Türkiye’nin Ormancılık Tarihini yazan isim o projedeki saklanan gerçeği anlattı

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 11 Kasım’da 11 milyon fidan dikilmesini amaçlayan ‘Geleceğe Nefes’ projesine, Türkiye’nin Ormancılık Tarihini yazan Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar’dan eleştiri geldi.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 11 Kasım’da 11 milyon fidan dikilmesini amaçlayan ‘Geleceğe Nefes’ projesine, Türkiye’nin Ormancılık Tarihini yazan Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar’dan eleştiri geldi. Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 350 milyon orman ağacı fidanı üretildiğini belirten Çağlar, her yıl orman arazilerinde 40 bin hektarlık alanda 60-65 milyon fidan dikildiğine işaret ederek, “Bu sayılar göz önünde bulundurulduğunda ‘Geleceğe Nefes’ çağrısıyla 7000-7500 hektar ağaçlandırılabilecektir ki, bu da, deyim yerindeyse bu denli ‘şamatayı’ hak edebilecek bir işlem değildir. Başka bir söyleyişle yapılabilecek ağaçlandırmalar OGM’nin her yıl yaptığının yüzde 17-18’i düzeyinde olacaktır. Yapılacak ağaçlandırmanın ne alan genişliği ne de dikilen fidan sayısı yönünden ülkemiz için bile bir olağanüstülüğü yoktur. Böylesine çocukça bir girişim için bu denli büyük harcamaların yapılması tam da bu siyasal iktidara özgü bir savurganlık olacaktır. Kısacası, ilgili Bakanlık ile Genel Müdürlüğün ‘Geleceğe Nefes’ başlıklı ağaçlandırma çağrısı, başta İzmir’deki büyük orman yangınının söndürülmesindeki yetersizliklerin unutturulması olmak üzere siyasal iktidarın kamuoyunu oyalama amacının ürünü, son derece çocukça bir girişimdir. Öngörülenlerin gerçekleşmesi durumunda ilgili Bakanın, yanı sıra, Genel Müdürün yüksek başarılarına bir yenisinin eklenmesinden başka bir getirisi olmayacaktır. Ancak ne yazık ki, kaynak savurganlığının yanı sıra ağaçlandırma yapmanın saygınlığına zarar verebilecek, dahası, ekolojik sorunlara da yol açabilecektir. Çok yazık, çok! Gerek var mıydı?” değerlendirmesinde bulundu.

Tarım ve Orman Bakanlığı 11 Kasım günü saatler 11:11’i gösterdiğinde ülke genelinde 11 milyon fidan dikilmesini öngören bir çağrıda bulundu. Günler öncesinden yapılan ‘Geleceğe Nefes’ başlıklı ağaçlandırma çağrısı kapsamında projeye destek veren GSM operatörlerinden mobil telefonlara mesaj yağdırılıyor. Kimi kamu kuruluşları ve bankaların yanında A101, BİM, ve CarrefourSA gibi market zincirleriyle bazı futbol kulüplerinin de desteklediği proje kapsamında dikilecek fidanları sahiplenmek isteyen vatandaşların her fidan için kampanyaya 10 TL bağışlaması gerekiyor. Projeyle ilgili yapılan açıklamada, kampanyaya gösterilen ilginin hedeflenen 11 milyon fidanın üzerine çıkarak sahiplenilen fidan sayısının 13, 5 milyonu aştığı belirtildi.

BAKANLIĞIN RAKAM OYUNLARI GELENEK OLDU

Ancak bu proje Bakanlığın rakamlarla yaptığı ilk gösteri değil. Eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu döneminde yapılan benzeri açılış ve temel atma törenlerinde de sıklıkla kullanılan bir yöntemdi. Buna göre Bakanlık, 10.10. 2010’da 110 tesis, 11. 11. 2011’de 111 tesis, 12. 12. 2012’de ise 112 tesisin açılışını yapmıştı. 11. 12. 13 tarihinde ise 113 tesisin açılışı gerçekleştirilmişti.

