Enteresan bir casusluk vakası

Türkiye tarihinin belki de en ilginç casusluk davası ile karşı karşıyayız. Metin Gürcan isimli eski TSK mensubu, Batılı devletler için casusluk yaptığı gerekçesi ile tutuklandı. Türkiye’yi bölme ve işgal planları üzerine kurulmuş meşhur Rand Raporu’nda tam 39 kez referans verilen Gürcan’ın, Süleymaniye’deki ABD askerlerine karargâhta çay partisi verdiği için özel kuvvetlerden uzaklaştırıldığını Aydınlık yazmıştı. Dolayısı ile AVM otoparklarında, kafe köşelerinde yabancı istihbarat elemanları ile buluşup, para alıp “dosya” teslim etmesi pek de şaşırtıcı bir durum değil.

Şaşırtıcı olan, bu tıynetteki bir kişinin Erdoğan’ı devirmek için kurulan taze partilerden birinin kurucusu ve yöneticisi olması. Deliller son derece açık görünüyor, mahkemenin sonucu da tahmin edildiği gibi çıkarsa, DEVA Partisi, yabancı ajanlar tarafından kurulmuş ilk parti olarak tescil edilmiş olacak.

Aslında bu olay, ABD’nin gayrimeşru yollardan Tayyip Erdoğan’ı devirme planındaki ikinci büyük ajanlık vakası. Daha önce, İyi Parti’nin kuruluş sürecindeki rolünü ve CHP üzerindeki etkisini bildiğimiz Enver Altaylı, ajanlık suçundan hüküm giymişti. Altaylı’nın yeğeni Buğra Kavuncu’nun FETÖ elemanı olduğu ve ucu CIA ajanı Ruzi Nazar’a dayanan karmaşık bir casuslar şebekesinin partiye hakim olduğu iddiası bizzat partinin kurucusu Ümit Özdağ tarafından dile getirilmişti. Türkiye’ye yönelik operasyonda ajanların doğrudan siyaset sahasına inmiş olması seçime kadar çok daha çetin bir dönem yaşayacağımızı gösteriyor.

Metin Gürcan casusluk iddiası ile tutuklandıktan sonra ona ilk destek veren Ali Babacan oldu. Bu kadar ciddi bir suçlama karşısında bir parti başkanının çok daha soğukkanlı olması beklenirdi. Öyle ya, işin sonunda mahkemenin kurucu üyenizin casusluğunu tescil etmesi riski var. Bu durumda kendinizi de yabancı istihbarat teşkilatlarının adamı konumuna düşürmüş olursunuz. İnsanın “Böyle cansiperane ortaya atılmadan önce hiç değilse dosyaya bir baksaydınız” diyesi geliyor. Anlaşılan o ki Metin Gürcan, Ali Babacan için vazgeçilmesi mümkün olmayan bir isim. Bu bize Babacan’ın siyasetteki gerçek rolünü anlamamız açısından da önemli bir ipucu veriyor olabilir.

Öte yandan, Babacan’ın Gürcan’ı savunurken kullandığı dil dikkate değer. Ali Bey, Metin Gürcan’ın düşünceleri sebebi ile tutuklandığını söylüyor, yabancı istihbarat elemanları ile son derece şaibeli ilişkileri olan bir insana “düşünce suçlusu” payesi yakıştırıyor! Kısa bir süre sonra Avrupa’da “filozof Metin Gürcan’a özgürlük” kampanyaları başlatılırsa şaşırmayın. Batılılar, kendileri için en aşağılık işleri yapan insanları “yazar, düşünür, gazeteci, akademisyen” ve sair etiketler ile temize çekmeyi iyi biliyorlar. Demirtaş gibi eli kanlı bir teröriste “yazar siyasetçi”, şaibesi arşa çıkmış Kavala’ya da “hayırsever iş adamı” diyorlar.

Gürcan’ı şiddetle savunan isimlerin başında yabancı devlet görevlileri ve yabancı devletlerden para alanlar geliyor. Alman devlet görevlisi Nevşin Mengü, Gürcan’ı savunurken Aydınlık’a sataşıyor, gazetenin Gürcan’ın çirkin geçmişine dair yaptığı haberi “hedef gösterme” olarak niteliyor.

Maaşını Almanya’dan alan Mengü’nün AVM otoparkında Avrupalılardan aldığı paralar ile geçimini sağlayan birine sahip çıkmasını yadırgamıyoruz. Ancak dilinden basın özgürlüğünü düşürmeyen birinin, tekzip edilmemiş bir haber üzerinden Aydınlık’ı hedef alması gayet manidar. Batılılar ve Batıcılar, basın özgürlüğünden söz ettiklerinde aslında kendi işlerine gelen yalanların özgürce yayılmasını kast ediyorlar. Onlar söylüyorsa, yalan bile olsa “basın özgürlüğü” kapsamındadır, bizim ise gerçekleri söylemek için bile onlardan izin almamız gerekir!

Bir diğer konu da Metin Gürcan’ın ücreti ile ilgili. “Parti kurucusu olmuş, kariyer sahibi bir insan 400 dolar için vatanını satar mı” diye soruluyor. Fransızların Belçikalıları tiye almak için anlattıkları kaba bir fıkra var, affınıza sığınarak aktarayım: Belçikalı fahişe Fransız meslektaşı ile konuşurken hayretler içinde sormuş: Siz bu iş için para mı alıyorsunuz?

Evet 400 dolar böylesi bir rezillik için gerçekten “ucuz” bir rakam ama kimileri vatanı satmaktan özel bir “zevk” alıyor olabilir, ucuza hatta bedavaya yapanlar bile çıkacaktır.

AYDINLIK

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.