Silahın namlusu kime çevrilecek! Bugün de bir karar günü

Şule Perinçek

Çok milliyetli bölgeler her zaman emperyalistlerin yoğunlaştığı odak noktaları olmuştur. Batı Asya büyük uygarlıklar ve imparatorluklar coğrafyasıdır. Hepsi doğal olarak çok bileşenlidir. İmparatorlukların yıkıldığı ve bağımsız millî devletlerin oluşumu sırasında pay kapma yarışı özellikle bu bölgede çok kıran kırana oldu.

Birinci Dünya Savaşı Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşma savaşıdır.

O aç gözlülükle öncesinde ve sonrasında her yola başvurdular. Her yöntemi kullandılar. Parça-bölük yapmak için çok uğraştılar.

ASYA KAPISININ NÖBETÇİSİ

Türkiye emperyalizme karşı zorlu bir mücadele içinde devrimini başarıya ulaştırmış bir ilk örnektir. Bir koçbaşı gibi geride kalan coğrafyadaki birçok devrimi ve sömürgecilere karşı mücadeleyi de tetiklemiştir.

Bugün de Asya kapısının muhafızıdır.

Bugün ne dünya eski dünya ne Atlantik ülkeleri eski emperyalist güçteler ama hepsinden önce tayin edici olan Türkiye eski Türkiye… İnsan bilgi ve birikimi ve dünyaya nam salmış o müthiş devrim mirası.

KARAR ARİFESİNDEYİZ YARIN BAYRAM OLACAK MI

Türkiye bir dönüm noktasında.

Türkiye önemli bir karar arifesinde.

Yarın bayram olacak… mı…

Var mı böyle bir soru işareti!!

Elbette… mutlaka… bayram olacak!

Göreceğiz. Er ya da… geç olmasın artık…

Durdurabilirler mi…

GÖREV GELDİ ÇATTI

Millî Demokratik Devrimi’ni tamamlama görevinin zamanı gelmiş çatmıştır.

Berzenci Mağarası geçmişten bugüne işaret veriyor.

1919’da İngilizler Fransızlarla yarış halinde ABD arkadan yeni yeni palazlanıyor…

Kim daha büyük parçayı kapacak.

İsyanlar kışkırtılıyor, vaatler veriliyor… arkadan iş çevriliyor… aldatılıyorlar…

CEPHE SAĞLAMLAŞTIRILACAK

Devrimin lideri Mustafa Kemal, emperyalizme karşı cepheyi genişletecek ve sağlamlaştıracak.

Milleti bütünleştirecek.

Tarihi görev bu. Gelmiş çatmış.

Olacağını biliyor.

Görüyor.

Onun için öne çıkıyor.

Sivas Kongresi’ne gidilecek. Kararlar alınacak.

Silahın namlusu kime çevrilecek! Bugün de bir karar günü

ORTAK DÜŞMANA KARŞI ORTAK MÜCADELE

Mutki’de Aşiret Reisi Hacı Musa Bey’e

Bitlis Küfrevizade Şeyh Abdülbaki Efendi Hazretleri’ne

Şırnaklı Abdürrahman Ağa Hazretleri’ne

Dirşulu Ömer Ağa Hazretleri’ne

Muşarlı Resul Ağa Hazretleri’ne

Eski Mebus Sadullah Efendi Hazretleri’ne

Mahmut Efendi Hazretleri’ne

Nurşinli Ziyaettin Efendi Hazretleri’ne

Garzan’da Reislerden Cemil Çeto Bey’e… sesleniyor!

Hemen hepsi aynı tarihli (13 Ağustos 1919) mektup yazıyor. (Atatürk’ün Bütün Eserleri , c.21, s.52-59)

Sanmayın ki matbu… hepsi aynı… hayır… bölgeyi ve insanını öyle iyi tanıyor ki… hepsinin özelini biliyor, mektuplarda onlara değiniyor ama çağrısı bir… Bütünleşmeye, vatan görevine çağırıyor, ortak düşmana karşı, ortak mücadele…

