İsminden ‘Türkiye’ sözcüğünün çıkarılması gündeme gelen Türkiye Barolar Birliği önderliğinde barolar Ankara’da toplandı. Feyzioğlu açıklamalarda bulunuyor Barolar, Ankara’ya çıkarma yaptı. TBB ve Barolar Türkiye’dir etkinliğinde onbinler buluştu. Türkiye Barolar Birliği delegeleri, baro başkanları ve seçilmiş kurulları ile avukatların katılımıyla “Türkiye Barolar Birliği ve Barolar Türkiye’dir” konulu toplantıda TBB Başkanı Metin Feyzioğlu açıklamalarda bulunuyor.
Metin Feyzioğlu: “Sizleri; şahsım ve Türkiye’nin her bölgesinden seçilerek gelmiş yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyelerimiz adına saygıyla selamlıyorum.
Türkiye’de, belki de dünyada ilk kez, bir meslek örgütünün mensuplarının hizmet ettiği halkla birlikte omuz omuza yaptığı bu büyük toplantıya hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Sözlerimin başında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kahraman kadroları, emperyalistlerin sömürüsü altındaki tüm milletlere kurtuluş umudu veren Milli Mücadelemizin şehit ve gazilerini, terörle mücadelede gözlerini kırpmadan vatanımız için şehit olmuş kahraman asker ve polislerimizi, tüm şehitlerimizi ve görevleri başında, görevleri sırasında uğradıkları saldırılarda şehit düşmüş tüm avukat, hâkim ve savcı meslektaşlarımızı rahmetle anıyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru savunma hakkına dayanarak terör örgütlerinin kökünü kazımak için, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı’nda seferde olan kahraman ordumuza selam gönderiyorum. Dualarımız Mehmetçiğimizledir. Dualarımız polislerimizledir. Dualarımız köy korucularımızladır. Dualarımız evlatlarını evde bekleyen analarladır, babalarladır, eşlerledir.
Vatanın dört bir yanından geldiniz buraya. Hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Hepimiz ülkemiz ve mesleğimiz için buradayız.
Türkiye’nin bu en güçlü meslek örgütünde, yani Türkiye Barolar Birliği’nde attığımız her adımı, aldığımız her kararı, öncesinde tartışırız, uzun uzun değerlendiririz. Üç kurul her ay birkaç defa toplanır, neyi nasıl yapmalıyız, doğrusu nedir, yaptığımızı daha iyi nasıl yapabiliriz, bunu istişare ederiz. Sonra tek ses, tek vücut olur, kararlılıkla yürürüz. Demokrasi budur. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız gerek seçimleri gerek işleyişleri itibariyle tüm Türkiye’ye emsal oluşturacak birer demokrasi kalesidir.” dedi. Feyzioğlu TBB Yönetim Kurulu’nu sahneye davet etti.
Feyzioğlu:” Aramızda uyuşturucu batağından çocuklarını çekip aldığımız aileler var. Aramızda Barolarımızın güçlü elleriyle hayata yeniden tutunmuş şiddet mağduru kadınlar var. Aramızda köyleri, kentleri çevre kıyımına uğramasın diye mücadele eden çevreciler var. Aramızda cefakâr madencilerimiz var. Aramızda fındık üreticilerimiz, tarım işçilerimiz var. Aramızda Telafer’deki iç savaştan, anavatanlarına gelmiş ve yolları bizimle kesişmiş kardeşlerimiz var. Sizler de hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Peki, şimdi tüm bu güzel insanlar bugün neden yanımızda?
Çünkü tüm Türkiye biliyor ki, BİZ her yerdeyiz. Van’ın Ulupamir’inde, Değirmenköyü’ndeyiz. Bebeğinin ölüsünü karın içinde 15 kilometre çuvalda taşımak zorunda kalan acılı babanın yanındayız.
Siirt’te toprak kaymasında yitip giden canların taziyesindeyiz.Vatandaşın temiz suyu, temiz havası, ormanı, çiçeği ve sağlıklı yaşam hakkı için Cerattepe’de çevre katliamı yapmaya kalkışanların karşısındayız.