11 KASIM’DA SAAT 11.11’DE 11 MİLYON FİDAN ÇAĞRISINA ELEŞTİRİ GELDİ

Geçtiğimiz yaz İzmir’de çıkan büyük orman yangınlarının ardından ortaya çıkan fidan dikme projesini de benzeri bir gösteriye dönüştürmeye çalışan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 11 Kasım’da saat 11. 11’de ülke genelinde 11 milyon fidan dikilmesi projesine Türkiye’nin önemli ormancılık uzmanlarından biri olan Doç. Dr. Yücel Çağlar’dan önemli eleştiriler geldi. ‘Türkiye Ormancılık Tarihi’ ve ‘Türkiye’de Ormancılık Politikası’ gibi başvuru kaynağı kitapların yanında çok sayıda orman ekosistemi ve ormancılık politikalarını ele alan kitaba imza atan Çağlar, Bakanlığın çağrısına ilişkin yaptığı değerlendirmede, şu görüşleri dile getirdi:

‘İSTEDİĞİN GİBİ YAP İSTEDİĞİN GİBİ ÖVÜN, NASILSA SORGULANMIYOR’

“İstediğin gibi yap, istediğin gibi açıkla ve övün. Nasıl olsa yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğu anlamıyor; ağaçlara ve orman ekosistemlerine öylesine tutkun ki ağaçlandırmayı, yapılan ağaçlandırmalara herhangi bir biçimde katkıda bulunmayı kutsal, yanı sıra, ulusal bir görev sayıyor. Ayrıca, kimileri de aynı nedenle ağaçlandırma yapmak ya da yaptırmakla saygınlık kazanacağını düşünüyor. Öyle anlaşılıyor ki siyasal iktidar yurttaşlarımızın bu duyarlılığından da yararlanmaya çalışıyor. Her fırsatta, ağaçlandırma yaptığı alanın genişliğini değil, diktirdiği fidanların sayısını açıklıyor. Milyonlarca, milyarlarca fidanın toprakla buluştuğundan söz edebiliyor. Nasıl olsa yurttaşlarımız nerelerin ne amaçla ve nasıl ağaçlandırıldığını, yapılan ağaçlandırmaların ne denli başarılı olduğunu, başarılı olunan yerlerde zorunlu bakım ve koruma çalışmalarının gerektiğince yapılıp yapılmadığını, bu çalışmaların yol açtığı ekolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel maliyetlerini hiç sorgulamıyor. Kaldı ki, sorgulamak istese de güvenilir verilere ulaşamıyor. Böylece siyasal iktidarların her türlü yanıltmacasına kolaylıkla inanabiliyor. Ağaçlandırma söz konusu olduğunda ise katkı ya da katılma çağrılarını yanıtsız bırakmıyor. Deyim yerindeyse, koşa koşa fidan dikmeye gidiyor. Gitsin kuşkusuz; gitsin ama nerelerin, neden, nasıl ve her türlü maliyetini de sorgulasın. Ağaçlandırma, rastgele nedenlerle, rastgele yerlerde rastgele amaçlarla ve tekniklere yapılabilecek bir etkinlik değildir çünkü. Dahası, yol açabileceği ekolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel olumsuzluklar geri dönüşü ya hiç yoktur ya da çok yüksek maliyetleri gerektirir.”

