
Son zamanlarda medyada başta Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere üst düzey yönetici ve liderlere suikast hazırlığı içinde olan teröristlerin yakalandığı yazılıp duruyor.
YUNAN POLİSİ (ELAS’IN) YAKALADIĞI
DHKP-C’Lİ TERÖRİSTLERİN CUMHURBAŞKANI
ERDOĞAN’A SUİKAST HAZIRLIĞI İÇİNDE OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI
17 Aralık’ta AA’nın haberine göre, Yunanistan’da DHKP-C’nin 9 üyesinin yakalandığı, yakalanan teröristlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konvoyunu hedef almayı planladıklarının ortaya çıktığı ileri sürüldü. (Haber için tıklayınız )
İÇİNDE POLİTİKACILARIN VE GAZETECİLERİN OLDUĞU SÜİKAST LİSTESİ ELE GEÇİRİLDİ
22 Aralık’ta da AKİT TV’de yayınlanan habere göre, Makedonya’da düzenlenen bir operasyonda, Türkiye’ye suikast için gelmeye hazırlanan teröristlerin yakalandığı, yakalanan teröristlerin üzerinden içerisinde siyasilerin ve gazetecilerin olduğu bir suikast listesinin ele geçirildiği iddia edildi. Suikast listesindeki siyasiler arasında Doğu Perinçek, Süleyman Soylu, Berat Albayrak ve gazetecilerden Metin Külünk, Cem Küçük, Adnan Zentürk, Fatih Tezcan’ın bulunduğu ileri sürüldü. Öte yandan Star Yazarı Ardan Zentürk’ün geçenlerde telefonuna program atılarak bütün hesaplarının ele geçirildiği belirtilmişti.
AHMET ZEKİ ÜÇOK DA SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN UYARMIŞTI
Amerikan destekli CİA casusu Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ’nün) Türk ordusuna karşı kurmuş olduğu Ergenekon kumpasıyla hapis yatan emekli Albay Ahmet Zeki Üçok da, sosyal medya hesabı üzerinden FETÖ’nün Makedonya’da 60 dönüm çiftlik satın aldığını, burada suikast timi kurduğunu iddia etmişti. Üçok, bu tim içerisinde eski SAT, MAK ve TAK timlerinin yer aldığını belirtmişti.
(FETÖ suikast timi kurdu iddiası için tıklayınız)
Gelelim bunları niye yazdığıma!
Bunun cevabı başlıkta yatıyor.
Ancak bir giriş yapmamız lazım.
UZUN SÜRE BOP EŞBAŞKANIYDI; 2015’DE BOP’U YIKMAYA KOYULDU
Önce BOP Eşbaşkanlığı yaptı. Açılım sürecinde PKK’nin Güneydoğu kentlerinde “demokratik özerklik” ilan edecek, kentlere hendekler ve tüneller kazacak kadar ikinci bir otorite olarak kuvvetlenmesine hizmet etti. 2015 yılındaki Aynel Arap olayları ve Kürt kantonlarının kuruluşu uyarıcı oldu. Ordu Erdoğan’ı ikna etti. Daha doğrusu Türkiye’de Türk Milleti’nin dünya tarihine yön vermiş imparatorluklar ve büyük devletler örgütleme tecrübesi temelinde “devlet aklı ve dinamiği” harekete geçti. Türkiye’nin mecburiyetleri denilen nesnel zorunlulukları Erdoğan’ları önüne katıp sürüklemeye başladı.
ABD “KARA KUVVETİ” BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK, KAZDIĞI
HENDEKLERE VE TÜNELLERE, İLAN ETTİĞİ ÖZERKLİĞE GÖMÜLDÜ
İlk olarak 24 Temmuz 2015 tarihinde Açılım sürecini sonlandırdı. Kısa zamanda ABD “kara gücü” bölücü terör örgütü PKK, kazdığı hendeklere ve tünellere, ilan ettiği özerklik hayallerine gömüldü.
ABD/FETÖ DARBESİNİ ORDU-MİLLET ELELE BASTIRDI
ABD, uzattığı yemlere ve gösterdiği sopalara gelmeyen Türkiye’yi iç cepheden çökertmek ve teslim almak için NATO süreci boyunca besleyip büyüttüğü operasyonal kuvvetini, FETÖ-Gladyo’yu harekete geçirerek 15 Temmuz hain darbesini tezgâhladı. Ancak milletiyle birleşen Türk ordusu darbeyi bastırdı ve FETÖ’yü temizledi.
FIRAT KALKANI, ABD-İSRAİL-KÜRT KORİDORUNU YARDI
Daha sonra sağlamlaşan iç cepheye dayanarak 24 Ağustos 2016 tarihinde bu kez ABD’nin kuzey Suriye’deki Kürt koridoru (daha doğrucası 2’nci İsrail koridorunu) Fırat Kalkanı operasyonuyla yardı.
Bölge ülkeleriyle Batı Asya Birliği sürecini başlattı. Buna Astana süreci de deniyor. Böylece tahtakurusu gibi ABD emperyalizminin çatlaklarda yaşama imkânının önünü tıkadı. Suriye’de ve Irak’ta terör sona yaklaştı.