Manisa’da ekmek parası için kamyonet kasasında tarlaya giderken can veren emekçi kadınların köyü Çökelek’teyiz. Geride kalan öksüzlerin haklarını korumak için adliyelerdeyiz. Çanakkale’de Yukarıköy’de, Van’da dağ köylerinde depremzedelerin yardımındayız. Güvenpark’ta, Merasim Sokak’ta, Ankara Garı’nda hainlerin katlettiği canlar için Adli Tıp’ta ve mahkemelerde annelerle el eleyiz. Nerede bir çocuk istismarı varsa, nerede bir kadın ilkel bir yaratığın şiddetine maruz kalmışsa, biz, mağdurun yanında, kaba kuvvetin karşısındayız. Zeytin Dalı Harekatı’nın ilk gününde de roket saldırısı altındaki Kilis’teyiz, halkımızın ve askerlerimizin yanındayız. Biz derken; Türkiye Barolar Birliği, barolar ve tüm avukatlar.
Her acı bizim acımız. Her gözyaşı bizim gözyaşımız. Çünkü barolar ve Türkiye Barolar Birliği halkın avukatı. Çünkü barolar ve Türkiye Barolar Birliği, Türkiye. Biz, Atatürk’ün “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” sözünü kendine rehber edinmiş, gücünü milletten alan bağımsız avukatlarız. Biz, insan haklarını koruma görevi kanunla kendine verilmiş barolarız ve Türkiye Barolar Birliğiyiz. Ve bu görevimizi her hücremizde hissediyor, onurla, gururla yerine getiriyoruz. Çünkü biz avukatız.
Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor. Ve bizler, bin bir kötüleme ve saldırıyla karşılaştığımız, ancak yılmadan yaptığımız her türlü uyarıya rağmen maalesef devletimizin kılcal damarlarına kadar girmiş olan sinsi bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Emperyal güçlerin maşası olan, ülkemizi 15 Temmuz’da bir iç savaşın kıyısına kadar getiren FETÖ’den bahsediyorum. Bu vesileyle hainlerin saldırısına karşı kahramanca göğüs geren ordumuzun hukuka ve cumhuriyete bağlı ezici çoğunluğuna, tanklara vücutlarını siper eden kahraman vatandaşlarımıza, kumpas davalarda zindanlarda eziyet gördüğü halde devletimize küsmeyen ve o gece canı pahasına devletimizi koruyan kahraman subaylarımıza şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.
Ülkemiz, arkasında yine emperyal güçlerin desteği olan, onların maşalığını yapan bölücü terör örgütüyle mücadele ediyor. Ülkemiz, Ortadoğu’yu kana bulayan, kutsal dini değerlerimizi ilkel amaçlarına alet etmeye kalkışan radikal dinci terör örgütleriyle de mücadele ediyor.
Şunu çok iyi biliyoruz: Ülkemiz üzerine oynanan senaryoları, kurulan tuzakları bertaraf etmek için milli birliğe ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız daima bu birlik ve beraberliğin taşıyıcı sütunu olmuştur.
Maalesef, dört bir yanımız ateş çemberi. Yangının vatanımıza sıçramaması için, yanıp kavrulmamak için bir olmalı, iri olmalı, diri olmalıyız. Türkiye olarak kenetlenmeliyiz.
Bunun için 81 milyon vatandaşımızın ortak paydada kucaklaşması gereklidir. Bu ortak payda, köklerini evrensel değerlerde bulan hukuktur. Unutmayalım ki, bu evrensel değerler kadim uygarlıkların beşiği olan Anadolu ve Trakya’dan çıkmıştır. Bu evrensel değerler, ezilen milletlere kurtuluş yolunu açan Milli Mücadelemizle ve Cumhuriyet Devrimimizle taçlanmıştır.
81 milyon vatandaşımızın hukukun üstünlüğü paydasında kucaklaştırılması, Türk Milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası için zorunludur.
Bölünmeye değil, kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Hal böyleyken binlerce yıllık Ahilik geleneğinden gelen ve millet olmanın gereği olan dayanışmanın en güzel örneklerini veren meslek örgütlerini bölmenin, parçalamanın anlamı yoktur. Bundan sadece terör örgütleri ve onları kullanan güç odakları memnun olur. Bu sadece terör örgütlerine ve onları kullanan, bunun için hiçbir masraftan kaçınmayacak olan güç odaklarına ancak rüyalarında görebilecekleri yeni örgütlenme imkanları sağlar.
