
Kamuoyunda 15 Temmuz darbesiyle ilgili bir dizi yanlış algı bulunmaktadır.
ABD, İsrail ve FETÖ ile birlikte kimileri “tiyatro”, “saray darbesi” yaftalarıyla değerlendirmektedir. Bu ifadeleri, darbe girişiminin sahipleri operasyonun yenilgiye gittiğini anlayınca uydurdular. Bizim yerli işbirlikçi ya da salt muhalif sazan kimilerimiz de sahiplendiler. Bu kimilerimiz özellikle Atatürkçü, ilerici ve sol kesimde rastlanmaktadır. Bu kesimde örneğin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü “AK Parti Bayramı” olarak nitelenmektedir. Bunu balkonlara asılan Albayraklardan bile anlamak mümkündür.
15 Temmuz gecesi kaldırdıkları taşı ayaklarına düşürdükten, ilerleyen süreç içinde ordu, polis ve adliye gibi devletin sinir merkezlerine, kılcal damarlarına kadar yerleştikleri karanlık yuvalarından birer birer kulaklarından tutulup hapishaneye atıldıktan sonra hepsi de kurtuluşu Anamuhalefet saflarında aramaya başladı. Bunun için Kılıçdaroğlu çeşitli şehirlerde konferanslar düzenledi. KHK’lıların mağduriyetinin kaldırılması kampanyaları örgütlediler.
Bu kesimde FETÖ’nün bağımsızlığımız, milli güvenliğimiz ve toprak bütünlüğümüz bakımından stratejik tehdidinin kavranmadığı anlaşılıyor.
Ancak FETÖ tehdidini canında ciğerinde hisseden, onunla cepheleşen muhafazakar kesimde ise tehlike algısı giderek gevşedi, muğlaklaştı, arkasındaki esas kuvvetin gizlenme ihtiyacı hissedilmeye başlandı.
Gün kutlama programlarında yapılan konuşmalarda, liderlerin mesajlarında FETÖ’ye lanetler okunuyor.
“Hain darbe girişimi” diye niteleniyor.
Şehitler anılıyor, Allah’tan rahmet, gazilere uzun ömürler dileniyor.
Ancak FETÖ’nün esas sahibinden, aparatı olduğu dış kuvvetten bahsedilmiyor.
O, özellikle görmezden geliniyor.
Sanki FETÖ bir iç kuvvetmiş izlenimi yaratılıyor.
Arkasındaki dış kuvvetler, bağlantıları örtbas ediliyor.
ABD, İsrail ve NATO olmadan FETÖ bir hiçtir.
FETÖ’yü tehlikeli hale getiren, FETÖ’nün yarattığı tehlike ve tehdidi stratejik hale getiren ABD, İsrail ve NATO’dur.
Tarih boyunca emperyalizm Mazlum Dünya’daki feodal kalıntıları (tarikatları, cemaatleri, mezhep gruplarını, etnisite kliklerini vs.) herdaim kullanmıştır. Şeyh Said isyanının İngiliz emperyalizmi ile bağlantısı Musul’u kaybetmemizin esas sebebi olmuştur. Mehmetçik tam Musul üzerine yürüyüşe hazırlanırken İngilizler Şeyh Said’i ateşe sürdü. Orduyu iç meselelerle meşgul ederek yıprattı. İç isyanla uğraşılırken Musul’da atı alan Üsküdar’ı geçti. Böylece Misakı Milli içinde ilan edilmiş olan Musul da elimizden bir avuç sabun köpüğü gibi İngiliz rüzgarı önünde uçup gitti.
FETÖ, ABD-NATO Gladyosunun Türkiye’de büründüğü son biçimidir.
FETÖ, NATO’nun silahlı operasyonel bir aparatıdır.
FETÖ ile birlikte ilk defa bir NATO ülkesinde Gladyo alaşağı edilmiştir.
NATO Gladyosu ne Almanya’da ne Fransa’da ya da diğer NATO ülkelerinin herhangi birinde ortadan kaldırılamamışken yedi iklimde yedi ateşten geçmiş çılgın Türkler gene yapacağını yaptı; tarihi çalımını attı, NATO Gladyosu FETÖ’yü hapislere tıktı.
FETÖ’ye lanetler okunurken NATO niçin örtbas edilir?
Bu tutum, demokrasiden ve bağımsızlıktan bahsedip emperyalimi gözardı eden sahtekarlığın ikiz kardeşidir.
12 MART VE 12 EYLÜL DARBELERİ DE ABD VE NATO MARİFETİYDİ
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini gerçekleştiren ABD ve NATO’nun 15 Temmuz darbe kalkışmasının tam göbeğinde olduğunun somut kanıtları vardır.
Her şeyden önce darbeye katılanların Türk askeri kılığına bürünmüş Amerikan askeri olduğu gerçeğini, darbeye katılan askerlerin hemen hemen tamamının NATO görevlerinde bulunmuş olanlar olduğu, darbe bastırılınca çoğunun NATO görevlerine dönerek NATO tarafından korumaya alınması kanıtlamaktadır. Hepsi de TSK’nın “geri dön” çağrısına uymamış, iltica talebinde bulunmuşlardır.
