Kaleiçi’nde felaket bağırarak geliyor; yetkililer ise seyrediyor

Sosyal medyada Ali Orhan Kutluer’in bir paylaşımından öğreniyoruz ki, Antalya Kaleiçi’nde felaket yakındır. Felaketi vahimleştiren ise bağırarak gelen felaket karşısında –genellikle ölümler neticesinde ancak harekete geçebilen -yetkililerin vurdumduymazlığıdır.

Konu, -aynı yerde daha önce de araştırmalar yapan Kutluer’in bayram tatili nedeniyle geldiği Antalya’da bir kez daha yaptığı inceleme neticesinde- Antalya’da Cumhuriyet Meydanı’nın iki yanında batıda Kadınyarı ile doğuda 13. Yüzyıl tarihi mirası ve 25. Cm güneye yattığı resmen kanıtlanmış Yivli Minare arasındaki yalıyarların kopma-çökme-devrilme tehlikesini oluşturmasıdır.

1983 yılında içinde Kutluer’in de bulunduğu teknik heyetin incelemeleri sonucunda yalıyar çatlağının hareketini en azından yavaşlatmak için PTT binası, Büyük Otel gibi bazı binaların yıktırıldığı belirtiliyor.  

Buna rağmen Kadınyarı’nın denize ulaştığı noktadaki büyük binanın ağırlığı ve Akdeniz’in dalgalarının alttaki mağaradaki etkisi nedeniyle çatlağın hareketlenmesine neden olduğu ileri sürülüyor. Limana inen oyuklar asfaltla kapatılıyor ama garnizon bahçesinin altındaki açılmanın büyüklüğü kapatılamıyor, herkes görebilir.

Böyle bir tehlikenin varlığına rağmen Antalya’daki yetkililerin vurdumduymazlığı akıl sağlığına zarar doğrusu!

Kamuoyu, ölümlerle sonuçlanacak çökme, yıkılma ve kopma gibi olaylar cereyan edince mi harekete geçileceğini merak ediyor ve izliyor.

İşte Kutluer’in paylaşımı!

Yivli minare ve falez ayrışmaları,

Dostlar, dün Antalya Yivli minarenin yana yatmış fotoğraflarını paylaşmıştım. Bu olayın başlı başına bir vurdumduymazlık örneği olmasının yanında şimdi anlatacağım bir felaket olabilecek bir kopma-çökme- devrilme yaşanabilecek kütle hareketinin de habercisi olabileceğidir. Antalya güllük caddesinin güney ucunda kadın yarı deresi denize bağlanır. Yivli minare bu noktanın yaklaşık 600 metre doğusunda yer alır. Yivli minare ve külliyesi 13. yüzyılda Selçuklu döneminde yapılmış yaklaşık 700 yıllık ilk İslami eserlerden biridir. Tarihi yapıların depreme dayanıklılık araştırmaları yapılırken Akdeniz Üniversitesinde görevli değerli bilim adamlarımızdan Sayın Ramazan Öztürk ve ekibi Yivli minarenin 35 santimetre güneye doğru yatmış olduğunu tespit etmiştir. Akdeniz Üniversitesi yapı malzemesi yönünden depreme dayanıklılığı yıpranma testleri ile bilimsel çalışmalarını sürdürmektedir.

Ben bu konuyu 15 gün kadar önce basından öğrenince bir Antalya sevdalısı olarak dikkatle inceledikten sonra aşağıda bahsedeceğim olayla bağlantısı olabileceği endişesini sizlerle paylaşmak, ilgili ve yetkililerin dikkatini çekmek istedim.Yıllardır gündeme getirdiğim ama asfalt yama ve üst betonlama dışında hiçbir çalışma yapılmadığını gördüğüm, Kadınyarı deresinden başlayıp Cumhuriyet meydanına kadar devam eden bir çatlağı 1983 senesinde oluşturulan bir teknik heyette görevlendirilmem sayesinde inceleme fırsatı bulmuştum. Zaman zaman yazılarımda bahsettim. Yat limanına inen yol ile meydan arasındaki bölümde bulunan PTT ve Büyük otel gibi yapıları yıktırarak (çatlağın üzerindeki yükü kaldırarak) çatlağın hareketini uzun bir süre durmasını sağladık. Ancak dere kenarındaki büyük binanın ağırlığı ve altındaki mağaranın Akdeniz’in haşin dalgaları, çatlağın hareketlenmesine neden oluyor. Limana inen yolda

açılan oyuklar asfaltla kapatılsa da garnizon bahçesinin altındaki açılmanın 40 santimetreyi bulduğunu limana inen herkes görebilir. Yol boyunca kuzey kaldırımdaki çatlaklar da ayrışmanın çizgisini oluşturmaktadır.

Bu çatlağın cumhuriyet meydanının altındaki durumu ve doğuya- Yivli minareye doğru olan mevcut çatlaklarla bağlantısının olup olmadığına dair bir araştırma yapıldığını da sanmıyorum. Ama yivli minaredeki durumu bu konu ile ilişkilendirdiğim zaman çok ciddi bir endişeye kapıldım. Dün Bayram münasebeti ile Antalya’ya geldiğimde ilk işim bu bölgeyi incelemek oldu.

1950 li yıllardaki fotoğraf ve planları incelediğimizde minarenin çevre yapısının bu günkünden farklı olduğu görülüyor. O yıllarda çevre konakların yanması ile ve zemin hareketleri ile minarenin güney cephesindeki bugünkü 12-13 metrelik kot farkı görünmüyor.

Çektiğim resimlerde göreceksiniz, Ocak ayında Bakanlık peyzaj çalışması başlatmış ama bırakın teknik önlem için çalışma yapmayı, ağaç kökleri ve bitki dokusunu temizlemek 6 aydır akıllarına bile gelmemiş.

Yivli minarenin zeminini incelemek için sondaja bile gerek yok 10 metreyi geçen ayna yüksekliğinden her türlü önlemi derhal almak mümkün. Minare ile meydan arasındaki faydaki köklerin temizlenerek kayaların daha fazla parçalanmasının önüne geçilmesi, gerekli güçlendirilmelerin yapılması gereklidir.

Kadınyarı deresi ile meydan arasındaki çatlak kopma durumuna geldiğinde meydanı ikiye bölüp, yivli minareye hatta saat kulesine kadar çatlakları tetikleyebilir.  Böyle bir durumda tüm Kaleiçi ve yat limanın halini düşünmek istemiyorum.  Ama seyirci kalmaya devam edersek bir gün bu felaketin yaşanacağı kesin…

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.