Netanyahu’dan haddini aşan küstah Twitter

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya hesabından yaptığı, İsrail’in Filistinlilere yaptığı Mescidi Aksa saldırısıyla ilgili bütün dünyayı harekete geçmeye çağıran paylaşımına Benjamin Netanyahu’nun oğlu Yair Netanyahu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etiketleyerek Kürdistan bayrağı ile cevap verdi. Netanyahu’nun “arkasında biz varız” anlamına gelen bu kışkırtıcı, hadsiz, küstah, “ikinci İsrail bayrağı” paylaşımı tepki çekti.

Benjamin Netanyahu’nun oğlu Yair Netanyahu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etiketleyerek Kürdistan bayrağı ile cevap verdiği, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya hesabından yaptığı, İsrail’in Filistinlilere yaptığı Mescidi Aksa saldırısıyla ilgili bütün dünyayı harekete geçmeye çağıran paylaşımında, “İslam ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı İsrail’in Mescid-i Aksa’ya, Kudüs’e ve Filistinlilerin evlerine yönelik saldırılarına karşı etkili şekilde harekete geçmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Yair Netanyahu @YairNetanyahu

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun oğlunun Erdoğan’ın mesajının altına koyduğu ve bu “işin arkasında biz varız” demeye getirdiği aşağıdaki ikinci İsrail (Kürdistan) bayrağı, dostun düşmanın iyice belleneceği şartların yaşandığını ifade ediyor.

KıvılcımHaber

Dünyanın en büyük terör devleti ABD ve onun yavrusu İsrail’dir. Ancak stratejik çerçevede baktığımız zaman her ikisi de bugün düşüşe geçmiş, çöken, gerileyen devletlerdir.

İsrail, Filistin topraklarını gasbetti. 73 yıldır ABD desteği ile hala Filistin vatanı üzerinde genişlemesini sürdürüyor. Hala Filistin halkına cehennemi yaşatıyor. Son olarak Mescidi Aksa saldırısıyla bir kere daha Filistin halkına kan kusturdu. Müslüman dünya gene lafla ayağa kalktı. Boş laf karın doyurmuyor.

Bölgede ABD ve İsrail saldırganlığını dengeleyen ve yenen bir kuvvet modeli oluştu.

Bu model, Atatürk’ün bölge merkezli dış politika modelidir.

Bu model, Batı Asya işbirliği modelidir.

Bu modelle, 2017 yılında bağımsız Kürdistan hamlesi önlendi. Bu ikinci İsrail planıydı. Türkiye, Irak, Suriye, İran ve Rusya işbirliği ile bozuldu.

Güneyimizdeki ABD egemenlik alanlarında, Suriye ve Irak kuzeyindeki İsrail-Kürt koridorunu tarihe gömen Mehmetçik operasyonlarını bu modelle hayata geçirdik. Ermenistan’ın Karabağ işgalini, bu modelin uygulanmasıyla, Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve İran işbirliği ile parçaladık.

Bu model, Filistin’in kurtuluşunu ve İsrail’in dizginlenmesini sağlayacak model olduğu tecrübeyle sabittir. Türkiye, bu işleri, tarihsel Avrasya yolculuğunda Asya’nın öncü ülkesi olarak başarıyor. Eskiden, çok değil 2014 yılından önce Türkiye’de ABD denilince akan sular dururdu. Daha eskilerde Türkiye’de ABD Başkanıyla yanyana fotoğraflar dağıtılarak Başbakan olunurdu. Hele hele gerilere gidildikçe yoğunlaşan ABD egemenliğine karşı mücadele de sertleşir, hemen her eylemde mutat slogan “Yankee

Go Home!” olurdu. Antiemperyalist vatansever çevreler, Türk devlet yetkililerinden ABD’ye karşı bir sefercik bile olsa dik duruş özlemi içinde yanar tutuşurdu. Ecevit’in 1974 yılı Kıbrıs Barış Operasyonu, gene 1970’lerdeki Demirel’in ambargolar karşısında İncirlik Üssünü kapatışı, Ecevit’in Haşhaş çıkışı Türkiye halkınca sevinçle karşılanmıştı.

Bunun gibi 2014 yılında Silivri duvarlarının yıkılışı Türkiye’de yeni bir silkiniş rüzgârı esmesini sağladı. Kimilerine eğlenceli gelse de Başbakan Erdoğan’ın  “ey Amerika!” nidaları vatansever kitlelerin yüreğine su serpen, gururunu okşayan, coşkusunu artıran bir etki yaratmaktaydı.

Sözün özü, Türkiye, 2002’lerin AKP’siyle BOP eşbaşkanlığı şartlarında bölünmenin eşiğine geldi. Ama gene AK Parti eliyle 2014’ten sonra içine girilen Devrim sürecinde Atatürk’ün bölge merkezli dış politika ilkelerinin uygulanmasıyla ABD ve İsrail’in burnu sürtülmeye başlandı. Yeniden İsrail saldırganlığına dönersek, Mescidi Aksa saldırganlığı, tüm insanlığa bir kışkırtma anlamında olan bu tecavüz, lafla geçiştirilmemeli artık. Şimdi eylem zamanı… Bölge odaklı eylemlerin çözüm getirdiği tecrübeyle sabittir. Türkiye, yeniden işi ele almalı, denenmiş modeli uygulamalı, İsrail’e karşı harekete geçmelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan olaya el koymalı, bölge ülkeleriyle Perinçek’in önerdiği Filistin Dayanışma Konferansı’nı toplamalıdır. Lafla peynir gemisinin yürümediği, lafı güzafın İsrail saldırganlığını azdırmaktan, zulmünü ve işkencesini artırmaktan başka bir işe yaramadığı artık görülmelidir. Türkiye’nin savunulması Suriye’den, Irak’tan, Libya’dan, Doğu Akdeniz’den başladığı gerçeğine nasıl uygun davranış içine girmişsek, Türkiye’nin savunulması ve güvenliğinin Filistin’in savunulması ve güvenliğinden geçtiği gerçeğinin gerekleri yapılmalıdır.

Bu Haberi Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.