
Saadet Partisi geleneksel aylık Divan Toplantısını AGD Konferans Salonu’nda yaptı. Toplantının açılış konuşmasını yapan İl Başkanı Süleyman Arslan, “idarecilerin yanlış politikaları” diyerek AKP Hükümetlerinin neoliberal ekonomi politikalarına atfen, “ “bu zihniyetle ancak fabrika satıp cezaevi açmaya devam ederler” dedi.
Saadet Partisi Burdur İl Başkanlığı genişletilmiş divan toplantısı AGD Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantının açış konuşmasını İl Başkanı Süleyman Arslan yaptı. Arslan, AKP Hükümetlerinin borçlanma ekonomisi uygulamalarını sert bir eleştirerek, “bu zihniyetle ancak fabrika satıp cezaevi açmaya devam ederler” dedi.
Toplantıya il sorumlusu Galip Akın, ilçe başkanları ve yönetimleri, kadın kolları ve gençlik kolları katıldı. Açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi Burdur İl Başkanı Süleyman Arslan ülke gündemini değerlendirdi. Arslan getirilen Cumhurbaşkanlığı sistemine de yüklenerek, “yeni sistemle birlikte koalisyonlar sona erecek deniliyordu. Ancak geldiğimiz noktada eski koalisyonlarda bakanlıklar paylaşılırdı; şimdi ise bu iş belediye başkanlıklarına kadar geldi” dedi.
BORÇLANMA VE FAİZ EKONOMİSİNE DEVAM
Meclis’e sunulan yeni bütçenin gene açık olduğunu, gene borçlanacaklarını, gene faiz ödeyeceklerinin altını çizen Başkan Arslan, “80 milyar Türk lirasını ne edip edip bulacaklar. Borç bulacaklar. Borç bulmak için faizleri yükseltmeniz lazım. Şu anda Türkiye’de piyasa faizleri %24 dür. Ama siz kredi kullanırsanız borç para alırsanız bu %40’lara kadar çıkmaktadır. % 24 üzerinden bile hesap etsek dünyada böyle bir faiz yok. Eğer dışarıdan borç gelirse bu yüksek oran için geliyor. Borç almak karlı bir iş değil. Peki, yatırımları kıssanız. Zaten yatırıma ayırdığınız para faize ayırdığınızın yarısı. Yatırımlara 65 milyar, faize 117,3 milyar ayırdınız. Oradan da kesemezsiniz. Tam bir çıkmazın içindeyiz” diye konuştu.
YAP İŞLET DEVRETLE ÜLKENİN
GELECEĞİ, ÖZELLEŞTİRME İLE İSE GEÇMİŞİ SATILIYOR
Yap işlet devret modeliyle ülkenin geleceğinin, özelleştirmelerle ise ülkenin geçmişinin satıldığına dikkat çeken Başkan Arslan, “tarım ölmüş. Sanayi satılmış. Eğitim keşmekeş. Sağlığı düne göre biraz iyileştirdiler ama onu da bazı patronlara peşkeş çektiler. ‘Şehir hastaneleri kuruyoruz’ dediler, %70 doluluk garantisi verdiler. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir yatırım şekli yok. Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü’nün 2018 yılı bütçesine yazdıkları zararı, 6 milyar 200 milyon liradır. Yani siz oralardan geçseniz de geçmeseniz de para ödüyorsunuz. Ben hiç birinden geçmedim, ama 6,2 milyarı benim vergilerimden alıp veriyorlar. Ben de oraların zararına ortak ediliyorum. Bu ileride daha büyük olacak. Çünkü yaptıkları yatırımlara ‘devlet hazinesinden 1 kuruş harcamıyoruz. Yap işlet devret modeliyle yapıyoruz.’ diyorlar. Yap işlet devret demek, bu ülkenin geleceğini satmak demektir. Özelleştirme de tam tersi, geçmişini satmaktır. Ülkenin geçmişini de geleceğini de satıyorsunuz, sonra televizyonlara çıkıp ‘şöyle yatırım yaptık böyle yatırım yaptık’ diyorsunuz. Geçen gün eski Başbakan, yeni Meclis Başkanı Binali Bey konuşuyor. Avrupa’nın yaptığı 10 büyük projeden 6 tanesi bizimmiş. Neymiş bunlar? İstanbul Havaalanı yapıyoruz. Kimin parasıyla yapıyorsunuz. Şu kadar yol yaptık diyorsunuz. Yaptığınız yollarda kimin arabası dolaşıyor. Bir tane arabanız yok. Yol yaptık derken insanın yüzü biraz kızarır. Bu yolların üzerinde yürüyecek arabanızı ne zaman yapacaksınız” diye verdi veriştirdi.
ADİL PAYLAŞIM YOK; MİLYONER SAYISI ARTIYOR, HEPSİ BU
Türkiye’deki milli gelir rakamlarına vurgu yapan Başkanı Arslan, bir takım hayali rakamlarla insanımızın aldatılmaya çalışıldığını ifade ederek, “adam mikrofonu eline alınca başlıyor dün şöyleydi bugün böyle elbette bugün dünden iyi olacak. Peki, şunu neden söylemiyorsunuz. 1950’li yıllarda Güney Kore ile Türkiye karşılaştırıldığı zaman biz Güney Kore’den en az 5 kat daha ilerdeydik. Yıl 2018 olmuş, 70 sene sonra geldiğimiz noktaya bir bakın bakalım. Ne yapmış ne etmişiz. G. Kore’de bugün fert başına düşen milli gelir 35 bin dolar, siz de 10 bin dolar diyorsunuz, haltediyorsunuz. Türkiye’de çekirdek aile 4 kişi sayılıyor. Eğer 10 bin dolar gelir var diyorsanız 4 kişilik bir ailenin yıllık milli gelirinin 40 bin dolar olması gerekiyor. Bugünkü kurla 200 küsur bin lira yapıyor. Hanginizin böyle bir geliri var. Yok öyle bir aile. Hayali rakamlar, atıyorlar. Ha tamam Türkiye’de bir şeyler üretiliyor ama nasıl paylaşıyorsunuz. Geçen sene 2017 yılında; 53 bin kişinin 1 milyondan fazla bankada parası olan arttı. Amma asgari ücret hala 1600 lira nasıl olacak bu iş. Biri yer biri bakar kıyamet kopar” şeklinde değerlendirmede bulundu.
DEVLET FABRİKA YAPMAZ! PEKİ, BİNA YAPAR MI?
Şu anda Türkiye’nin karşılaşacağı en büyük riskin işsizlik olduğunu, Türkiye’de 3,5 milyon insanın resmen işsiz olduğunu ifade eden Başkan Arslan, “16 seneden beri ortalama alırsanız Türkiye’deki işsiz sayısı çalışabilir nüfusun %10’nundan fazla. Bu neyi gösteriyor. Bu hükumetler işsizliğe bir çare bulamadılar bu kafayla bundan sonra da bulmazlar. Çünkü gittikleri yol işsizliği önleyici bir yol değil. Hizmet sektörüne yatırım yapıyorlar, üretim sektörüne yatırım yapmıyorlar. Gerekçe efendim devlet fabrika yapmaz ancak satar; peki ya devlet bina niye yapıyor? TOKİ 500-600 bin bina yaptığından bahsediyor. Fabrika yapmayan bir devlet niye bina yapıyor, parayı niye toprağa gömüyor. Sattınız sattınız işte gelip duvara dayandınız. Deniz bitti. Bütün kâğıt fabrikalarını sattılar, şimdi kâğıtta dışarıya bağımlıyız. Satarken ne diyorlardı; bizde efendim maliyetler yüksek, makinalar eski, dışarda daha ucuz. Şimdi ne oldu, dolar 5-6 ya çıkınca gazete kâğıdı almak problem oldu” dedi.
Başkan Arslan konuşmasını şöyle sürdürdü:
1923’DE TOP MERMİSİ DÖKÜYORDUK, 1936’da UÇAK FABRİKASI KURDUK
“Biz 1923’de top namlusu döküyorduk. 1936 da Kayseri’de uçak fabrikası kurduk. Şimdi geliştirmediniz, aksine hazırını sattınız. O gün de aynı şeyi söylediler bize. Siz bırakın bu işleri, bu işler büyük işler, çok para ister, sizin paranız yok uçak muçak neyinize gerek, elma şeftali yetiştirin, tarımla uğraşın dediler. Kağıt fabrikalarını kapattık. Şimdi de aynı şeyi yaptılar.” Diyen Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman ARSLAN sözlerine şöyle devam etti: “Şeker fabrikalarını satıyor adam ya. Etmeyin kılmayın diye yeri göğü inlettik ama dinlemediler. İşte şeker fabrikamız adam da daha almadı. Şeker fabrikasını 487 milyon liraya sattılar. Bu parayla ne yapıyorlar. Örtülü mevkiine hapishane. Keşif bedeli 333 milyon. Bu hapishane ancak şeker fabrikasından alacağınız parayla kurulur. 333 milyona başladığınınız inşaat 487 milyonu bulur. Bu da; örtülü hapishanesi eşittir Burdur şeker fabrikası olur. Bu gidiş doğru bir gidiş değildir. Buradan acilen dönülmesi gerekir. İşte biz bunun için siyaset yapıyoruz. Bu seneki seçim konseptimiz ‘ÇARE VAR’. Biz çare olduğunu geçmişte gösterdik. Hiç kimsenin hayal edemediği rakamlarla bütçe yaptık. Bunlar gibi 80 milyar açıkla yapmadık. Denk bütçe yaptık. 16 yıldan beri bir tane denk bütçe yapamadılar bu kafayla da yapamazlar. Bu mesele zihniyet meselesi.”