BOP EŞBAŞKANI, BOP’U PARÇALAMAYA BAŞLADI
Kısacası kimilerinin inanmakta güçlük çektiği, “tiyatro oynadığı”nı sandığı eski BOP Eşbaşkanı, BOP’u yıkan bir işlev görmeye başladı. Aslında harekete geçen ve BOP Eşbaşkanını da hizaya çeken Türkiye’nin “mecburiyetleri” denen “devlet dinamikleri ve aklı”ydı. Kabarıp köpüren coşkun akan bir sel gibi bu dinamikler, sorumlu mevkilerdekileri iradeleri dışında önüne katıp sürüklemeye başlamıştı.
***
TARİH, EN İYİ VE EN ACIMASIZ ÖĞRETMENDİR
20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde, Birinci Dünya Savaşı’na hızla giden ve uluslararası ilişkilerin tef gibi gerildiği şartlarda kendisi de topun ağzında ve savaşın öznesi olan Osmanlı Devleti diken üstünde ve çalkantı içindeydi. Tarihi Reval buluşmasını müteakiben Mazlum Milletlerin ilk devrimlerinden olan 1908 Hürriyet Devrimi’ni gerçekleştirmiş, İttihat ve Terakki iktidara oturmuştu. Devrimin üzerinden birkaç yıl geçmeden muhalefetle siyasi iktidar arasındaki kavga çok şiddetlenmiş, kanlı bıçaklı hale gelmişti.
Muhalefet ( İtilaf ve Hürriyet Cephesi) İttihatçı Hükümete çok sert muhalefet yapıyordu. Buna karşılık siyasi iktidar eski komitacılık yöntemlerini terkedemediğinden hasımlarını birer suikastla ortadan kaldırma yolunu seçiyordu. Siyasi cinayetler toplumsal ve siyasi gerginliği zirveye çıkarıyordu.
Muhalefet içinde siyasi iktidarı yıkmanın yol ve yöntemleri konusunda yabancı himmetine bel bağlayanlar az değildi.
Bu akım ile ilgili küçük bir anekdot zihinleri açma konusunda yardımcı olacaktır.
İtilaf ve Hürriyet Partisi’nin yayın organı Şehrah’ın Yazı İşleri Müdür ve Başyazarı Ahmet Kerim ile dönemin önemli muhalif simalarından Hasip Bey arasında geçen bir diyaloğun dehşet veren içeriği bugünlere ışık tutacak derecede uyarıcıdır.
Avrupa’dan yeni dönmüş Prens Sabahattin tilmizi Hasip Bey, kendisine Prens hakkında bilgi isteyen başyazara verdiği cevapta, “muhalif zümreler arasında kendi fikirlerinin hiç söylenmeyişine çok üzüldüğü”nü, “kendine selam ettiği”ni, “kendi programları çerçevesinde fikir yaymaya himmet buyurmasını rica ettiği”ni söyledi.
İTTİHAT VE TERAKKİ İKTİDARININ “HARİCİ BİR
KUVVETİN TESİRİ ALTINDA YIKILMASINI MUHABBETLE KARŞILAMAK
Prens Sebahattin’in özerklikçi ve liberal fikirlerinden hoşlanmayan Ahmet Kerim ise kendisinin “şimdi, İttihat ve Terakki komitesinin yıkılmasına yardım etmekten başka bir şey düşünmediği”ni söylüyor.
Hasip Bey’in buna karşı söylediği ibret vericidir ve bugünlere ışık tutucudur.
“O olacak! O olacak… Fakat harici bir kuvvetin tesiri altında…”
Ahmet kerim yerinden hopladı:
“Nasıl, nasıl?”
“Yabancı çevrelerdeki bazı dostlarımdan duydum, İtalya, Trablusgarb’ı işgal etmek için askeri hazırlıklarda bulunuyormuş.”
(…)
İkinci defa olarak, Ahmet kerim, Hasip Bey’i hayretle seyretti. Beyninin içinde bu kadar kötü bir haberle dolaşan bu adamın, şu rahat ve memnun duruşu, ona, olağanüstü acayip bir şey gibi geliyordu.
(…)
UFUKTA YABANCI GEMİLERİN ÇELİKTEN SİLÜETİNİ GÖZETLEMEK
Arnavutluk isyanı patlak vermiş, İttihatçı hükümet bunu bastıramamıştı. Basın susturulduğu için kamuoyu bilgi alamıyor, “onun yerine geçen halkın muhayyilesi her gün yeni bir şey doğuruyordu.”
Hasip Bey nevinden bazı Avrupa kari kimseler de, her gün, ufukta yabancı gemilerinin çelikten siluetini gözetliyordu. (Hüküm Gecesi/ Kemal Tahir- s. 139-140)
ATLANTİK ÖTESİNDEN ROL KAPMAK; ABD’DEN MEDET UMMAK
Bugün de kimi çevre ve güçler, Türkiye’de minderde yenemedikleri olağanüstü bir ayakta kalma iradesi bulunan Erdoğan’ı ABD’nin alaşağı etmesinin pususuna yatmış, Atlantik ötesinden rol kapmanın telaşına düşmüştür. Çılgın bir şekilde “Demirtaş’la birleşeceğiz; Trump kazanacak, Erdoğan kaybedecek!” diyecek kadar kendinden geçmiş, zavallılığın dayanılmaz dünyasında çırpınıp duruyorlar. Hapishanelerdeki FETÖ’cü hainler ve PKK’li teröristlerle birlikte Zarrap olayında yolsuzlukların hesabını ABD’nin sormasını, Türkiye’yi hizaya çekmesini bekleyip duruyorlar.