REKOR FİDAN DİKİMİ, İZMİR YANGINININ ARDINDAN GÜNDEME GELDİ

Bakanlığın 11 Kasım’da 81 ilde 2023 noktada gerçekleştirmeyi planladığı 11 milyon fidan dikimi çağrısını “Çocukça bir çaba, başka bir şey değil” ifadeleriyle değerlendiren Doç. Dr. Yücel Çağlar, projeyle dünya rekoruna koşulacağı ve Türkiye’nin Guinniess Rekorlar Kitabına taşıyacağı yönündeki açıklamaları da ekleştirerek şunları dile getirdi: “Az çok bilgili çoğu yurttaşımızın aklına ilk gelecek olanın, ‘Bayram değil, seyran değil eniştem beni neden öptü ki?’ sözü olsa gerek. Oysa bu çağrı bir gece ansızın gündeme gelmedi: İzmir’de bu yıl 6 bin 500 hektar genişliğindeki orman ekosistemlerinin çeşitli düzeylerde zarar görmesine yol açan büyük orman yangınından hemen sonra gündeme geldi: O günlerde Orman Genel Müdürlüğü (OGM) yazılı bir açıklama yaparak; ‘…Türkiye’de ağaç ve orman sevgisini arttırmak, toplumun her kesimini çevreye duyarlı bir hale getirmek ve katkı sağlamak özellikle de son zamanlarda çıkan orman yangınları sebebi ile telef olan ağaçların bir kısmını da olsa telafi edebilmek amacıyla çevre farkındalığı yaratmak için rekor fidan dikimi etkinliğini düzenleyeceğini…’ bildirmişti. Çok açık; OGM bu açıklamasıyla, kamuoyunun İzmir’deki büyük orman yangını sırası ve sonrasında görülmedik yoğunluktaki tepkisini göğüslemeye kalkışmıştı. Sonrasındaysa, bu girişim, özellikle tarımdaki ‘başarılı’ çalışmalarıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesi beklenen (!) ilgili Bakanın da sahiplenmesiyle şimdilerdeki boyutlarını kazandı.

HER FİDAN İÇİN OGEM VAKFINA 10 TL BAĞIŞLANACAK

Kısacası ülkemizde 11 Kasım’da 3 saat içinde 11 milyon fidan diklilecek. Peki neden? Türkiye’nin Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesi için! İlgi duyanların tek yapacağı ise fidan sahiplenmek ve bağışta bulunmak. Her fidan için Ormancılığı Geliştirme ve Orman Yangınlarıyla Mücadele Hizmetlerini Geliştirme Vakfı’na (OGEM-VAK) 10 TL bağış yaparsanız bu çorbaya sizin de bir katkınız olabilir. ‘Sahiplenilen’ fidan sayısının 9 Kasım günü itibariyle 13.368.189 olduğuna bakılırsa, yurttaşlarımız bu çağrıyı yanıtsız bırakmamış! Bırakmasın kuşkusuz. Öte yandan, ilgili Bakanın konuyla ilgili açıklamasından öğrendik bir değil, iki rekor hedefleniyormuş.

ORMANLARIN YAĞMAYA AÇILMASINDA DA REKOR KIRILMIŞ OLABİLİR

Oysa, belki ilgili Bakanın da haberi yoktur: Ülkemiz ormancılık alanında başka rekorlar da kırmıştır. Sözgelimi, ülkemiz, ‘devlet ormanı’ sayılan arazilerdeki doğal orman ve maki ekosistemlerinde en çok, maden, taş, mermer ocağının açılmasında, ‘Savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesislerinin; baraj, gölet, sokak hayvanları bakımevi ve mezarlıkların; Devlete ait sağlık, eğitim, adli hizmet ve spor tesisleri ile ceza infaz kurumlarının ve bunlarla ilgili her türlü yer ve bina’  ile araştırma, ulaştırma yapıları ve eklentileri, turizm, HES, RES vb. tesislerin kurulmasında; özel ağaç tarlalarının, zeytinliklerin, bademliklerin, kestaneliklerin, cevizliklerin oluşturulmasında, yanı sıra, tarım arazileri, yerleşme yerleri açılmasında da Guinness Rekorlar Kitabı’na girebilecek başarımlara (!) ulaşmış olabilir.”

Doç. Dr. Yücel çağlar

‘ORTADA SORGULANABİLECEK BİR PROJE YOK’

Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün kamuoyuna yaptıkları açıklamalardaki dil/söylem yanlışlar bir yana bırakılırsa, öngörülenin tümüyle gerçekleşmesi durumunda bile bunun deyim yerindeyse, ‘ürküttüğü kurbağaya değip değmeyeceğinin’ sorgulanması gerektiği görüşünü savunan Doç. Dr. Yücel Çağlar, şunları dile getirdi: “Ne var ki ortada bu sorgulamanın gerektiğince yapılabileceği bir proje yoktur. Varsa da kamuoyuna açıklanmamıştır. Öyle anlaşılıyor ki, çağrı konusu ağaçlandırmalar gösterişli yarışmacı etkinliklerle geçiştirilecektir. Şimdiden çoğu ilde, öngörülen ‘sahiplenilen fidan’ sayılarında hedefler çoktan aşılmıştır. Bu aşımlar, örneğin Manisa’da yüzde 68, Isparta’da yüzde 62, Bingöl’de yüzde 58, Tunceli’de yüzde 67, Edirne’de yüzde 53 düzeyine ulaşmıştır. Oysa, bu aşımlar bile öngörülen etkilerin ağaçlandırma çalışmalarının yerindeliği yönünden başlı başına sorgulanması gereken bir durumdur.

