2018 “Dolar yılı” olacak

Bizde ekonomi çok kırılgandır. Uçan kuştan nem kapar. ABD merkez Bankası (FED’in) bu hafta yapacağı ve muhtemel faiz artışı kararı alacağı toplantı öncesi Dolar Türkiye’de gene yapacağını yaptı. Dolar geçtiğimiz Kasım seviyesi olan 3,94’ü test etti. Euro ise rekor kırıyor, 4,84 lirayla.

İş Yatırım’ın “Negatif ayrışmaya devam…” başlıklı günlük piyasa değerlendirmesinde dünya borsalarındaki satış dalgasının derinleştiği vurgulanarak, dünya piyasalarının haftaya tedirgin bir seyirle başladığı, ABD enflasyon verisinin beklentilerden iyi geldiği, buna binaen FED’in 4 defa 25 bp faiz artıracağı endişesinin azaldığı belirtildi. Ayrıca Trump yönetiminin Çin’e yönelik yeni korumacı tedbirler almaya, Rusya’ya karşı ek müeyyideler sinyali vermesinin piyasaları baskıladığı ileri sürüldü.

Değerlendirmede, “küresel risk iştahına duyarlı Türkiye varlıkları, aybaşından beri en kötü performans gösteren gelişmekte olan yatırım araçları arasında yer aldı. Döviz piyasalarında, 10 yıllık yerel tahvillerde ve hisse senedinde en kötü performans gösteren gelişmekte olan varlıklar arasında yer alıyoruz. Yurtiçinde önemli bir veri akışının olmadığı yeni haftada gözler Çarşamba günkü Fed toplantısında olacak. FED’in faiz tahminleri ve bilanço küçülmesi konusunda vereceği sinyaller piyasa için belirleyici olacak” şeklinde ifadeler kullanıldı. (Dolar fırladı, durdurulamıyor başlıklı Ulusal Kanal haberi)

DÖVİZİN YÜKSELMESİNİ TETİKLEYEN ETKENLER

Dolar, daha geniş kapsamda söylersek dövizin yükselmesini tetikleyen 3 etken var. Bunlar siyasi, küresel ve ekonomik etkenler olarak özetlenebilir. Bu etkenlerin analizi sonucu uzmanlar, 2018 ve 2019 yıllında Doların yükselişini sürdüreceğini, bu iki yılın “Dolar yılı” olacağını belirtiyorlar.

İç etkenler içinde genel ve yerel seçimler bulunmaktadır. Uzmanlar, 2020’ye kadar 3 seçim geçirecek olan ülkede ekonomik disiplinin bozulacağı, piyasanın likiditeye (sıcak paraya) boğulacağı, göstergelerin geçici de olsa iyi olacağı görüşünün çok yanlış olduğunu belirtiyor.

Jeopolitik etkenler içinde vatan savaşına dönüşen Afrin’de ABD kara gücü PKK/PYD’ye yönelik Zeytin Dalı Operasyonu’nun tamamlanmasıyla birlikte henüz daha hangi yöne kayacağı, gelişmelerin nasıl cereyan edeceği belirsizliğini korumaktadır.

Öte yandan küresel etkenler içinde en önemli ve belirleyicisi olan ABD ekonomisinin olumlu gelişmeler gösterdiği belirtiliyor. Bu gelişme, bizim gibi gelişen ekonomilerin aleyhinedir.

Trump’ın ne yapacağı belirsizliğini korumaktadır. Neocon’ların hamlelerinin arkası kesilmiyor. ABD Dış İşleri Bakanı Tellerson’ın Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı’yla 3 saat 15 dakika başbaşa, tutanaksız görüşmelerinin, İç İşleri Bakanı’nın Münbiç ve Fırat’ın doğusundaki coğrafyada ABD ile ortak güvenlik sağlanacağı açıklamalarının arkasından merkezi Pentagon olan ABD “derin devleti”nin operasyonu geldi; Tellerson bir Twitterle şutlandı. Yerine şahinlerden azılı İran ve Türkiye düşmanı CİA Direktörü Pompeo getirildi.

FED, 2018 yılında bizim dövizi hop oturtup hop kaldıran faiz oranlarını 3 kez artıracak.

Bir başka sıcak gelişme, küresel sıcak paranın gelişen ekonomilerden gelişmişlere doğru yönelmesi olduğu belirtilmektedir.

Türkiye’de her şey tozpembe gösterilse de ekonominin sallantıda olduğu iktidar sahiplerince de biliniyor. Bu sebeple diken üstünde oturdukları biliniyor. Reel sektör denilen KOBİ’ler alarm veriyor. İflaslar geçen yılki ekonomik uygulamalarla bir süreliğine ötelendi. Reel sektörün borçları 300 milyar dolara yaklaştığı ifade ediliyor. İnşaat sektöründe balon oluştu. Faizler yüksek. Satışlar durma noktasında.

Türkiye’nin açıkları büyük dert. İkiz açık oluştu. Cari açık artmaya devam ediyor. Dış ticaret açığı 100 milyar dolara yelken açmış durumda. Bu sebeple Türk Lirasını korumanın şartları tamamen ortadan kalkmış durumda.

IMF’ye tek kuruş borcun olmadığı ile övünülüyor ama toplam dış borcun 450 milyar dolara tırmandığından söz edilmiyor. Borcu borçla öder hale geldik Osmanlı’nın son dönemi gibi.

Kısacası 1980’lden sonra başlayan, 2002 yılında AKP ile zirveye taşınan borçlanma ekonomisi duvara dayanmış durumda. Üretim ekonomisi mecburiyeti kendini dayatıyor.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.