Ekonomi noktayı koyacak… Nokta.

Referandumun Ekonomi Politiğine bakılırsa son noktayı ekonomi koyacağa benzer.

Ekonomiyle siyaset arasında diyalektik bir bağın varlığı bilimsel bir gerçektir. Bu koparılması imkânsız bağda asıl ve belirleyici olan ise ekonomidir. Yani altyapı-üstyapı ilişkisi…

Cumhuriyet döneminde, çok partili sistem sürecinde siyasi iktidarların çıkış-iniş süreçleri incelendiğinde çarpıcı bir gerçekle karşılaşıldığı, bunun da hemen hemen bütün siyasi iktidarların ekonominin kötüye gittiği, hayat pahalılığının yükseldiği ve halkın alım gücünün düştüğü, yani halkın altındaki minderin tutuştuğu süreçlerde inişe geçtikleri ve tarihe karıştıkları gerçeği olduğu bütün siyaset bilimcilerin üzerinde birleştikleri bir saptamadır. Kısacası son noktayı ekonomi koymaktadır.

İktisat ve Toplum Dergisi (İTD’nin) 79’ncu sayısında Ömer Faruk Çolak “Referandumun Ekonomi Politiği”ni yazdı.

Bu analizde Çolak, halk oylamasında “hayır” diyen kentlerin milli gelirin yüzde 69,3’ünü yarattığı, “evet” diyen kentlerin ise ekonomimize katkısının yüzde 30,7 olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. Bu hesaplamaları da 2014 yılı Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) rakamlarını esas alarak gerçekleştiriyor.

Bir başka gerçekse, “hayır” diye kentlerdeki katma değer yaratan, vergi ve primini ödeyen, çalışanların ve emekçilerin oranı yüzde 68,5 iken, “evet” diyenlerin sadece ve sadece yüzde 31,5’nin kayıtlı çalıştığıdır.

Vergi hasılatı kapsamında ise aynı çarpıcı sonuçla karşılaşılmaktadır. “Evet” diyen kentlerin toplam vergi hasılatı içindeki payları yüzde 21,94 iken “hayır” diyen kentlerin toplam vergi hasılatı içindeki oranları yüzde 78,06 olarak hesaplanmaktadır.

Bu rakamlar bize “hayır” diyen kentlerin sanayinin nispeten geliştiği, ülkenin toplam istihdam ve katma değerinin çok büyük bir bölümünün yaratıldığı, eğitimi ve kültürü yüksek, toplumsal yaşamı çağdaş kentler olduğu sonucunu veriyor. Bu kentlerde AKP’nin oy ve kuvveti azalmaktadır. Bunun temel sebebi ise izlenen ekonomi politikalar olduğu çok somut bir gerçekliktir. Bütün Türkiye’de olduğu gibi bu kentlerde işsizlik patlamış, çift haneli rakamlara fırlamıştır. Gene bu kentlerde enflasyon patlama yaparak çift haneli rakamlara yükselmiş, hayat pahalılığı can yakmaya başlamış, ulaşım, trafik meseleleri hayatı çekilmez hale getirmiş, en önemlisi terör ve güvenlik meselesi insanların temel meselesi haline gelmiştir. Kısacası kitlelerin altındaki minder tutuşmaya, ayrıca siyasi otoritenin zayıflamaya başladığı algısı oluşmaya başlamıştır.

Son noktayı da işte bu gelişme koyacaktır.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.