AĞAÇLANDIRILAN ALANLAR KADERİNE TERK EDİLECEK

Çünkü: Ağaçlandırma yapmak, gerçekten de son derece ‘ciddi’ bir süreçtir. Fidan dikmek ise bu sürecin göreceli olarak hem en kolay hem de en özenli biçimde yapılması gereken işlemlerinden birisidir. Bu işlemin yediden yetmişe, gerektiğince eğitimsiz kişilerin yarışmacı çabalarıyla gerçekleştirilmemesi gerekir. Gerçekleştirilirse eğer, kaynak savurganlığı, dahası ekolojik olumsuzluklara yol açabilir. Ağaçlandırma sürecinin göreceli olarak en zor işlemi ise ağaçlandırmaların nerelerde, özellikle de ne amaçla yapılacağı; ağaçlandırılan alanın nasıl korunacağı, bakım çalışmalarının kimler tarafından nasıl yapılacağıdır. İlgili Bakanlık ile Genel Müdürlüğün çağrılarında bu konuda herhangi bir açıklama yoktur. Öyle anlaşılıyor ki, söz konusu çağrı üzerine dikilecek fidanlar da tıpkı Kenan Evren’in ‘Atatürk Ormanı’, OGM’nin ‘hatıra ormanı’ ve karayolu ağaçlandırmaları, Bayan Erdoğan’ın öncülüğünde yürütülen ‘Her Köye Bir Orman’ vb. popülist çalışmalarında olduğu gibi yazgılarına terk edilecektir. Başka bir söyleyişle yine tam anlamıyla ‘saldım çayıra, Mevlam kayıra’ durumları yaşanabilecektir.”

OGM ZATEN HER YIL 65 MİLYON FİDAN DİKİYOR, BU ŞAMATA NEDEN?

Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’de yılda ortama 350 milyon orman ağacı fidanı üretilildiğini ve bunun tümüne yakınının zaten hukuksal olarak ‘orman’ sayılan arazilerde her yıl ortalama 40 bin hektar alana dikildiğine dikkati çeken Çağlar, “Ağaç türüne, yaşına vb. özelliklerine göre değişmekle birlikte bu alanlarda yılda hektara ortalama 1500-1600 olmak üzere toplam 60-65 milyon fidan dikiliyor. Bu sayılar göz önünde bulundurulduğunda ‘Geleceğe Nefes’ çağrısıyla 7000-7500 hektar ağaçlandırılabilecektir; ki, bu da, deyim yerindeyse bu denli ‘şamatayı’ hak edebilecek bir işlem değildir. Başka bir söyleyişle; ‘Geleceğe Nefes’ çağrısıyla yapılabilecek ağaçlandırmalar, OGM’nin her yıl yaptığının yüzde 17-18’i düzeyinde olacaktır. Demek oluyor ki, ‘Geleceğe Nefes’ çağrısıyla yapılacak ağaçlandırmanın ne alan genişliği ne de dikilen fidan sayısı yönünden ülkemiz için bile bir olağanüstülüğü yoktur. Olağanüstülük varsa o da belki 11 milyon fidanın 2023 ayrı yerde aynı üç saat içinde dikilmesi olacaktır.

