KIRK DOĞRU CEVABI OLAN BİLMECE

“Bir bilmecem var çocuklar; -Haydi sor, sor….”

TV’nin siyah beyaz döneminin reklamıydı hatırlarsınız.

Bilmece kültürümüz vardı bizim atasözlerimiz, deyimlerimizle birlikte onlardan geri kalmayan. Azerbaycan’da “tapmaca” deniyor ona.

Büyükler küçüklerle bir araya gelir zaman geçirirlerdi.

Düşünmeye, aklı zorlamaya yöneltirdi küçük yaştan. Bulamadıysan doğru cevabı, merek da ettiysen köy istenirdi buna karşılık. Az bulduysa, beğenmediyse verileni değiştirir yükseltirdin çıtayı.”Şu şehir senin olsun” dedin.

Coğrafya bilgisi gerektirirdi tabi o da.

Zekâyı işletmek demekti bütün bunlar.

Hoşça vakit geçirir, güler eğlenirdin. Patlamazdın şimdiki sıkıntıdan içeride .

“Yeni olan her şeyi iyi, eski olan her şeyi kötü” görenler oturup düşünsünler bir daha bunu.

Kaldı mı şimdi bunlardan bilmiyorum.

Merak ediyorum düşünen, uygulayan oldu mu evde bu zorunlu ikamet döneminde böylesi oyunları.

Çocuk yanaşır mı ki ona, elindeki telefonu bırakıp da?

O da ayrı bilmece tabi.

Bir nine biliyorum. Fakülteden dönem arkadaşımız. Eğitimci. Teknolojinin imkanını kullanıp uzaktaki torunlarını ekran başına toplayıp masal anlattı. Duyurusunu da yaptı dileyen katılabilir diye. Kutluyorum kendisini.

Madem getirdik sözü buraya kadar bir bilmecemiz olsun bizimde kolayından . Kim bilecek bakalım?

Cevabı sonunda olacak yazımızın.

Ey bulutlar bulutlar,

Yusuf’u yedi kurtlar.

Ben bir çeşit kuş gördüm

Tepesinden yumurtlar.

Kalbine oturdu tam şu “Corona” denen musibet dünyanın. Tarih yazacaktır elbet. Yaşayan görecek. Bilmece kültürü kaybolmaz da kalırsa o zamana; “kırk cevabı olan bilmece hangisidir” diye sorulacaktır muhtemelen.

Aynı cevap alınacaktır kırk ülkeden.

Şöyle sorular olsa mesela;

• İnsanları hem uzaklaştıran, hem yakınlaştıran

• Hem birleştiren, hem ayrıştıran

• Görünmeden dünyayı dolaşan

• Hudut, sınır mayın, engel tanımayın

• Dil, din, ırk, coğrafya ayrımı yapmayan

• Yaşlılarda konaklamayı çok seven

• Elinde sopa olmaksızın insanları korkutan içeri kapatan

• Bir ülkeye, bir kıtaya, bir bölgeyle değil, dünyaya meydan okuyan, onu hizaya sokan

• Çin seddini aşan oradan dünyaya taşan

• Kâbe’yi tavafa, camiyi ibadete kapatan

• Baş, başaltı, deste, küçük boy, tozkoparan demeden her sıklette yarışan v.s, vs.

Saymadım fazlasını.Ne olurdu cevabı?

Nasıl bir düşmanmış ki uzaklaştırırken, yakınlaştırıyor.

“İnsanlık” ortak kimliğini hatırlatıyor insana.

Ders çıkartılır, ibret alınır mı derseniz bütün bu yaşananlardan. Çıkartılmaz…

“Bugünkü liderlerle olmaz” en azından.

Test edilmiş daha önce onun için demiş Mehmet Akif merhum;

 “ Geçmişten insan hisse kaparmış, ne masal şey

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi.”

Azılı düşman gerek demek ki, her insanın bir insan olduğunu idraki için insanlığın. Şairin belirttiği biçimde;;

 “Düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın.

Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın”

Görünmeyen düşmanın, görünür halleri bunlar.

Bir milat olacak belli ki bu “corona öncesi, corona sonrası” diye. Kimin ne yaptığına iyi bakmak lazım. bu dönemde. Herkesin içeride olduğu, kimsenin dışarıya çıkamadığı bir zamanda gözlerden, dikkatlerden uzak, nelerin yapıldığına…

Fikir verecektir o bize ders çıkartılıp çıkartılmadığı hakkında.

Bilmecemizin doğru cevabı “buğdaydı” tabi,

Biliyordunuz onu.

Yazımızı hediye ediyoruz bilene.

Bilemeyenin canı sağ olsun.

Köy, şehir bağışı işini çıkardık aradan.

Virüs tehdidi altındalar şimdi hepsi.

Tez vakit bu musibetten kurtulmak dua ve dileği ile…

Evde kalın…,

Sağlıcakla kalın

Osman ERENALP

Ankara 28 Mart 2020

[3d-flip-book mode="thumbnail-lightbox" urlparam="fb3d-page" 
id="12654" title="false" lightbox="dark"]
Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.