
Sahip olduğu coğrafi konumu ve iklimsel özelliğiyle üç kıt’anın kuş göç yolları üzerinde bulunan Türkiye’nin toplumsal hafızasında kuşlarla ilgili oldukça zengin bir sözlü kültür birikimi var…
Isparta’da Yukarı Köprüçay Havzası Yörüklerinin, ‘Takkalı Çavuş’ olarak adlandırdığı ibibik de o kuşlardan biri…
Evin bir ferdinden söz eder gibi gündelik yaşamın içinde coğrafyadan dile, dilden kültüre, kültürden ise toplumsal hafızaya kaydolan nice tür gibi onlar da eskisi gibi görünmez oldular…
Karar vericiler eliyle yerine konulan şey ise yalnızca kuru bir “kalkınma” söylemi…
Uyduruk ÇED raporları, yasak savıcı sahte koruma söylemleri ve her geçen gün yok olan canlı yaşam. Yaşamın pazarlığı olmaz. ÇED raporlarında “kuşların kanadı var başka yere uçup gidebilir, tavşanların üreme kabiliyeti var hızla çoğalabilir” yazarak yıkıma onay veriyorlar. Ancak o ağaç orada olduğu için, o böcek, o su, o kayalık orada olduğu için o kuşlar da oradalar…
Kuşlar insanlığın ortak hafızasıdır…
Milyonlarca yıldır içine doğduğumuz dünyada yaşamı paylaştığımız kuşların varlığı ne yazık ki her geçen gün azalıyor. Ancak özellikle insan kaynaklı etkilerin vahşet boyutuna ulaştığı bugünün dünyasında, kuşların varlığını sürdürebilmeleri için yalnızca gözlem yapmak yetmiyor.
Kontrolsüz kentleşme, HES’ler, vahşi madencilik, otoyollar ve ayak seslerini giderek daha çok duyduğumuz endüstriyel ormancılık gibi yıkım nedeni uygulamaların kurbanı olan kuşlar, milyarlarca yıllık yaşam yolculuklarının en zor günlerini yaşıyor…
“Su akar Türk bakar” sözleriyle milyonlarca yıllık döngüyle alay edenlerle, yaşamı felce uğratan vahşi projelerin altına imza atanların aynı eller olması şaşırtıcı değil elbette.
Asıl şaşırtıcı olan, yaşam felce uğratılırken buna seyirci kalanların bu seyri-mesel’le avunmuş görünmeleri…
Kuşların varlığının ortadan kalkmasını, yalnızca ekonomik göstergelerle açıklayan akılların unuttuğu bir gerçek de şu: Kuşlar giderse yaşamın çarkı durur!
Kuşlar giderse inciri unutun. Kuşlar giderse buğdayı, çamı, meşeyi unutun. Kuşlar giderse türküyü, masalı unutun…
Kuşları yalnızca ‘gözleyerek’ anmanın dışında da bir adım atıp, kısa süre sonra varlıklarını yalnızca doğa tarihi ansiklopedilerinde ya da müzelerde görebileceğimiz, yaşamın çevrimini sağlayan, dünyanın çarkını çeviren bu kadim canlıların varlıklarını sürdürebilmeleri için daha fazlasını yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile…
En azından onların yaşamına dokunacak her türlü olumsuz etkiyi yapacak uygulamalarla size ulaşan ürün ya da hizmetleri sorgulayarak, giderek de onları tercih etmeyerek bir adım atmak hiç de zor değil…
Çünkü insan konuşmayı kuşlardan öğrendi. Susmayı kabullenişten…
Öyleyse bu yok oluşun sessiz tanığı olmayın.
Susmayın…
Sustukça bir kuş daha ölüyor…

olan kuş türlerinden biri. Fotoğraf: (Murat Demirtaş)
Dünya Kuşları Koruma Kurumu (BirdLife International), Avrupa genelinde 54 ülkeden binlerce uzman ve gönüllüyle hazırladığı Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi’ni açıkladı. Bu çalışmaya göre Avrupa’daki her beş kuştan biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya…
Kuşların tehlike kategorilerini belirleyen ve neden yok olduklarını ortaya koyan, Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi güncellendi. Dünya Kuşları Koruma Kurumu (BirdLife International), Avrupa genelinde 54 ülke ve bölgeden binlerce uzmanın yanı sıra gönüllülerin de desteğiyle detaylı bir rapor hazırladı. Kuzeyde Grönland, İzlanda ve Svalbard, güneyde Kanarya Adaları, Malta ve Kıbrıs, batıda Azorlar, doğuda ise Kafkasya ve Ural Dağları arasında kalan bölgede yaşayan 544 kuş türü için kırmızı liste kategorileri yeniden değerlendirildi. Rapor kapsamında her türün kırmızı liste kategorisi güncellenirken, nesillerinin tükenme riski de değerlendirildi. Rapordaki veriler, ulusal ve uluslararası doğa politikaları ile yerelden koruma çalışmaları için önem taşıyor.

EN HIZLI YOK OLUŞ KIYI VE DENİZ KUŞLARINDA YAŞANIYOR
Avrupa’daki kuşların yüzde 13’ünün, bir başka deyişle 71 kuş türünün yok olma tehlikesi altında olduğuna dikkat çekilen raporda, şu sonuçlar öne çıkıyor: “Avrupa’daki her 3 kuştan 1’inin nüfusu son yüzyılda ciddi ölçüde yok oldu. Avrupa’daki her 5 kuştan 1’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Avrupa’da en hızlı yok olan grupların başında ördekler ve kıyı kuşları (%40), deniz kuşları (%30) ve yırtıcı kuşlar (%25) geliyor. Tarlakuşları, örümcekkuşları ve kiraz kuşları gibi açık habitatların yaygın türleri de hızla yok oluyor; ayrıca ördek ve kıyı kuşlarının sayıları da ciddi olarak azalıyor.”

ARAZİ KULLANIMINDAKİ İNSAN BASKISI KUŞLAR İÇİN YOK OLUŞ DEMEK
Büyük ölçekli arazi kullanım değişikliği, tarımsal uygulamaların yoğunlaşması, altyapı projeleri, deniz kaynaklarının yoğun kullanımı, iç suların kirlenmesi ve yaygın olarak kullanılan ormancılık uygulamaları, Avrupa habitatlarında gözlenen kuş popülasyonu düşüşlerinin başlıca nedenleri arasında yer alıyor.

MERA VE ÇALILIKLARA BAĞIMLI YAŞAYAN KUŞ TÜRLERİ AZALIYOR
Tarlakuşları, örümcekkuşları ve kiraz kuşları gibi açık habitatların yaygın türlerinde devam eden nüfus düşüşleri ve yaşam alanlarının daralması, genel olarak doğanın bütün bileşenlerinin yok olması ve artan tarımsal kimyasal kullanımının etkisini açıkça gösterdiğine işaret ediliyor. Uzmanlara göre bazı yırtıcı kuş türleri, yasal koruma ve hedeflenen koruma faaliyetleri nedeniyle son zamanlarda popülasyonlarını geri kazanmış olsa da besin için açık habitatlara (mera ve çalılık alanlara) bağımlı birçok yırtıcı kuş türü sayısı hala azalıyor.

‘KUŞLARIN YAŞAM DÖNGÜSÜ İÇİN DOĞA HUKUKU GEREKLİ’
Kırmızı Liste güncellemesi hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Biyoçeşitlilik Araştırma Koordinatörü Şafak Arslan “Bir yandan kuşların yaşam döngüsü hızla yok ediliyor, bir yandan da elmabaş patka ve üveyik gibi tehlike altında olan türler ava açılıyor. Bu durumu tersine çevirmek için var olan politikalar ve uygulanan eylemler yeterli değil. Kuşların yaşam döngüsünün sürmesi için bir doğa hukuku ve bu hukuk çerçevesinde yeni düzenlemeler olması gerekiyor” diye konuştu.
- Kifayetsiz muhteris yöneticinin ülkesine ve halkına verdiği zarar
- Jandarma yangına yönelik devriye atıyor
- Erdoğan’dan çiftçiye yeni kredi paketi müjdesi
- Cuma’da ders gibi hutbe: “Kamu hakkı dokunulmazdır”
- Yazarımız, Sagalassos’ta tarihi dokudaki tahribatı altı maddede gösterdi
- Hükümet krizin yükünü emekçinin sırtına yükleme kararından vazgeçmiyor
- GÜNAH HARİTAMIZ
- Antalya Valiliği Mermerli Plajı Restorasyon İhalesinde skandallar bitmek bilmiyor