‘BU ÇOCUKÇA GİRİŞİM, İKTİDARA ÖZGÜ BİR SAVURGANLIK’

Çok açık: Böylesine çocukça bir girişim için bu denli büyük harcamaların yapılması tam da bu siyasal iktidara özgü bir savurganlık olacaktır. Kısacası, ilgili Bakanlık ile Genel Müdürlüğün ‘Geleceğe Nefes’ başlıklı ağaçlandırma çağrısı, başta İzmir’deki büyük orman yangının söndürülmesindeki yetersizliklerin unutturulması olmak üzere siyasal iktidarın kamuoyunu oyalama amacının ürünü, son derece çocukça bir girişimdir. Öngörülenlerin gerçekleşmesi durumunda ilgili Bakanın, yanı sıra, Genel Müdürün yüksek başarılarına (!) bir yenisinin eklenmesinden başka bir getirisi olmayacaktır. Ancak ne yazık ki, kaynak savurganlığının yanı sıra ağaçlandırma yapmanın saygınlığına zarar verebilecek, dahası, ekolojik sorunlara da yol açabilecektir. Çok yazık, çok! Gerek var mıydı?” ifadelerini kullandı.

AĞAÇ BAYRAMI ‘MİLLİ AĞAÇLANDIRMA GÜNÜ’ ADINI ALDI

6 Kasım 2019 günü yayımlanan 2019/24 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle 11 Kasım gününün ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ olarak kutlanmasının uygun görüldüğünü de anımsatan Doç. Dr. Yücel Çağlar, bu gelişmenin geçtiğimiz Temmuz ayında bir yurttaşın twitter’dan yaptığı önerinin ardından ortaya çıktığını da belirterek şunları dile getirdi: “Oysa ülkemizde 6831 sayılı Orman Kanunu’nun en son 1986 yılında düzenlenen 62. Maddesine göre; ‘Ağaç sevgisinin yayılmasını ve kökleşmesini teminen Orman genel Müdürlüğü gerekli yayın ve propagandayı yapar.’ Gerçekte OGM, en azından Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana, özellikle ‘Orman Haftası’ olarak nitelendirilen 21-26 Mart günlerinde yurdun her yanında ‘Ağaç Bayramı’ adı altında çeşitli etkinlikler düzenleniyordu. Ayrıca, 1995 yılında 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu çıkarılarak ülkemizde akla gelebilecek her türlü kurum ve kuruluşun ağaçlandırma yapması zorunlu kılınmıştır. Ne var ki bu yasa, 2008-2012 dönemini kapsayan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Eylem Planı dışında hemen hemen hiç uygulanmamıştır. Kısacası, ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ de siyasal iktidarın çokça başvurduğu her türlü yerleşik olumlu geleneği ve uygulamayı sahiplenme çabasının bir ürünü olarak değerlendirilebilir.

DEVLETİN SORUMLULUKLARI AZALTILDI, YANDAŞ VE DİNCİ STK’LAR ÖNE ÇIKARILDI

Bu noktada; ‘Peki, öyle de olsa, bunun kime ne zararı olur ki?’ diye düşünenler de çıkabilecektir. Hiç kimseye bir zararı olmaz kuşkusuz. Ancak böylesi yaklaşımlar ve uygulamalar çeşitli yönlerden ‘kaş yaparken göz çıkarılmasına’; sözgelimi kamusal kaynakların savurganlığına, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının gerektiğince ağaçlandırma yapma sorumluluğunun gözlerden kaçırılmasına; ağaçlandırma çalışmalarının sıradanlaştırılmasına yeni boyutlar kazandırabilecektir. Yardımlaşma, gerektiğinde devlete destek olmak, uzunca bir zamandır, yurttaşlarımızın benimsediği olumlu bir gelenekti. Ancak bu gelenek de, 1980’den sonra ‘neoliberal’ sayılan yaklaşımların, düzenlemeler ile uygulamaların yaygınlaşmasına koşut olarak giderek silinmektedir. Öyle ki artık kamunun, özellikle devletin sorumlulukları her alanda azaltılmış; yandaş, çoğunlukla da dinci temelli ‘sivil toplum kuruluşlarını’ öne çıkarma çabaları her alanda kurumsallaştırılmıştır. ‘Geleceğe Nefes’, ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ vb. etkinlikler de siyasal iktidarın toplumun duyarlılıklarının görece olarak yüksek olduğu alanlarda yoğunlaştırdığı bu yöneliminin bir örneğidir.”

[3d-flip-book mode="thumbnail-lightbox" urlparam="fb3d-page" 
id="12654" title="false" lightbox="dark"]
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.