İdlib’de şimdi ne olacak?

Türkiye’nin, Suriye Ordusu’nun Soçi sınırlarına çekilmesi için verdiği süre dün gece yarısından itibaren doldu.

Dünyanın gözleri de İdlib’deki gelişmelere döndü.

Rusya ile Türkiye arasındaki İdlib gerginliği dün azalma eğilimine girdi.

Bundan sonra nasıl bir yol haritası izlenecek; herkesin merak ettiği konu bu!

Uzmanlar ne diyor bu konuda?

750 BİN KİŞİLİK İDLİB’İN NÜFUSU BRİ ANDA 4 MİLYONA ÇIKTI; KİM BU ADAMLAR?

Mevcut koşullar altında Soçi Mutabakatı’nın bittiğini, bu mutabakatın yenilenmesi gerektiğini belirten Emekli Büyükelçi Uluç Özülker Aydınlık’a konuştu. Terör örgütlerinin İdlib’de yoğunlaştığını söyleyen Özülker, “Türkiye’nin bunlarla baş edip, tüm silahları toplaması işini tek başına yapmasının imkânı yok. Nitekim 750 bin kişilik nüfusa sahip İdlib’in nüfusu bir anda 4 milyona çıktı. Kim bu insanlar” diye sorguladı.

Özülker olacakları 4 maddede topladı.

İlki NATO yardımı mümkün değil.

İkincisi, Rusya ile Türkiye arasında sağlanacak bir ateşkes kararıdır.

Üçüncüsü, her iki tarafın da bilincinde olduğu saptanan Türkiye-Rusya ilişkilerinin stratejik olduğudur.

Bir çatışma sözkonusu olmayacaktır.

SOÇİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ, RUSYA’DA TAŞIN ALTINA ELİNİ SOKMALI

Dördüncüsü ise sorumluluğu tek başına Türkiye’ye bırakan Soçi Mutabakatı’nın yeniden gözden geçirilmesi, asgari müştereklerde buluşularak taşın altına Rusya’nın da elini sokması gerektiğidir.

Özülker son olarak, “bu konu Türkiye için bir ulusal dava niteliğini almıştır. Yakın bir gelecek içinde birlik beraberlik halinde olmak gerekir. Bu bir hamasi mesele değildir. ‘Bu kadar şehidimiz var’ diyerek savaş çığırtkanlığı yapmak doğru değil. Savaş hiçbir zaman amaç ve hedef değildir. Sadece masada güçlü olabilmek için bir araçtır. Türkiye çıkarlarından vazgeçerek veya savunmayarak değil üslubu ve içeriğiyle uzlaşıyı sağlamalıdır” dedi.

KALICI VE DOĞRU BARIŞ İÇİN ABD VE RUSYA İLE DEĞİL, BÖLGE ÜLKELERİYLE İŞBİRLİĞİ

Eski Harp Akademileri Komutanı emekli Orgeneral Necati Özgen ise kalıcı ve doğru barış için ABD ve Rusya ile değil, bölge ülkeleriyle işbirliğine dikkat çekti.

Gözlem birliklerimizin hassas bölgeden güvenli bir noktaya çekilmesi gerektiğini vurgulayan Özgen, “bu aşamada Atatürk’ün izlediği Sadabad ve Balkan Paktı gibi bölgede barış politikası istikametinde gidilmelidir. Sadabad ve Balkan Paktı çizgisi bizi bölgede barışa götüren en önemli çizgidir. ABD ve Rusya ile barış aramak nafiledir” şeklinde değerlendirmede bulundu.

PEKİN: TANSİYON DÜŞÜYOR

Erdoğan ve Putin arasındaki temaslardan sonra gerilimin düştüğünü, ‘Şubat sonuna kadar Suriye çekilmediği takdirde, gereğini yapacağız’ gibi kışkırtıcı ifadelerden uzak durulması gerektiğini vurgulayan Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, “şu aşamadan sonra Rusya ve Türkiye harita üzerinde stratejik çalışmalar yürütmelidir. Hava sahasını ise tek taraflı olarak sadece Suriye rejimine açık değil, iki ülke içinde eşit yaklaşılmalıdır” dedi.

FEYZİOĞLU: ABD MENFAAT SAĞLAR

“Türkiye ile Suriye’nin ve Türkiye ile Rusya’nın çatışması kimin menfaatine olmaz?” diye soran Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, “Rusya’nın menfaatine olmaz. Türkiye ile doğalgaz, nükleer enerji, boru hattı ve daha pek çok alanda gelecek vadeden işbirliğine ağır zarar verir. Suriye’nin menfaatine olmaz. Bu silahlı çatışma neticesinde başta PKK olmak üzere orada radikal terör örgütleri kendine alan bulur ve Suriye’nin parçalanmasına işi götürürler. Türkiye’nin menfaatine olmaz. Çünkü Suriye’nin bütünlüğü bozulursa Türkiye’nin kendi bütünlüğünü koruması zorlaşır” şeklinde cevaplandırdı.

Feyzioğlu şöyle devam etti:

“Türkiye ile Suriye’nin ve Türkiye ile Rusya’nın çatışmasının PKK’nın ve ABD’nin menfaatine geleceğini söyleyen Feyzioğlu şu değerlendirmelerde bulundu: “Demek ki kimin menfaatine gelir, kimin menfaatine aykırı olur sorularına verdiğimiz cevaplar ne yapmamız gerektiğini söylüyor. Rusya daha büyük düşünmeli. Suriye ile Türkiye’nin doğrudan görüşme ortamını hazırlamalıdır. Rejim güçlerinin sivil halka yönelik saldırılarını önlemelidir. Türkiye, bölge gücü olduğunu hiçbir zaman unutmamalı, menfaatlerinin sadece Suriye’de değil Kıbrıs ve Libya’da da olduğunu hatırlayarak bunların hepsinin birbirine bağlı olduğunu dikkate alarak hareket etmelidir. Devlet aklıyla davranmak zor zamanlarda bile rasyonel davranmaktır. Suriye Ordusu’nun hain saldırısına karşı misliyle karşılık verilmiştir. Şimdi yapılması gereken bir daha gerçekleşmemesi için her şeye rağmen ikinci, üçüncü düzeyde de olsa Suriye ile görüşmektir. Türkiye’nin sahada askeri yönden üstünlüğü tartışmasızdır. Bunu son tavrıyla desteklemesi Türkiye’nin milli menfaatleri gereğidir.”

[3d-flip-book mode="thumbnail-lightbox" urlparam="fb3d-page" 
id="12654" title="false" lightbox="dark"]
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.