Kentleri yönetenlerin doğa okuryazarlığı neden önemli?

Bu fotoğraflar Antalya’nın dünyaca ünlü Konyaaltı sahilinden. Hayır, traktörler sanıldığı gibi Covid-19 pandemisi nedeniyle ortaya çıkması muhtemel gıda sıkıntısına karşı buğday ya da mısır ekmek için kumsalı sürmüyor.

Geçen sezonu kötü kapatan turizm sektörünün açığının bu sezonda kapatılması için yeni geliştirilen bir yöntemle sahile turist tohumu da atmıyorlar!

Sahilde güneşlenip denize girenlerin şaşkın bakışları altında denizden karaya, karadan denize; doğudan batıya, batıdan doğuya doğru kumsalı süren bu traktörlerin ne yaptığını Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı haber videosundan öğreniyoruz:

Antalya basınına da servis edilen bu çalışmayla ilgili Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı haberin videosu, “Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde Başkan Muhittin Böcek’in talimatlarıyla yaz sezonu hazırlıklarına başlandı” anonsuyla başlıyor…

Türkiye’nin vitrini, turizmin başkenti Antalya’da kentin en ünlü sahili bu şekilde tarla sürer gibi sezona hazırlanıyor.

Daha önce de çeşitli kereler vurgulamıştık; yerel yönetimlerin  projelerini anlatmak için asfalt, iş makinesi, kamyon ve genel olarak tahribatı çağrıştıran, doğrudan tahribat yaratan görüntüleri kamuoyuna çok güzel bir iş yapılmış gibi aktarması pozitif bir algı yaratmaktan uzak kalır.

Bir cerrah, kesiyi açarken ya da dikerken değil, o yarayı iyileştirirken, pansuman yaparken, merhem olurken zihinlerde yer eder….

Antalya, kent merkezinin sahillerinde, sokağında, parkında, deresinde her şeye rağmen doğal yaşamın varlığını sürdürebildiği bir kent. Bu durum kent için çok büyük bir artı değer, önemli bir özellik. Ancak yerel yönetimlerin, kentin idarecilerinin, bürokrasisinin bütün dünyada çok önemli bir pozitif algı yaratacak olan bu büyük nimeti öne çıkarmak, onu gözü gibi korumak yerine, kumsalı traktörle sürmek, düzeltmek, tesviye etmek gibi akla zarar uygulamalarla gündeme gelmesi, kenti yönetenlerin doğa okuryazarlığı konusunda yeterince farkındalığı olmadığını gösteriyor.

Siyasi parti ayrımı gözetmeksizin çoğu yerel yönetimde bu sorun giderek daha rahatsız edici boyuta ulaşıyor.

Öte yandan neredeyse her icraatın “Başkan Muhittin Böcek’in talimatlarıyla başladı” şeklinde sunulması da sempati değil, antipati yaratan bir yaklaşım.

Bu konuda lideri taltif etmek amacıyla ve tam bir kasaba politikacısı ağzıyla kamuoyunun önüne çıkan isimlerin başında eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu geliyor. Her açılışta ya da temel atma töreninde, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” diye söze başlaması akıllardadır. Daha sonra iktidarın çoğu bakanı ve giderek valisinden kaymakamına devlet bürokrasisi bu dili kullanmayı alışkanlık haline getirdi.

Bir kamu kurumunda teknik ya da idari personelin zaten yapmakla yükümlü olduğu bir görevi sürekli olarak “başkanın talimatıyla” yaptığının dile getirilmesi, tek adam rejimlerinin tezahüründen başka bir şey değildir.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in bu konuda kişisel bir beklentisi ya da hoşnutluğu olup olmadığını bilmiyoruz ancak dışarıdan görünüşü hiç de hoş olmayan, kaba ve geri bir yaklaşım olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Özetle bu dil bir belediye başkanına sempati değil, antipati kazandırır…

(Fotoğraflar) İHA Antalya

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.