Bu noktada, bir hususu bilgilerinize sunmakta büyük fayda görüyorum. Meslek örgütlerinin parçalanmasına yönelik proje, bir FETÖ projesidir. Milli ordumuz hâkim ve savcı kılığına bürünmüş hainler tarafından balyozlandığı, milli eğitimimiz öğretmen kılığındaki hainler tarafından zehirlendiği, kozmik odamızdaki belgeler emperyal güçlerin emrindeki FETÖ ajanları tarafından ele geçirildiği yıllarda devletin raporlarında gündeme getirilmiştir. Ancak hainler, bu planlarını hayata geçirme fırsatı bulamamıştır. Devletimizi adım adım ele geçiren bu hain örgütün amacı, devlet kurumlarını çökertmek ve bizi Millet yapan dayanışma duygusunun kalbinde yer alan meslek örgütlerini ele geçirmekti. Hain planın yazarları bugün ya tutukludur ya kaçmıştır. Fakat planın kripto takipçileri hala iş başındadır ve devletimizi yönetenleri bu hain planlarına alet etme çabasındadır.
Bu planları anlattığımızda bizi dikkatle dinleyen, diyalog imkânı sağlayan başta Sayın Adalet Bakanı Av. Abdülhamit Gül olmak üzere devletimizin üst düzey bürokrat ve yargı mensuplarına teşekkür ederim.
Bizim amacımız kavga etmek değildir. Bizim tek amacımız vardır; ülkemize, memleketimize ve mesleğimize en iyi şekilde hizmet etmek.
Biz, doğruya doğru yanlışa yanlış demek zorundayız. Çünkü bizim ne kölemiz oldu ne efendimiz. Biz avukatız. Biz, herhangi bir ideolojinin veya siyasi partinin temsilcisi değiliz. Partilerüstü, partiler dışıyız. Hiçbir meseleye siyasi parti gözlüğüyle bakmayız, sadece hukuk gözlüğüyle bakarız. Tek bir idealimiz vardır: Herkes için adalet. Tek bir hedefimiz vardır: üçlü ve refah içinde bir Türkiye.
Ve…
Biz barolar, hep birlikte Türkiye Barolar Birliği’yiz. Adalet için daima yanında yer aldığımız halkımızla omuz omuzayız. Başka bir ülkenin, başka bir milletin değil, Türkiye’nin ve Milletimizin emrindeyiz. Adımızın başındaki “Türkiye” kelimesi, Türk Milleti’nin yüreğine kazınmıştır.
Biz, Silivri zindanının kapılarını kıran birliğiz.
Biz, Soma’da maden ocağının ağzında şehit cenazelerinin başında ağlayıp, acil serviste anaların, bacıların gözyaşını silen ve onların haklarını mahkemede arayan avukatlarız.
Biz, insanların canını bozuk para gibi harcayan vicdansızların karşısındaki demir yumruğuz.
Biz, Aladağ’da yanıp kavrulan evlatların yasını tutan toplumun vicdanıyız. Suçluların cezalandırılması için tek vücut mücadele eden hukukçularız.
Biz, depremde yardım olup, köy köy koşanız.
Biz, kadınları öldüren katillerin, çocukları istismar eden sapıkların karşısındaki büyük gücüz, mağdurların yanındaki büyük güvenceyiz.
Biz… TÜRKİYEYİZ.
Değerli meslektaşlarım, değerli konuklar,
Evet…
Etrafımız ateş çemberiyken, bu yangından sıçrayan alevler ülkemizi tehdit ederken, içeride ve dışarıda dünyanın en tehlikeli terör örgütleri ülkemizi hedef almışken, üzerimize oynanan oyunları boşa çıkarmanın bir tek yolu vardır: Birlik olmak. Birlikleri parçalamak değil. Türkiye’yi ayrıştırmak değil.
Tek çıkış yolumuz var: Birlik olmak, Türkiye olmak. Biz birlikte Türkiye’yiz demek.
Birlik olmanın yolu, 81 milyon vatandaşımızın her birine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla güven duyar hale getirmektir. Bu güven duygusu, sadece ve sadece adaletle sağlanabilir. Yargının güvenilir olabilmesi için, bağımsız ve tarafsız olması gerekir.
Şimdi sizlere soruyorum. Özellikle tüm vatandaşlarımıza soruyorum:
Türkiye Barolar Birliği ve barolar parçalanırsa, bir ilde birden çok baro, ülkede birden çok barolar birliği olursa kimin avukat olup kimin avukatlık mesleğine devam edebileceğine kim karar verecek?
Vatandaşlarımız kendilerini savunan avukatlarının siyasi iktidardan bağımsız olan barolar yerine doğrudan hükümete bağlanmasına razı olacak mı?
Bir avukat hükümete bağlanırsa görevini bağımsız olarak yerine nasıl getirecek? Vatandaşın hakkını kimseden çekinmeden nasıl savunacak?
