‘Asgari ücrette rakam değil sistem tartışılmalı’

2026 yılı asgari ücret görüşmeleri ve bütçe teklifine ilişkin konuşan Hüseyin Karanlık, ‘Rakamlar değil, sistem tartışılmalı. Bu ekonomik düzen emeği değil faizi besliyor, bu yüzden her artış birkaç ayda eriyor.’ ifadelerini kullandı.

Yeni asgari ücret belirleme maratonuna bir ay kaldı.

Aralık ayında başlayacak asgari ücret maratonu öncesi Ankara’da kritik temaslar hız kazanıyor.

Üçlü Danışma Kurulu’nun “Asgari Ücret Komisyonu” toplantısı yapıldı.

Ardından gözler 2026 bütçesindeki ipuçlarına çevrildi.

TBMM’ye sunulan bütçe teklifindeki veriler, yeni asgari ücret artışına ilişkin önemli işaretler veriyor.

Kamuoyunda da tahmini rakamlar tartışılıyor.

Aslı Erişen’in Aydınlık gazetesindeki haberine göre, Vatan Partisi Merkez İşçi Sendika Bürosu Başkanı ve Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Karanlık, 2026 yılı asgari ücret görüşmeleri, devam eden grevler ve Meclis’e sunulan bütçe teklifi üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Karanlık, mevcut ekonomik programın “sürdürülemez” olduğunu vurgulayarak, “Üretimi merkeze alan siyasi bir irade değişikliği şart.” dedi.

‘KAYNAK FAİZE AKIYOR’

2026 yılı için yüzde 20-25 aralığında konuşulan asgari ücret artışının, mevcut enflasyon oranının oldukça gerisinde kaldığını belirten Hüseyin Karanlık, “Bu oran işçinin alım gücünü kısa sürede eritecek.” uyarısında bulundu. Karanlık, “Biz birkaç yıldır Vatan Partisi olarak ısrarla belirttiğimiz nokta şu: Rakam yarıştırmak çare değil. Çünkü asgari ücret hangi rakamla belirlenmiş olursa olsun mevcut yüksek enflasyon ve pahalılık ortamında birkaç ay içinde eriyor ve sonuç olarak asgari ücretliler daha da alt düzeylere iniyor. Bir kere bu sistem böyle işliyor. Bunu bir saptayalım. Mevcut ekonomik sistem Batı’ya bağımlı borç bulma esasına dayalı, ücretlerin baskılanmasının amacı da yüksek faiz ödemeleri için kaynak yaratmak. Bu yüzdeler konuşuluyorsa asgari ücretli önümüzdeki dönem daha fazla yoksullaşacak.” dedi.

‘ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU GÖSTERMELİK’

Açıklamasının devamında Karanlık şu görüşleri ileri sürdü:

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısını göstermelik. Sözüm ona müzakereler oluyor, tartışmalar oluyor ama sonuç itibariyle hükûmet artı işveren temsilcileri çoğunluk olduğu için onların iradesi en sonunda ilan ediliyor. Asgari ücret komisyon tarafından kararlaştırılmıyor. Hükûmetin iradesiyle ve işverenlerin ona katılmasıyla komisyondaki tek yönlü olarak ilan edilmiş oluyor. TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ genel başkanlarının komisyonu protesto ederek katılmama kararı haklı bir tepki. Cumhurbaşkanı kararnameleriyle ertelenen grev kararları işçilerin elindeki en önemli silahı etkisiz hale getirdi.

‘ESNAF VE ÇİFTÇİ DE ZOR DURUMDA’

“Ekonomik kriz yalnızca işçileri değil, esnaf ve çiftçileri de zor durumda bıraktı. Esnaf da yüksek faizlerden şikâyetçi. Halkın alım gücünün düşmesi nedeniyle satışları azaldı. Çiftçi de olağanüstü şikâyetçi. Çünkü girdiler bu enflasyon ve pahalılık nedeniyle olağanüstü artıyor ama ürünler değerini bulamıyor. Çiftçi tarlasını ekmekte, girdileri sağlamakta zorlanıyor. İflasla karşı karşıya durumda. Dolayısıyla çiftçi memnun değil, esnaf memnun değil.”

‘FAİZ EĞİTİME AYRILAN BÜTÇEDEN DAHA FAZLA’

Meclis’e sunulan 2026 bütçe teklifinde “faiz ödemelerinin” en yüksek kalem olduğunu belirten Karanlık, “Faiz ödemeleri için ayrılan rakam 2 trilyon 741 milyar lira, yani toplam bütçenin yüzde 15’inin üstünde. Bu, Millî Eğitim Bakanlığının ve Savunma Bakanlığının bütçelerinden bile fazla. Bu durum sürdürülemez. Tasarruf söylemleri emekçilerden ve kamu hizmetlerinden yapıldı. Faiz ödemelerinde ise tek kuruşluk kesinti olmadı.” değerlendirmesinde bulundu.

‘ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDE HUKUKİ ENGELLER VAR’

Karanlık, sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engelin işverenlerin hukuki boşlukları kullanması olduğunu söyledi ve açıklamasını, “İşverenler iş kolu değişikliği, yetkiye itiraz gibi yollarla sendikalaşmayı geciktiriyor. Dahası, sendika öncülerini tazminatsız işten çıkarma tehdidiyle yıldırıyor. Vatan Partisi’nin bu duruma karşı iki çözüm önerisi var. Sendikal nedenle işten atmaya hapis cezası dahil cezai yaptırım uygulanması ve iş kolu değişikliğinin yasaklanması.” şeklinde sürdürdü.  

Kamu çalışanlarının grev hakkı olmadan toplu sözleşmenin anlamını yitirdiğini de ifade eden Karanlık, “Anayasal güvenceyle grev hakkı tanınmalıdır.” ifadelerini kullandı.

‘ÇÖZÜM ÜRETENLERİN MİLLİ HÜKÜMETİ’

Çözümün “üretime dayalı millî hükûmet” kurmaktan geçtiğini vurgulayan Karanlık, “Vatan Partisi diyor ki: Türkiye’nin kaynakları var. Türkiye’de kazanılmış, üretilmiş, tasarruf edilmiş 500 milyar dolar zenginlerimizin yabancı bankalarda yatırdığı para var. Bu para Türkiye emekçilerinin ve Türkiye’nin ürettiği bir kaynaktır. Dolayısıyla Türkiye’nin ihtiyaçlarına yönlendirilmesi gereken bir kaynaktır. Vatan Partisi bu konuda bir kanun teklifi hazırlamıştır. Yurt dışındaki bu kaynakların Türkiye’ye getirilerek üretime yönlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, banka kasalarındaki âtıl külçe altınların ve faiz–rant gelirlerinin yatırıma yönlendirilmesiyle ekonomiye kaynak sağlanabilir.” dedi.

‘EMEK MÜCADELESİNİN GELECEĞİ OLUMLU’

Son olarak, emek mücadelesinin geleceğine dair umutlu konuşan Karanlık sözlerine, “Türk emekçi hareketinin güçlü bir tarihsel geleneği var. 15-16 Haziran olayları, 1991 Bahar Hareketleri ve Büyük Zonguldak grevi… Bunlar bize emekçilerin nasıl birleşip yön verebildiğini gösteriyor. Emekçiler ve sendikalar, mevcut çıkmazda siyasal alana daha güçlü müdahale edecek ve Türkiye’yi milli bir hükûmete taşıyan itici güç olacaklardır.” diyerek son verdi.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir