Antalya Valisi hatalı restorasyonları gündeme getiren haberlere neden kızıyor?

Geçtiğimiz hafta Antalya’nın simgelerinden biri olan tarihi yapılardan Kesik Minare’nin restorasyonuyla ilgili tartışmalara değinen kapsamlı bir yazı yayınlamıştık. Yazıda, Kesik Minare’nin bir fetih simgesi haline getirilmeye çalışıldığına değinerek dönem kaynaklarından örnekler de vererek bu yaklaşımın doğru olmadığına değindik. Ayrıca Kesik Minare sokağında yaşayan halkın da yapılan çalışmaya ilişkin görüşlerini aktardık:

Sahte Osmanlıcılık işte budur

Antalya Valisi Münir Karaloğlu iki gün önce Kesik Minare’yi ziyaret etti ve her zaman olduğu gibi yine Anadolu Ajansı aracılığıyla restorasyon eleştirilerine tepki gösterdi:

Vali Karaloğlu’nun tepkisi

Vali Karaloğlu yapılan çalışmaların bilim insanlarının denetiminde sürdüğünü savunuyor ve ortaya çıkan restorasyon garabetlerinin gündeme getirilmesinden ve eleştirilmesinden duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade ediyor. İsim vermeden de bu konudaki haber ve yazıları hedef alıyor…

Son yıllarda restorasyonlara kaynak aktarılması elbette çok güzel bir adım ancak bu kaynakların nasıl ve neden kullanıldığı, restorasyonların ihtiyaçtan mı yoksa kimi zaman tamamen siyasi bir yatırım aracına mı dönüştüğü tartışma konusu. Bir de çoğu projede hep aynı firmaların öne çıkması, üstelik kimi restorasyonlarda bariz bilimsel yanlışlıklar ve hatalı imalatlar yapan firmaların ihalelerde hep önde olması da ayrı bir tartışma konusu…

Vali Münir Karaloğlu ve benzeri idarecilerin anlamadığı nokta şu: Bilim kurullarının onayladığı her proje bilimsel ya da hukuki değildir. Son yıllarda altında anlı şanlı bilim insanlarının ve koruma kurulu müdürlerinin imzası bulunan onlarca hatalı proje yargıdan dönmüş, mahkemelerce iptal edilmiştir.

Mesela dünyaca ünlü Phaselis antik kentinde hem hükümete hem de FETÖ’ye yakın olan Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’nin otel yapma girişiminde bir sakınca görmeyen ve altına “olur” imzası atan kurumlardan biri de bölge koruma kurulu müdürlüğüydü. Bu yanlış da yerel halkın direnişi sonucu yargıdan dönen uygulamalardan biriydi…

Restorasyonlar için halkın ödediği emlak vergilerinden yüzde 10’luk bir fon ayrılıyor ve bu paralar kültür varlıklarının ayağa kaldırılmasında, korunmasında kullanılıyor. Ancak bu paraların harcanması sırasında ödediği vergilerle kaynak yaratan insanların fikri hiç alınmıyor.

Örneğin Antalyalı bir mülk sahibinin her yıl ödediği 10 bin liralık emlak vergisinin bin lirası restorasyonlar için oluşturulan fona aktarılıyor. Dolayısıyla hepsi birer kamu malı ve ortak kültür mirası olan tarihi yapıların restorasyonunda o vergiyi ödeyen insanın da söz söyleme hakkı vardır. Bu, şekil, şemal meselesi, rengi olmuş olmamış tartışması değildir. Toplumun ortak hafızasında yer edinen mekânların, o topluma hiç bir bilgi vermeden, hiç bir katılım süreci yaratmadan “biz yaptık oldu” mantığı ile etrafını bariyerlerle çevirip, o bariyerler açılınca şoke eden sonuçlar doğmasının önüne geçebilmektir.

Sayın Valinin tek tek adlarını sıraladığı onlarca bilim insanına rağmen halen bu tür garabet sonuçlar alınıyorsa burada bir sorun var demektir. İşin bir de şu yanı var: Hangi bilim insanı eğitimini aldığı ve bilimsel ahlak ile sıkı sıkıya bağlı olması gerektiği işinde eleştirilerini layıkıyla dile getirebiliyor. İdarenin ve hükümetin dümen suyundan çıkmadan her türlü yanlışa göz yuman bilim insanlarının yol açtığı tahribatın çetelesi henüz tam olarak tutulmuş değil. Ama en basitinden kamu parasıyla tarih katliamı yapılmasına onay üretildiğini söylemek hiç de yanlış olmaz.

Vali Münir Karaloğlu’nun restorasyon haberlerine bu kadar kızmasını anlıyoruz. Çünkü kendisinin de saydığı onca kurul üyesine, onca bilim insanına rağmen “projeye uygun” yapıldığı iddia edilen Rhodiapolis antik kenti restorasyonunda dünyanın en önemli yazıtlarından birini paramparça ettiler. Opramoas anıtının yüzde 65’i restorasyonla yok edildi.

