Türklüğü hiç anlamamış ve anlamayacak olan Batı sömürgeci kibri

Türk milleti, geçmişi tarihin derinliklerinde kaybolan, tarihe yön vermiş büyük devletler ve insanlık tarihini yönlendirmiş imparatorluklar inşa etmiş, tarihi boyunca hiçbir dönemde esaret altına düşmemiş, karakteri bağımsızlık ve hürriyet olan ender milletlerden biridir.

250 yıl geriye gidilse Amerikalı ve ABD bulamazsınız. Kuruluş tarihi 4 Temmuz 1776’dır.

2 bin yıl geriye gidilse Alman ve Almanya diye bir etnik ve siyasi unsur bulamazsınız. İlk Alman örgütlenişi Roma döneminde 1’inci yüzyıl içinde olmuştur.

Bin 100 yıl geriye giderseniz Rus diye bir etnik unsur bulamazsınız. Ruslar, ilk olarak 862 yılında Vikinglerce yönetilen Rus devletiyle birlikte tarih sahnesinde görülmeye başlanmıştır.

Bu yazılsa uzayıp gider.

Ama Türklüğün tarihi için MÖ binlerce yıl geriye gidilmesi gerekir. Prehistorik dönemlerde bir ön-Türk tarihi ortaya çıkarıldı son zamanlarda. Anadolu’da bile en önemli tarihsel belge olarak damgalardan anlaşılıyor ki, Türkler Anadolu’ya ilk defa 1071 tarihinde değil, ondan yıllarca önce Anadolu’ya damga vurmuştu.

Bu tarihsel özellikleri bilmeyen Batılılar ve içimizdeki muhipleri, bu millete boyun eğdirmeyi denediler yıllar boyunca. Başarıları ve hâkimiyetleri hep geçici ve kısa dönemli oldu.

Ayrıca son dönemde çevremizdeki milletlerin davranışları incelendiğinde de Türk milletinin yüksek karakteri ve vatanseverliğinin kriteri hemen kendini belli etmektedir.

Vatanları şu veya bu şeklide saldırıya uğrayıp işgal altına düşünce bir göç dalgasıdır başlıyor. Ülkelerinde kalıp savaşacaklarına büyük kitleler halinde dalga dalga komşu devletlere sığınıyorlar. Tarihin hiçbir döneminde Türklerde böyle bir olay cereyan etmemiştir. Zaafa düştüğü yerde hemen davranarak yeniden örgütlenmenin bir yolunu bulmuştur. Bu onun en önemli tarihsel siyasi özelliklerinden olan devlet kuruculuğu hasletinden gelir.

Bu kapsamda Hazan İzzettin Dinamo’nun Kutsal İsyanı’nı okuyorum bu günlerde. Fransızların Antep’i işgallerinin başlangıcında işgal komutanı Saint Marie (Sen Möri’nin) Antepli öğretmenlerden ve öğrencilerinden aldığı tokat gibi dersi okuyunca yukarıda yazdığım düşünceler geçti zihnimden.

Möri, Antep işgalinin ilk gönlerinde Antep halkının gönlünü almak, halk nezdinde iyi izlenimler bırakarak tepkileri azaltmak amacıyla kenti gezmeye çıkar.

Birkaç araçlık maiyetiyle kentin sokaklarında bir süre dolaştıktan sonra Reşadiye İlkokulunun kapısında durur. Okula girer ve sınıflara girmeye başlar. Birer birer girdiği sınıflarda kısa süre ders dinleyerek bir kenarda bekledikten sonra çıkar. Sonra gidip öğretmenler odasına oturur. Ders zili çaldıktan sonra derslerden çıkıp gelen öğretmenler geleneksel olarak ve nezaketen içerdekilere hoş geldiniz diyerek birer sandalyeye otururlar. Bir süre sessizlik olur. Köri ardından kalkarak kitaplığı inceler. Gitmeye davrandığı sırada tercümanına öğretmenlere 40’ar-50’şer altın dağıtmasını söyler. Tercüman çil çil Fransız altınlarını cebinden çıkararak öğretmenlere uzatırken aralarında şöyle bir ibretlik diyalog cereyan eder:

                -“Kumandan hazretleri okulunuzdan çok hoşnut olarak ayrılmaktadır. Bu altınları bu hoşnutluğun karşılığı olarak veriyor.