ABD ve NATO’nun rolüyle ilgili Amerikan şahsiyetlerin basına yansıyan demeç ve açıklamaları da somut kanıtlar arasında yer almaktadır.
ABD, CİA VE NATO BOYLU BOYUNCA DARBENİN GÖBEĞİNDE
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Özel Kalem Müdürü Lawrence Wilkerson, CIA’nın darbenin göbeğinde olduğuna işaret etmişti. CENTCOM Komutanı Joseph Votel ve ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James R. Clapper, “Bizim adamlar hapiste!” ifadelerini kullanmıştı. “Bizim adamlar” dediği hapse atılan FETÖ’cülerdir. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry o akşam Moskova’daydı, Lavrov’a “Erdoğan artık gidici!” demişti. Bu önemli bilgiyi de Aydınlık ortaya çıkarmıştı.
“15 Temmuz 2016 günü ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Moskova’daydı. Kerry, darbe girişiminin açığa çıkmasından saatler önce mevkidaşı Lavrov ile yaptığı görüşmeyi saat 18.45’te aniden yarıda kesmişti. Kerry’nin 4 saat boyunca ABD Büyükelçiliği’ne giderek Pentagon ve Beyaz Saray ile görüşmeler yürütmüştü. Güvenilir kaynakların verdiği bilgiye göre, darbe girişiminin başladığı sıralarda Kerry, Lavrov ile tekrar buluştu. Kerry, ikinci buluşmada Türkiye’de başlayan darbe girişimiyle ilgili olarak Lavrov’a birebir ‘mechanism launched (mekanizma harekete geçti)’ sözünü söyledi. Arkasından da ‘Erdoğan’ın artık gidici olduğunu’ ifade etti.” (Fikret Akfırat-Aydınlık, 8 Ağustos 2016).
Darbede ABD ve NATO rolü o kadar belirgindir ki dikkatli bir araştırmacı bunu hemen farkeder.
20 Temmuz 2016’da Rus devlet haber ajansı Sputnik’e konuşan eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Özel Kalem Müdürü Lawrence Wilkerson, “Bence CIA Direktörü John Brennan ve diğerlerinin Türkiye’de neler olup bittiğinden haberdar olduklarına şüphe yok” diyerek ABD’nin FETÖ darbe girişiminde rolü olduğunu belirtti. (MEPA NEWS- 20 Temmuz 2016)
ABD Merkez Kuvvetleri Komutanı Joseph Votel, darbeci FETÖ’cüler için “Amerika’nın iyi ilişki içinde olduğu askeri liderler tutuklandı” demişti. (Star- 16 Temmuz 2020)
ABD, NATO VE CİA ALENEN MEŞRU TÜRK HÜKÜMETİNİ DARBEYLE YIKMAK İSTEMİŞTİ
Bu hakikat, o kadar somut, o kadar sırıtan ve göze batan bir hakikat ki, gizlemek mümkün değil. Ama böyle olduğu ve AK Parti Hükümeti’ni devirme girişiminde bulunduğu halde neden gözardı edilmeye ve gizlenmeye çalışılır? Neden FETÖ’ye ve darbe girişimine en sert sözler sarfedildiği halde arkasındaki asıl kuvvetler, İsrail, CIA ve ABD gözardı edilir? Hapislere tıkılanlar alenen Mehmetçik kılığına girmiş ABD askeri olduğu halde bu dillendirilmekten neden imtina edilir?
O ZAMAN VAZİFE DOĞACAK
Seçimlerden bu yana iki yıldır neoliberal ekonomi politikası uygulanıyor. Yerli yabancı tefecileri doyurabilmek için krizin yükü halkın sırtına yıkılıyor. Maaşlar ve ücretler baskılanıyor. Piyasa daraltılıyor. Atlantik dünyasıyla yol yürümeye girişiliyor. Bu şartlarda tabii ki FETÖ darbesinin arkasındaki NATO ve ABD etkeni görülmez olur, flulaşır. FETÖ darbesinin merkezi İncirlik Üssüydü. Bunu ileri sürersen İncirlik Üssünü kapatmak ya da Mehmetçiğin kontrolüne vermek zorunluluğu ortaya çıkar. FETÖ kışkırtıcısının İsrail Siyonizmi olduğunu ileri sürmeye başladın mı İsrail’in gözü kulağı olan Kürecik radarını Mehmetçiğin kontrolüne verme mecburiyeti doğar.
Ancak eninde sonunda bu istikamet, Türkiye’nin mecburiyetidir, kaçınılmazdır.

- Epilepsililer için konser
- Burdur’da coşkulu 19 Eylül Gaziler Günü Töreni
- Başkan Ercengiz’in 19 Eylül mesajı
- Başkan Ercengiz, gazilerle kahvaltıda buluştu
- BURDUR’da uyuşturucu tacirlerine operasyon
