Üretim olmadan kalkınma olmaz

İzmir Agromey’de üretim müdürü olan Tolga Çağırgan ile Su Ürünleri sektörünü konuştuk

Dünyada ticari balıkçılık 15’nci yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış; sonraki iki yüzyıl içinde de büyük balıkçılık sanayi oluşmuştur.

Balıkçılıkta avlanan balıkları işleyen, çeşitli aygıtlarla donatılmış büyük balıkçı filoları kurulmuştur. Zamanla aşırı avlanma balıkçılığı tehdit etmeye başlamış ve günümüzde ekosistemlerin kirlenmesi ve yok olmasıyla birlikte ciddi sorun olmaya başlamıştır.

Su ürünleri ticareti, özellikle bir ülkenin hem iç piyasasında, hem de dış piyasada ciddi sirkülâsyonların yaşandığı bir alandır. Dünya’nın büyük bir bölümünün sularla çevrili olduğunu düşünürsek, su ürünlerinin değeri ve önemini anlamamız kolaylaşmaktadır. Ülkemizde de gerek dört denizin bulunması, gerekse önemli göl, baraj ve akarsu gibi kaynaklara sahip olunmasından dolayı su ürünleri bir ‘sektör’ haline gelmiştir.

Su Ürünleri Mühendisi, aynı zamanda İzmir Agromey’de Üretim Müdürü olan Tolga Çağırgan ile su ürünleri sektörünü konuştuk.

Tolga Çağırgan, 15 yıldır bu işle uğraşmaktadır. Sektöre üniversite 2’nci sınıfta iken ahşap bir tekne alıp; kıyıdan olta atarak, yavru balıkları yakalayıp balık çiftliklerine satan bir öğrenci olarak başlamıştır. Kendisi tam bir deniz aşığı.

Albayrak: Su Ürünleri sektörü ülkemizde oldukça yol kat etti. Sektör büyüyor ve gelişiyor ama nedense Su Ürünleri Mühendisi yetişmiyor, bunun nedeni sizce nedir?

Tolga Çağırgan: Su ürünleri sektörü kara şartlarına göre gerçekten zor. Bu sektörde çalışmak için ilk önce deniz sevdalısı olmak şart. Denizi sevmeyen mühendisin veya işçinin bu mesleği yapması oldukça zordur. Su Ürünleri Mühendisliği bölümünü okumak için okumamak gerekir. Girmesi kolay, mezun olması biraz zahmetlidir. Bölümümüz ataması oldukça az olduğu için öğrencilerin ilk tercihi arasında olmuyor.  Mühendis yetişmemesinin en büyük sorunu da masa başı işi tercih ettiklerinden kaynaklanıyor. Bu yüzden işçi sıkıntısı da zaman zaman yaşıyoruz. Denizde yüksek maaş alacağıma karada asgari ücret alırım daha iyi mantığıyla hareket ediyorlar.

Albayrak: Balık çiftlikleri denize zarar veriyor mu? Balıkların büyümesi için kullandığınız yemlerin denize zararı nedir? İlaçlı yemler diğer canlı türlerinin gelişmesinde olumsuz koşullar oluşturuyor mu?

Tolga Çağırgan: Öncelikle şunu çok iyi bilmek gerekir. Üretimin olduğu yerde mutlaka kirlilik vardır.  Zaten attığımız yemler Kalite-Kontrol mühendislerinin denetiminden geçmektedir. Büyük-küçükbaş olsun tavuk üretimleri olsun onlarında doğaya zararı yok mu? Tabi ki de var.

Olaya şu açıdan bakmak önemli: Getirisi ve götürüsü ne kadar? Ayrıca denizi en çok kirleten evsel atıklardır. Türkiye‘de yaklaşık 2900 belediye var. Sadece 400’ünde arıtma tesisi bulunuyor. Arıtma tesisi olmayan belediyeler ne yapıyorlar tabi ki de denize atıyorlar. Önce bunu sorgulamak gerekir.  O yüzden de yemlerin ve balık dışkısının zararı düşük bir orandır.  Zaten kafeslerin  deniz kıyısına 0.6 mil ve 30 metre derinlikte olması şartı var.

İlaçlı yemlere gelince, bunları balığın ölmemesi için kullanıyoruz. Verdiğimiz bu ilaçlı yemler veteriner kontrolünden geçmektedir. Az önce dediğim gibi tavuk ve büyük-küçükbaş üretimlerinde de ilaç kullanılmaktadır. Ayrıca aşı sayesinde balıkların hasta olma olasılığı azalmaktadır. Aşı ve ilaçların kullanılması ürettiğimiz balıkların organik olmadığı anlamına gelmez. Bakın haberlerde hepimiz görüyoruz. Domatesi ihraç ediyoruz, kırmızı et ihraç ediyoruz ve ülkemize geri gönderiyorlar. Ama balıkta gün geçtikçe ihracatımız atmaktadır.

Albayrak: Ürettiğiniz balıklar nelerdir? Ne kadar sürede gelişme gösteriyor? Ülkemize ekonomik açıdan katkısı nedir?

Tolga Çağırgan: Çipura ve Levrek üretmekteyiz. 16 ve 24 ay arasında gelişme göstermektedir.  Ülkemize yaklaşık 850 milyon dolar civarı büyük bir katkısı vardır. Tabi bunun 450 bin tonu avcılıktan gelmektedir. Avrupa‘da çipura ve levrek üretiminde birinciyiz. Ürettiğimiz balıkları Avrupa’nın her yerine ayrıca dünyanın birçok yerine göndermekteyiz.  Ülkemizin kalkınması için üretim şart. Üretim, olmadan olmaz! Devletin bize daha çok destek sağlaması gerekiyor. Halen 1971 anayasasının kanunları geçerli. Devlet bize kara tesisi vermiyor.  Anayasa’nın düzenlenmesi şart!

Su Ürünleri Mühendisliği mezunları sektörün çok ağır olduğunu şartların çok iyi olmadığını aynı zamanda okulla sektörün farklı olduğunu belirtiyorlar.  Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Bu mesele oldukça önemli bir meseledir. Bence en büyük problem Su Ürünleri sektörüyle üniversitelerin proje yapmamalarından kaynaklanmaktadır. Her üniversitede olmasa da belli üniversitelerde uygulamalı dersler yapılmaktadır. Eğer meslektaşlarım iyi bir mühendis olmak istiyorsa en önemli iki şartı iyice kavramaları lazım.  “ Denizi seveceksin, çalışkan olacaksın.”

Albayrak: Tolga Bey, www.aydınlık.com.tr olarak bize bu röportajı yapma imkânı tanıdığınız için size teşekkür ederiz.

Tolga Çağırgan: Ben de sizlere teşekkür ediyorum. Kolay gelsin. İyi çalışmalar.

Mehmet Albayrak/ Su ürünleri Mühendisi

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.