
Anadolu’da Yörük Türkmen boyları arasında “Kış gününün hoşluğuna, Osmanlının dostluğuna güven olmaz” diye söz vardır.
Düşündük mü acaba neden?
Osmanlı çok uluslu cihan devleti idi. Öne çıkan üç milletten Araplar; “Kavmi necip” (soylu, asil millet), Ermeniler; “Tebayı sadıka” (sadık millet), Türk ise; “Etrakı bi idrak”; (kaba, idraksiz, kafası çalışmayan millet) olarak nitelendiriliyordu.
Peygamber soyu diye Araplar imtiyazlı, ayrı gözle bakılıyordu. Ermeni, Rum, Yahudi zengin sınıftı. Esnaftı, sanatkârdı, tüccardı. Türk ise tarımla hayvancılıkla uğraşır, vergi verir, askere giderdi. Osmanlı ayakta kalsın diye kanını döker, canını verir, ömrünü cephelerde tüketirdi. Sarayın sultanın etrafında onun yeri yoktu. O görevler azınlıkların, gayrı Müslimlerindi. Türkün İstanbul’a girişi bile izne tabiydi.
Eski çağ tarihi uzmanı Bahtiyar Aydın “Saklı tarih” programında şöyle anlatır bunu.
***
Anadolu’dan bir Türk İstanbul’da en fazla hamallık yapabilirdi. Sirkeci’de iş hanında kalıp 20 gün hamallık yapacaksa muhtesip (polis zabıta) teşkilatından vize ister, eşraftan iki de kefil getirmesi istenirdi. Süreyi aşarsa cezaevine konacağı hatırlatırdı. Türk’e yaklaşım buydu. Görevi Libya’da, Fizan’da, Trablus’ta, Yemen’de on yıl, on beş yıl cephelerde savaşmaktı. O güne dair ağıtlar, türküler birer kanıtıdır bunun. Onu yapamayan tarımla, hayvancılıkla uğraşır, vergi verir emir beklerdi. 1930’lara kadar köy bakkalları bile yabancılarındı Ermeni’ydi Rum’du. Eczacı, doktor vb. vasıflı meslek sahipler hep onlardandı. Boğazın iki yakasında, Marmara kıyılarındaki yalılar köşkler hepsi gayrı Müslimlerin, azınlıkların idi. Türklerin buralarda adı sanı olamazdı. Okuma yazması da olmadığından fazlasını da yapamazdı zaten.
***
Bunlar da teke tek programında bu konuda Alev Alatlı’nın anlattıkları.
Osmanlı kadar Türk’ü kusan, dışlayan olmuş mudur acaba?. Vahdettin’e varıncaya kadar, sürekli itilmiş kakılmış toplumdu Türkler. Naima tarihi, Divan şairleri Nefi, Baki, neler söylememişlerdir ki Türkler hakkında. Kürtlere söylenmiş gösterilen bazı beyitleri var ki Türkler içindir aslında. Padişah Vahdettin demeç veriyor “el ahşam” gazetesine, 16 Nisan 1923 tarihinde. “Türkler dini, kavmiyeti vatanı meşkûk, mahut yani karışık 5-6 milyondan ibaret cahil kitledir” diyor orada. Durun düşünün şimdi, Mustafa Kemal’in yerine koyun kendinizi. Yoksul Rumeli muhaciri. Allah gani gani rahmet eylesin. Çıkıyor Türk diyor. Irkçılık yapmadan bir tarif yapıyor. Şemsiye tariftir o Türk. Bu üst kimliği alarak şundan şuraya getirmeye çalışıyor.
****
Bakış bu ise nesi neresi Türk idi o zaman Osmanlı’nın?
Hanedanın soyu… Ertuğrul Gazi’nin Osman Gazi’nin Oğuz’un Kayı boyundan olması.
Çoğu padişahın ana tarafında o yok.
Ne yaptı, neyi onun yerine koydu Cumhuriyet ve onu kuran Mustafa Kemal Atatürk?
Kaldırdı “kulluğu”, “tebaayı” ayrım kayırımı vatandaş saydı Türk milleti dedi hepsine.
“Türkiye Cumhuriyeti” dedi devletine. Hakkı – teslim etmiş oldu gerçek sahibine.
“Türk öğün çalış güven”, “Türk milleti çalışkandır zekidir”, “Tek bir şeye ihtiyacımız var o da çok çalışmaktır” “Ne mutlu Türküm diyene” sözleri ile güven cesaret aşıladı ona. Köylüsüne “milletin efendisi”, kadınına “sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” dedi. Seçme seçilme hakkı getirdi. Kaldırdı saltanatı, hilafeti, köyden çıkan birinin Cumhurbaşkanı olmasının önünü açtı.
Kıymetini bilmeli herkes bunun, izin vermemeli haklarının elinden alınmasına. Bakıldığında farkı yok pek de dünden.
Devlet nimetleri imkânları kapalı yine de.
Vatan savunmasına sıra geldiğinde hatırlanmakta sadece… Şehit cenazelerinin getirildiği evlerin durumu kanıttır ona.
Alavere dalavere Türk Mehmet nöbete.
Bayramınız kutlu olsun!
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
- Kifayetsiz muhteris yöneticinin ülkesine ve halkına verdiği zarar
- Jandarma yangına yönelik devriye atıyor
- Erdoğan’dan çiftçiye yeni kredi paketi müjdesi
- Cuma’da ders gibi hutbe: “Kamu hakkı dokunulmazdır”
- Yazarımız, Sagalassos’ta tarihi dokudaki tahribatı altı maddede gösterdi
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |