Şeker İş Genel Başkanı Gök: Lobiler bize aba altından sopa gösterdi

Ankara’da toplanan Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) 23. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Başkan Gök, gıda güvenliği ve yerli üretim için bağımsız Şeker Kurumu çağrısı yaptı. Türk İş Başkanı Ergün Atalay da özelleştirmelere tepki göstererek şeker fabrikalarının varlığının şekeri 5 kat ucuza yememizi sağladığını belirtti.

Genel Kurula, Türk-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Ergün Atalay, TürkŞeker Genel Müdürü Muhiddin Şahin, Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay, pancar kooperatiflerinin başkan ve yöneticileri, özel sektör temsilcileri, TÜRKİŞ’e bağlı sendikaların genel başkanları ve davetliler katıldı.

Genel kurulun Divan Başkanlığı’na Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Teksif Sendikası Genel Başkanı Nazmi Irgat seçildi. Divan Başkan Yardımcılıklarına ise Genel Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil ile Türk Harp-İş Sendikası Genel Başkanı Alaattin Soydan, divan sekreterlik görevlerini ise Şeker-İş Ereğli Şube Başkanı Yüksel İlaslan ile Şeker-İş Kütahya Şube Başkanı Kenan Pıynar üstlendi.

Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, lobilere yüklendi, Şeker Kurumu çağrısı yaptı.

Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök, “Bizim ülkemizin ne Nişasta Bazlı Şeker’e, ne de Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcı’ya ihtiyacı yoktur. NBŞ lobileri bizlere, tehdide varan söylemlerle, aba altından sopa gösterdi.” dedi.

Gıda güvenliğinde riskin artarak devam ettiğinden bahseden Şeker İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, “Çok acı ki, 2030’larda su kıtlığı kuşkusuz kapımızı çalacak ve gıda israfını da göz önünde bulundurduğumuzda, bazı gıdalara erişmemiz imkânsız hale gelecektir.” uyarısında bulundu.

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay da özelleştirmelere tepki gösterdi, ‘Şeker fabrikaları olmasa şekeri 5 katına yerdik.’ diyerek kamu işletmeciliğinin gıda güvenliği bakımından önemine işaret etti.

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay da “Şeker fabrikaları olmasaydı şu anda şekeri 3 misli 5 misli yiyecektik.” diye konuştu. Atalay, “Bizi hakir görürseniz işçi Hasan’ın nasırlı ellerini yüzünüze sürdürürüm.” sözleriyle Hükümeti ve bürokrasiyi de uyardı.

Atalay konuşmasının devamında, “Biz bu mevcut partilere oy vermek zorunda mıyız? Ama bizi mecbur görüyorlar. Sendikada kimi seçiyorsanız arkasında durun.

‘2030’LARDA GIDAYA ERİŞİM ZORLAŞACAK’
Gıda güvenliğinde riskin artarak devam ettiğinden bahseden Şeker İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, “Çok acı ki, 2030’larda su kıtlığı kuşkusuz kapımızı çalacak ve gıda israfını da göz önünde bulundurduğumuzda, bazı gıdalara erişmemiz imkânsız hale gelecektir.” uyarısında bulundu.
‘NE NBŞ’YE, NE DE YYT’YE İHTİYACI YOK’
Kadro meselesi, özelleştirme, taşeronlaşma, nişasta bazlı şekerlerle yıllarca mücadele ettiklerini, davalar açtıklarını aktaran Gök’ün konuşmasında şu vurgular öne çıktı:
“Bunları yaparken lobilerin ve bazı etki gruplarının karşısında durmak elbette kolay değildi. Nişasta bazlı şeker (NBŞ) lobileri Şeker-İş’e vize verilmesini dahi engellerken, bizlerin ve sizlerin güçlü direnişiyle NBŞ kotaları düşürüldü, Türkiye’de ‘NBŞ zararlıdır’ algısı oluştu. Tüm bu süreçlerde, her fırsatta bizlere, tehdide varan söylemlerle, aba altından sopa gösterildi. İzleyen dönemde bu lobiler yine sessiz kalmadı ve devletin bu karardan geri dönmesi için ellerinden gelen her türlü çabayı verdi. Bu süreç sonunda bugünse, bu şirketler sessizliklerini koruyorlar ve bu durum kayıt dışılık ihtimallerini kuvvetlendiriyor. Elbette bu noktada, bağımsız bir Şeker Kurumu’nun yeniden oluşturulması gerektiği ön plana çıkıyor.
“Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcı (YYT) ithalatının dizginlenmesi için de çalışıyoruz, bunların gümrük vergisi oranları arttırılmalı, kullanımları sınırlandırılmalı diyoruz. Çünkü, bizim ülkemizin ne NBŞ’ye ne de YYT’ye ihtiyacı yoktur.”
ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI MÜCADELE
Özelleştirmeye karşı mücadeleyi yılmadan sürdürdüklerini, milli üretimi güçlü kılma çabasıyla mücadele vermeye de devam edeceklerini dile getiren Gök, “Çok yazık ki, Kamunun hakkı olan 70 bin tondan fazla üretim, göz göre göre kamunun elinden alınmıştır. Hal böyleyken, bu kota peşkeşine karşı Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığımız sürecin takipçisi olmaya devam etmekteyiz. Umuyoruz ki, örnek bir yargı kararı ile önemli bir kazanım elde edeceğiz.” sözlerini kullandı.

ATALAY: İŞÇİ HASAN’IN NASIRLI ELLERİNİ YÜZÜNÜZE SÜRDÜRÜRÜM

Genel Kurulda konuşan Türk-İş Ergün Atalay, “1999’da o dönemki hükümet şeker fabrikalarını özelleştirme kapsamına aldılar. 26 sene geçmiş. Biz de kapı kapı gezip ‘şeker silah gibidir, özelleştirmeyin’ dediğimizde bize deli muamelesi yaptılar. ‘Devlet şeker mi üretir, uçak mı üretir’ dediler. Şimdi görüyoruz yapıyor mu yapmıyor mu. Şu anda şeker fabrikaları devlette olmasaydı şekeri 3 misli 5 misli yiyecektik, covid herkese kapak oldu.” dedi.

Hükümet ve bürokrasiye uyarıda bulunan Atalay, “Biz her işi yapar, lağım da temizler, çay da getiririz. Ama bizi hakir görürseniz işçi Hasan’ın nasırlı ellerini yüzünüze sürdürürüm.” diye konuştu.

‘MEVCUT PARTİLERE OY VERMEK ZORUNDA MIYIZ?’

Atalay konuşmasının devamında, “Biz bu mevcut partilere oy vermek zorunda mıyız? Ama bizi mecbur görüyorlar. Sendikada kimi seçiyorsanız arkasında durun. Siyasilerin ayak oyunlarına uymayın, en ufak problemde sendikaya fatura çıkartmayın. Partilere oy kullanırken de sendikanızla istişare edin. Bu ülkenin yüzde 65’iyiz ama bir tane işçi milletvekili yok Meclis’te.” ifadelerine yer verdi.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.