Virüsün içimize tuttuğu ayna

Evlere kapandık aşmaya, atlatmaya çalışıyoruz tehlikeyi. Durum ciddi. Onu basite alan ülkelerin durumları ortada. Moral ve ruh sağlığı, çok önemli böylesi zamanlarda. Kullanılan dil de öyle. Milli, insanı bir görev ve sorumluluk aynı zamanda.

Umrecilerden “14 gün kuralına” uymamakta direnen ikisinin tavrı konuşuldu özellikle geçen zaman diliminde. Birisi yüzüne tükürmüştü polis memurunun; “al sana da bulaşsın” diyerek. Diğeri de ahıra benzetmişti öğrenci yurtlarını. Buradan “bu Hacca gidenler böyle” sonucuna varamayız elbette. Hacca Umreye giden melek dönmüyor oradan. Geçmişte de böyleydi ki bir darbı mesel haline geldi “İnsan adam olmaz gitmek ile Mekke’ye” sözü; Tanıma uymayanları tenzih ederiz elbette. Devletin gösterdiği yerde günün dolmasını bekleyenler var halen. Allah ibadetini kabul etsin herkesin.

Temizlik ve dinimizin buna verdiği önem oldu yine bu süreçte çok konuşulan konulardan biri.

Kolonya âdetimiz var bir de bize özgü, dünya da yok. Burdur’da bir okula gitmiştik. Kolonya dökmüştü ellerimize okulun müdürü. O dikkati çekmişti dünyada örneği olmadığına yıllar evvel Koronanın adı duyulmadan daha. Dini hassasiyetleri nedeniyle geri çevirenleri de unutmamalı tabi bu arada.

Abim var köyde, 73 yaşında. bulundurur her çeşidinden. Döker eline cömertçe her evine gidenin. Varmış hikmeti demek ki.

Diğer bir konu ayakkabıyı çıkartarak eve girmek. Türk adet ve göreneklerinden biridir o da. Ayakkabı çıkarılır da girilir eve. Batı da yok. Hatıram var bu konuda. Anlatmak isterim yeri gelmiş iken onu da.

Kutlu AKTAŞ adını bilir ülkem insanı.

Sevilmeye değer insanlardan biridir bu alemde.

Koronavirüs gerçekleri

Ağrı, Malatya, Çanakkale, İzmir, İstanbul valilikleri en nihayet seçim öncesi İçişleri Bakanlığı yapmıştır. Çüngüş Kaymakamımızdı ondan önce. Öğretmen sayımız yetersizdi. Tarih dersimize de girerdi ortaokulda. Babam muhtardı onun döneminde. İyi anlaşırlardı. İzmir valisi iken yolumuz düşmüş ziyaretine gitmiştim. Yirmi yıl geçmişti üzerinden. Babana benziyorsun” demişti. unutmamıştı halini hatırını sormuştu.

Köyün ihtiyaçları ile ilgili bir yazıyı makamında kendisine teslim etmem gerekiyordu. Babam öyle istemişti. Bana yazdırmıştı dilekçeyi. İlk kez makam odası görüyordum. Misafirleri de vardı. Halı seriliydi yere. Kara lastik vardı ayağımda. Çıkartmıştım hemen. Köyde halısı olan yoktu bizde. Kıl palaz serili dururdu çoğu evde. Kilim olurdu bir de bazılarında. Zengin işi idi halı. Geyik, bir de şahmeran figürlü duvar halısı olan ev vardı bunun dışında.

“Gel çıkarma çıkartma ” demişti tebessüm ederek. Nasıl gelecektim ki halı seriliydi yere. Yanlış anladım belki de diyerek duvarla halı arasındaki açıklığı takip edip ulaştırmıştım dilekçeyi kendisine. Dönmüştüm aynı yoldan geriye basmamıştım halıya.

Unutamam o “hal”ımızı.

Adı gibi “kutlu” insandı.

Örnek devlet adamıydı.

Kahraman sağlıkçılarımızı alkışlıyoruz

Pansiyon yaptırmıştı bize orada kalmaya başlamıştık. Kurtulmuştuk her gün köyden okula beşerden on km yol yürümekten.

Diyarbakır’dan Çüngüş’e kadar makam arabasına almıştı bir keresinde bir arkadaşla birlikte.

Çüngüş’lü kendinden sayar onu

“Kutlu” yorum buradan kendisini.

Öpüyorum ellerinden bu yaşlılar haftasında hayattaysa.

 (Su içmeyi ihmal etmeyin deniyor bu arada. Bu virüs çok su götürür daha)

Son not; Uyduk çağrıya. Geri sayım devam ediyor. Güzel ürünler ortaya çıkarıyor bu arada zorunlu ikamet. Osman Bulut şair dostum meslektaşım. Virüs üstüne yazmış bu kez buharı üstünde. Ben keyif aldım Beğeneceğiniz umuyorum. Onun dizeleriyle noktalayalım.

Kahraman sağlıkçılarımızı alkışlıyoruz

SALAH OLA, HAYR OLA

Bu virüse benden de bir laf ola,

Sürç-ü lisan eyler isem af ola.

Uzak durmak istiyorsak illetten

Elimizde sabun ola, cif ola.

Pir ü pak eylemek için etrafı

Islak mendil, bir sabunlu lif ola.

Uyalım da on dört altın kurala

Bu korona dünyamızdan def ola,

Def ola ki; cumada, beş vakitte

Mü’minler camide yine saf ola.

Sabredelim, sabrın sonu selamet

Dilimizde ne öf, ne de of ola.

Evvel Allah yeneriz, Koca Bakan

Bu işlerde tek yetkili şef ola.

Fırsatı ganimet bilen güruhun,

Yüreği pas içre, beyni küf ola.

Cahillikten yanlış haber yayanın

Yaptıkları edepsizlik, gaf ola

Bir de hain taifesi var tabi

Osman der ki; ciğerleri kof ola

(19.03.2020 İstanbul)

Osman ERENALP

Ankara 25 Mart 2020

[3d-flip-book mode="thumbnail-lightbox" urlparam="fb3d-page" 
id="12654" title="false" lightbox="dark"]
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.