Sanmayın ki matbu… hepsi aynı… hayır… bölgeyi ve insanını öyle iyi tanıyor ki… hepsinin özelini biliyor, mektuplarda onlara değiniyor ama çağrısı bir… Bütünleşmeye, vatan görevine çağırıyor, ortak düşmana karşı, ortak mücadele…

BÜTÜN CİHANA GÖSTERECEĞİZ
“Cenabı Hakk’ın yardım ve inayeti ve Peygamberi zişanımızın feyiz ve şefaati ile bütün milletimizin bir noktada birlik olduğunu ve haklarını muhafaza ve müdafaaya kadir bulunduğunu cihana göstereceğiz. Yakında Meclisi Mebusan’ımızı açtırmak ve millete dayanan kuvvetli bir hükümeti iktidar mevkiine geçirerek vatanın selametini temin eylemek nasip olacaktır.” (Age., s. 57)
“Bütün bu tecavüzlere karşı koyabilmek için yegâne çarenin, milletimizin, haklarının ve mukaddesatın müdafaası için yekvücut olarak kudret göstermesi olduğu takdir buyurulur.
Doğu Anadolu’nun her tarafında aynı elem neticesi olarak teşekkül etmiş bulunan cemiyetlerin Erzurum Kongresi’nde elhamdülillah birleşmesi maksadın temini için elde bir teminat olmuştur.” (Age., s. 55)
“Vatanperver Efendim,
Zatıâlinizin yüce hilafet ve saltanat makamına olan bağlılıkları ve mukaddes vatanımızın Ermeni ayakları altında çiğnenmesine katiyen razı olamayacakları herkesçe bilinmektedir. Bugüne kadar göstermiş olduğunuz fazilet eserlerini yakından bildiğim için zatıâlinizi vatan ve millet için çalışmak hususunda hayatını hasreden vatanperverlerin başında göreceğimden eminim” (age., s. 55)
“Zatıalilerinin eskiden beri devlet ve millet ve vatan uğrunda fedakârlığınız, güzide hizmetleriniz, bütün hamiyet erbabınca takdir edilmekte ve alkışlanmaktadır.
Bu arada son olarak Bitlis’in geri alınmasında orduya fiilen yaptığınız yardımın kıymeti, Mutki mıntıkasının düşmana karşı emniyete alınmasında gösterdiğiniz gayret ve mesainin ehemmiyeti, her zaman takdir ve şükran lisanıyla yâd edilmektedir. (…) hakkıyla milletimizin bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü yolunda hasıl olan ittifakı hariç ve dahile karşı temsil maksadıyla Kongre’ce bir Heyeti Temsiliye seçildi ve kabul edildi. Zatıâliniz de Kongre’nin oybirliğiyle bu Heyeti Temsiliye üyeliğine seçildiniz. (…)
Vatanımızın kurtuluşu ve saadeti için el ele vererek çalışılacak bir zemin ve zaman hasıl olduğundan dolayı cidden pek büyük memnuniyet hissetmekteyim. (…) Burada olduğu gibi aynı maksatla Sivas’ta da bütün milletin temsilcilerinden meydana gelen genel bir kongre toplanmak üzeredir.” (Age., s. 52/53)
Şeyh Mahmud Berzenci

SİLAHIN NAMLUSU KİME ÇEVRİLECEK

Mahmut Efendi’ye (Berzenci) yazdığı mektubu yan tarafta olduğu gibi aldım.

Bir cümlesini çıkarmaya kıyamadım.

Heyecanı içimi sardı.

Gittim o güne, döndüm bugüne.

İngiliz emperyalistlerine karşı mücadelede karargâh olmuş o mağaranın önündeyiz yine.

Silahın namlusu kime çevrilecek.

Bugün de bir karar günü.

O silahlar ateşe atılıp cayır cayır yandıkça benim de içim yandı.

Eyvah bir tane daha… bir tane daha eksildi…

Belki işe yaramazları yakmışlardır…

Devlette ve millette bütünleşme sağlanınca o silahlar lazım olacak.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı için kullanılacak.

Üretim Devriminin önünü açmak için kullanılacak.

Kendilerinin ve ailelerinin geçimlerini sağlamalarının koşulları yaratılacak.

Özgür vatandaş olma koşullarını sağlamak için kullanılacak.

