Nedim Şener/HÜRRİYET
31 Mart seçimlerinden sonra 7 Haziran günü bu köşede “CHP, PKK/DEM’in 2028 seçim desteğinin diyetini peşin ödüyor” başlıklı yazımda, “Terör örgütü PKK’nın talimatı üzerine PKK/DEM, 31 Mart seçimlerinde kayyum atanacağını bile bile hakkında PKK üyeliği ve yöneticiliği, PKK propagandası ile yardım ve yataklık yapmaktan soruşturma ve yargılama olanları aday yaptı. Bu PKK/DEM’in 2019’den beri seçimde verdiği destek karşılığı CHP’yi işlediği suçları savunmaya zorlayarak yanına çekme stratejisinin bir parçasıydı” diye yazmıştım.
PKK/DEM ile CHP bu stratejinin hayata geçmesi için bir de isim verdiler: Kent Uzlaşısı…
PKK/DEM’in Başak Demirtaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için ismini ortaya atarak CHP’yi işbirliğine zorlamasının arkasında da Kandil’deki teröristlerin talimatı yatıyordu.
CHP’YE DEMİRTAŞ ŞANTAJI
Nitekim, CHP’ye şantaj olarak ortaya sürülen Başak Demirtaş’ın dağdaki PKK’lı teröristlerden Mustafa Karasu’nun “İttifak konusunda herkes hassas olmalı. Ortaklaştırarak, ittifaklarını güçlendirerek, var olan ittifakları sahiplenerek, var olan ittifaklara değer vererek bu mücadeleyi yürütmek gerekiyor” sözlerinden sonra geri çekilmesiyle “Kandil uzlaşması” hayata geçti.
İmamoğlu’nun seçilmesini zorlaştıracağı düşünülen Başak Demirtaş geri çekilirken, yerine “tavşan aday” Meral Danış Beştaş getirildi. PKK/DEM’in aday göstermediği Esenyurt’ta, PKK/HDP’nin 2015 yılında Van milletvekili aday adayı olan Ahmet Özer CHP listesinden Esenyurt belediye başkanı adayı yapıldı. Yine PKK/DEM’lilerin CHP listelerinden belediye meclis üyelikleri ile Mersin Toroslar ve Akdeniz ilçe belediye başkan adaylıkları da Kandil uzlaşmasının parçasıydı.
PKK’NIN KAYYUM TAKTİĞİ
PKK ve toplam 78 belediye başkanlığı kazanan PKK/DEM, hakkında terör örgütü üyeliği ve yardım yataklık ile propagandasından soruşturması bulunan 27 ismi belediye başkanlığı aday listelerine koydu. Böylece kayyum atandıktan sonra PKK/DEM başlatacağı çatışma ve kaosa CHP’yi de ortak etmeyi amaçlıyordu. CHP yönetimi de bu tuzağa bile bile düştü. Aylar önce bunun PKK’nın çatışmayı batı illerine özellikle İstanbul’a yaymayı amaçlayan bir stratejisi olduğunu yazmıştım. Nitekim, Hakkari’den sonra CHP’li Esenyurt ardından da Mardin, Batman ve Şanlıurfa Halfeti’ye kayyum atanması sonrası yaşanan gelişmeler bunu açığa çıkardı. Asıl önemlisi PKK’nın dağ kadrosundaki yöneticilerinden Bese Hozat yaptığı bir açıklamayla bunu itiraf etti. Terör örgütü yöneticisi Hozat sadece itiraf etmekle kalmadı, Kandil uzlaşmasının gereği kayyum atamalarına tepki olarak CHP’nin ve PKK/DEM’in sokağa çıkması talimatı verdi.
PKK’NIN KAOS TALİMATLARI
Terör örgütü yöneticisi Hozat, kayyum atamaları üzerinden iki aşamalı kaos çıkarma planını şöyle ortaya koydu: “CHP ‘Kürt sorunu var. Bu sorunu biz çözeceğiz. Bu sorunun çözümünde biz talibiz’ dedi. Güzel, gerçekten bu yaklaşımı alkışlamak lazım. Takdir etmek lazım. Ama artık Kürt halkının bu söylemlere karnı toktur. Bu yeni söylenmiyor…CHP’nin eski raporlarında var. Kürt sorununu kabul ediyor. Var diyor. Bu yetmiyor. Söylemek, birkaç cümleyle programa geçirmek… CHP Kürt sorunu var diyorsa o zaman CHP ortaya bir program koyacak Kürt sorununun çözümüne ilişkin. Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir yol haritası koyacak. Bu haritayı, bu çözüm projesini Kürdistan’a gidecek. Her yerde mitingler yapacak. Kürt halkıyla toplantılar yapacak. Tartışacak. Bütün sivil toplum örgütleriyle tartışacak. Kürt halkının bütün muhataplarıyla tartışacak. Ve en başta İmralı’yı muhatap alacak. Önder Apo’yu muhatap alacak. Çözüm iradesini koyacak ve onu sahiplenecek. Mesela Esenyurt’a kayyum atandığında çok güçlü bir toplumsal direniş ortaya çıksaydı, şu anda CHP Türkiye’nin birinci partisidir. Türkiye genelinde belediyelerin yüzde 70’ini almış. Aslında Türkiye’yi yerelde CHP yönetiyor mevcut durumda. Bütün metropoller Türkiye’nin sanayi, kenti, ekonomi tüm gelir kaynakları CHP’nin elindedir. Entelektüel dünya tüm yani aydın diyebileceğimiz işte onların deyimiyle çağdaş diyebileceğimiz tüm toplumsal kesimler ve bütün bu alanları CHP yönetiyor.
“CHP KİTLESİNİ SOKAĞA DÖKSEYDİ”
Şimdi Esenyurt’a kayyum atandığında CHP her yerde bütün tabanını harekete geçirseydi, halkı harekete geçirseydi, sokaklara dökseydi; Ahmet Özer ertesi gün tekrar Esenyurt Belediyesi’nin başına gelecek, bu kayyum politikasını önüne alacaktı. Ama CHP çok ciddi bir irade ortaya koymadı ben açık söyleyeyim. Yine lafta kaldı. CHP kendini aldatıyor. Toplumu aldatmaya çalışıyor. Çok ciddi bir şey ortaya koymuyor. Mesela etkili bir siyaset yürütseydi milyonları arkasına alarak, her yerde toplumu mesela sokağa dökmüş olsaydı bu durum olur muydu? Olmazdı. Şimdi Kürdistan’a kayyum atadı. Gelecek yani. Bütün her yere böyle belediye kayyum atayacaklar.”
“YAPILACAK ŞEY SOKAĞA DÖKÜLMEK”
PKK yöneticisi Bese Hozat açıklamasında, “Kent Uzlaşısı”nın sokağa çıkmak olduğunu da şöyle anlatıyor: “Şimdi yapılacak şey nedir? Yapılacak şey her yerde, yani 7’den 70’e bütün toplumun sokağa dökülmesidir. Meydanlara akmasıdır. Çok güçlü bir toplumsal direnişin ortaya çıkmasıdır. Siyasetin de bu toplumsal direniş üzerinden yürütülmesidir. Siyasetin, demokratik siyasetin, muhalefetin toplumsal direnişi arkasına almasıdır. Durumu değiştirecek olan budur. Aksi halde arkası gelecek. Ve tamamen muhalefeti tasfiye edene kadar durmayacak. Bunu sürdürecek. Bununla şu mesajı da veriyor, İstanbul’dan başlamasının sebebi de odur yani. Kent uzlaşısı nedir? Kent uzlaşısı; Türklerle Kürtlerin ortak birlik duruşudur. Uzlaşmasıdır. Yani şimdi yapılacak şey nedir? Her yerde güçlü direnmektir. Kürdistan’da ve Türkiye’de. Yüz binlerin, milyonların ayağa kalkması, direnmesidir. Siyasette ancak öyle sonuç alır demokratik siyaset, muhalefet. Aksi halde hepsini; bunu sağlayamazlarsa etkisizleştirirler. Kaldı ki halkımızın da o iradesi var. İlk günden çok güçlü bir duruş ortaya koydu. Bunu sürdürmelidir.”
Belli ki kayyum atamalarına karşı PKK ülke içindeki unsurlarını harekete geçirmeye devam edecek. Bakalım CHP, PKK/DEM’in kuyruğuna takılıp sokağa mı çıkacak yoksa sağduyulu kitlesinin sesini mi dinleyecek?