Avrupa 18. yüzyılda gemi inşa sanayisinde “usta – çırak” dönemini kapatarak, teknik çizim planlarına göre, ağaç gemilerden sac gemilere geçmeye başlamıştı. Osmanlı o dönemde bilim ve teknolojide çağı yakalayamamıştı. Teknik çizimlere uygun gemiler yapamıyordu. Osmanlı Bahriye Mektebi 1773’ de kuruldu. 1878’de İskoçya’nın Glasgow Limanı’nda inşa edilen ağırlığı 192 ton boyu 47,7 metre olan Britanya bandıralı bir yük gemisi Tore carderto adıyla önce 5 yıl daha sonra Yunanistan bandırası ile 9 yıl çalıştırıldı (1883). 1894’te Osmanlı Deniz Yolları İşletmesi İdare-i Mahsusa’ya devredilmiş, Türk bayrağı çekilerek adı PANDERMA olarak değiştirilmiştir. Önceleri yük ve yolcu seferleri yapmış 1910 yılında BANDIRMA olarak değiştirilmiştir. Birinci Cihan Harbi sürerken, Osmanlı donanması ağır hasar almış, Bandırma Vapuru ise 9. Ordu müfettişliği rütbesi alan Mustafa Kemal Paşa’ya Samsun’a götürülmek üzere teslim edilmiştir. Hindistan ve Uzak Doğu’ya kadar gitmiş tecrübeli bir kaptan olan İsmail Hakkı (Durusu – soyadı Atatürk tarafından verilmiştir) Bandırma Süvariliğine atanmıştır. Beşiktaş’ta annesi ile vedalaşan Mustafa Kemal Paşa kalkıştan önce müttefikler tarafından denetlenmiş; “ne ahmaklık silahla cephane arıyorlar bizse kafamızla inancımızı götürüyoruz” demiştir. Karadeniz’in hırçın dalgalarına direnen gemiyi İngiliz İşgal Kuvvetleri geri çevirip batırmakla görevlendirilmişti. İngilizlerin rotasını takip etmeyen Bandırma Vapuru 18 Mayıs 1919 günü saat 12 civarı Sinop limanına girmiştir. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları oradan Samsun’a karayoluyla geçmek isteseler de karayolları daha tehlikeli olduğu için Fransızlardan kalma Dil İskelesi’ne gemiyi demirlemiş, takalarla Samsun’a ayak basarak milli mücadeleyi başlatmıştır. Tarihe iz bırakan Nusret, Yavuz ve Bandırma Vapuru da diğerleri gibi 1925 yıllarında parçalanmış, 1999 yıllarında birebir benzeri inşa edilmiş, 18 Mayıs 2003’te müze olarak hizmete açılmıştır.

Kigork Berç Keresteciyan (Türker)

Keresteciyan Mustafa Kemal’in Bandırma Vapuru ile Samsun’a yola çıkmasından önce Bandırma Vapuru’nun boğaz dışında bir İngiliz torpidosu tarafından batırılacağını, kaptanın kıyıdan gitmesi gerektiği konusunda kendisini uyarmıştı. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Bankası ve Hilal-i Ahmer’de  (Kızılay) çalışmış olan Keresteciyan Kurtuluş Savaşı’nda Hilal’i Ahmer Cemiyeti’nin II. Başkanı olarak Anadolu’ya takalarla ilaç sandıkları gönderme işini organize etmiştir. Sakarya Savaşı’nda da top ateşleme mekanizmaları satın alımında Mustafa Kemal’in ricası üzerine hesabından 15 bin lira yardım yapmış, savaştan sonra beyaz şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Atatürk katkıları için ona “Türker” soyadını vermiştir. Keresteciyan 1925 yılında Taksim Meydanı’nda İtalyan heykeltıraş KANONİKA tarafından yapılan ünlü Cumhuriyet Anıtının oluşturulması için kurulan heyette yer almıştır.

Milletvekilliği sırasında da Hatay’ın Türkiye’ye bağlanması konusunda yaptığı tarihi meclis konuşması ile Ermeni asıllı ve aynı zamanda bir Türk milliyetçisi olarak da tarihe geçmiştir.

Bu vesileyle Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı anarken günümüzde “MAVİ VATANIN IŞIĞI “Jeopolitik strateji uzmanı” Başkanım Sayın Amiral Soner Polat’ı da saygıyla anıyorum.

19 Mayıs’ta emperyalizmle mücadeleyi başlatmak için Samsun’a çıkan “Efelerin mert Zeybeği” eşliğinde “BİSMİLLAH VİRA” komutası ile Ataları kadar kararlı ilerleyen nesillerin karargahı Bandırma Vapuru’ndan bir kez daha sesleniyoruz!

Ne mutlu Türküm diyene!

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.