Rhodiapolis’teki restorasyon skandalını ilk kez gündeme getiren gazeteci olarak süreci en başından beri takip ettim. Haberi yayınlamamızdan bir kaç gün sonra Sayın Vali yetkilileri de yanına alıp antik kenti ziyaret etti ve çevresindekilere “nesini beğenmemişler, gayet güzel olmuş” diyebildi. (Rhodiapolis restorasyonu için):

Rhodiapolis’teki restorasyon skandalı haberi

Vali Münir Karaloğlu Kemer’deki Selçuklu Av Köşkü’nün restorasyonuyla ilgili de bir açıklama yapması gerekiyor. Çünkü kendisinin öncülüğünde başlatılan restorasyonla tarihi yapının dokusu bozuldu, hatalı restorasyon yapan firmaya işten el çektirildi.

Bu tartışmaların yoğunlaştığı dönemde genel olarak restorasyon hatalarına değinen bir başka yazı daha yazmıştım. Bugün yeniden anımsamak yararlı olacaktır:

Eyvah yine mi restorasyon

Vali Karaloğlu Demre’deki Simena antik kentinde bulunan eski bir tapınak kalıntısının üzerinde bir dönem cami olarak kullanılan yapıyı cami olarak restore edilmesi sırasında orijinalinde olmamasına rağmen bir minare eklenmesi konusunda da bir açıklama yapması gerekiyor.

Yine Korkuteli Alaaddin Camii’nin taç kapısının restorasyon sırasında sökülerek tahrip edilmesi de yakın dönemin restorasyon facialarından biri.

Bu örnekler çoğaltılabilir elbette ancak bu, kültür mirasımızın içler acısı durumunu kurtarmaya yetmez.

Turizmin başkenti olarak tanıtılan bir kentin Valisi olarak sadece havaalanında bir gün içinde giriş yapan insanların sayısıyla rekor kırılmıyor ne yazık ki.

Bir günde 60-70 bin turistin giriş yapmasını “rekor üstüne rekor kırdık” manşetleriyle süslemek yetmiyor. Turizme kazandırma motivasyonuyla yapılan restorasyon ve arkeolojik kazıların giderek turisti kaçıran bir duruma dönüşmesinin nedenlerini de sorgulamak gerekiyor.

Her restorasyon turist çekmiyor Sayın Vali, bilakis bazıları öylesine ürkütücü oluyor ki, örneğin Anadolu’nun en önemli Selçuklu eserlerinden biri olan Aksaray Sultanhanı Kervansarayı her yıl 500 binin üzerinde turisti ağırlarken, sırf bu sayının artırılması amacına yönelik yapılan restorasyonun ardından şimdi tur şirketleri bu yapıyı listelerinden çıkarmayı tartışıyor.

Antalya’nın burnunun dibindeki Perge antik kentinde yapılan onca ayağa kaldırma, restorasyona rağmen 2017’de sadece 68 bin kişinin ziyaret etmesi size bir şey ifade etmiyor mu?

Dünyanın en fazla antik kente sahip kentlerinden biri olan Antalya’nın, 2018’de Türkiye genelinde en çok ziyaret edilen ören yerleri arasında sadece iki ören yeri var. Biri Aspendos 328.401), diğeri ise Myra (252.077). Perge’nin, Ksantos’un, Patara’nın, Letoon’un, Termessos’un, Selge’nin listede adı bile yok.

2018’de bir Orta Anadolu kenti olan Aksaray’daki Ihlara Vadisi Ören Yerini ziyaret edenlerin sayısı 492.672. Bir başka uç örnek verelim; Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan Çevlik Ören Yerini de 267.920 kişi ziyaret etmiş geçtiğimiz yıl. Yani Myra’dan tam 15.843 kişi daha fazla. Çevlik Ören yeri Türkiye’nin en güney ucunda, ulaşımı zor, zahmetli ve tanınırlığı çok daha az. Ancak insanlar restorasyonlarla “pırıl pırıl” hale getirilip sarı led ışıklarla pavyona çevrilen tarihi kalıntı görmek istemiyor artık.

Hem Ihlara Vadisi hem de Çevlik, doğal dokunun olabildiğince kendini koruduğu, üzerinden fazla “proje” geçmemiş ören yerleri olduğu için ziyaretçilerin tercih etmesinde belirleyici oluyor. Yani tahrip etme ve dokusunu bozma pahsına salt turizm uğruna tarihi “Ayağa kaldırmak” yetmiyor, aynı zamanda onun yürümesini de sağlamak gerekiyor. Yürümesi için de başka ayaklara ihtiyacı var. Sadece “benim uzmanlarım var, onlar doğrusunu bilir” dediğinizde, kendiniz çalıp kendiniz oynuyorsunuz. İnsanları tarihten, restorasyondan, arkeolojiden soğutuyorsunuz.

Antalya Valisi Münir Karaloğlu’nun her restorasyon eleştirisi sonrası yanına ilgili idare amirlerini de alıp tarihi mekanlara giderek bu eleştirileri boşa çıkarma ve eleştirenlere ağzının payını verme çabası bu kısır döngüyü değiştirmiyor. Bu kısır döngüden çıkmak için, öncelikle bunun bir “kısır döngü” olduğunu kabul etmek gerekiyor…

Bu güzel ülkenin doğal ve kültürel mirasına yönelik her türlü tahribatı yakından takip etmeye ve gazetecilik ilkeleri doğrultusunda kamuoyunun gündemine taşımaya devam edeceğiz…

[3d-flip-book mode="thumbnail-lightbox" urlparam="fb3d-page" 
id="12654" title="false" lightbox="dark"]
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.