Devrimin Televizyonunda Büyük Atılım: “Bu Ekiple Dağ Da Devrilir Su Da Çevrilir”

Devrimin Televizyonu Ulusal Kanal yönetiminde muazzam bir değişiklik oldu.  Genel Yayın Yönetmenliğine Ekrem Ataer getirildi. Mustafa İlker Yücel de Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Ataer, ‘Böyle bir kadroyla, böyle bir ekiple dağ da devrilir, su da çevrilir.’ dedi. Yücel de Ataer’in TRT tozu yuttuğunu belirterek, ‘Ataer ile birlikte televizyonun yönetimine birikim katma kararı aldık’ dedi

Ulusal Kanal’ın paylaşıma göre, Ulusal Kanal’da görev değişimleri yapıldı. Genel Yayın Yönetmenliğine besteci, kompozitör, yazar, öğretim görevlisi ve TRT kanallarında yıllarca çalışmış Ekrem Ataer getirildi. Bugüne kadar Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüten Mustafa İlker Yücel, Yönetim Kurulu Başkanı oldu.

Yeni görevler, Ulusal Kanal’da yayınlanan programda Görev Vakfı Başkanı Erkan Önsel tarafından açıklandı. Önsel, 11 Mayıs’ta Görev Vakfı’nın toplanacağını ve ilk işin Ulusal Kanal’ın Ulusal Gönülleri sayısını artırmak olduğunu belirtti.

Önsel, “Sayımızı binlere çıkartacağız. Ulusal Gönüllüsü olmak çok karmaşık ve çok zorlu bir görev değil. Görevlerin en basiti. O bakımdan hem kendimiz gönüllü olacağız hem çevremizdeki insanlardan Ulusal Gönüller ordusu kuracağız.” dedi.

‘CANSİPARANE ÇALIŞAN BİR EKİP VAR’

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni olan Ekrem Ataer, teklifin kendisine geldiğinde çok heyecanlandığını belirterek, “Burada bir ekip var, müthiş çalışıyorlar ve gerçekten cansiperane çalışan bir ekip. Bir kişinin çok işe yüklendiği, çok fedakârlıklarla yürüyen, tam bir fedailer mangası gibi çalışan insanlar… Fakat güzel olan şu, bu insanların hepsi çok mutlu. Mutlu oldum, böyle bir kadroyla, böyle bir ekiple dağ da devrilir, su da çevrilir.” diye konuştu.

Unvanların, apoletlerin cepheye çıkıldığında söküldüğünü ifade eden Ataer, “Kimin nerede olduğu bilinmez, orada bütün ekiple kol kola girerek yek vücut mücadeleye başlarsınız. Ulusal Kanal’a çok görev düşecek bir sürece doğru gidiyoruz. Benim görevim bu takımın heyecanını, güler yüzünü ve üretim gücünü tüm ülkeye yaymak olacak.” diye konuştu.

‘ORTAKLAR SOFRASINDAYIM’

Ataer, Ulusal Kanal’ı ve görevleri, şöyle anlattı:

“Bu sofradaki çok hoşa giden tatları, bizim servis etmemiz gerekiyor ve buna çok ihtiyaç olan bir sürece doğru gidiyoruz. Ulusal Kanal’ın farkı hissediliyor. Biz bu farkı ete kemiğe büründürüp hem görsel anlamda hem de programcılıkta yapabildiklerimizin ne olduğu konusunda naçizane birikimlerimi burada paylaşacağım.

“TRT gerçekten bir okul. Bu okulun bana kattığı çok şey oldu. Bütün kanallarında programlar yaptım. Özel sektörü de tanıdım. Birçok televizyon, birçok radyoda hem yönetici olarak hem program yapımcısı olarak çalıştım. Fakat Ulusal Kanal’ın başka bir farkı var. Ulusal Kanal izleyenleriyle birlikte yürüyen bir kanal. İzleyenlerin gündemde bunlar olması gerekir, diyecek kadar iradi olan bir ortaklar sofrasındayım. Bu ortaklar sofrasında naçizane taşıyıcı kolon olabiliyorsak bahtiyar olurum.

‘GELECEK GÜNDEMLERİ TOHUMLAYAN BİR KANAL’

“Ulusal Kanal, ana akım medyanın çok dışında. İnançları ile yürüyen bir televizyon ve Türkiye’nin gündemini belirleyen, gelecek gündemleri de tohumlayan bir televizyon kanalı. Biz de bütün ekip

arkadaşlarımızla iyi bir koordinasyon halinde, bu yıldızın daha daha parlaması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

TEOMAN ALİLİ, HÜSEYİN MERT…

“Burada inançlı bir kadro var. Bu çok önemli. İkincisi, bizim bir sırtımızda bir de manevi bir yük var. Girdiğimiz stüdyonun adı Teoman Alili Stüdyosu. Bir Hüseyin kardeşimiz vardı değil mi? İsimlerini hatırlayamadığım birçok arkadaşımız… Onlara layık olmak durumundayız.

“Taşın altına elimizi değil doğrudan doğruya taşın altına gövdemizi koymamız gereken bir süreçten geçiyoruz.

PUSULA OLDU

“Türkiye’nin vatansever kuvvetlerinin, anti-emperyalist kuvvetlerinin Türkiye’nin önünde üretim devrimi yapacak olan bütün emekçilerin, üreticilerin, yerli sanayicilerin bir televizyonu var, programı var. 25 yılda ne televizyonlar açıldı ne televizyonlar kapandı. İlk başlarda Ulusal Kanal boğulmaya çalışıldı, yok sayılmaya çalışıldı ama arkada bıraktığımız dönemin büyük mücadele günlerinde ve son dönemde doğru siyasal hatta mevzilenmek anlamında Ulusal Kanal bir pusula oldu. O açıdan sadece bir televizyon değil, yön veren bir kanal.”

BARİKATLARI BİRLİKTE YIKTIK

Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Adnan Türkkan da şu değerlendirmeyi yaptı:

“Ekrem Ataer’le yayın grubu olarak 2013’lerde omuz omuza mücadele ettik. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğru Perinçek Silivri’deyken, Ulusal Kanal’ın, Aydınlık’ın yöneticileri Silivri’deyken Ekrem Ataer, Aydınlık’ta görev aldı. O görev insanı. Zor zamanlarda barikatları birlikte yıktık. O günden bugüne de aldığı tutumla Türkiye’nin gerçekten öncü aydınları arasına en başta ismini yazdırdı. Bugün de Ulusal Kanal Genel Yayın yönetmenliği yükünün ağırlığını çok iyi biliyor.

“Tabii aynı zamanda bizim için çok büyük bir fırsat. Ekrem Ataer bize bambaşka bir televizyonculuğun da ilmiyle, bilimiyle bize yeni bakış açıları, kıt olanaklarla nasıl yaratıcı işler yapılabileceğini gösterecek ki son birkaç aydır yaptığı program aslında bunu gösterdi. Ekrem Ataer, bize hem yayıncılığın, televizyoncunun bilimini hem de gerçekten bir gönül insanı olmayı, gönüllere girmeyi getirecek. Oralardaki eksiklerimizi de tamamlayacak. Hoş geldin diyoruz kendisine.”

NİTELİK SIÇRAMASI

Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İlker Yücel de kararı şöyle değerlendirdi:

“Ulusal Kanal, Türkiye’nin en genç kadrosu ve en tecrübeli siyasi kurmayları tarafından yönetilen bir televizyon. Bu karar ne kararı diye bana sorarsanız bir nitelik sıçraması. Ulusal Kanal, TRT tozu yutmuş, televizyonculuğu oralardan 32 yıldır öğrenmiş bir Türkiye’nin birikimini bünyesine kattı.“Bu karar, yayınların daha da nitelikli hale gelmesi, kararı aynı zamanda. Güçlü yönetim kararı. Ekrem

Ataer ile birlikte televizyonun yönetimine Türkiye’nin birikimini katma kararı. Bu aynı zamanda Türkiye’nin kültür, sanat ve bilim insanlarına da bir çağrı.

“Bakın bu sorumluluklar alınır, buralardan Türkiye aydınlanır. Buralarda zorluklar, kollektif çabayla omuz omuza güle oynaya göğüslenir ve eşikler aşılır ki Ulusal Kanal’ın tarihi aslında bir roman gibidir. Bir filmi bile çekilir. İlk kurulduğu andan itibaren şu anda geldiğimiz aşamaya kadar o öyküleri hep kendi aramızda anlatıyoruz. Televizyonu ilk kurduğumuz günlerde nerelerdeydik. Şimdi koskoca bir kalemiz var.”

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.