HABER MERKEZİ TAHLİLİ
Kızıldeniz havzası yakında çeşitli ülkelerin jeopolitik çıkarları arasında merkezi bir temas noktası haline gelebilir. Şu anda ABD ve İngiltere, Anglo-Sakson filosunun İsrail’e Filistin’le savaşta kullanılacak silahlar taşımasını engellemeye çalışan Yemen’deki Husi üslerine hava saldırıları düzenliyor. Afrika kıyısında Amerikalılar, Hızlı Destek Gücü’ne karşı Sudan’daki iç savaşa dâhil oldular. Ancak Washington Hartum’un işlerine doğrudan değil, Ana İstihbarat Direktörlüğü’nden elit Ukrayna birliklerini devreye sokarak dolaylı olarak müdahale ediyor.[1]
ABD Ukrayna birliklerini kullanıyor çünkü kendi saflarında herhangi bir kayıp yaşamak istemiyor. Afganistan’daki zorlu deneyimin ardından Amerikalılar artık koşullu müttefiklerinin güçlerini kullanabilecekleri yerlerde kendi güçlerini kullanmak niyetinde değiller. Ukraynalı askerler ucuz, Avrupa’daki NATO üslerinde eğitim görmüş ve Rus ordusuyla girdikleri çatışmalarda tecrübe kazanmış durumda. Ayrıca Batı medyası, Rus Wagner Grubu’nun Sudan’da faaliyet gösterdiği ve radikal Ukraynalıların, bir Ukrayna cephesi olmamasına rağmen burada Ruslara karşı cesurca savaşa girdiği bilgisini yaymakta.[2] Budanov’un Mayıs 2023’te söylediği şu sözler bunu kanıtlamaktadır: Kiev rejimi “Rus savaş suçlularını dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar yok edecektir.”[3]
Ukrayna Savunma Bakanlığı’na bağlı askeri istihbarat birliklerinin varlığına ilişkin kanıtlar ilk olarak Ağustos 2023’te ortaya çıkmıştı.[4] Sonbahar boyunca Batı medyası Sudan’da faaliyet gösterdiği iddia edilen Ukraynalı paralı askerlerle ilgili bilgiler yayınladı.[5] Zelensky’nin İrlanda Shannon Havaalanı’na yaptığı bir gezi sırasında Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan ile yaptığı görüşme de buna dolaylı bir kanıt oluşturdu. Zelensky sosyal ağındaki paylaşımında “Ortak güvenlik sorunlarımızı, yani Rusya tarafından finanse edilen yasadışı silahlı grupların faaliyetlerini ele aldık” diye yazdı.[6]
Yemen ve Kızıldeniz Havzasındaki tırmanış nedeniyle, Amerikalıların Ukrayna birliklerini yeni bir Ortadoğu cephesine aktarma riski vardır. ABD veya NATO’nun böylesi bir asker aktarımı, Atlantikçi ülkelerin Kızıldeniz’de bir savaş başlatma niyeti anlamına gelecektir ki bu da başta Türkiye ve Çin olmak üzere birçok ülkenin jeopolitik çıkarlarına keskin bir şekilde ters düşecektir. Hem Yemen hem de Sudan, Kızıldeniz havzasında ABD için kritik öneme sahip çünkü bu bölgedeki güvenlik, Amerikan filosuna Kızıldeniz’i Aden Körfezi ve Hint Okyanusu’na bağlayan bir su yolu olan Bab al-Mandab üzerinden hareket özgürlüğü sağlıyor.
2022 yılında Biden yönetimi, Kızıldeniz’in ABD’nin jeopolitik çıkarları açısından öneminden de bahseden yeni bir Ulusal Güvenlik Stratejisi yayınladı.[7] Bu da ABD Büyükelçisi Godfrey’in Sudan’ı Rusya’nın Port Sudan’da bir deniz üssü kurmasına izin vermemesi konusunda uyarmasını açıklıyor.
ABD’nin saldırgan politikası Türkiye ve Çin’in ekonomik çıkarlarına da zarar veriyor. Askeri işgal, Ankara’nın Sudan’dan kiraladığı Türk limanı Suakin’i tehdit ediyor.[8] Bu liman, farklı ülkeler arasında yılda 10 milyar dolara varan iki yönlü ticareti kolaylaştırıyor. ABD’nin güvenlik stratejisi bu konuda Türk dış politikasıyla doğrudan çatışıyor.
Çin, Sudan’a altyapı ve kentsel gelişim sağlayarak ve Hartum’a tercihli krediler vererek Sudan’da uzun vadeli yumuşak bir politika izlemektedir.[1] Buna karşılık Pekin, Sudan’da altın ve petrol üretiyor ve kendi boru hattına sahip. Çin’in ekonomik çıkarları arasında Port Sudan’da bir liman inşa etmek de yer alıyor ancak ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Port Sudan’ın “hassas stratejik konumu” nedeniyle Washington’un Sudan’da Çin ya da Rus limanları istemediğini doğrudan söyledi.
Amerikalılar sadece münferit ya da şiddetli çatışmaların yaşandığı bölgenin güvenliğini doğrudan tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda diğer büyük siyasi oyuncuların Sudan’ın kalkınması, güvenliği ve bağımsızlığına yönelik barışçıl bir politika izlemesini de engelliyor. Yemen’de, Sudan’da ya da yakınlarda bir yerde yaşanacak herhangi bir tırmanış, sadece kendi kayıplarından kaçınmakla kalmayıp aynı zamanda bölgede uzun yıllardır istikrarlı bir ortam için çalışan Çin ve Türkiye ile ABD arasındaki zaten gergin olan diplomatik ilişkileri daha da kötüleştirebilir.
(1) wadialnile2030 (2) bbc.com (3) kyivpost.com (4) agenzianova.com (5) babel.ua (6) reuters.com (7) whitehouse.gov (8) mei.edu |