HER ÇOCUK OKUYACAK DİYE
BİR KAİDE YOK; KABİLİYETE GÖRE YÖNELENDİRME YAPILMALI
“Eğitim sistemi tam bir keşmekeş. Her çocuğu okutmaya çalışarak eğitimin kalitesi düşürüldü. Ekonomi böyle peki diğer taraftan eğitim. Dün öğretmenler günüydü. Öğretmenlerimizin gününü gecikmeli de olsa kutlayalım. Türkiye’de öğretmen perişan çünkü eğitim sistemi perişan. Dünyanın hiçbir yerinde 12 yıllık mecburi eğitim yok. Adamlar, adam gibi eğitim yapıyor. Öğrencinin kabiliyeti neyse ona yönlendiriliyor. Herkes okuyacak diye bir şey yok. Herkesi okutmaya kalkınca kimse okumuyor işte. Biz öğretmenlikten geliyoruz. Bir öğrenci vardır, öğretmeni bir defa dinler anlar ama bir öğrenci de vardır 10 defa anlatırsın 10 kelime alamazsın, şimdi biz bunları bir sınıfa dolduruyoruz. Öğretmen didiniyor çırpınıyor bir türlü netice alamıyor çünkü hepsini aynı seviyeye getireceğim diye, 10 defada anlamayan çocuğa anlatacağım diye uğraşıyor, 1 defada anlayan öğrenci yan gelip yatıyor. Yetiştirdiğimiz sınırlı sayıdaki elemanımızda yurt dışına gidiyor. Öle bir eğitim sistemi olmalı ki; yetiştirdiğimiz vatansever elemanlar dışarıda ne tür maddiyat teklif edilirse edilsin vatanında hizmet etme aşkını içinde hissetmeli.”
ÇÖZÜM, SOĞAN DEPOSU BASMAK DEĞİL, ÜRETİMİ ARTIRMAKTIR
“Tarım bakanı diyor ki 6 ay et ithal etmeyeceğiz. Hesapsız kitapsız ithal etmişler şimdi etleri satacak ye arıyorlar. Böyle hesapsız kitapsız bir tarım hayvancılık politikası olur mu. Dün et sıkıntısı var diyenler bugün hesapsız kitapsız ithal ettikleri eti ne yapacaklarını düşünüyorlar. Önümüzdeki 2 sene de yeterli et üretimimizi sağlayacağız artık Türkiye et ithal etmeyecek diyorlar. 2021-2023-2053-2071 at bakalım nereye denk gelirse. Atıyor adam, biz de bakıyoruz. Türkiye uçuyor diyor, daha ne istiyorsunuz diyor. Hiçbir şey istemiyoruz. Biz bu ülkenin yaşanabilir bir ülke haline gelmesini istiyoruz. Sizin olsun iktidar ama adam gibi idare edin. Türk iş asgari ücreti 2000 TL’den başlatmalarını isteyeceğiz. 2000 lira bugün yetiyor olsa bile 6 ay olsa yetmez hale geliyor. Pahalılığı önlemenin çaresi soğan deposu basmak değildir. 50 bin ton soğan lazım, 40 bin ton üretirseniz soğan pahalanır, 60 bin ton üretirseniz soğan ucuzlar. Bunun çaresi üretimi artırmaktır, soğan deposu basmak değil. İnsan gülüyor. Mardin’de soğan deposu basıldı. 30 ton soğan bulunmuş. Normal bir tüccarın 6 aylık satacağıdır. Stokçuluk falan değil. Soğan kışın hasat edilmez. Hazirandan sonra hasat edilir. Toptancının Mart nisan mayıs aylarında satacağı soğanı elinde tutmasına stokçuluk denmez ki. Kamuoyunu, zihniyetleri alabora etmek için yapılan bir şov.”
Toplantı, daha sonra teşkilat çalışmaları ve rapor müzakereleriyle basına kapalı olarak devam etti.