım, Üreticilerin isyanı, ezcümle hepsi köklü çözümleri dayatıyor. Sistemin güçleri buna yanıt veremiyor. Programları yok. Kadroları yok. Ufukları yok.
Anketler yapılıyor, “sorunları hiçbir Parti çözemez” %36 çıkıyor. Türk milleti sistemin dışına çıkıyor. O yüzden Vatan Partisi’nin günleri geldi. O yüzden Vatan Partisi, sistemin krize girdiği noktada, tarihi rolünü oynayacak. 55 Yıllık tecrübesiyle, kadınlarıyla, gençleriyle, emek mücadelesi içindeki eşsiz konumuyla, dünya ölçeğinde başarılı milli medyasıyla, Türkiye’yi yönetme mevzilerine yürüyoruz.
Önümüz açık. Karamsar değiliz. Köhneyen sistemin Partilerinin ömrü doluyor. Vatan Partisi yarını kuracak Partidir. Kendimize ve milletimize güveniyoruz.
YENİ ÖNCÜ KADIN YÖNETİMİNE BAŞARILAR
Öncü Kadın örgütümüz çok büyük işler başardı. Meltem Ayvalı arkadaşımıza büyük emekleri için çok teşekkür ediyoruz. Şimdi yeni Başkanımız ve Yönetimimizle Öncü Kadın bayrağı daha yukarı taşınacak. Kadın hareketinin rakipsiz örgütleri Öncü Kadın ve Cumhuriyet Kadınları Derneği, Üretim Devrimi’nin öncüsü ve Türkiye’nin baştacı olacak. İyimseriz ve umut doluyuz. Bu salonu izlesinler, Üretim devrimi zaten görecekler.

- Öncü kadınlar: “Üretmeye, yönetmeye, devrime hazırız!”
- Burdur Belediyesi’nin 13. Kitap Fuarı açıldı
- Fransız tarihçi Todd: “Batı’nın hakimiyeti sona erdi”
- İzzet Akbulut: ‘Para Bitti, Fatura Yine Millete Kesiliyor!’”
- Milletvekili Korkmaz’dan eğitim yatırımları açıklaması