Azı da çoğu da paylaşacağız.

57 yıldır bu siyasetin içindeyim.

“Türk-Kürt kardeştir, Amerika kalleştir” diye meydanları inlettik.

“Bir Kürdümüz cehennemde olsa, bize cennet yasaktır” dedik söylenmesi en zor zamanlarda.

Doğru yaptıklarında yanlarındaydık, yanlış yaptıklarında neredeyse bir tek Vatan Partisi göğsünü gerdi en öne fırladı.

Partimiz kapatıldı. Yenisini açtık.

Amerikancı darbeler vatanımızı “Ankara’nın ötesi-berisi” diye çatır çatır bölmeye kalkıştı…

Bölünmesin diye cezaevlerinde yattık.

Bölgede canları acısa, buradan yeri göğü inlettik.

Binlerce yıl cezalar aldık, “Kürt” sözcüğünü kullanmaktan.

“Türk” tanımının gerçeğini yazdık.

“Arzu birliğinin” inşaatı ne zamandır devam ediyor.

Gökdelenlerin başı göğe erecek.

Bitti-gitti…

Sözümüz vardı şehit analarına-babalarına-eşlerine…

Sözümüz vardı Diyarbakır analarına…

Sözümüz vardı şehitlerimize.

Can borcumuz.

Anılarına saygılarımızla… ve minnet duygularımızla

Başlıyoruz. Bitireceğiz.

Onların cesareti ve onuru bize emanettir.

MİLLET YEK VÜCUT OLARAK KUVVET VE KUDRETİNİ CİHANA GÖSTERMELİDİR

Şeyh Mahmut Efendi Hazretleri’ne

Faziletlû Efendim,

Yüce hilafet makamına ve Osmanlı saltanatına olan hakiki bağlılıkları ve aziz vatanımız hakkındaki kati alakaları herkesçe bilinmektedir. Harbi Umumi’nin makûs neticesi düşmanlarımıza çok fırsatlar bahşeylediğinden, Mütareke’den beri devlet, millet ve vatanımız hakkında reva görülen tecavüz ve zulümler tahammül ve kabul edilemez dereceye ulaşmıştır. Hilafet ve saltanatın yok olmasına ve vatanımızın Ermeni ayakları altında çiğnenmesine ve milletimizin Ermenilere esir olmasına rıza gösterecek hiçbir Müslüman tasavvur edilemez. Düşmanlarımızın her taraftaki teşebbüsleri hep vatanın parçalanması ve milletimizin esir olması gayelerine yöneliktir. Milletten kuvvet alamayan ve esir vaziyetinde bulunan merkezi hükümet aczden başka bir şey gösterememektedir.

MİLLETİN İÇİNDE MİLLETLE BERABER Milletin yekvücut olarak kuvvet ve kudretini cihana göstermesinden başka kurtuluş çaresi ve medet noktası kalmamıştır. Bu sebeple senaverleri (1)

resmi makam ve sıfatımın mâni olduğunu gördüğümden, derhal askerlik mesleğinden istifa ederek vatan ve milletimizin tam kurtuluşuna kadar milletle beraber ve milletin içinde çalışmaya karar verdim.

İNGİLİZLERİN ALDATICI TELKİNLERİNİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ

Zatıâlileri gibi fedakâr, vatanperver dindaşlarımın benimle beraber çalışacağınıza eminim. Bu defa Erzurum Kongresi’nce kararlaştırılan beyanname ve nizamnamelerden takdim ediyorum. O havalice teşkilatın genişletilmesi ve takviyesi hususunda kuvvet sarf olunmasını rica ederim. Yakında Sıvas’ta toplanacak olan genel bir kongre ile de daha faydalı ve kati neticeler elde edileceği şüphesizdir. O havalide İngilizlerin aldatıcı telkinlerinin önüne geçilmesi pek ziyade lazımdır. Cenabı Hak cümlemize muvaffakiyetler ihsan buyursun. Gözlerinizden öperim,

Efendim.

Eski 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal

1- Senaver: Metheden, öven. Burada “sizi metheden, öven ben” anlamında. {Y.N.) 13 Ağustos 1919

AYDINLIK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.