Mesela devletin tarlasını kamulaştırdığı vatandaş, bağımsızlığını yitirip hükümete bağlanmış bir avukata nasıl güvenecek ve devlete karşı dava verecek?
Mesela haksız bir suçlamayla karşı karşıya olan vatandaş savcının karşısında kendini savunacak avukatı nereden bulacak?
Şimdi meslektaşlarıma soruyorum. Barolar parçalanır, Birliğimiz dağıtılırsa, öksüz ve yetimlerimize kim bakacak?
Ayağımız kırıldığında, Allah göstermesin haftalarca, aylarca yatağa bağlandığımızda veya daha beteri, çalışamayacak hale geldiğimizde bizi kim sahiplenecek?
Bugün bir imza atıp taburcu olduğumuz 158 hastanenin haftalık 1 milyonu geçen faturalarını kim ödeyecek?
Hemen hatırlatalım. Biz, dünyaya emsal bu sosyal dayanışmayı devletten, vergi mükelleflerinden bir kuruş katkı almadan yapıyoruz. Bütün bu harcamaları vekâlet pulumuzla yapıyoruz. Bugün itibariyle, sosyal yardımdan yararlanan avukat, eş ve çocuğu, stajyer avukat sayısı tam 89.802.
Peki, bir soru daha sormak istiyorum: Barolar parçalanıp dernek statüsünde küçük küçük barocuklar oluşturulursa, karakolda, savcılıkta, mahkemede vatandaşın hakkını savunurken engellenen, haksızlığa uğrayan avukatın arkasında kim duracak? Özetle; savunmasız kalan avukat, vatandaşın hakkını nasıl savunacak?
Şimdi en önemli soruyu soruyorum: Barolar parçalanırsa, küçük küçük barocuklar kurulursa, yargının avukatın mensup olduğu barocuğa göre farklı karar vermeyeceğinin garantisini kim verecek?
Biz; siyasi parti baroları, tarikat baroları, cemaat baroları, hemşeri baroları, arkasında karanlık güç odaklarının ve terör örgütlerinin olduğu barocukların kurulmasını istemiyoruz. Baroların bölünmesini dillendirenler dileriz bu tehlikeyi görürler. Mesele, kimsenin, ne benim ne baro başkanlarının ne avukatların şahsi meselesidir. Mesele, Türkiye meselesidir.
Değerli meslektaşlarım, değerli konuklar,
Avukatın bağımsızlığı, vatandaşın güvencesidir.
Baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin varlığı ve bağımsızlığı da avukatın güvencesidir.
Avukatın sahip olduğu haklar, vatandaşın hakkını savunmak için vardır. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin varlığı, bu sebeple, sadece avukatlar için değil en az avukatlar kadar vatandaş içindir, halkımız içindir.
Bir kez daha söylüyorum. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, Türkiye’dir. Baroların birliği, Türkiye’nin birliğidir.
81 milyon vatandaşımızı hukukun üstünlüğü paydasında buluşturmak zorundayız.
81 milyon vatandaşımızın her birine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu için güven vermek zorundayız.
81 milyon vatandaşımızın her birine bu Milletin asli ferdi olduğunu hissettirmek zorundayız.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla güven duyan kişi bu vatandaşlığın sağladığı güveni en yüksek bir gurur olarak evlatlarına yaşatacaktır. Vatandaşlığı en yüksek makam yapan işte bu güven ve gurur duygusudur. Sadece hukukun üstün olduğu demokratik rejimlerde böyle bir vatandaşlık makamı vardır. Şu halde; yargının bağımsızlığı, yargının ayrılmaz parçası olan avukatların bağımsızlığı, avukatların güvencesi olan baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin varlığı ve bağımsızlığı, bu coğrafyada vatanımızın ve Milletimizin bölünmez bütünlüğünün teminatıdır.
Biz, hukukun üstünlüğünü istiyoruz.
Biz, herkes için adalet istiyoruz.
Biz, hangi etnik kökenden, mezhepten, inançtan, cinsiyetten, cinsel yönelimden, dilden, dinden olursa olsun insan hakları herkesindir diyoruz.
Bunun için biz, herkes için adil yargılama istiyoruz.
Kürsüden siyaset yapan hâkim istemiyoruz. Kürsüdeki hâkimin siyasetten emir almasını da istemiyoruz.
Biz, demokrasi diyoruz. İnsan sevgisi diyoruz.
En yüksek makam, vatandaşlık makamıdır diyoruz.
Türkiye’nin birliği, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için bir kez daha ve hep birlikte diyoruz ki; Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, Türkiye’dir .”