“Daha çok bilendik, hedefe daha çok kilitlendik”

30 bin tank aldık 30 bin tüfek cephedeyiz

“Evet, benim oy verdiğim parti bu ülkede en fazla yüzde bir oy alabildi. Onun içindir ki bu ülkede yaşanan ahlaksızlık, yolsuzluk ve sömürü ile Faşizm konusuna hiçbir katkım olmamıştır ve bu yüzden vicdanım rahattır.” (Uğur Mumcu)

“Daha çok kavga var önümüzde daha çok cendere var gireceğimiz. Kararlıyız daha çok bilendik daha çok hedefe kilitlendik 30 bin tank aldık 30 bin tüfek cephedeyiz.” (Rıza Türkmendağ-Vatan Partisi önceki Antalya İl Başkanı ve MKK Üyesi)

Timur’un karıncası

Fernand Grenard’ın Asya’nın Yükselişi ve Düşüşü adlı kitabını bilmiyorum okudunuz mu? Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları arasında 1992 yılında çıkmıştı. Okuduktan sonra 15-20 tane alıp dostlarıma vermiştim. MEB Yayınlarının satıldığı kitabevlerinde hâlâ bulunabileceğini sanıyorum. Yalnız olayları sıralayan bir tarih değil, tarih felsefesidir. Asya’nın yeniden yükselişi çağında, eski yükseliş ve düşüşü merak edenlere öneririm.

Timur’un başarısının sırrı

İşte o kitapta Fernard Grenard, Timur’u Timur yapan büyük mücadele sürecini anlatır. Harap bir evde düşmandan saklanırken, Timur karıncayı inceliyor. Karınca, kendisinden büyük bir buğday tanesini duvarın üzerine çıkaracak. Tam 69 kez deniyor, 70. çabasında başarıyor (s.56 vd).

Emir Timur, adı gibi demir. Hayatı olağanüstü zorlu mücadelelerle geçmiş. Bilindiği gibi hükümdar soyundan gelmiyor. O nedenle sultan veya padişah değil, Emir Timur’dur. Dünyaya demirle hükmetmiştir; ama o demirin arkasında yine demir gibi bir irade ve çok derin bir strateji ustalığı vardır. Fernard Grenard, Timur’un o harabede karıncadan ısrarı öğrendiğini yazar. Ankara Meydan savaşında 500 bin askerlik orduya ve fillerden zırhlı birliklerine kumanda eden Timur’un öğretmeninin karınca olması, insana tuhaf geliyor. Ama hayat, insana nice öğretmenler sunmaktadır.

Tarihin tanımladığı iş

Ancak yine tarihten biliyoruz ki, her demir iradeli ve her direngen, Timur olmuyor. Hangi görevde direndiğinize bağlıdır. Tarihin tanımladığı zor işler vardır. O zor iş, karıncasını veya Timurunu bekler. O nedenle, ısrarcı olmaktan önce, o tanımlanmış işi keşfetmeniz gerekiyor. Keşfiniz, gerçekten tarihin tanımlamış olduğu o iş ise, siz de buğday tanesini 70. denemede duvarın üzerine çıkarabilirsiniz.

Hz. Muhammed’in karıncası Örneğin Hz Muhammed’i düşünün, o da hayatının bir deminde Timur’un karıncasına rastlamış olmalı. İnsanlık tarihinin en yaman dirençlilerindendir. Hz. Muhammed’in acaba Mekke’de kaç oyu vardı, bu soruyu hep sorarım. O sandıklara hükmeden

EbuLehepler, O Ebu Süfyanlar, Hz Muhammed’i Mekke’de barındırmadılar. Hz Muhammed Mekke zalimleri karşısında yalnızdı, hatta başına namaz kılarken koyun işkembesi bile geçirdiler; ama tarihin tanımladığı o işi keşfetmişti. Kervanlar basılmayacak, ticaret serbest olacaktı. Arabistan’ın bedevî toplumu, mal ve can güvenliği sağlanarak, servetin birikebileceği üretimin gelişebileceği medeniyete (uygar topluma) geçecekti. Hz. Muhammed’in karıncası da, Timur’un karıncası gibi insanlık tarihinin en büyük atılımlarından birinin öğretmeni olmuştu.

Mustafa Kemal’in karıncası

Dünya tarihini etkileyen karıncalardan biri de, Mustafa Kemal’in karıncasıdır. Kişilerin açıklanmasında ruhsal eğilimlere fazla rol yükleyenlerden değilimdir. Ancak çocuk yaşta yetim düşen Mustafa Kemal’in o az rastlanır gururunun zamanın büyük işiyle üst üste binmesi, bir tarih olayıdır. Mustafa Kemal, daha Harp Okulu sıralarındayken Osmanlının bir millî devlete ve cumhuriyete gittiğini görmüştür ve kendini bu tarihsel göreve adamıştır. Onun 1919’a kadar tarihin kenarında kalmasının nedeni de budur. Ama tanımlanan iş gündeme geldiği zaman, o derin zekâ ve demir irade, geleceği belirleyen irade olacaktır. Atatürk’ün yenilgi kabul etmeyişi, her zor durumda, “Hazro dağları bizi saklar mı”, “Bu savaşı Dersim mağaralarında sürdürebilir miyiz” diye yeni bir mevzi arayışı, olağanüstü heyecan vericidir.

Bizim kuşağın karıncası

Bizim kuşağın da bir tarihte Timur’un karıncasıyla rastlaştığı kesindir. 1960’lardan beri yenilgi kabul etmeyen bir Türkiye devrimciliği var. Ve daha önemlisi, önümüzde tarihin tanımladığı bir görev bulunmaktadır: Türkiye’nin birikimi, bu dağılmayı kesinlikle kabul etmeyecektir. Şu hortlayan Ortaçağ, Türkiye halkının özgürlük davasını boğamayacaktır ve Kemalist Devrim tamamlanacaktır.

Sayanınız var mı, buğday tanesini duvarın üzerine çıkarmak için bu kaçıncı deneme oldu? 49 mu, yoksa 59 mu, yoksa 69 mu? Demek ki görevimiz bitmemiştir.

Selam olsun Timur’un karıncasına! Dr. Doğu Perinçek

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.