                -“Kumandana ihtiyacımız olmadığını söyleyiniz. Millet bize bakacak güçtedir.

                -“Kumandan hazretleri ihtiyacınız olmadığını biliyor. Ancak okulunuzdan güzel bir izlenimle ayrıldığı için bunu bir ödül olarak veriyor.

                -“Güzel izlenimle ayrılması bize yeter. Bunu başka ihtiyaçlarınıza harcayınız.

Bunun üzerine daha fazla üstelemediler.

Ders zili de çalar bu arada.

Öğretmenler izin isteyerek gitmeye hazırlanırlar.

Bu sırada tercüman;

                -“Mademki parayı almıyorsunuz, kumandan hazretleri, yarın çocuklara dağıtılmak üzere şeker gönderecek, bunun kabulünü diliyor” dedi. (s. 287-288/ c. 5)

Öğretmenler fazla üstelemeyerek sesiz kalırlar ve Köri’yi yolcu etmek için okul kapısına çıkarlar.

Dışarıda Köri’nin arabasının çevresini meraklı çocuk kalabalığı sarmıştır.

Köri, otomobiline binerken tercümanına, arabasının çevresini meraklı bakışlarla sarmış çocuk kalabalığı arasına birkaç avuç çil kuruş serptirdi. Sonra da deneye konan serçe yavruları gibi bir birlerini çiğneyerek kapışmalarını seyretmeye hazırlandı. Afrika’da ve başka yerlerdeki kolonilerde bunu defalarca denemişti. Sonuçtan emindi.

Ancak ne gariptir ki, burada bu hazzı yaşamaktan mahrum kaldı.

Çocukların hiçbir boş verin kapışmayı eğilip yerden tek bir kuruş almayı aklının kenarından bile geçirmedi. Yukarıda anlattığım Türk’ün milli özellikleri, ağırbaşlılığı, müthiş sabrı, tarihi boyunca hürriyet ve bağımsızlığından mahrum olmamışlığın yarattığı karakter özelikleri, haysiyet ve şerefine düşkünlüğü, namusuna düşkünlüğü ve iffet anlayışı, genlerinde vardı, çocuklarına da sirayet etmişti.

Çocuklar, torbadan avuçlayarak saçtığı yerlere çil kuruşları saçan tercümanı zehir gibi bir gülümseyiş ve küçümseyişle seyrettiler. Köri ve mahiyeti, araçlarına binerek okuldan uzaklaştılar.

Öğretmenler şeker işini bir türlü çözemediler kendi aralarında. Nasıl davranacaklardı?

Ne yapmaları gerektiğini “Maarifi İslamiye” derneğine sordular. Dernek bir sonuca varamadı. Mutasarrıflığa iletti. Oradan gelen direktif kabul edilmemesi yönündeydi.

Ertesi gün iki Fransız askeri ve subayı dört sepet şekeri bir otomobille getirip öğretmenler odasına koydular. Öğretmenler bunları alamayacaklarını söylemelerine rağmen komutan buyruğu olması nedeniyle geri götürmeyerek odada bırakarak çıkıp gittiler. Bunun üzerine öğretmenler bir araba kiralayarak dört sepet şekeri bir hizmetliyle Kolejdeki Fransız Karargâhına geri gönderdiler. Ama hizmetli karargâhta Fransızlara şekerleri bir türlü teslim edemedi. Geri götürdü. Bunun üzerine öğretmenler de şekerleri tekrar geri gönderdiler. Almazlarsa karargâhın önüne bırakarak dönmesini söylediler. Hizmetli de askerler almayınca öyle yaptı. Böylece Fransız işgal kumandanının dübürünü aşan kibri, sömürgeci, emperyalist küstahlığı Türklüğün granit gibi haysiyet ve şeref duvarlarına çarparak paramparça oldu.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.