Gladyo’nun Eşref Bitlis’in uçağını düşürdüğü gün!

ABD’nin Türkiye’yi ve bölge ülkeleri Irak, Suriye ve İran’ı bölmek için sınırlarımızda kukla bir Kürt devleti (aslında ikinci bir İsrail Devleti) kurma girişimini ve “kara kuvvetim” dediği kanlı bölücü terör örgütü PKK’yı desteklemesini önlemeye çalışan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağını düşürerek şehit etmesinin 29’uncu yıldönümünde hala NATO kafa NATO mermerler ABD’den rol kapma peşindeler ve hala Orgeneral Bitlis’in şehit edildiğini görmüyorlar.

Olayın vuku bulmasını izleyen bir kaç saat içinde olayın canlı şahidi Aydınlık Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik’in o zamanlar yaşadıklarını anlattığı yazısını KıvılcımHaber okuyucu ve izleyicilerinin bilgi ve ilgisine sunuyoruz.

NATO’ya girişimizin 70’inci yılındayız.

O lanet günden sonra üstümüzden bela eksilmedi.

1990’lı yıllar, NATO’nun cinayetlerinin arttığı dönem.

Uğur Mumcu, Gaffar Okan suikastları…

Eşref Bitlis’in uçağının düşürülmesi…

17 Şubat Bitlis’in 29’uncu ölüm yıl dönümüydü.

Uçağın düştüğü günü anımsadım.

O GÜN

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın Danışmanıydım.

Olay günü Başbakan Demirel’le iki törene katılacaktık.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse’ydi.

Önce Eskişehir yoluna gittik.

Yanılmıyorsam TEK’in bir töreniydi.

Tören sırasında “bir uçak düştü” haberleri geldi.

O zaman araç telefonları vardı.

Bir de gazetecilerin elindeki takoz gibi telsizler.

Ne olduğunu tam anlayamadık.

YENİMAHALLE POSTANESİ

Tören sonrası Bakan Köse Demirel’in aracına geçti.

Ben de onları takip ediyordum.

Roketsan’daki tören için yola çıktık.

Demirel’in aracı aniden Yenimahalle’ye saptı.

Yenimahalle Postanesi’nden dumanlar çıkıyordu.

Doğru oraya gittik.

Demirel ve Köse araçlarından indiler.

Olay yerinde inceleme yaptılar.

Binanın yanına uçak düşmüştü.

Kimse ne olduğunu bilmiyordu.

Ortalıkta et parçaları vardı.

Bir görgü tanığı uçağın havada patladığını söyledi.

Tam arabalara binerken bir vatandaş,

“Üst rütbeli bir komutan rütbesi bulduk” dedi.

SİTELER YOLU

İnceleme bitti.

Tekrar Roketsan’a doğru yola çıktık.

Önde o zamanki Başbakanlığın limuzini.

Arkasında benim de içinde olduğum bakanın makam aracı.

Ankara’nın Siteler semtinden geçiyorduk.

Süratliydik.

Demirel’in makam aracı sert bir şekilde frene bastı.

Hazırlıksız olduğumuz için kazayı zor atlattık.

Demirel’in aracı 15 dk. kadar bekledi.

Sonra U dönüş yaptı.

Biz de peşlerine takıldık.

Bir gariplik vardı.

Demirel’in aracını takibe devam ettik.

GENELKURMAY

Doğru Genelkurmay Başkanlığına girdik.

Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş karşıladı.

Hep beraber bir odaya geçtik.

Düşen uçak askeri uçakmış.

İçinde de Jandarma Genel Komutanı,

Orgeneral Eşref Bitlis varmış.

Demirel olayın nasıl olduğunu sordu.

Güreş uçağın “buzlanma” nedeniyle düştüğünü söyledi.

Olayın üzerinden daha çok kısa bir süre geçmişti.

Hiçbir araştırma da yapılmamıştı.

Ama birileri Genelkurmay Başkanına, “buzlanma” raporu vermişti. O da Başbakan Demirel’e aktardı.

 ‘KAZA DEĞİL SUİKAST’

Oysa ki gerçek başkaydı.

Bu uçaklar buzlanmaya karşı donanımlıydı.

Buzlanma sonucu düşmesi pek mümkün değildi.

Aydınlık gazetesi olayın ertesi günü,

“Kaza değil, suikast” manşetiyle çıktı.

Olayda ölen Yüzbaşı Kara Pilot Tuğrul Sezginler’in kardeşi Saime Sezginler de kazaya inanmamış.

Dava açmak istemiş, ama avukat bulamamış.

İşçi Partisi’ne (Vatan Partisi) gitmesini önermişler.

“Onlar korkmaz” demişler.

Parti de Nusret Senem’i görevlendirmiş.

Yakından takip ettim.

Senem büyük bir hukuk mücadelesi yürüttü.

İlk başlarda hiçbir belgeye ulaşamadı.

Mahkemeye de bilgi verilmedi.

Yılmadı, bir hukuk taktiği ile bilgilere ulaştı.

Belgeler dava dosyasına girdi.

İTÜ, ODTÜ, TAİ, bütün raporlar,

“Buzlanma yok, pilotaj hatası yok, yapım hatası yok” şeklindeydi.

Geriye tek ihtimal kalıyordu: Suikast!

Birileri dosyayı kapatma peşindeydi.

“Kaza” deyip üstü örtülecekti, başaramadılar.

EŞREF BİTLİS PAŞA

Eşref Bitlis önemli bir iş yapıyordu.

Barzani ile Saddam’ı anlaştırıp,

Irak ordusunun sınırımıza kadar gelmesini,

Irak’ta PKK’yı temizlemesini istiyordu.

Önemli mesafe alınmıştı.

Oysa ki ABD bunun tam tersini,

Irak’ın bölünmesini planlıyordu.

Ayrıntıları dönemin Asayiş Komutanı Orgeneral Necati Özgen’den bizzat dinledim.

Tabi başlarına gelenleri de…

Suikasttan bir ay önce,

Eşref Bitlis’le Irak’ın kuzeyinde uçarken,

Çekiç Güç’e ait bir uçak, helikopterlerine yakın uçuş yaparak düşürmek istemiş.

Zor kurtulmuşlar.

“Bitlis Planı”na karşı “CIA Planı” devreye sokuldu.

CIA içerideki ekiple harekete geçti.

Helikopterini orada düşüremediler.

Ama uçağını başkentimizin göbeğinde düşürdüler.

İşte bazılarının savunduğu NATO bu!

AYDINLIK

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.